Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/585 E. 2021/107 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/585 Esas
KARAR NO : 2021/107

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 28/10/2015
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılamasının sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE İSTEK :
Davacılar vekili Av…. sunduğu yargılanması yenilenmesi talepli dilekçede (ve öncesinde Mahkememize sunduğu tavzih talep dilekçesinde) özetle; Mahkememizin işbu dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda dava konusu iptal ve müvekkili davacılar adına tescil istemine konu 5 adet hisse devir sözleşmesi yönünden yargılama sürecinde 07/03/2016 tarihli celsede verilen ara kararı gereğince dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, işlemden kaldırılan bölümün dava konusu olmaktan çıkmasına rağmen sözkonusu hisse devirleri dahil edilerek Mahkememiz tarafından verilen kararda 28/01/2015 tarihli dava dilekçesinde yazılı tüm taleplerin reddine karar verildiğini, sözkonusu kararda işlemden kaldırmaya konu taleplerin varlığı gözden kaçırılarak dava konusu tüm taleplerin reddine karar verilmesinin maddi hatadan kaynaklandığını, müvekkili davacılar ile davalı … …’ın arasında baba-oğul ilişkisi mevcut olduğunu, böylesine yakın bir irs ilişkisi içerisinde olanlar arasında yaşanan olaylardan pişmanlık duyulmasının ve Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesine ve dosyamıza hitaben yazılan şikayetten vazgeçme dilekçesinin normal bir durum olduğunu, esasen vazgeçme dilekçesinin davalının kendi istek ve iradesi sonucunda gerçekleştiğini, nitekim davalının da şikayete konu tebligat olayında sahteliğin bulunmadığını ve tebligattan süresinde haberdar olduğunu sözkonusu dilekçe ile ikrar ettiğini, davalının fiil ehliyetine sahip olduğunu ve kendisinin akli dengesinin yerinde olduğunu, davalının akıl hastalığı veya akıl zayıflığı gibi sebeplerle fiil ehliyeti sorununun bulunmadığının resmi kurumlara verilen belgeler ile sabit olduğunu, Mahkemeye sunulan ikrar ve şikayetten vazgeçme dilekçesinin havale tarihinden hemen sonra Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünden temin edilen 26/06/2019 tarih ve 31012 sayılı yazıda belirtilen …noterliğine ait 24/06/2019 tarih ve … yevmiye numaralı belgeye göre davalının … Dış Tic. Ltd. Şirketinin yönetiminden ayrılmak için şikayetten vazgeçme dilekçesinden 2 gün önce istifaname vermesi de akıl hastası olmadığının ve davalının müvekkili davacıları Şirketten dışlamak için hileli yollara tevessül edildiğinin açık kanıtı olduğunu, … Ceza Mahkemesi’nin …Sayılı dosyasına davalının sunduğu şikayetten vazgeçme dilekçesi içeriğindeki ifadeler dikkate alındığında davalının vekaletten azledildiğinden başlangıçtan beri haberdar olduğunun anlaşıldığını, davalının sağlık sorunları nedeni ile şikayetten vazgeçme dilekçesini kendisi adına davacı oğullarından …’ın Mahkemeye vermesine muvafakat ettiğini, davalının vekaletten azline ilişkin azilnamenin şirket adresinde 3.kişiler tarafından duyulmaması için davalının baskı ve talebi doğrultusunda davacı oğlu …’ın kendi ev adresini tebligat adresi olarak vermek zorunda kaldığını, davalının …Noterliğine ait 29/12/2014 tarih ve … yevmiye numaralı azilname ile vekaletten azledildiğini, davalının ikrarlı beyanını içeren şikayetten vazgeçme dilekçesi ile azilden haberdar olduğunun sabit olduğunu, davalının hastalığı ile ilgili olarak alınan raporların hatıra binaen olduğu, davalının sanık olarak yargılandığı ….sliye Ceza Mahkemesi’nin …. sayılı dosyasında cezada ehliyetsizlik indirimi yapılmaksızın cezalandırılmasına karar verildiğini, her ne kadar davalının kısıtlanması talep edilmiş ise de; …ulh Hukuk Mahkemesi’nin …Esasında davalıya vasi atanmasının gerektiren bir durumun ve kararın bulunmadığını, müvekkili davacıların ortaklıktan çıkmayı veya çıkarılmayı gerektiren bir durumları olmadığından,hakları ellerinden alınmak sureti ile yaratılan mağduriyet ile iradeleri dışında sanki kendi istekleri ile pay devirleri yapılıyormuş gibi bir sonuç yaratılarak diğerlerinin sebepsiz zenginleşmeye çaba göstermelerinin ve müvekkillerinin azınlık haklarının engellenmesinin yapılan faaliyetlerin şirkete olan güven duygusunu sarstığını beyanla işbu dosyamızda verilen ve kesinleşen Mahkememiz kararının yargılamanın yenilenmesi yoluyla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalılar vekili Av…. cevap dilekçesini ve konuya ilişkin uzman görüşünü sunarak yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığını ve ileri sürülen iddiaların kesin hüküm karşısında kabulü mümkün olmayan iddialar olduğunu beyanla yargılamanın iadesi talebinin reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mahkememiz dosyası içerisindeki tüm deliller
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, 6100 sayılı HMK’nın 374v.d.m. gereğince yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi istemidir.
Davacılar vekili duruşmada yargılamanın yenilenmesi taleplerini tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz’ce davacıların yargılamanın yenilenmesi talebinin talebinin HMK 379.m. gereğince yasal şartlarının oluşmadığından bahisle reddine ek karar verilmiş ise de; sözkonusu ek karar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı’nın 06/10/2020 tarih, 2020/390E.-939K . sayılı ilamı ile talebin Mahkememizin farklı bir esasına kayden ve nispi harç yerine maktu harç alınarak karara bağlanması isabetsizliğinden bahisle kaldırılmasına karar verilmekle; Mahkememiz’ce kaldırma kararrının gerekleri doğrultusunda dava konusu yargılamanın yenilenmesi talebi yönünden dosyamızın Mahkememizin 2020/585E. sayılı kayden yargılamaya devam olunmuş, duruşmada verilen kesin sürede eksik peşin (nispi) harç davacılar tarafından ikmal edilmiştir.
Kaldırma kararı sonrasında davacılar vekili 21/01/2020 tarihli dilekçesi ekinde davalılardan … Eğitim ve Öğretim A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 24/01/2021 tarihli ve 2021/1 sayılı Yönetim Kurulu kararını dosyamıza sunarak dava konusu … Eğitim ve Öğretim A.Ş.’nin … Dış Tic. Ltd. Şirketine ait 9600 adet 240.000 nominal bedelli isse senetlerinin davacılardan …’a geri devredilmesinin ve işbu dava dosyamıza kabul beyanında bulunulmasına karar verildiği belirtilerek dava konusu talebi gibi yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer taraftan, yine dosyamıza sunulan … Eğitim ve Öğretim A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 24/01/2021 tarih ve 2021/2 sayılı kararında ise; az yukarıda değinilen aynı Şirket yönetim kurulunun kararının sehven alındığı gerekçesi ile oyçokluğu iptal edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; yargılamanın iadesi sebepleri 6100 sayılı HMK’nin 375. maddesinde sınırlı biçimde sayılmış, aynı Kanun’un 376. maddesinde taraflar dışında üçüncü kişinin yargılamanın iadesini talep etmesi hususu düzenlenmiştir. Buna göre yargılamanın iadesi, davanın taraflarınca değil, onların alacaklıları veya halefleri tarafından istenebilmektedir. Bununla davanın tarafı dışındaki hükümden etkilenen kişiler tarafların davada muvazaalı hareket ettiklerini ileri sürerek hükmün iptalini isteyebilirler.
Yargılamanın iadesi yoluna kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı başvurulur (HMK m.374). Kanunun 375.maddesinde tadadi olarak sayılan haller, daha ziyade tarafın veya mahkemenin mücbir sebep veya karşı tarafın hilesi ve hatta ceza kanunun kapsamına giren bazı vahim hareketleri yüzünden hakkını gereği gibi savunamaması veya gerçeği ortaya koymamış olması düşüncesine dayanmaktadır. Örneğin, hükme etkili bir belgenin mücbir sebep veya karşı tarafın hilesi yüzünden ele geçirilmemiş olması yargılamanın yenilenmesi nedeni oluşturur (HMK m.375/ (1)- ç). (Prof. Dr. İlhan E. Postacıoğlu- Av. Sümer Altay, Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul 2015, sh.865).
Bu bilgiler ışığında hemen belirtmek gerekir ki; dosyamızda yargılamanın iadesini talep eden davacılar talep dilekçesi içeriğine göre; HMK 375/1-h bendine dayanarak işbu davayı açmıştır.
Sözkonusu düzenlemede ise; aynen “…h)Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması” yargılamanın iadesi sebebi olarak kabul edilmiştir.
Aynı kanunun “Süre” başlıklı 377. maddesinde ise;
“(1) Yargılamanın iadesi süresi;
..c)Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı,
… tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır.” düzenlemesine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Talep dilekçesi içeriğinde davalılardan azledilen vekil …’ın azilden haberdar olduğunu bildirdiği tarihi 22/10/2015 tarihi olarak belirtmesinin açıkça hile teşkil ettiği iddiası ileri sürülmüştür. Bu bağlamda, dosyamız incelendiğinde; Mahkememizin işbu dava dosyasına anılan davalı vekil adına sunulan beyan dilekçesinde “… Ceza Mahkemesine yönelik olarak “..şikayetçi değilim” konu ve açıklama:…Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas sayılı dosyasına beyan : Oğullarım…tarafıma yaptıkları azillerden başından beri haberdarım…Hisse devir iptal davasını asaleten davasını kabul ediyorum” ibaresine yer verildiği, tanık olarak dosyamız davacılarından … ile davalı vekilin imza kısımlarının bulunduğu, belgenin altında not başlıklı kısımda ise; sağlık sorunları nedeni ile dilekçeyi oğlu …’ın Mahkememize vermesine davalı vekilin muvafakat ettiğinin açıkça belirtildiği görülmektedir. Diğer taraftan, sözkonusu belgede herhangi bir tarih yazılı olmadığı gibi hangi Mahkemeye hitaben bu dilekçenin yazıldığı da belirtilmemiştir.
Dosyamızda Mahkememiz’ce davanın reddine dair verilen karara vâki istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Ankara 21.H.D. Başkanlığı’nın 15/02/2018 tarih, 2018/118E., 2019/3699K. sayılı ilamına yönelik kararın miktar itibariyle temyiz kanun yolu kapalı olduğu halde istinaf kararında temyiz yolunun açık olduğunun belirtilmesi nedeni ile davacılar vekili tarafından temyiz incelemesine götürülmesi ve Yargıtay 11.H.D. Başkanlığı’nın 13/05/2019 tarih, 2018/2144E., 2019/3699K. sayılı kararı ile istinaf ilamına karşı miktar itibariyle temyiz yolunun kapalı olması nedeni temyiz isteminin reddine karar verildiği tartışmasızdır. Yukarıda da değinildiği üzere; HMK 377/1-c.m. gereğince yargılamanın iadesi talebine dayanak hilenin öğrenildiği tarihten itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde iade talebinde bulunulması zorunludur. Dosyamızda temyiz talebi incelenmeksizin başvuru yolu kapalı olduğu için redddedildiğine göre; davacıların mevcut ise; hile iddiasına dayanak belge olgusunu en geç değinilen istinaf ilamı tarihinde öğrendikleri kabul edilmelidir. Bu durumda ise; davacılar tarafından iade talebine dayanak olarak gösterilen ve yukarıda değinilen belgenin öğrenilmesinden sonra 3 aylık sürenin geçtiği ortadadır. Yine, aynı maddede yer alan hükmün kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık sürenin de -en geç kararın kesinleşme tarihi itibariyle öğrenme olgusunun varlığı nedeni ile- dosya kapsamı itibariyle somut talep yönünden uygulanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacıların yargılamanın yenilenmesi talebinin hak düşürücü süre nedeni ile reddi gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, aynı istinaf ilamında hatalı şekilde temyiz kanun yolunun açık olarak gösterilmesi nedeni ile davacıların kusurları olmaksızın kanun yolunda kusurları olmaksızın kabul edilebilir yanılgıya düşürülmelerinin varlığı değerlendirilerek iddia konusu hilenin varlığını en geç temyiz talebinin reddine yönelik ilamının tebliği ile öğrendikleri ve taleplerinin 3 aylık süre içerisinde ileri sürüldüğüne ilişkin aksi yönde kabulde dahi davalı vekil …’ın gerçekte davacılar tarafından azledildiğini daha önce öğrendiği ve bu nedenle de yukarıda değinilen imzasız belge ile bu hususu Mahkememize sunduğunu bildirdiğine ilişkin davacıların iddiası, başlıbaşına yargılamanın yenilenmesini gerektirir bir olgu olarak değerlendirilemez. Zira, davalı vekilin imzasını içermeyen sözkonusu belgenin içerdiği beyan ve dosya kapsamına göre HMK 375/-h m. gereğince Mahkememizin kesinleşen kararını etkileyen hileli bir davranışın kanıtı olarak kabulü mümkün değildir. Yine, davacıların iddiasının aksine davalı vekilin yukarıda değinilen imzasız belgeye konu beyanı hukuken ikrar olarak değerlendirilemeyeceği gibi gerek Mahkememiz kararında gerekse de istinaf ilamında sözkonusu iddiaya itibar edilmediği gözetildiğinde; bu hususun da yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceği tartışmasızdır. Yukarıda değinilen istinaf kaldırma kararından sonra dosyaya sunulan ve davalılardan … Eğitim ve Öğretim A.Ş. Yönetim Kurulu’nun yukarıda değinilen işbu davaya yönelik kabul beyanını içeren 24/01/2021 tarihli ve 2021/1 sayılı Yönetim Kurulu kararına ise; sözkonusu kararın 24/01/2021 tarihli ve 2021/2 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile iptal edildiği ayrıca daha önce kesinleşen Mahkememiz kararı yönünden doğan maddi ve şekli anlamda kesin hüküm ilkesi ile HMK 309.m. gereğince davayı kabul beyanının ancak asıl davaya ilişkin yargılama sırasında ileri sürülebileceği olguları birlikte dikkate alındığında; hukuki bir değer atfedilmesi hukuken mümkün görülmemiştir. Kaldı ki; tahdidi nitelikte sayılan yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında da dava konusu karar kesinleştikten sonra ileri sürülen davanın kabulü beyanı yer almamaktadır.
Açıklanan gerekçelerle; yargılamanın yenilenmesi talebinin hak düşürücü süre geçirilerek ileri sürüldüğü ve aksi yönde kabulde dahi esasen talebe dayanak davalı vekil …’tan kaynaklanan ve karara tesir eden bir hilenin varlığının ve bu bağlamda yasada yazılı sınırlı yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin varlığının davacılar tarafından usulen kanıtlanamadığı kanaatine varılmakla; HMK 379/1-a ve c m. gereğince talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların 6100 Sayılı HMK’nın 379 md. gereğince yasal şartları oluşmayan yargılamanın yenilenmesi taleplerinin REDDİNE,
2-Davacıların 6100 Sayılı HMK’nın 379 md. gereğince yasal şartları oluşmayan yargılamanın yenilenmesi taleplerinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı maktu 59,30-TL olup davacılar tarafından yatırılan peşin 485,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 425,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara İADESİNE,
4-Talep eden davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki AAÜT gereğince maktu 4.500,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır