Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/539 E. 2021/249 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/539 Esas
KARAR NO : 2021/249

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 07/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili, Müvekkil bankaya olan borcu nedeniyle davalı borçlu aleyhine Ankara …. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ile icra takibi başlatıldığını, takibe davalı tarafça itiraz edildiğini, davalı borçlunun itirazının haksız olduğunu, icra dosyasında da bulunan takip dayanağı bankacılık hizmet sözleşmelerinden de anlaşılacağı üzere davalı borçlunun, müvekkili bankaya olan borcunu ödemediğini belirterek davalının itirazının iptaline ve takibin devamına karar karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA GEREKÇE :
Davadaki uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan bankacılık hizmet sözleşmesine istinaden davacının sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirdiği halde sözleşme gereği davacı bankaya ödenmesi gerekli bedelin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe davalının vaki itirazının iptali konularına ilişkin olduğu anlaşıldı.
Eldeki davada öncelikle, mahkememizin görevli olup olmadığı hususu irdelenmiştir. Davalı dernek olup, davacı tacir olmakla birlikte bu haliyle davanın ticari dava olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Davanın dayanağı takip dosyasının yapılan incelemesinde takibin üye işyeri sözleşmesi ve bankacılık hizmet sözleşmesine dayandırıldığı ve bu sözleşmelere istinaden alacağaın takip konusu yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, 27/10/2020 tarihli dava dilekçesinde de iddialarını taraflar arasında yapılan “bankacılık hizmet sözleşmesine” dayandırmış ve ekinde sunulan sözleşme ve ihtarnamelere göre de alacağın kaynağının üye işyeri sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden verilen kart ve pos cihazı ödemelerine ilişkin olduğu ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre de davacının alacak iddiasını bir GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNE” yaslamadığı tespit edilmiştir.Buna göre;
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda,davacı tarafın davalı aleyhine başlatılan takibin dayanağının davalıya tahsis edilen kart ve pos cihazı ödemelerinden kaynaklandığı, davacının iddiasını bir genel kredi sözleşmesine dayandırmadığı ve sunulan sözleşmelerin de taraflar arasında yapılan bir genel kredi sözleşmesi hüviyetine sahip olmadığı görülmektedir. Öte yandan davalı da tacir olmadığından görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalıya tahsis edilen kart ve pos cihazına dair alacağın tahsiline ilişin olduğu- uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığı, davalının 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı, dernek olduğu ve taraflar arasındaki ihtilafın bir ticari davaya vücut vermeyeceği anlaşılmış olup, açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerine görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. md.gereğince bir karar verilmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır