Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/351 E. 2021/217 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/351 Esas – 2021/217
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/351 Esas
KARAR NO : 2021/217

DAVA : İtirazın İptali (Su Abonelik Sözleşmesinden Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/07/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/04/2021

Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıtlı itirazın iptai dosyasında yapılan açık yargılama sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili Av. …sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun yaptığı denetimler sonucunda davalı Şirketin yüklenicisi olduğu inşat faaliyetlerine ilişkin olarak “Konut Aboneliği” üzerinden işyerine ait yemekhane, WC, duş ve bürolarda usulsüz su kullandığını tespit ettiklerini, bu nedenle davalı Şirket hakkında usulsüz su verme tutanağı düzenlendiğini, konut aboneliği üzerinden ticari alanlar için su kullanan davalı Şirket aleyhine tahakkuk ettirilen fark tüketim bedelinin ödememesi üzerine başlattıkları icra takibine de davalının haksız yere itiraz ettiğini beyanla davalının … Müdürlüğü’nün ….E. sayılı takip dosyasına vâki davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamı ile % 20 oranında icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili Av. …. ise sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı kurumun müvekkil şirketin kaçak su kullandığı iddia edilen olayda haksız olarak faydalanmadığını, kullanım süresince su kullanımını gerektirecek işlerde belirtilen su ihtiyacının tümünü yasal yollardan veya yasal aboneliklerden temin ettiğini, davacı kurumun icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
-Abonelik sözleşmesi ve ödeme belgeleri.
-İcra takip dosyası örneği.
-Bilirkişi raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki konut su abonelik sözleşmesine aykırı olarak uslsüz şekilde ticari alanlarda su tüketimi yapılması nedeni ile su tüketim fark tarife bedeli alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu icra takip dosyası örneği ile taraflar arasında imzalanan konut su tüketimine ilişkin abonelik sözleşmesi ve usulsüz su tüketim tutanağı celp edilerek incelenmiştir.
Taraf delilleri toplandıktan sonra dosyamızda aldırılan uzman bilirkişi raporunda özetle; dosyada mevcut usulsüz su verme tutanağı da dikkate alınarak ASKİ Tarifeler ve Abone Hizmetleri Yönetmeliği’nin 29.m. gereğince yapılan hesaplamaya göre yüksek tarife olan ticaret tarifesi üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının davalıdan talep ettiği alacak miktarın Su ve Atık su tarifesi ticaret aboneliği birim fiyatlarına uygun olduğu ancak 229 m3 su tüketim miktarının teyit edilebilmesi için ilave bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulduğu belirtilerek raporda sonuç kısmında belirtilen bilgi ve belgelerin dosyaya kazandırılması talep edilmiştir.
Yargılamanın son celsesinden önce davacı vekili beyan dilekçesini sunarak dava konusu alacağın 7256 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılandırma sonucunda müvekkiline ödendiğini beyanla icra takip harçları da dahil edilerek vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin lehlerine hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un “Ortak Hükümler” başlıklı 3. maddesinin 13. fıkrası:
“a) Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve ilgili maddeler uyarınca dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gereken borçluların, bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için ilgili maddelerde belirlenen başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri şarttır. Borçlularca, Kanun hükümlerinden yararlanılmak üzere davadan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilaflar sürdürülmez.
b) Davadan vazgeçme dilekçeleri ilgili tahsil dairesine verilir ve bu dilekçelerin tahsil dairelerine verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir. Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince tahsili gerektiği hâlde tahakkuku diğer kamu idarelerince yapılan alacaklara ilişkin ilgili kamu idaresi aleyhine açılmış davalardan vazgeçme dilekçelerinin verileceği idari mercii belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
c) Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların bu ihtilaflarıyla ilgili olarak karar tarihine bakılmaksızın bu Kanunun yayımı tarihinden sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmaz.
ç) Bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak üzere vazgeçilen davalarda verilen kararlar ile hükmedilen yargılama gideri, avukatlık ücreti ve fer’ileri talep edilmez ve bu alacaklar için icra takibi yapılamaz. Vazgeçme tarihinden önce ödenmiş olan yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri geri alınmaz.” düzenlemesini içermektedir.
Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 310. maddesi; “(1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
(2) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.
(3) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Tarafların, yasa kapsamında yapılandırma sözleşmesi imzalamaları, hukuki niteliği itibariyle davaya son veren sulh işlemidir. Davalı, Kuruma olan borcunu kabul ederek yapılandırma hükümlerinden yararlanmak istemiş, Kurum ise alacaklarından kısmen vazgeçmiş; taraflar alacak üzerinde anlaşma sağlayarak alacağın peşin veya taksitler halinde ödenmesini kararlaştırmışlardır.
Taraflar arasındaki dava devam ederken borcun yapılandırılması halinde dava konusuz kalacağından mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Bu bağlamda, 7256 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılabilmesi amacıyla davanın feragat edilmesi halinde “feragat nedeniyle davanın reddine” veya anılan Kanun hükümlerinden yararlanılarak borcun yapılandırılması halinde “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiğinde, anılan yasal düzenleme uyarınca taraflar lehine yargılama giderine, avukatlık ücretine ve fer’ilerine hükmedilmemesi, tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin de kendi üstlerinde bırakılması gerekmektedir. (Nitekim Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 15/01/2020 tarihli ve 2019/1789 E. 2020/147 K. sayılı, 17.09.2019 tarihli ve 2019/4003 E. 2019/6126 K. sayılı kararları da bu yöndedir.)
Davacı vekili dosyamıza gerek dosyamıza sunduğu 01/03/2021 tarihli beyan dilekçesinde gerekse de duruşmada lehlerine vekalet ücreti ve diğer yargılama gideri takdirini talep etmiş ise de; dava konusu takibe dayanak asıl alacak ve işlemiş fer’ilerinin 7256 sayılı Kanun kapsamında dava sürecinde yapılandırma başvurusu yapılarak davalı tarafından ödendiği sabit olmakla; değinilen yasal düzenleme ve yerleşik içtihatlar gereğince taraflar lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmeksizin ödeme nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusu kalmayan davanın ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı peşin alınmakla başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Taraflar’ca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6763 sayılı Kanun ile değişik HMK 341 ve 345.m. gereğince miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/03/2021