Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/670 E. 2022/23 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C… 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/670 Esas
KARAR NO : 2022/23

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … -…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … -…

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2013
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında iletim sistemi sistem kullanım anlaşması ve bağlantı anlaşması imzalandığını bu anlaşmalara dayanarak davalı tarafından gönderilen faturalarla Ocak- Eylül 2013 arasındaki 9 aylık döneme ilişkin reaktif/aktif enerji oranı sınır değerlerinin aşıldığı gerekçesiyle ceza faturaları gönderildiğini fatura bedellerinin ödendiğini ancak sözleşmedeki cezai şart koşulunun gerçekleşmediğini belirterek yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesi ile özetle; davacının idari yolları tüketmeden bu davayı açması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, faturaların sözleşme uyarınca düzenlendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Bağlantı Anlaşmalarına dayanılarak davalı tarafından davacıdan tahsil edilen ceza bedelinin haksız olduğu iddiasıyla istirdadı istemine ilişkindir.
Yanlar arasında 29/06/2012-25/09/2012-29/04/2013 tarihlerinde İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması ve 20/06/2012-0910/2013 tarihlerinde bağlantı anlaşması imzalanmıştır.
Davalı tarafından Ocak-Eylül 2013 tarihleri arasındaki dönemde reaktif/aktif enerji oranlarının ilgili mevzuatta belirtilen değerlere aştığı gerekçesiyle kesilen ceza faturaları tutarlarının davacı tarafından 20/11/2013 tarihinde ödendiği, 76.601,92-TL’nin davalı tarafından 26/12/2013 tarihli havale yoluyla iade edildiği hususunda uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık ceza faturalarının sözleşmeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği hususundadır.
Sistem Kullanım Anlaşmasının 9’uncu maddesinde evvelce düzenlenen sözleşmelerin 10’uncu maddesindeki uyarı şartı kaldırılmıştır.
Konularında uzman bilirkişi kurulundan alınan 04/03/2015 havale tarihli raporda; davacıya verilen cezanın anlaşmalara uygun olmadığı, bağlantı anlaşmasında uyarı şartı olmasına karşın davalı tarafından herhangi bir uyarı da bulunulmadığı, fatura bedellerinin davacıya iade edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporuna karşı davalı yanca itiraz edilerek bağlantı anlaşmasının cezai şartlar başlıklı 16’ıncı maddesi hükmüne göre; uyarı yükümlülüğünün yalnızca bağlantı anlaşmasında düzenlendiği oysa fatura konusu reaktif kapasite aşımı cezasının sistem kullanım anlaşmasında düzenlendiği, bu nedenle faturaların sistem kullanım anlaşmalarına uygun olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda, ceza faturalarının anlaşmalara uygun olmadığı belirtilmiş isede; dava konusu ceza faturalarının sistem kullanım değerlerinin aşılması suretiyle oluşan ihlal ile ilgili sözleşmede öngörülen cezai şarta ve hesaplama yöntemine uygun biçimde düzenlenmiş olduğundan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/6316 esas, 2019/3733 karar sayılı ilamında özetle;
“09.10.2013 tarihine kadar geçerli olan ve ceza dönemleri olan 2013 Ocak-Eylül tarihlerini kapsayan taraflar arasındaki 20.06.2012 tarihli bağlantı anlaşmasının kompanzasyon başlıklı 5/C-6. maddesinde; ” İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranı ilgili mevzuata uygun olacaktır.” hükmüne; “Cezai Şartlar” başlıklı 16. maddesi ise, ”Kullanıcının ilgili mevzuat ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlâl etmesi ve söz konusu ihlâli, …’ın uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda, …, kullanıcı ile imzalanan sistem kullanım anlaşmasında belirtilen cezai şartları uygulayacaktır.” hükmüne yer verilmiştir.
Taraflar arasındaki revize edilen 25.09.2012 ve 29.04.2013 tarihli sistem kullanım anlaşmasında, cezai şart uygulanmasından önce uyarı ve ihlalin giderilmesi için süre verilmesi koşulu bulunmamakta ise de, ceza dönemlerini kapsayan 20.06.2012 tarihli bağlantı anlaşmasında bu koşul aranmakta olup, bağlantı anlaşmasının taraflarca bu yönden revize edilmediği ve bağlantı anlaşmasında sadece ihlalin varlığı halinde uygulanacak cezalar yönünden sistem kullanım anlaşmasına atıf yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemece, bağlantı anlaşmasına ve 25.09.2012 ve 29.04.2013 tarihli sistem kullanım anlaşmasına dayalı olarak, Ocak 2013-Eylül 2013 dönemleri için düzenlenen ceza faturaları nedeniyle yapılan ödemelerin istirdatına hükmedilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı” belirtilerek 19/09/2019 tarihinde oy çokluğuyla kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin karar düzeltme talebinin Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2020/222 esas 2020/1488 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Davalı idare tarafından davacıdan tahsil edilen cezanın 76.601,92 TL’lik kısmının davadan sonra davacıya iade edildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar bozmadan sonraki aşamada 6446 sayılı yasanın 8.maddesinin d.bendine eklenen fıkra ile bu bendin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür hükmü getirilmiş ise de; yasanın derdest davalarda da uygulanacağına dair hüküm bulunmadığından bu nedenle yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki davalarda uygulanacağı kanaatine varılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; taraflar arasında tanzim edilen Bağlantı Anlaşması ve Sistem Kullanma Anlaşmaları uyarınca davacıya davalı …’ın dağıtım sisteminden belirlenen miktarda enerji çekme hakkı tanındığı, davacının belirlenenden fazla enerji çektiği ve sözleşmedeki cezai şart uyarınca davalının davacıdan cezai şart bedelini tahsil ettiği, davacının tahsil edilen bu cezai şartın haksız olduğu ve şartların oluşmadığı iddiasıyla iadesi talebiyle derdest davayı açtığı anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre; bilirkişi raporu doğrultusunda Mahkememiz’ce dava konusu 3.637.092,87-TL alacağın temerrüt tarihi olan 20/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 76.601.992,00- TL alacak yönünden ise konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; sözkonusu karara yönelik istinaf başurusunun reddi üzerine yapılan temyiz incelemesinde Yargıtay …H.D. Başkanlığı’nın 14/09/2021 tarih, 2021/4481E., 2021/72K. sayılı ilamı ile davanın 7257 sayılı Kanun hükümleri gereğince idari yargının görev alanında olduğu belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Bu bağlamda, Mahkememiz kararından ve istinaf incelemesinden sonra yürürlüğe giren 02/12/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanuna ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Bozma ilamında da vurgulandığı üzere; Hukuk yargılamasında usul hükümlerinde yapılan değişiklikler (aksine geçiş ve yürürlük hükmü getirilmediği sürece) derdest davalarda derhal uygulanır. Bilindiği üzere; bir davaya hangi yargı kolunda bakılacağı konusu HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince dava şartıdır. HMK’nın 115/1. fıkrası gereğince anılan dava şartı yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle Mahkememizin bozmaya konu kararı ile istinaf mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin cezai şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından, değinilen Kanun değişikliği kapsamında uyuşmazlık konusu davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, asıl ve birleşen davaların 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle ayrı ayrı usulden reddine, davacının işbu davayı açtığı tarihte yürürlükteki yasal düzenlemeler ve yerleşik içtihatlara göre işbu davanın açıldığı tarih itibariyle Mahkememizin davaya bakmaya görevli olup karar tarihinden ve istinaf incelemesinden sonra ve fakat temyiz incelemesinden önce yürürlüğe giren kanun hükümleri ile davanın Mahkememizin yargı kolu olarak görev alanından çıkartıldığı dikkate alındığında; asıl ve birleşen davalarda yargı yolunun caiz olmamasında kusuru bulunmadığı anlaşılan davacı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdir edilmemesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b m. delaleti ile 115/2.m. gereğince yargı yoluna ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile (Yargı yolunun caiz olmaması) davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davacının davaya bakmaya görevli İdare Mahkemesine başvurmakta muhtariyetine,
3-Alınması gerekli maktu 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 63.420,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 63.339,95-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,

4-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA,
6-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza