Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/350 E. 2021/856 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/350 Esas
KARAR NO : 2021/856

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

ASIL VE BİRLEŞEN DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … …
Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2013
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
ASIL DAVADA
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 13/05/2013 tarihli yazısı ekinde Aralık 2009 – Aralık 2012 dönemlerini kapsayan 2.366.580,92 TL bedelli 37 adet sistem kullanım ceza ücreti faturası düzenleyerek gönderdiğini, bu ücretin 24/05/2013 tarihinde ödendiğini, davalının bu miktarı tahsil etmeye hakkı bulunmadığını belirterek davalının 24/05/2013 tarihinde tahsil ettiği 12.366.580,92-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle hak düşürücü süre, zaman aşımı, derdestlik, yetki ve husumet itirazlarında bulunduklarını, esasa yönelik olarak da taraflar arasında 28/01/2004 tarihinde sistem kullanım anlaşması imzalandığını, daha sonra bu anlaşmanın 10/11/2004, 31/03/2005, 25/12/2008, 07/08/2012 tarihlerinde revize edildiğini, dava konusu Aralık 2009 – Ağustos 2012 dönemi için 25/12/2008 tarihli sistem kullanım anlaşmasının Eylül 2012 – Aralık 2012 dönemi için 07/08/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının uygulandığını, 2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlar başlıklı maddesinde ” İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sistemini her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması” şeklinde tanımlanan ihlalle ilgili olarak ilgili dönemlere ilişkin ceza faturaları düzenlenerek gönderildiğini, sözleşmede belirtilen uyarı koşulunun cezanın uygulanmasında zorunlu olmadığını, sonraki sözleşmelerde bu koşulun bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN .. ATM’NİN 2013/623 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalının 12/02/2013 tarih ve 32928248 -850 sayılı yazısı ekinde Ocak 2007-Kasım 2009 dönemlerini kapsayan 41.864,20 TL sistem kullanım ceza ücreti faturası düzenleyerek gönderdiğini, bu ücretin 28/02/2013 tarihinde ödendiğini davalının bu miktarı tahsil etmeye hakkı bulunmadığını belirterek ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 28/01/2004 tarihinde sistem kullanım anlaşması imzalandığını, daha sonra bu anlaşmanın 10/11/2004, 31/03/2005, 25/12/2008, 07/08/2012 tarihlerinde revize edildiğini, dava konusu tarihleri kapsayan dönemi için 31/03/2005 tarihli sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlarının uygulandığını, 31/03/2005 tarihli sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlar başlıklı maddesinde ” İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sistemini her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması ” şeklinde tanımlanan ihlalle ilgili olarak ilgili dönemlere ilişkin ceza faturaları düzenlenerek gönderildiğini, sözleşmede belirtilen uyarı koşulunun cezanın uygulanmasında zorunlu olmadığını, sonraki sözleşmelerde bu koşulun bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN 4 ATM’NİN 2013/625 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 05/07/2013, 11/07/2013, 16/08/2013 tarih ve 32928248-850 sayılı 3 adet yazı ekinde Ocak 2013- Haziran 2013 dönemlerini kapsayan toplam 469.222,26 TL’lik 6 adet sistem kullanım ceza ücreti faturası düzenleyerek gönderdiğini, bu ücretin 19/07/2013 ve 26/08/2013 tarihlerinde itirazı kayıtla ödendiğini, 07/08/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının cezai şartı düzenleyen 9. Maddesinin genel işlem koşullarına aykırılık oluşturduğunu davalının bu miktarı tahsil etmeye hakkı bulunmadığını belirterek ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle hak düşürücü süre, zaman aşımı, derdestlik, yetki ve husumet itirazlarında bulunduklarını, esasa yönelik olarak da taraflar arasında 28/01/2004 tarihinde sistem kullanım anlaşması imzalandığını, daha sonra bu anlaşmanın 10/11/2004, 31/03/2005, 25/12/2008, 07/08/2012 tarihlerinde revize edildiğini, dava konusu tarihleri kapsayan dönem için 07/08/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlarının uygulandığını, 07/08/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlar başlıklı maddesinde ” İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sistemini her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin / verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması ” şeklinde tanımlanan ihlalle ilgili olarak ilgili dönemlere ilişkin ceza faturaları düzenlenerek gönderildiğini, sözleşmede belirtilen uyarı koşulunun cezanın uygulanmasında zorunlu olmadığını, sonraki sözleşmelerde bu koşulun bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında tanzim edilen sistem kullanma anlaşması uyarınca enerji sınır değerinin aşılması nedeniyle tahsil edilen cezai şart bedelinin haksız olduğu iddiasıyla iadesi talebinden ibarettir.
Her ne kadar davalı taraf yetki, tahkim, iş bölümü, derdestlik itirazları ve zaman aşımı def’inde bulunmuş ise de; işbu davanın nispi ticari dava mahiyetinde olması sebebiyle Ankara Ticaret Mahkemelerinin yetkili ve görevli olması nedeniyle yetki ve görev itirazı yerinde görülmemiştir. Yine sözleşmeden kaynaklanan somut uyuşmazlıkta davanın 6098 sayılı TBK 146.m. gereğince 10 yıllık zamanaşımına tâbi olup olayda hak düşürücü sürenin bulunmadığı, zaman aşımı süresinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. Ayrıca taraf, sebep ve konusu aynı olan derdest dava da bulunmadığından derdestlik itirazı da yerinde görülmemiştir.
Tarafların delilleri toplandıktan sonra aldırılan 11/09/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı …’ın Türkiye’de elektrik iletim şebekesinin işletilmesinden sorumlu tacir sıfatını taşıyan 233 sayılı KHK’ye ve özel hukuk hükümlerine tabi şirket olduğunu, davacının …’ın iletim şebekesine bağlı olup iletim şebekesinin 154 Kv’luk gerilim seviyesinden enerji çeken büyük müşterilerden olduğunu, taraflar arasında sözleşme imzalandığını, davalının tekel hüviyeti bulunduğunu, sözleşmenin davacı bakımından iltihaki sözleşme mahiyetinde olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şartlar başlıklı maddesinde ” kullanıcının ilgili mevzuat, taraflar arasında imzalanan bağlantı anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlal etmesi, söz konusu ihlali …’ın uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içerisinde sona erdirmemesi durumunda …, aşağıda belirtilen cezai şartları uygulayacaktır. …’ın uğradığı zararlar ayrıca tanzim edilecektir.” şeklinde düzenlendiğini, buna göre davacının ceza uygulayabilmesi için davalının bir uyarı mektubu göndererek durumun düzeltilmesi için makul süre verilmesi gerektiğini, davalının bunu yapmadığını, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında güç aşımı ihlalinin ihtar şartı yerine getirilmeden cezai şart uygulamasının hukuka aykırı olduğunu kabul ettiğini, sonuç olarak davacıya verilen cezanın anlaşmalara uygun olmadığını, cezadan önce uyarı gerektiğini, davacı tarafından ödenen iş bu dava ve birleşen davalarda yer alan bedellerin tümü için iade koşullarının oluştuğunu belirtmiştir.
Davalı tarafın itirazı üzerine yeni bir bilirkişi heyeti oluşturarak rapor aldırılmasına karar verilmiş, ikinci bilirkişi heyeti 23/09/2016 tarihli raporunda da 1. Bilirkişi raporunda yer alan tespit ve değerlendirmeler teyit ve tekrar edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre; bilirkişi raporu doğrultusunda Mahkememiz’ce asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş ise de; sözkonusu karara yönelik istinaf başurusunun reddi üzerine yapılan temyiz incelemesinde Yargıtay ….H.D. Başkanlığı’nın 15/03/2021 tarih, 2021/782E., 2021/840K. sayılı ilamı ile davanın 7257 sayılı Kanun hükümleri gereğince idari yargının görev alanında olduğu belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememiz’ce usule ve yasaya uygun olduğu değerlendirilen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, davacı vekilinin bozma ilamına konu yasal düzenlemeye ilişkin Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvuru talebi Anayasa’nın 152.m. gereğince ciddi görülmediğinden kabul edilmemiştir.
Bu bağlamda, Mahkememiz kararından ve istinaf incelemesinden sonra yürürlüğe giren 02/12/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanuna ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Bozma ilamında da vurgulandığı üzere; Hukuk yargılamasında usul hükümlerinde yapılan değişiklikler (aksine geçiş ve yürürlük hükmü getirilmediği sürece) derdest davalarda derhal uygulanır. Bilindiği üzere; bir davaya hangi yargı kolunda bakılacağı konusu HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince dava şartıdır. HMK’nın 115/1. fıkrası gereğince anılan dava şartı yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle Mahkememizin bozmaya konu kararı ile istinaf mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin cezai şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından, değinilen Kanun değişikliği kapsamında uyuşmazlık konusu davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, asıl ve birleşen davaların 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle ayrı ayrı usulden reddine, davacının işbu davayı açtığı tarihte yürürlükteki yasal düzenlemeler ve yerleşik içtihatlara göre işbu davanın açıldığı tarih itibariyle Mahkememizin davaya bakmaya görevli olup karar tarihinden ve istinaf incelemesinden sonra ve fakat temyiz incelemesinden önce yürürlüğe giren kanun hükümleri ile davanın Mahkememizin yargı kolu olarak görev alanından çıkartıldığı dikkate alındığında; asıl ve birleşen davalarda yargı yolunun caiz olmamasında kusuru bulunmadığı anlaşılan davacı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdir edilmemesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
1-Alınması gerekli maktu 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 40.415,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 40.356,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA,
4-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
B- BİRLEŞEN … ATM’NİN 2013/623 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
1-Alınması gerekli maktu 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 714,95-TL harçtan mahsubu ile bakiye 655,65-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA,
4-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
C-BİRLEŞEN ANKARA …. ATM’NİN 2013/625 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
1-Alınması gerekli maktu 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 8.013,15-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.953,85-TL harcın kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA,
5-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza