Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/480 E. 2021/782 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/480 Esas – 2021/782
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/480 Esas
KARAR NO : 2021/782

HAKİM :….
KATİP : …..

DAVACI : …..
VEKİLİ : …..
DAVALI : ….
DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 19/08/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davaya konu mesken üzerinde …’nın davalı bankanın Trabzon şubesi nezdinde kullanacağı nakdi ve gayrinakdi kredilere teminat teşkil etmek üzere 11/01/2017 tarihinde 350.000 tl ipotek tesis edildiğini, kredi lehtarının borçlarının diğer ipotek malikleri tarafından kendi ipotek bedelleri ile sınırlı olmak üzere ödendiğini, kalan bakiye nakdi ve gayrinakdi borcun diğer ipotek maliki …. nin gayrimenkul devri yaparak takas ile borcun tamamının ödendiğini, kredi lehtarının borcunun kalmadığını, 27/07/2021 tarihinde ipoteğin kaldırılması için ihtar çekilmiş ise de cevap verilmediği gibi ipoteğin de kaldırılmadığını, Davalı bankanın kredi lehtarına ait borcun diğer ipotek maliki ….. tarafından ödenmiş olduğundan;alacağın kendisine temlik edildiğinden ipoteği de kapsar şekilde devri yaptığının savunulduğunu, ancak davacının borçtan şahsen sorumlu olmadığı gibi kefaletine de ilişkin sorumluluğunun da bulunmadığını, temlik şartlarının oluşabilmesi için alacağın üçüncü kişiye devrinin yapılması gerektiğini, borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotek malinin ödeme yapması durumunda yine borçtan şahsen sorumlu olmayan diğer ipotek malikine rücu edebileceğine ilişkin yasal bir düzenleme olmadığı gibi bankanın temlik sözleşmeleri ile de devrinin de mümkün olmadığını belirterek öncelikle ipoteğin kaldırılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise ödeme nispetinde denkleştirme yoluna gidilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2)Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir. Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.
Davacı yanın dava dilekçesindeki talebi sadece ipoteğin kaldırılmasına yönelik olmayıp, bu kabul edilmezse ödeme nispetinde denkleştirme de talep edilmektedir ve nitelik itibariyle bu talep ise alacak talebine ilişkindir. Eldeki dava 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup, arabulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açılması hususu ve buna uyulmaması HMK’nin 114/2. maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
Dava dilekçesi içeriğine göre, eldeki davanın 7155 sayılı kanun ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olduğunun anlaşılmasına rağmen, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı görülmekle, dava dilekçesindeki terditli talep de dikkate alınarak, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu tespit edildiğinden davanın HMK. 114. ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-6100 sayılı HMK’nın 114/2. maddesi yollaması ile TTK 5/A ve 115/2.m. gereğince zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Harçlar kanunu 22.maddesi gereğince alınması gereken 59,30 TL harç giderinin davacı tarafından yatırılan 5.977,13 TL’den mahsubu ile bakiye 5.917,83 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacıya iadesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT nin 7/2 maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; davacı vekilinın yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/11/2021

Katip …..
¸e-imzalıdır

Hakim …..
¸e-imzalıdır