Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/366 E. 2022/1017 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/366 Esas – 2022/1017
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2020/366 Esas
KARAR NO : 2022/1017

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2020
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVA BAKIMINDAN:
DAVA: Davacı vekili bila tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 03/12/2015 ve 16/11/2015 tarihli iki adet sözleşme yapıldığını, öncelikle ” Özel Koru Hastanesi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Ruhsatlandırma ve İşletme Sözlemesi” yapıldığını, bu sözleşmenin hemen akabinde ise bir kısım hizmetlerin üçüncü kişi konumundaki kişi ve kuruluşlardan alınması gerekliliği taraflarca değerlendirilerek, anılan ilk sözleşme esas olmak üzere o sözlemeye ek oluşturmak üzere 16/11/2015 tarihli ” Hizmet Sözleşmesi” adı altında ikinci bir sözleşme imzalandığını, bu ikinci sözleşmenin özü itibariyle davalının ilk sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmek üzere, üçüncü kişilerden temin edeceği hizmetleri konu aldığını, iki sözleşmenin birbirini tamamlayan hükümler ve aynı işlemlere ilişkin hükümler içermesi nedeni ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, dolayısı ile biri ayakta olmadan diğerinin ayakta olması mümkün olmayan her iki sözleşmenin yürürlüğünü sürdürerek son döneme gelindiğini, sözleşme hükümleri her ne kadar 2018 senesinde sona ermiş ise de davalı tarafından feshedilinceye kadar hükümlerine riayet edilerek yürütüldüğünü, bu nedenle sürenin sona erdiği iddiası ile sözleşmenin feshinin kötü niyetli olduğunu, kaldı ki çerçeve sözleşmenin 6/c maddesi uyarınca sözleşmenin en öz 3 ay önceden ihbarda bulunularak feshedilmesi gerekirken bu kurala uyulmadığını, her iki sözleşmenin hukuken ve fiilen uygulanmaya devam edildiğini ne var ki uygulamada sözleşmede öngörülen ödemelerin zamanlamasına ve hak edişlerin tutanağı bağlanması şekli ve takvimine tam olarak uyulmadığını, tarafların zımni onayı tahtında bu ilişkilerin daha çok davalının kestiği faturalar esas alınarak sürdürüldüğünü ve ödemelerin de sözleşme hükümleri doğrultusunda bu suretle yürütüldüğünü, davalının noter aracılığı ile gönderdiği ihtarname ile sözleşmeleri feshettiğini bildirdiği, bunun üzerine yine noter aracılığı ile davalıya karşı ihtarname gönderdiklerini, karşı ihtarnamede davalının sözleşmeyi feshetmesine yönelik irade beyanına bir diyeceklerinin olmadığı belirtilmekle birlikte, geçmişe yönelik defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davalının bir kısım faturaları sözleşmeye aykırı olarak düzenlediği ve buna bağlı olarak taraflarından fazla para tahsil ettiklerinin tespit edildiğini, çerçeve sözleşme gereğince davalının SUT tarifesi üzerinden %37,5 oranında indirim yaparak müvekkil kuruma fatura kesmesi gerekirken bu yükümlülükleri yerine getirmeyerek 2018 yılına ait 487.811,39 TL, 2019 yılına ait 241.771,75 TL olmak üzere toplam 729.583,14 TL tutarında müvekkilinden fazla para tahsil ettiğini, davalının bu kapsamdaki karşı ihtarlarına herhangi bir cevap vermediği gibi bu konuda herhangi bir ödemede de bulunmadığını, 2015 yılında imzalanan ve 3 yıl süreli olan sözleşmenin süresi her ne kadar 2018 yılında dolmuş ise de sözleşmenin taraflar arasında fiilen uygulanmasına devam edildiğini, bu nedenle sözleşmenin süre dolması nedeni ile feshedilmesinin kötü niyetli olduğunu, sözleşmenin 6/c maddesinde belirtilen ihtar sürelerine uyulmaksızın feshedilmesi nedeni ile müvekkilinin menfi zararının söz konusu olduğunu, davalıdan bu zararın da giderilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle; fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL (8.000,00 TL fatura alacağından kaynaklı, 1.000,00 TL menfi zarar ve 1.000,00 TL munzam zarar) tutarındaki tazminatın ihtar tarihinden bu kabul edilmediği takdirde dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili 08/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 16/11/2015 tarihinde taraflar arasında konusu “Sağlık Kuruluşu Bünyesinde Çalışılmayan Genetik Tetkiklerin İlgili Laboratuvarda Çalışılması ve Genetik Danışmanlık Hizmetinin Gerçekleştirilmesi ” olan hizmet sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme imzalandıktan sonra 03/12/2015 tarihinde ise davacı ile müvekkili arasında ” … Hastanesi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi” ‘nin imzalandığını, sözleşmelerden birinin ücret karşılığı hizmet sunulması, diğerinin ise hasılat paylaşımı esasına dayalı bir işbirliği sözleşmesi olup, bu iki sözleşmenin birbirinden ayrı ve bağımsız, tümü ile farklı sözleşmeler olduğunu, bu sözleşmelerin dayandığı ilke ve esasların da birbirinden tümü ile farklı olduğunu, bu nedenle davacının sözleşmelerden birini çerçeve diğerini de ek sözleşme olarak nitelendirmesini haklı kılacak derecede sözleşmeler arasında bir bağ bulunmadığını, hizmet sözleşmesi uyarınca müvekkili şirket tarafından davacı şirkete 4 yıl boyunca hizmet sunulduğunu ve bu dönemde 90 adet hizmet faturası düzenlendiğini, davacı şirketin herhangi bir haklı neden olmaksızın 07/11/2019 ve 08/11/2019 tarihli faturaları müvekkili şirkete iade etmesi üzerinde, müvekkili şirketin sözleşme ilişkisini daha fazla sürdüremeyeceği için davacıya gönderdiği ihtarname ile her iki sözleme ile bağlı kalmayacağını bildirdiğini, davacının karşı ihtarnamesi ile sözleşmeleri fesih etme iradesine bir diyeceklerinin bulunmadığını belirterek, müvekkilinin fesih iradesini aynen kabul ettiğini, davacının ihtarnamede kendisine hizmet sözleşmesi uyarınca hizmet sunulmasına rağmen Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesinin 7. maddesi uyarınca SUT tarifesi üzerinden %37,5 indirim yapılmadığı iddiası ile fazladan ödediğini iddia ettiği 729.583,14 TL’yi müvekkili şirketten talep ettiğini, taraflar arasındaki ruhsat ve işletme sözleşmesinin ayrı hizmet sözleşmesinin ayrı birer sözleşme olduğunu, somut olayda tacir taraflar arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca verilen hizmetler karşılığında müvekkili şirket tarafından faturalar düzenlendiğini ve davacı şirket tarafından 8 gün içinde herhangi bir itirazda bulunulmadan faturaların ödenerek ticari defterlerine kaydının yapıldığını, davacının bu nedenle faturaların sözleşmeye aykırı düzenlendiği, alacak miktarının yanlış belirlendiği gibi iddialara dayanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, ” Davacı ile davalı arasındaki … Hastanesi Genetik Hastalıkları Tanı Merkezi Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi” ile bir kısım işlerin üçüncü kişi konumundaki kişi ve kuruluşlardan alınması amacıyla ikinci bir sözleşme düzenlendiği, davalı şirketin sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiği faturalarla davacıdan fazla ödeme aldığı ve sözleşmeyi haksız feshettiği iddiasına dayalı istirdat, munzam zarar ve menfi zarar ” istemine ilişkindir.
Talep, cevap, ticari defterler, BA/BS formları, taraflar arasında yapılan 03/12/2015 ve 16/11/2015 tarihli sözleşmeler, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya ibraz edilen 22/09/2021 tarihli bilirkişi heyeti kök raporu ile 14/03/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ve 15/08/2022 tarihli nihai bilirkişi heyeti raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 22/09/2021 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler uyarınca sözleşmelerin niteliği ile ilgili olarak 16/11/2015 tarihli ” Hizmet Sözleşmesi”nin davacı hastanenin bünyesinde bulunmayan genetik ve tıbbi ihtiyaçların davalı şirketin ilgili laboratuvarında hizmet alımına ilişkin olduğu, 03/12/2015 tarihli ” Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi” nin ise davacı hastane içerisinde belirlenecek alanda Genetik Tanı Merkezi’nin kurulup, davacı tarafından ruhsatlandırılmasına ilişkin olduğu, sözleşmelerin niteliği itibariyle birbirinden bağımsız olduğu, sözleşmenin süresi sona erdikten sonra yapılan fesih bildiriminde 3 ay önce ihbar şartının sözleşme hükümleri çerçevesinde aranmadığı, bu itibarla şekli fesih şartlarının sağlandığı hususunda takdirin mahkememize ait olduğu, sözleşme kapsamında taraflarca tanzim edilen faturalarda usulsüzlük tespit edilmediği, bu itibarla davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacıdan alacağı bulunmadığı, menfi ve munzam zarar talebinin ise alacağın varlığı ispatlanamadığından reddinini gerekeceği hususunda takdirin mahkememize ait olduğu, karşı davada; tarafların ticari kayıt ve defterlerine göre alacak borç kaydına rastlanmadığından davalı/karşı davacının faturadan kaynaklı ödenmemiş alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
14/03/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda, tarafların bilirkişi kök raporuna karşı beyanlarının önceki tespit ve değerlendirmeleri değiştirir mahiyette olmadığı, bu itibarla önceki tespit ve değerlendirmelerin aynen korunduğu, mahkememizce davacı/karşı davalının tüm faturalarda %37,5 indirim yapılması gerektiği yönündeki itirazına itibar edilmesi halinde hesaplama yapabilecek bilirkişi heyet üyesinin bulunmadığı belirtilmiştir.
Nihai olarak mahkememizce temin edilen hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunan 15/08/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise, 14/03/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere, davalı şirket tarafından davacıya … 30. Noterliği kanalı ile gönderilen 22/01/2020 tarih 01001 yevmiye numaralı ihtarnamede ” İmza tarihinden itibaren 3 yıllık sürenin dolması ile kendiliğinden sona ermiş olduğundan, iş bu yazılı bildirimle Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesinin 3 yıllık sürenin dolması nedeni ile sona ermiş olduğunu teyit eder, Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi ile bağlı olmadığımızı ihtaren bildiririz” denilmekle sözleşme ilişkisinin sona erdirme iradesi taşımadığı, sözleşme süresi sona ermekle sözleşme ilişkisinin sona erdiğinin teyit edildiği anlaşılmakla 03/12/2018 tarihinde süresi sona eren sözleşmenin davacı/karşı davalı tarafından iddia edildiği gibi 23/01/2021 tarihine kadar yürürlükte olmadığı kanaatine ulaşılmış olsa da hukuki takdir ve tayin sayın mahkemeye aittir.” denildiğini ayrıca 03/12/2015 tarihli … Hastanesi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi’nin hastanedeki laboratuvarın ruhsatının mevcut olmaması ve sözleşme konusu, davacı hastane tarafından hastane içerisinde belirlenecek alanda laboratuvarın Mikrogen tarafından işletilmemesi sebebiyle ” bu sözleşme uyarınca ” ciro paylaşımı yapılamayacağı, bu sebeple davaya konu faturaların 16/11/2015 tarihli hizmet sözleşmesi uyarınca düzenlendiği, 03/12/2015 tarihli ” … Hastanesi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesinin, hastanedeki laboratuvarın ruhsatının mevcut olmaması ve sözleşme konusu, davacı hastane tarafından hastane içinde belirlenecek alanda laboratuvarın Mikrogen tarafından işletilmemesi sebebiyle ” bu sözleşme uyarınca ” oluşacak cironun %37,5 hastaneye ve %62,5 Mikrogene ödenecektir şeklinde ciro paylaşımı yapılamayacağı, 22/09/2021 tarihli bilirkişi kök raporunda belirtildiği üzere, sözleşme kapsamında taraflarca tanzim edilen faturalarda usulsüzlük tespit edilemediği, bu itibarla davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacıdan alacağı bulunmadığı, menfi ve munzam zarar talebinin ise alacağın varlığı ispatlanamadığından reddinin gerekeceği hususunda takdirin mahkememize ait olduğu görüşünün teyit edildiği, netice itibari ile davacı yanca yapılan itirazların yukarıda anılan gerekçeler ile önceki tespit ve değerlendirmeleri değiştirir mahiyette olmadığı, bu husustaki önceki tespit ve değerlendirmelerin aynen korunduğu sonucuna varılmıştır.
Yukarıda içerikleri açıklanan bilirkişi heyeti kök ve ek raporu ile bu raporları teyit eden nihai bilirkişi heyet raporu gözetildiğinde, asıl dava ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARŞI DAVA BAKIMINDAN:
DAVA: Davacı vekili 08/10/2020 tarihli dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 16/11/2015 tarihinde imzalanan hizmet sözleşmesi kapsamında, müvekkili şirket tarafından düzenlenen 3 adet fatura karşılığı hizmetin eksiksiz olarak davalı şirkete verilmese ve testlerin yapılması nedeni ile davalı tarafından bu faturalara istinaden yapılan iade işleminin geçerli olmayacağını işbu fatura toplamı olan 110.873,38 TL ‘nin düzenleme tarihinden itibaren her ay hesaplanacak her ay için %8 gecikme faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi gerektiğini belirterek şimdilik bu alacak tutarından 1.000,00 TL ‘lik kısmının müvekkiline ödenmesini talep ve karşı dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili karşı davaya karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Dava, “Davalı yanca her iki sözleşmenin bağımsız sözleşmeler olduğu, bir sözleşmenin hasılat paylaşımı diğer sözleşmenin ise hizmet sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, sözleşmede yer alan fesih yetkisinin kullanıldığı ve davacının da bu iradeyi kabul ettiğini beyan ettiği, faturalarda indirim yapılması gerektiğine dair sözleşmede hüküm olmadığı ve daha önceki tüm faturaların davacı yanca itiraz edilmeden ödendiği, usulsüzlük ve gereksiz indirim yapılması uygulamasının davacı sorumluluğunda olduğu, karşı davada ise üç adet fatura bedeli 110.873,38 TL’den fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ” istemine ilişkindir.
Talep, cevap, ticari defterler, BA/BS formları, taraflar arasında yapılan 03/12/2015 ve 16/11/2015 tarihli sözleşmeler, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya ibraz edilen 22/09/2021 tarihli bilirkişi kök raporu ile 14/03/2022 tarihli ek raporu ve 15/08/2022 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 22/09/2021 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler uyarınca sözleşmelerin niteliği ile ilgili olarak 16/11/2015 tarihli ” Hizmet Sözleşmesi”nin davacı hastanenin bünyesinde bulunmayan genetik ve tıbbi ihtiyaçların davalı şirketin ilgili laboratuvarında hizmet alımına ilişkin olduğu, 03/12/2015 tarihli ” Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi” nin ise davacı hastane içerisinde belirlenecek alanda Genetik Tanı Merkezi’nin kurulup, davacı tarafından ruhsatlandırılmasına ilişkin olduğu, sözleşmelerin niteliği itibariyle birbirinden bağımsız olduğu, sözleşmenin süresi sona erdikten sonra yapılan fesih bildiriminde 3 ay önce ihbar şartının sözleşme hükümleri çerçevesinde aranmadığı, bu itibarla şekli fesih şartlarının sağlandığı hususunda takdirin mahkememize ait olduğu, sözleşme kapsamında taraflarca tanzim edilen faturalarda usulsüzlük tespit edilmediği, bu itibarla davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacıdan alacağı bulunmadığı, menfi ve munzam zarar talebinin ise alacağın varlığı ispatlanamadığından reddinini gerekeceği hususunda takdirin mahkememize ait olduğu, karşı davada; tarafların ticari kayıt ve defterlerine göre alacak borç kaydına rastlanmadığından davalı/karşı davacının faturadan kaynaklı ödenmemiş alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
14/03/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda, tarafların bilirkişi kök raporuna karşı beyanlarının önceki tespit ve değerlendirmeleri değiştirir mahiyette olmadığı, bu itibarla önceki tespit ve değerlendirmelerin aynen korunduğu, mahkememizce davacı/karşı davalının tüm faturalarda %37,5 indirim yapılması gerektiği yönündeki itirazına itibar edilmesi halinde hesaplama yapabilecek bilirkişi heyet üyesinin bulunmadığı belirtilmiştir.
Nihai olarak mahkememizce temin edilen hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunan 15/08/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise, 14/03/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere, davalı şirket tarafından davacıya … 30. Noterliği kanalı ile gönderilen 22/01/2020 tarih 01001 yevmiye numaralı ihtarnamede ” İmza tarihinden itibaren 3 yıllık sürenin dolması ile kendiliğinden sona ermiş olduğundan, iş bu yazılı bildirimle Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesinin 3 yıllık sürenin dolması nedeni ile sona ermiş olduğunu teyit eder, Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi ile bağlı olmadığımızı ihtaren bildiririz” denilmekle sözleşme ilişkisinin sona erdirme iradesi taşımadığı, sözleşme süresi sona ermekle sözleşme ilişkisinin sona erdiğinin teyit edildiği anlaşılmakla 03/12/2018 tarihinde süresi sona eren sözleşmenin davacı/karşı davalı tarafından iddia edildiği gibi 23/01/2021 tarihine kadar yürürlükte olmadığı kanaatine ulaşılmış olsa da hukuki takdir ve tayin sayın mahkemeye aittir.” denildiğini ayrıca 03/12/2015 tarihli … Hastanesi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesi’nin hastanedeki laboratuvarın ruhsatının mevcut olmaması ve sözleşme konusu, davacı hastane tarafından hastane içerisinde belirlenecek alanda laboratuvarın Mikrogen tarafından işletilmemesi sebebiyle ” bu sözleşme uyarınca ” ciro paylaşımı yapılamayacağı, bu sebeple davaya konu faturaların 16/11/2015 tarihli hizmet sözleşmesi uyarınca düzenlendiği, 03/12/2015 tarihli ” … Hastanesi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Ruhsatlandırma ve İşletme Sözleşmesinin, hastanedeki laboratuvarın ruhsatının mevcut olmaması ve sözleşme konusu, davacı hastane tarafından hastane içinde belirlenecek alanda laboratuvarın Mikrogen tarafından işletilmemesi sebebiyle ” bu sözleşme uyarınca ” oluşacak cironun %37,5 hastaneye ve %62,5 Mikrogene ödenecektir şeklinde ciro paylaşımı yapılamayacağı, 22/09/2021 tarihli bilirkişi kök raporunda belirtildiği üzere, sözleşme kapsamında taraflarca tanzim edilen faturalarda usulsüzlük tespit edilemediği, bu itibarla davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacıdan alacağı bulunmadığı, menfi ve munzam zarar talebinin ise alacağın varlığı ispatlanamadığından reddinin gerekeceği hususunda takdirin mahkememize ait olduğu görüşünün teyit edildiği, netice itibari ile davacı yanca yapılan itirazların yukarıda anılan gerekçeler ile önceki tespit ve değerlendirmeleri değiştirir mahiyette olmadığı, bu husustaki önceki tespit ve değerlendirmelerin aynen korunduğu sonucuna varılmıştır.
Yukarıda içerikleri açıklanan bilirkişi heyeti kök ve ek raporu ile bu raporları teyit eden nihai bilirkişi heyet raporu gözetildiğinde, asıl dava ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl Dava Bakımından;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 90,08 TL harcın davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanıp takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. Maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kullanılmayan gider avansı var ise hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
Karşı Dava Bakımından;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanıp takdir edilen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansı var ise hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza