Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/676 E. 2022/886 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/676 Esas – 2022/886
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2021/676 Esas
KARAR NO : 2022/886

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2021
KARAR TARİHİ : 18/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :14/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 13/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle, icra takibine davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini ve takibin durmasına neden olduğunu, bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu,… no’lu faturaların düzenlendiğini, karşı tarafça davacıya ödeme yapılmadığından borçlu aleyhine … Esas sayılı dosyası ile alacağın tahsili için icra takibi başlattıklarını, bunun üzerine icra dosyasına 328.372,08 TL ödeme yapıldığını fakat kalan kısım 25.985,18 TL için borca itiraz edildiğini, takibin durduğunu, davalı borçlunun söz konusu faturayı teslim aldığını ve faturaya itiraz etmediğini, faturalarda ödeme günlerinin belli olduğunu, dava konusu faturaya itiraz edilmemesinin, davalının faturaları içerikleri ile birlikte kabul ettiği anlamına geldiğini, davacının alacağını kanıtlar nitelikte olduğunu, bilindiği üzere TTK Md 21/2 uyarınca faturaya 8 günlük bir itiraz süresi olduğunu, davalı borçlunun faturaya itiraz etmediğini, bu sebeple faturanın içeriğini kabul etmiş sayıldığını, borcun bir kısmına itiraz eden davalının, itiraz etme hakları varken süresi içinde faturaya itiraz etmemesinin kötü niyetini ispatlar nitelikte olduğunu, faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemesi durumunda TTK 21/2’ye göre, itiraz etmeyen kimsenin fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı ve bu durumda ispat yükünün yer değiştirerek faturaya itiraz etmeyen tarafa geçmiş olacağını, davalının borcu ödediğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, borçlunun bu konuda yazılı bir belgesi bulunmadığını, bu nedenlerle haklı davanın kabulüne,… Müdürlüğü bünyesindeki 2021/4259 Esas sayılı icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle borçlunun, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 20/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, HMK’nın dava şartları başlıklı 114 üncü maddesine göre dava şartlarının belirlendiğini, davacının şartları oluşmadığı halde, işlemiş faizi dahil ederek takip başlattığından işlemiş faize itiraz edildiğini, buna göre şartları oluşmayan bir alacak kalemi için icra takibi başlatılması ve itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, somut olaya uygun Yargıtay kararında da belirtildiği üzere ‘Davalı-borçlu sadece faize itiraz etmişse, davacının asıl alacak yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.’ denildiğini, [Bkz. Yargıtay 13. HD. 29.01.2013, 2012/25379 E., 2013/1812] yalnızca işlemiş faize itiraz edildiği halde genel anlamda itirazın iptali istenmesinde hukuki yarar bulunmadığını, davanın usulden reddinin gerektiğini, davacı tarafın işlemiş faiz isteminin haksız olduğunu, icra dosyalarına karşı yapılan itirazlarda, asıl alacağın kabul edildiğini, işlemiş faize itiraz edildiğini, kötü niyetli olarak yalnızca bir kısım ödemelerin yapıldığından söz edildiğini, devamında ise, faturaya itiraz süresinden ve mutabakat metinlerinden bahsedildiğini, itiraz dilekçesi okunursa yersiz olduğunun fark edileceğini, uyuşmazlığın özünün, talep şartları oluşmadığı halde işlemiş faiz istenmiş olması olduğunu, fatura, mutabakat metni vs hususlar ile uyuşmazlığı özünden uzaklaştırma gayreti olduğunu, davacı tarafın davalının bir kısım ödeme yapıldığı iddiasının muğlak, itirazın haksız olduğuna dair iddianın ise yersiz olduğunu, … sayılı dosyasında işlemiş faizin oranına yer verilmediğini, işlemiş faize ilişkin istemlerin haksız olduğu gerçeği bir yana, hangi oranda faiz istediklerinin de belirsiz olduğunu, belirsiz bir alacak istemi karşısında, davalı şirketin söz konusu alacağa itiraz ettiğini, oysa satış bedelinin ödenmediğini iddia eden alacaklı tarafın takip talebinde istediği asıl alacak miktarının temerrüt söz konusu ise temerrüt faizi miktarı ile oranını ve ayrıca ihtarname gideri gibi giderler yapılmış ise buna ilişkin miktar ile açıklamayı ayrıca ve açıkça göstermesi gerektiğini, faiz borcunun varlığı ve devamının her şeyden önce asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlı olduğunu, faizin asıl alacağa bağlı yan hak olduğu için, asıl alacak sona ererse faizin de sona ereceğini, bu nedenle asıl alacak sona erdiğinde, işlemiş faiz alacakları saklı tutulmamışsa veya durumun özelliğinden anlaşılmadıkça asıl alacak ile birlikte işlemiş faizlerin de sona ereceğini, kabul anlamına gelmemek ile birlikte, davacı tarafın takipte istediği işlemiş faiz talebinin kaynağı şayet vade farkı ise, buna ilişkin olarak da haksız konumda olduğunu, her ne kadar, davacı tarafça faturalara bağlı alacaklar ile takip başlatılmış ve faturaların yalnızca bir kısmında vadeden söz edilmiş ve davalı şirketin anılan faturalara itirazı söz konusu olmasa da, faturaya itiraz edilmemesi, vadenin kabul edildiği anlamına gelmediğini, TTK madde 21/2 uyarınca 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde, bu durum yalnızca faturanın içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğuracağını, itiraz edilmemesi durumu ise içtihadı birleştirme kararında da ifade edildiği gibi, ilgili kaydın kabul edildiği ve vade farkının da istenebileceği anlamına gelmediğini, mal bedelinin geç ödenmesinden dolayı vade farkı talep edilebilmesi için, taraflar arasında vade farkı ödenmesini açıkça öngören bir sözleşmenin akdedilmiş olması ya da vade farkı ödenmesine dair örtülü bir anlaşmanın varlığına işaret sürekli bir uygulama gerektiğini, faturanın niteliği itibarıyla sözleşme olmadığını, süresi içerisinde itiraz edilmemesi de faturaya sözleşme niteliği kazandırmayacağını, davacı tarafça ileri sürülen mutabakat metinleri ile ilgili olarak ise, bilindiği üzere, mutabakat metinleri, mal/hizmet tutarına yönelik olduğunu, bu aşamada davacı tarafın takip öncesinde faiz işletilebileceğine yönelik mutabık olunduğu iddiasına itibar etmeye olanak olmadığını, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacının da buna ilişkin bir iddia yahut delili de bulunmadığını, taraflar arasında süregelen bir hukuki ilişki bulunmadığını, yalnızca dönemsel bir mal alımı durumu söz konusu olduğundan sürekli bir uygulama da somut olayda mevcut olmadığını, buna ilişkin en büyük kanıtın da davacının icra takibine konu ettiği faturaların yarısından fazlasında vade farkı olmaması olduğunu, davacı takipte kötüniyetli ve haksız olduğundan yararlarına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, alacaklı haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde, takibe girişmişse kötüniyetli sayılacağını, davacının işlemiş faize ilişkin bir talepte bulunmayacağını bilmesine karşın; işlemiş faizi de talep eder şekilde icra takibi başlattığını, davacının diğer ve fazlaya ilişkin her türlü hak, alacağı kesinlikle kabul anlamına gelmemek ile birlikte, davacının aleyhlerine talep ettiği icra inkar tazminatının da yasal şartları oluşmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun itirazında haksız olması gerektiğini, borca itirazdaki haklılığının açıklandığından davanın tümden reddinin gerektiğini, aksi kanaatte hüküm kurulur ise, icra inkar tazminatının reddinin gerektiğini, şayet ödeme emrinde belirtilen işlemiş faiz bir vade farkı ise, açıktır ki faturaya itiraz edilmemesi İBK uyarınca vadenin kabul edildiği anlamına gelmediğini, işlemiş faizin kaynağı temerrüt ise, davalı şirketin temerrüde düşmediğinin ortada olduğunu, davacı tarafın ne ad altında işlemiş faiz istediğinin belirli olmadığı gibi, orana da yer verilmediğini, davacının dava dilekçesine cevaplarının kabulü ile hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın öncelikle usulden reddine, aksi kanaatte ise esastan reddine, takip haksız ve kötüniyetle yapıldığından yararlarına asıl alacak miktarı üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere (somut olaydaki anlatımları ve olayın özelliğine göre %40 oranında) kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yapılan masrafların ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, ” Davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle faturaya dayalı başlatılan icra takibinde davalının işlemiş faize itirazının iptali ile takibin devamı” istemine ilişkindir.
Talep, cevap, … Esas sayılı icra takip dosyası, faturalar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı borçlunun aleyhine başlatılan icra takibine itirazında, asıl alacak tutarına bir itirazının olmadığı ve asıl alacak tutarını ödediği sadece faiz tutarına itiraz ettiği sabit olmakla, şartları oluşmayan bir alacak kalemi için icra takibi başlatılması ve itiraz üzerine huzurdaki davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. ( bkz. … BAM 23. HD’nin 2018/1948 Esas-2020/1528 Karar sayılı ilamı “… davalı borçlu Nilgün Yıldız’ın 15.05.2017 tarihli itiraz dilekçesinde asıl alacağa bir itirazının olmadığı, sadece faiz ve faiz oranlarına itiraz ettiği görülmüştür. Buna göre İlk derece Mahkemesince, asıl alacak tutarı yönünden takibin kesinleştiği, davacının bu tutar yönünden takibe devam edebileceği, iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek, bu tutar yönünden HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,.” )
Bu nedenlerle; davanın hukuki yarar yokluğundan HMK-114-h ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın hukuki yarar yokluğundan HMK-114-h ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Takibe konu asıl alacak tutarına borçlu tarafından itiraz edilmediğinden davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 443,77 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 363,07 TL harcın davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanıp takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansı var ise hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı .18/11/2022