Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/489 E. 2021/561 K. 01.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/489 Esas
KARAR NO : 2021/561

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … …
DAVALI : … – …

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2021
KARAR TARİHİ : 01/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili, taraflar arasında 14/07/2021 tarihli sözleşme ile, KDV dahil birim fiyatı 10,00 TL olmak üzere 30.000 m2 (toplamda 300.000,00 TL) üzerinden, dört mevsim çim olarak palet üzeri tarla teslimli rulo çim satımı konusunda sözleşme yapıldığını, sözleşmenin imzalanması üzerine, avans olarak Türkiye…Bankası Etlik/Ankara Şubesi 3214014 numaralı, 40.000,00 TL tutarlı ve Türkiye…Bankası Etlik/Ankara Şubesi 3214006 numaralı, 60.000,00 TL tutarlı çeklerin müvekkili tarafından keşide edilerek davalı tarafa teslim edildiğini, sözleşmede belirtilen ürünlerin davalı tarafından müvekkilinin adresine teslimi gerekirken, belirlenen günde teslimata başlanmadığını, taahhüt edilen edimlerin gereği gibi yerine getirilmediğini, yapılan harici araştırmalarda söz konusu telefon numaralarının şüpheliler üzerine kayıtlı olmadığını,ayrıca davalı ile iletişim kurmak için yine tarafımızca yapılan harici araştırmalarda, kaşe üzerinde yer alan vergi numarasına kayıtlı herhangi bir ticari işletmenin olmadığının tespit edildiğini, Mersis sisteminden yapılan sorguda, adı geçen firmanın kaydının bulunmadığının görüleceğini, Mahkemece vergi numarasıyla sorgulama yapıldığında da vergi dairesine kayıtlı böyle bir işletmenin olmadığının tespit olunacağını, var olmayan bir ticari işletme var gibi gösterilerek müvekkilinin dolandırılmaya çalışıldığını, sözleşme uyarınca teslimi gerçekleştirilen çeklerin karşılığı olan edimlerin ifa edilmemesi nedeniyle çeklerin bedelsiz olduğunu, tüm bu sebeplerle müvekkili firmanın sözleşmeye aykırı davranan davalıya borçlu olmadığının tespitine ve bu çeklerin iptaline karar verilmesini ve ayrıca bu çeklere dayanılarak icra takibi başlatılması halinde durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Usul ekonomisi gözetilerek davalıya tebligat çıkartılmamış, dosya üzerinden karar verilmiştir.
YARGILAMA GEREKÇE :
Dava, menfi tespit davası olup, davadaki uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan satım sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalıya verilen çeklerin, davalının sözleşmeye aykırı davrandığından ve edimini yerine getirmediğinden bahisle iptali ile bu çekler sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Mahkememizce UYAP Marifetiyle yapılan araştırma sonucuna göre davalının ticaret sicil kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Zaten dava dilekçesindeki anlatımlar da bu hususu teyit etmektedir.
Bu bilgilere göre davalının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari…sayılan bir işin diğeri için de ticari…sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Her ne kadar davacı, davalıya verdiği çekler sebebiyle menfi tespit isteminde bulunmuşsa da taraflar arasındaki temel ilişki bir satım sözleşmesine dayanmaktadır ve görev hususu irdelenirken taraflar arasındaki temel ilişkinin dikkate alınması gereklidir. Bu doğrultuda; Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması zorunludur. Davalı bakımından yapılan araştırmada davalının tacir olmadığı anlaşılmış, davalı tacir olmadığından görevli mahkemenin de ticaret mahkemesi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan satım sözleşmesinden kaynaklandığı, davalının 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmış ve davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. .
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerine görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. md.gereğince bir karar verilmesine,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/09/2021

Katip …

Hakim …