Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/87 E. 2021/277 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/87 Esas
KARAR NO : 2021/277

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 07/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili, davalı şirketin, yetkilisi … aracılığıyla 11/11/2019 tarihinde davacı aleyhine 2013 ve 2014 yılların ait olduğu belirtilen alacağa dayanılarak … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, ödeme emriin usule aykırı şekilde kesinleştirildiğini, icra takibine dayanak hiçbir belgenin takip talebine eklenmediğini, alacaklı şirket yetkilisi ile davacı arasında akrabalık bağı olduğunu, şirket yetkilisinin davacının kızkardeşinin oğlu olduğunu, takibin dayanağının davacının davalıya devrettiği araçlarla ilgili olabileceğini, bu halde dahi davacının borçlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, zaten alacağın zaman aşımına da uğradığını belirterek davacının davalıya … Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası bakımından borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının kendisine şirket adına sehven gönderilen bedellerin hiç birini davalı müvekkili şirkete ödemediğini, işbu davada ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının ise bedellerin iadesine ve/veya başkaca bir ilişkiye ait ödemeler olduğuna dair herhangi bir delil sunumadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA GEREKÇE :
Dava, menfi tespit davası olup, davadaki uyuşmazlığın, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan ilamsız takip nedeniyle takip konusu alacak yönünden borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşıldı.
Eldeki davada öncelikle, mahkememizin görevli olup olmadığı hususu irdelenmiştir. Davacı gerçek kişi olup, davalı tüzel kişi tacir olmakla birlikte bu haliyle davanın ticari dava olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Davanın dayanağı takip dosyasının yapılan incelemesinde takip dayanağının davalı alacaklı tarafından davacı- borçluya banka hesabından yapılan fazla ve mükerrer ödemenin iadesi olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili duruşmada zapta geçen beyanında taraflar arasında bir ticari ilişkin bulunması ve davalının şirket olması sebebiyle davada görevli mahkeme ticaret mahkemesi olduğunu ifade etmiş, öte yandan davalı vekili de cevap dilekçesinde taraflar arasında bir ticari ilişki bulunduğunu dahi inkar etmiştir. Bu bilgilerden hareketle, davacının tacir olduğuna dair bir iddianın olmadığı görülmektedir.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda davacı taraf her ne kadar takibe konu alacaktan dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemişse de takibin dayanağının davalı alacaklı tarafından davacı- borçluya banka hesabından yapılan fazla ve mükerrer ödemenin iadesine ilişkin olduğu görülmektedir. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması zorunludur. Davacı bakımından davacının tacir olmadığı anlaşılmış, davacı tacir olmadığından görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı alacaklı tarafından davacı- borçluya banka hesabından yapılan fazla ve mükerrer ödemenin iadesine ilişkin olduğu, davacının 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve taraflar arasındaki ihtilafın bir ticari davaya vücut vermeyeceği anlaşılmış olup, açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerine görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. md.gereğince bir karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır