Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/698 E. 2022/159 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/698 Esas
KARAR NO : 2022/159

HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … -…
3- … – …
4- … – … …

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 28/09/2016
KARAR TARİHİ : 08/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 28/09/2016 havale tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilinin görme özürlü olduğunu, okuyamadığını, müvekkiline ait olan Yeniköseler Mahallesi, 1172, 3086, 4017, 1485 parsel sayılı taşınmazlar üzerine akrabaları olan davalılar …, … ve …’un müvekkilinin yaşlılığından ve görme özürlü oluşundan istifade ederek …Bankası tarafından düzenlenen 27/01/2014 tarih ve 39 nolu sözleşmeyi hazırlattıklarını, bu sözleşeme istinaden davalı T.C… Bankası …Şubesinin de davacıya ait Yeniköseler Mahallesindeki 1172, 3086, 4017 ve 1485 parsel sayılı taşınmazlar üzerine 700.000,00 TL bedelli ipotek tesis ettiğini, söz konusu sözleşmeyi müvekkilinin imzalamadığını ve bu ipotekten de haberi olmadığını, … … İcra Müdürlüğünün 2016/791 Esas sayılı takip dosyasından bu taşınmaz üzerine haciz konulduğunu belirterek, taşınmazların satışa çıkarılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, …Bankası A.Ş Polatı Şubesinin 27/01/2014 tarih ve 39 nolu sözleşmesinin iptaline, bu sözleşmeye dayalı olarak tapuda müvekkilinin dava konusu parsel sayılı taşınmazlar üzerine konulan ipoteğin fekine, karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekilinin 01/11/2016 havale tarihli cevap dilekçesi ile; öncelikle davacı yan, dava dilekçesinde sözleşmenin iptalini talep etmişse de, bu talep hukuki dayanaktan yoksun olup, davanın salt bu husustan ötürü reddinin gerektiği, davacı yanın, söz konusu sözleşmede kefil ve ipotek borçlusu olduğu, asıl borçluya ait bir sözleşmenin iptalini hukuken talep etme ehliyeti bulunmadığı, her ne kadar davacı taraf, kredi sözleşmesini imzalamadığını ve taşınmazları üzerinde tesis edilen ipotekten haberdar olmadığını iddia etse de bu iddiasının asılsız olduğu, davacı yanın …Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/4196 soruşturma numaralı dosyadan müşteki sıfatı ile vermiş olduğu 29.09.2016 tarihli ifadesinde “…Daha sonra hatırlamadığım bir tarihte İbrahim bana gelerek tefeciye borçlandım diyerek benden tarlalardan yaklaşık 45 dönümlük yerden ipotek vermemi istedi. Tapuya gittik benim gözüm görmediği için tapu belgelerinde neler yazdığını görmedim. Bana imza attırdılar. Ben sadece 45 dönümlük yer için ipotek verdiğimi zannediyordum…” şeklinde beyanda bulunarak 45 dönümlük arazi için rızaen ipotek tesis ettirdiğini kabul ettiği, davacı yan …Tapu Müdürlüğü’nün 30.01.2014 tarih ve 1187 yevmiye numaralı ipotek tescil işlemi sırasında müvekkili banka yetkilileri, diğer davalı … ve tapu müdürlüğü personeli huzurunda, yaklaşık 45 dönüm olan 4 parça tarlasını krediye istinaden ipotek etmek adına ipotek tescil istem belgesine imza attığı, davacının diğer davalılarla olan yakın akrabalık bağı ve savcılık ifadesi dikkate alındığında kendisinin yanıltıldığına yönelik iddiaları samimiyetten uzak olup, dürüstlük kuralına da aykırı olduğu, davacı yan davaya konu kredi sözleşmesini de, kendi el yazısı ile yazmış olduğu “sözleşmeyi inceledik ve mutabık kaldık, sözleşmeyi imzalamak istiyorum” şeklinde beyanda bulunarak rızaen imzaladığı, davacı ile bankaları arasında imzalanan kredi sözleşmesi ve ipotek tesisi işlemlerinde tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen …’un borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliği ileri sürülerek ifadan kaçınması, borcun ifasından kurtulma amacıyla yapılmış olup, davacı kötüniyetle hareket ettiği, bu nedenlerle davacı yanın haksız ve mesnetsiz davasının reddine, yargılama gideri ile ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; Sözleşmenin iptaline ve ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı … …Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 07/10/2021 tarih 2016/270 esas 2021/239 karar sayılı kararı ile HSK’nın 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararı gereğince Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Ankara ilinin mülki sınırları (Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi Yargı Çevresi hariç) olarak belirlendiğinden dava dosyasının ve yetkili Mahkeme olarak Mahkememize devir kararı verildiği belirtilerek gönderildiği gönderilmiş ise de; söz konusu karar usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olup davaya bakmaya mahkememiz değil devir kararını veren mahkeme görevlidir.
Zira; devir kararına dayanak HSK Genel Kurulunun 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan anılan kararı incelendiğinde; söz konusu karar ile yargı çevresi belirlenen Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi ile kararda belirtilen diğer Asliye Ticaret Mahkemeleri yönünden kararın 01/09/2021 tarihinde yürürlüğe gireceği açıkça kararlaştırılmıştır. İşbu dosyamızda davanın açıldığı 28/09/2016 tarihinden sonra HSK Genel Kurulu kararının verildiği tartışmasızdır. Bahse konu karar içeriğinde ticari nitelikteki uyuşmazlıklarda davaya bakmakta olan ve ticari davalar yönünden kararda belirtilen mülki sınırlar dikkate alındığında Mahkememiz yargı çevresi içerisinde yer alan Asliye Hukuk Mahkemelerinin kararın yürürlük tarihinden sonra bakmakta oldukları davaları devir kararı vererek Asliye Ticaret Mahkemelerine göndermelerine ilişkin bir karara yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan konu ile ilgili olarak 1982 Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37. maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” ilkesine yer verilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlı’ğının 17/11/2021 tarih 2021/1939 esas 2021/1732 karar sayılı ilamı )
Bu nedenlerle, HSK Genel Kurulunun söz konusu kararı -karar içeriğinde derdest ticari davalarda da belirlenen yargı çevresi dikkate alınarak uygulanacağı yönünde bir açıklık bulunmamakla- ancak kararın yürürlük tarihinden sonraki davalarda uygulama olanağına sahip olduğundan, …2. Asliye Hukuk Mahkemesi davaya bakmaya görevli ve yetkilidir. Aksi yönde kabul ile verilen Mahkememize yönelik devir kararı, HSK Genel Kurulunun karara dayanak kabul edilen bahse konu kararına aykırı olduğu gibi değinilen Anayasal ilke ile yerleşik içtihatlar dikkate alındığında da açıkça hukuki dayanaktan yoksundur. Açıklanan gerekçelerle; görevsizlik kararı niteliğinde hukuki sonuç doğuran hukuka aykırı nitelikteki devir kararına karşı Mahkememizce aşağıdaki şekilde, karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115. m. gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20.m. gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde bulunulması halinde dosyanın davaya bakmaya görevli … … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının davacıya ihtarına, (ihtarat yapıldı)
3-Yargılama giderlerinin davaya bakmaya görevli Mahkeme tarafından değerlendirilmesine, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde HMK 331/2.m. gereğince talep halinde yargılama giderlerinin Mahkememiz tarafından karara bağlanmasına,
4-Mahkememiz kararı kesinleştiğinde davaya görevli Mahkemenin merci tayini yoluyla belirlenmesi için dava dosyasının Ankara BAM 13.H.D. Başkanlığı’na gönderilmesine,
Dair; Davacı vekilinin yokluğunda davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır