Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/411 E. 2021/72 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/411 Esas – 2021/72
T.C.
ANKARA … MİLLETİ ADINA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/411 Esas
KARAR NO : 2021/72

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili Av. Berna Bayar sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının davalının … … A.Ş.’den aldığı “… Müdürlüğüne bağlı ….santral sahalarında yapılacak olan hertürlü Erişim Şebekeleri” ve “…Müdürlüğüne bağlı santral sahalarında yapılacak olan her türlü Erişim şebekeleri” yapım işleri ihaleleri kapsamında Hizmet Alımı Sözleşmelerinin akdedildiğini, müvekkilinin alt yüklenici olarak sözleşme konusu edimini ifa etmesine rağmen davalının müvekkiline hak ediş alacağını ödemediğini beyanla fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL alacağın davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve yargılama giderler ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP VE SAVUNMA :
Dava dilekçesi davalı Şirkete yöntemine uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
-Hak ediş belgeleri ve … …A.Ş.’den celp edilen diğer belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan hak ediş alacağı istemine ilişkindir.
Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların gerçek kişi oldukları gözetilerek dosyamızda öncelikle HMK 114/1-c.m. gereğince dava şartı niteliğinde olan görev hususunun değerlendirilmesi gerektiği tartışmasızdır.
Bu bağlamda, öncelikle belirtmek gerekir ki; 6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B-Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C-Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bilindiği üzere; Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı)
Davacı vekili verilen sürede beyanda bulunarak müvekkilinin vergi numarası ve ticari defterlerinin bulunmadığını bildirmiş, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odasından gönderilen cevabi yazılardan davacının ticaret sicil ve esnaf kaydının bulunmadığı, bu itibarla da davacının alt taşeron davalıdan iş aldığı ve dava tarihi itibariyle tacir sıfatını haiz olmadığı anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, somut uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanan ve davacı alt taşeron tarafından aleyhine açılan hak iş bedeli alacağına ilişkin olduğu, davanın mahiyeti itibariyle 6102 sayılı TTK 4.m. gereğince mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gibi davacının tacir sıfatının bulunmaması nedeni ile de nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, bu itibarla da davaya bakmaya Mahkememizin değil; Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmakla; açıklanan gerekçelerle göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c.m. delaleti ile 115/2 .m. gereğince davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c.m. delaleti ile 115/2.m. gereğince Mahkememizin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-) HMK 20.m. gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dava dosyasının davaya bakmaya yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının davacı vekiline ihtarına, (ihtar edildi)
3-)Yargılama giderlerinin görevli Mahkeme tarafından değerlendirilerek karara bağlanmasına, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde HMK 331/2.m. gereğince yargılama giderlerinin dosya üzerinden Mahkememiz’ce karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2021