Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/622 E. 2022/93 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/622 Esas
KARAR NO : 2022/93

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – T.C.:…
2- … -T.C.: …
3- … – T.C.:…
4- … -T.C.: …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 19/06/2018
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin borçlu-davalı …ne abone kazandırdığını, kazandırdığı abonelerin yaptığı iş karşılığında farklı oranlarda ücret almakta olduğunu, ücret oranlarının her abone için değişkenlik göstermekte olduğunu, anılan Şirket tarafından müvekkillerine verilmiş otan kullanıcı hesabından alacak miktarları göründüğünü, Gaziantep …. Asliye Hukuk 2018/22 D. İş dosyası ile delil tespiti yapıldığını, müvekkillerine ödeyecekleri ücret miktarının tespit ettirildiğini, yapılan tespitin ihtarname ile davalı tarafa tebliğ edildiğini, müvekkillerine en son Aralık 2016 tarihinde ödeme yapıldığını, önceleri düzenli olarak yapılan ödemelerin hiç yapılmamaya başladığını ve müvekkillerinin zarara uğratıldığını, müvekkillerinin hiç ücret almadıkları bir iş için ofis kirası ödemek, muhasebeci çalıştırmak zorunda bırakıldığını, hak edilen ücretin ödenmemesi üzerine yukarıda belirtilen icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun borca itirazının haksız ve mesnetsiz olup ayrıca kötüniyetli olduğunu beyanla davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile müvekkil şirket arasında 02.04.2014 tarihinde bayilik sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin 12. maddesinde bayinin kendi bölgesinde anlaşma sağladığı ve şirket tarafından da uygun bulunarak Elektrik Satış Sözleşmesi imzalanarak satışına başlanan müşterinin aylık tüketim miktarına bağlı olarak prim hak edeceği düzenlenen sözleşmenin 16. Maddesinde ise herhangi bir sebeple bayiliğin sona ermesi durumunda veya sözleşmenin geçerliliği kalmamış ise prim ödemelerinin durdurulacağının belirtildiği, sözleşmenin 17. maddesinde ise hedeflerin tutturulamaması durumunda şirketin sözleşmeyi süresinden önce geri bildirimsiz olarak fesih etme hakkına sahip olduğu hükme bağlandığını, sözleşmenin 20. Maddesinde ise bayiye gönderilen yazılı bildirimlerin sözleşmenin eki niteliğinde olduğu tarafların bunu peşinen kabul ettiğinin belirtildiğini, anılan sözleşme hükümleri dikkate alındığında müvekkili şirketin davacılara borcunun bulunmadığının görüleceğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin 20. maddesi kapsamında 04.12.2016 tarihinde davalıların sözleşmede belirtilen mail adreslerine prim sistemi hakkında yazılı bir bildirimde bulunulduğunu, bu bildirimde primlendirme kurallarına yer verildiğini, buna göre prim tahakkuk etmesi şartlarından birisinin de “iş ortağının bayilik faaliyetine devam ediyor olması” olarak düzenlendiğini, yine aynı bölümde “bayilik faaliyetine devam ediyor olmak demek; o ay minimum 5 elektrik satış sözleşmesi veya aylık minimum 100.000,00-TL’lik kontrat almış olmak demektir. Yapılmamış olması halinde o ayın primi hak edilmemiş olur.” denilmek suretiyle bu hususa açıklık getirildiğini, 04.12.2016 tarihinden sonra ise davacılar aylık minimum 5 elektrik satış sözleşmesi yapmamış veya aylık minimum 100.000,00-TL’lik kontrat almamışlardır. Dolayısıyla kendi yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacıların müvekkilden alacak talebinde bulunması hukuka aykırı olduğunu, davacıların prim sistemine ilişkin yükümlülüğünün 02.01.2017, 05.02.2017, 06.03.2017 tarihlerinde gönderilmiş olan yazılı bildirimler ile de aynen tekrar edildiğini, beyanla davanın reddine, % 20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
-Bayilik Sözleşmesi
-Vergi Dairesi ve ticaret sicil müdürlüğünden gönderilen cevabi müzekkereler.
-Bilirkişi heyeti asıl ve ek raporları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesine aykırılık nedeniyle oluşan alacağın tahsili için ilamsız icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplandıktan sonra bilirkişi heyetinden asıl ve ek raporlar temin edilmiş, dava dosyasına sunulan ek raporda özetle; Gaziantep 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/22D.İş sayılı dosyasına rapor sunan bilirkişi Ufuk Engin Özmenlikan tarafından tanzim edilen 16/02/2018 tarihli raporda taraflar arasındaki sözleşmenin 02/04/2014 tarihinde başladığı, 31/12/2019 tarihine kadar devam ettiği, hak edilen komisyon tutarının 80.633,19-TL olduğunun belirtildiği, dava dosyasında teknik bilirkişiye yaptırılan tespit dışında bilirkişi kurulu tarafından değerlendirilebilecek bir delile rastlanmadığı, sözkonusu tespit dosyasındaki tespitler çerçevesinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan en az 58.025,41-TL alacaklı olabileceği mütalaa edilmiştir.
Ek raporun sunulmasından sonra davanın tevzien açıldığı Ankara 40.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davanın her iki tarafını ticari işletmesini ilgilendirdiği ve uyuşmazlığın bayilik sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle de davaya bakmaya Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, yasal süresindeki talebe istinaden dava dosyası gönderilerek Mahkememize tevzi edilmiştir.
Bu bağlamda, somut uyuşmazlıkta davacıların gerçek kişi oldukları da gözetilerek Mahkememizin davaya bakmaya görevli olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi zorunludur.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
Ticari davalar ise; aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın söz konusu düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Bu bağlamda, ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır.Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Nispi ticari davalar ise; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre; bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Üçüncü grup ticari davalar ise; yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Bu bilgiler ışığında dosyamıza Şahinbey Vergi Dairesi ile Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen cevabi müzekkerelerden; davacıların gerçek kişi olarak sicil kayıtlarının mevcut olmadığı, 2014-2018 yılları arasındaki vergi matrahları dikkate alındığında; davacıların tacir olarak kabulüne hukuken olanak bulunmadığı, bu durumda tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre -görevsizlik kararındaki kabulün aksine- olayda mutlak ya da nispi nitelikte bir ticari davanın söz konusu olmadığı, davaya bakmaya görevli Mahkemenin Mahkememiz değil; HMK 2/1.m. gereğince genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle; Mahkememiz yönünden göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c.m. delaleti ile 115/2.m. gereğince davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememiz kararı kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiğinde Ankara ….Asliye Hukuk Mahkemesi ile Mahkememiz arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının merci tayini yoluyla giderilmesi için HMK 21/c ve 22/2.m. gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı 13.H.D. Başkanlığı’na gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli Mahkeme tarafından değerlendirilerek karara bağlanmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nın 6763 sayılı Kanun ile değişik 341 ve 345.m. gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza