Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/528 E. 2021/612 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/528 Esas
KARAR NO : 2021/612
HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – …

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2021
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili, taraflar arasında Adi Ortaklık Sözleşmesi adı altında … Grup İnşaat Proje Ortaklığı kurulduğunu, kat karşılığı inşaat yapılması konusunda,arsa sahipleri ile müvekkili arasında anlaşma sağlandığını, aynı sözleşmede, arsa sahiplerinin yapılacak inşaatın, davacı ve ortağı bulunduğu …Güneş Enerji Sistemleri Turizm Otomotiv San. Ve Tic. Ltd.Şti.tarafından kurulan … Grup İnşaat Proje Ortaklığı tarafından birlikte yaptırılmasına onay verdiklerini, kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi uyarınca … nolu parseldeki taşınmazın 10 nolu bağımsız bölümünün(180 metrekare Dükkan),Altındağ …Noterliği’nin 30 Ekim 2011 tarih ve 16556 yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ile, davacıya verilmesi konusunda taraflar arasında anlaşma sağlandığını, bu aşamada,ayrıca TEMİNAT AMAÇLI OLARAK,… Grup İnşaat Proje Ortaklığı adına, …’ na 24/08/2014 tarihinde 218.537,00 TL bedelli bono düzenlendiğini, akabinde davalı …,’ın sözkonusu senedi,tamamen kötü niyetli olarak,Ankara … Müdürlüğü’nün 2019/17042 E. Sayılı dosyası ile icra takibine konu ettiğini, takip kapsamında,takipte alacaklı görünen davalı tarafça, arsa sahipleri…’a İİK 89/1 maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderildiğini, arsa sahiplerinin ise, takibe konu senet karşılığında , Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ile davacıya ait olacağı taraflar arasında kararlaştırılan …. parseldeki taşınmazın 10 nolu bağımsız bölümünün devrini tapuda gerçekleştirdiklerini, bu aşama öncesinde,Davacı ile davalı arasında,arsa sahipleri adına kayıtlı bu taşınmazın … ‘a devredilmesi halinde Ankara … Müdürlüğünün 2019/17042 E. Sayılı dosyası ile, yine sözkonusu borçla ilgili olarak takipte alacaklı görünen tarafça açılan Ankara … Hukuk Mahkemesi’nin 2020/156 E. dosyalarının işlemden kaldırılacağı konusunda anlaşma sağlandığını, hatta Davalının ,satışın kendisine yapılmasının akabinde ,borcu aşan kısmı iade edeceğini,dava ve icra takibinden vazgeçeceğini beyan ettiğini, davacının da bu beyana beyanına güvenerek bağımsız bölümün satışına onay verdiğini, taraflar arasında takibe konu teminat senedi haricinde bir alacak-borç ilişkisi bulunmadığını, davalının bono bedelini taşınmazı üzerine almak sureti ile fazlasıyla tahsil etmiş olmasına rağmen,icra takibini ve bağlantılı davayı halen sürdürmekte olduğunu belirterek davanın kabulü ile, davacının davalıya Ankara … Müdürlüğü’nün 2019/17042 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine,karşı tarafın % 20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

YARGILAMA GEREKÇE :
Dava, menfi tespit davası olup, davadaki uyuşmazlık, dava dışı arsa sahipleri ile davacı arasında yapılan taşınmaz satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden ve bu sözleşmenin teminatı olarak düzenlendiği belirtilen bono sebebiyle davalının dava dışı arsa sahipleriyle yapmış olduğu sözleşmeye de onay veren davacının, yapılan sözleşmelere ve verilen onaylara rağmen bedelsiz kalan bonoya dayalı olarak yapılan takiple ilgili davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Eldeki davada tarafların tacir olmadığı, aksinin de iddia edilmediği görülmektedir.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Her ne kadar davacı, davalıya verdiği bono sebebiyle menfi tespit isteminde bulunmuşsa da taraflar arasındaki temel ilişki bir taşınmaz satış vaadine ve bu sözleşmeden önce taraflar arasında yapılan adi ortaklık sözleşmesine dayanmaktadır ve görev hususu irdelenirken taraflar arasındaki temel ilişkinin dikkate alınması gereklidir. Bu doğrultuda; Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan adi ortaklık ilişkisinden ve bu ortaklığa dayalı olarak dava dışı kişilerle davacı arasında yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, takibe konu bononun da bu sözleşmelerin teminatı olarak verildiği görülmekle, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması zorunludur. Yukarıda da ifade edildiği gibi, taraflar tacir olmadığından görevli mahkemenin de ticaret mahkemesi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan adi ortaklık ilişkisinden ve bu ortaklığa dayalı olarak dava dışı kişilerle davacı arasında yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğu, takibe konu bononun da bu sözleşmelerin teminatı olarak verildiği, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın doğrudan bonoya dayandırılmadığı, tarafların 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve adi ortaklık sözleşmesinden ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmış ve davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. .
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerine görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. md.gereğince bir karar verilmesine,
Dair, dosya üzerinden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır