Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/177 E. 2022/565 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/177 Esas
KARAR NO : 2022/565

HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, davalı şirket ortağı olan müvekkilinin davalı şirketi temsil etmek üzere yetkilendirildiğini, ancak müvekkilinin katılmadığı 30.06.2011 tarihli genel kurulda alınan kararla şirket müdürlüğünden azledildiğini, bunun üzerine müvekkilinin ortaklıktan çıkmaya izin ile ayrılma payı ve kâr payı taleplerinin içeren …. Ticaret Mahkemesi’nde 2011/499 E. sayılı davayı açtığını, mahkemece ortaklıktan çıkmaya izin verilip 2009, 2010 ve 2011 yılı 7. ayının 25’ine kadar olan döneme ilişkin kar paylarının ödenmesine karar verildiğini ileri sürerek, 2011 yılından bakiye ve 2012-2013 yılı kâr payı alacaklarından şimdilik 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 26/08/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 278.518,88 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, davacı tarafından açılan ortaklıktan çıkmaya izin ve kâr payı ile ayrılma payına ilişkin …. Ticaret Mahkemesi’nce verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmeksizin 11.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, bu davada davacının ıslahla dava tarihinden sonrasına ilişkin talepte bulunduğunu, ancak mahkeme tarafından dava tarihi olan 25.07.2011 tarihinden sonraya ilişkin kâr payı alacağı talebinin reddedildiğini, bu kararın kesin hüküm oluşturduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE :
Dava, ortaklıktan çıkmaya izin verilen davacının kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 26/09/2014 tarihinde 2014/1000 Esas sayılı dosya üzerinden verilen 2014/506 K. sayılı karar ile “.. kar payına ilişkin evvelce açılan davada verilen kararı temyiz etmeyen davacının, yeniden kar payı tahsiline ilişkin dava açma hakkı kalmadığı anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine
” karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 11. H.D.’nin 01/06/2015 T, 2015/2450 E, 2015/7345 K sayılı ilamı ile “..Davacı yan işbu davada 25.7.2011 tarihinden sonraki döneme ilişkin 2011 yılı kâr payı ile 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin kar payı alacağının davalı şirketten tahsili talebinde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine mesnet teşkil eden …. Ticaret Mahkemesi’nin işbu dava dosyası içerisinde bulunan gerekçeli kararı ile bu karara mesnet teşkil eden bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki kar payı alacağına ilişkin anılan davada verilen hüküm, bilirkişi tarafından düzenlenen ve aynı zamanda bu davanın açıldığı 25.7.2011 tarihli ara bilançoya göre kurulmuş, davalı şirketin 2011 yılı başından 25.7.2011 tarihine değin tahakkuk etmiş dönem karından davacının hissesine düşen miktarın ise davacının çıkma payı içerisinde dahil edilmek suretiyle tahsil hükmü kurulduğu, hesaplanan bu tutar dışında kalan ve ıslah ile artırılan kar payı isteminin ise dava tarihi itibariyle henüz muaccel olmuş bir alacağın bulunmaması nedeniyle dava şartı eksikliği nedeniyle reddedilmiş bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, taraflar arasında görülen ilk davada verilen ve kesinleşen hükmün işbu dava bakımından kesin hüküm oluşturması mümkün olmadığı gibi, o kararın davacı yanca temyiz edilmemiş olması da karşı taraf bakımından usuli müktesep hak oluşturur nitelikte değildir.
Tüm bu nedenlerle, davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece yazılı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yargılamaya devam olunmuş ve dava dosyası mahkememizin 2016/649 Esasına kaydedilmiş ve 23/10/2018 tarihinde davanın kabulüne daişr hüküm kurulmuş ve bu hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay 11. H.D.’nin 03/12/2020 T, 2019/1964 E, 2020/5690 K sayılı ilamı ile kısa karar ile hüküm arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yargılamaya devam olunmuş ve dava dosyası mahkememizin 2021/177 Esasına kaydedilmiştir.
Gelinen aşamada, Yargıtay bozma ilamı içerikleri, daha önce açılan …8 ATMdeki dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporları ile birlikte mahkememizce alınan son bilirkişi ek raporunun dosyayı aydınlatmaya kafi gelmediği, son ek raporun incelenmesinde son heyetten ek rapor alınmasının da dosyaya katkı sağlamadığı, görüldüğünden dosyanın bir mali müşavir ve bir ticaret hukuku alanında nitelikli hesaplama uzmanından oluşacak yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek tarafların sav ve savunmaları Yargıtay bozma ilamı içerikleri tarafların rapora yönelik itirazları ve 8. ATM dosya kapsamı da nazara alınarak hüküm ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş ve 18/03/2022 tarihli bilirkişi raporu incelenmiştir.
Yukarıda anılan raporda, Davacının davalı şirkette ortaklık sıfatının 11.03.2014 tarihiyle sona erdiği ve dava konusunda kesin hüküm bulunduğu, dava konusunda kesin hüküm bulunmadığı takdir edilse dahi, kâr payı ile alakalı davalının talep ettiği 2011-2012-2013 yıllarına ilişkin ortaklar kurulunca alınmış bir kararın bulunmadığı, dolayısıyla davacının sermaye payına göre hesaplanan ayrılma payına hem faiz tahakkuk ettirilmesi hem de dava sonrası için kâr payı verilmesi mümkün olmadığı, alacağın mevcudiyetinin kabulü halinde ise davalı yan tarafından davacıya yapılan ödemeye ilişkin faizin mahsup edilmesi gerektiği, Mahkemece aksi kanaate varılıp, davacının ayrılma kararının hükme bağlandığı 2013 yılsonuna kadar şirket ortağı olduğu kabul edilerek 2011 yılı bakiye 2012 ve 2013 yılları şirket karından hissesi oranında kar pay talep edebileceği, Davacının 2011 yılı bakiye (25.07.2011 tarihinden sonraki dönem) 2012 ve 2013 yılları davalı şirket karından talep edebileceği net tutarın 293.117,24 TL olacağı ve davalı şirketin 03.01.2014 tarihinde temerrüde düşmüş olduğu, kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce rapor içeriğinde belirtilen kanaatin önemli bir kısmına iştirak edilmemişse de, gerek raporun alternatifli bir biçimde hazırlanmış olması, gerek irdelenmesi gerekli bazı hususların hukuki değerlendirmeye muhtaç olması ve bu konuda bilirkişi görüşüne başvurmanın mümkün olmaması gerekse de usul ekonomisi ilkesi nazara alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ve rapordaki alternatifli hesaplamalardan yararlanılarak hüküm kurma yoluna gidilmiştir. Bu doğrultuda;
Yargıtay 11. H.D.’nin 01/06/2015 T, 2015/2450 E, 2015/7345 K sayılı ilk bozma ilamı içeriği de dikkate alındığında eldeki davada dava konusu yapılan dönmeler ile …. Ticaret mahkemesinin 2011/499 E. sayılı dosyasında dava konusu yapılan dönemlerin farklı olması sebebiyle bilirkişinin kesin hüküm engeli bulunduğuna dair kanaatine iştirak edilmemiştir.
Ayrıca davacının şirket ortaklığının kesin olarak sona erdiği tarih 11/03/2014 olup, 25/07/2011 den bu tarihe kadar ki döneme isabet eden kardan davacının payını talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu kabulden hareketle, 2011 yılı bakiye ve 2012 ve 2013 yılları şirket karından hissesi oranında kar pay talep edebileceği açık olup, alınan bilirkişi raporunda bu dönemlere ilişkin davacının talep edebileceği tutar 293.117,24 TL olarak belirlenmiştir. Davacı ise 26/08/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 278.518,88 Tl olarak ıslah etmiş olup, bu miktar üzerinden hüküm tesis etmek gerekmiştir.
…. Ticaret mahkemesinin 2011/499 E. sayılı dosyasında verilen karar dolayısıyla davacıya yapılan 248.436,26 TL lik ödeme sebebiyle bu ödemeden kaynaklı faizin davacı alacağından mahsup edilip edilmeyeceğine gelince; …8.Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/499 E. sayılı dosyasında verilmiş olan 12.12.2013 tarih ve2013/719 K. sayılı kararda hükmedilen davacı kâr payı alacağı 60.823,75 TL ile ayrılma payı alacağı 248.436,26 TL’nin faizleri ile birlikte 19.12.2013 tarihinde ödenmiş olduğu görülmektedir. Yapılan ödeme bir mahkeme ilamına dayalı olarak yapılmış olup, belirlenmiş ve ihtarname gönderilmek suretiyle muaccel hale gelmesi sağlanmış bir alacak için faiz işletilmesi ve hesaplanan faizin de davacı alacağından mahsup edilmesi mümkün görülmemiş ve davacının ıslah talebine bağlı kalınarak, 26/12/2013 tarihli ihtarnameninde şirkete 03/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden bu tarihten itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
Davanın KABULÜ ile,
278.518,88 TL’nin, 20.000,00 TL’si yönünden temerrüt tarihi olan 03/01/2014 tarihinden itibaren kalan 258.518,88 TL yönünden ise 26/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 19.025,62 TL harçtan peşin yatırılan 341,55 TL ile ıslahla yatırılan 4.415,00 TL harcın toplamı olan 4.756,55 TLnin mahsubu ile eksik kalan 14.269,07 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının tarafından peşin yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 341,55 TL peşin/nispi harç ve 4.415,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 4.792,45 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacının bozma öncesinde sarf ettiği 5366,00 TL ile bozma sonrası sarf ettiği 2.040,50 TL olmak üzere toplam 7.406,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davacıya iadesine,
5-…Ü.T. uyarınca belirlenen 27.946,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/06/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.