Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/150 E. 2021/60 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/150 Esas
KARAR NO : 2021/60

DAVA : İstirdat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ortaklığı yaptırımı olan … Elk.Ür.A.Ş.’e ait Koru Enerji Üretim Santrali için davalı tarafından RES katkı payı faturası olarak müvekkili firmaya 23/01/2020 tarihinde 16.910.612,89 TL bedelli fatura gönderildiğini, müvekkili firmanın faturanın tamamını ihtirazı kayıtla şerh düşerek 07/02/2020 tarihinde ödediğini, tarafların ilk olarak 24/08/2011 tarihinde sonrasında müvekkil firmanın unvan değiştirmesi neticesinde 27/03/2015 tarihinde RES katkı payı anlaşması imzaladığını, bu anlaşma kasamında müvekkili firmanın davalı şirkete üretime başladığı tesisin geçici kabulünün yapıldığı tarihten itibaren 20 yıl boyunca RES katkı payı bedeli ödeyeceğini, davalı şirketin sözleşmeye aykırı fatura düzenlediğini, faturanın fahiş ve hatılı olduğunu, Koru tesisinin geçici kabul tarihinin 22/05/2015 olduğunu, müvekkili şirketin 22/05/2035 tarihine kadar davalı şirkete RES katı payı bedeli ödeyeceğini, 20 yıllık ticari ilişkin RES katkı payı sözleşmesi ile düzenlendiğini, sözleşme 3.maddesinde yer alan formül gereğince taraflarına 7.807.817,70 TL fatura düzenlemesi gerekirken 16.910.612,89 TL fatura düzenlenesinin fahiş ve hatalı olduğunu, müvekkili firma tarafından …’a kWh başına ödenmesi teklif edilen RES katkı payı bedelinin 3,43 Krş/kWh olduğunu, 2019 yılı elektrik üretiminin 172.487,004 kWh ve TÜİK TÜFE endeksinin %11,84 olduğunu, buna göre RES katkı payı tutarının 7.807.817,70 TL olduğunu, fazla hesaplanan ve ödenmek zorunda kalınan 9.102.795,19 TL’nin ödeme tarihi itibariyle en yüksek avans faizi ile müvekkili firmaya iadesi gerektiğini, müvekkili firmanın üretici olduğunu, her yıl yaklaşık 150.000.000 kWh elektrik ürettiğini, yenilebilir enerji kaynaklarından olan temiz enerji olarak anılan rüzgar enerjisinden elektrik ürettiğini, söz konusu yatırımı yapmak için ciddi riskler aldığını ve borçlandığını, RES katkı payı ile ilgili tüm düzenlemelerin davalı … tarafından önceden hazırlandığını, matbu evraklar olduğunu, sözleşmenin tip sözleşme olduğunu, sözleşmenin güçlü tarafının davalı olduğunu, müvekkili firmanın sadece fiyat teklif ederken irade gösterebildiğini, ödeme zamanı, şart ve koşullarının davalı tarafça belirlendiğini, tüm bu düzenlemelerde bir farklılık yada hata olması halinde davalının basiretli tacir olma hükümleri kapsamında sorumlu olduğu aksinin iddia edilemeyeceğini, davalı …’ın hakim durumda tekel olduğunu, müvekkili firmanın gerek teklif mektubu gerekse RES katkı payı sözleşmesinde irade gösterebileceği tek alanın birim başına ödemeyi taahhüt edeceği fiyat/kuruşu teklif edebilmesi olduğunu, diğer tüm düzenlemelerini davalı şirketçe önceden hazırlandığını, matbu bir şekilde müvekkili firmaya sunulduğunu belirterek taraflar arasındaki muarazının menine, taleplerinin mümkün olmaması halinde sözleşmenin ifasının imkansız olduğu gerekçesiyle sözleşmenin uyarlanmasına, 9.102.795,19 TL bedel ile belirlenebildiği anda tüm bedelin ödeme tarihinden (07/02/2020) itibaren uygulanacak en yüksek avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 1 Kasım 2007 tarihinde alınan Rüzgar Enerji Santralı başvuruları arasından, aynı saha ve/veya aynı trafo merkezi için birden fazla başvurunun yapıldığı durumlarda sisteme bağlanacak olan/olanları belirlemek amacıyla, Teşekküllerince 15/02/2011 – 13/09/2011 tarihleri arasında, 13 farklı pakette ve teklif edilen RES katkı payı miktarları üzerinden RES kapasite tahsis yarışmaları gerçekleştirildiğini, yarışmalar ile yaklaşık toplam kurulu gücü 5.500 MW RES için kapasite tahsis edildiğini, EPDK tarafından söz konusu projelerin lisanslandırma sürecinin başlatıldığını, davacı şirketce gerçekleştirilen yarışmalar sırasında sunduğu teklifleri doğrultusunda, Koru RES, Mut RES, Harmanlık RES ve (dava konusu) … RES olmak üzere, dört ayrı tesis için sisteme bağlantı hakkı kazandığını, anılan tesisler için lisans alarak faaliyetlerine başladığını, ayrıca davacı ile müvekkil arasında davacıya ait üretim tesislerinin ilk ünitesinin geçici kabulünün yapıldığı tarihten başlamak üzere ve tüm tesisin geçici kabulünün yapıldığı tarihten itibaren yirmi yıl süre boyunca müvekkili …’a ödemeyi taahhüt ettiğini, Rüzgar Enerjisine Dayalı Elektrik Üretimi Santrali (RES) katkı payı bedelinin ödenmesini konu alan, “RES katkı payı anlaşmaları” akdedildiğini, müvekkili tarafından “Rüzgâr Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği” çerçevesinde yarışmaya katılan ve kazanan şirketlerle imzalanan RES katkı payı anlaşması gereğince yönetmelik ve ekleri olan taahhütname, teklif mektubu formu ile anlaşma hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda RES katkı payı faturaları hesaplandığını, davacının iddia ve yorumlarının hukuka aykırı olduğunu, teşekküllerince gerçekleştirilen RES kapasite tahsis yarışmalarına ilişkin tüm hususların “Rüzgâr Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği” çerçevesinde belirlendiğini, hal böyle iken sürecin mevzuatsal dayanağı olan Yönetmelik, ekleri ve içeriği birbirinden ayrı değerlendirilerek aralarında hiyerarşik bir ilişki kurmak suretiyle teklif mektubunun yok sayılmasının hukuka uygun bir yaklaşım olmadığını, yönetmeliğin, taahhütname, teklif mektubu formu ve RES katkı payı anlaşmasından oluşan ekleri ile bir bütün olarak değerlendirilmesinin gerektiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında tanzim edilen RES sözleşmesi uyarınca davalı tarafından RES katkı payı olarak tahsil edilen miktarın sözleşme ve yönetmeliğe aykırı olduğu iddiasıyla istirdatı konularına ilişkindir .
Her ne kadar davalı taraf davanın idari yargının görevine girdiğini belirterek yargı yolu ve görev itirazında bulunmuşsa da her iki taraf da tacir olup davanın sözleşmeden kaynaklandığı, TTK 4. Maddesi kapsamında ticari dava olması nedeniyle aynı yasanın 5. Maddesi uyarınca ticaret mahkemesi görevli olduğundan davalının yerinde görülmeyen yargı yolu ve görev itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraf delilleri toplandıktan sonra oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış bilirkişi heyeti raporunda özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı şirketin Koru RES Üretim tesisinin davalıya ait Çan Havza TM-1 bağlanması konusunda taraflar arasında akdedilen RES Katı Payı anlaşması kapsamında davacının sözleşme hükümlerinin hükümsüzlüğü ve uyarlanması, muarazanın men-i ile 23/01/2020 tarihli RES Katkı Payı faturasında talep edilen ve ödenen bedelin fazla olduğu ve istirdatı konularına ilişkin olduğunu, davalı …’ın yasa ve EPDK kararları uyarınca enerji üretim lisansı sahiplerine güç tahsis etme yetkisi bulunduğunu, 14/04/2011 tarihinde gerçekleştirilen RES Katkı Payı yarışmasında alınan tekliflerin değerlendirilmesi sonucunda davacının Koru RES’i için 50 MW güç tahsis hakkı kazandığını, davacı teklifinde 3,43 krş/kWh teklif verdiğini, davacı ile davalı arasında sözleşme imzalandığını, sözleşmenin EPDK yönetmeliğine uygun olduğunu, 3.maddesinde katkı payı hesaplama yönteminin belirtildiğini, buna göre;
toplam RES Katkı Payı tutarı =kr X E X TÜFE
KR= Şirket tarafından …’a kilowat saat başına ödenmesi taahhüt eden kuruş,
E= Bir önceki yılda gerçekleşen yıllık net elektrik enerjisi üretimi,
TÜFE = TÜİK tarafından Ocak ayında açıklanan yıllık tüketici fiyat endeksi olarak tarif edildiğini, ülkemiz elektrik iletim sisteminin sahip ve işleticisi olan davalı şirketin faaliyeti sırasında yeni yatırımlar, tevsi yatırımları, bakım ve onarım harcamaları, personel harcamaları yapmakta ve bu harcamalar kapsamında yıllık gelir gereksinimine göre iletim sistem kullanım bedellerinin EPDK tarafından belirlendiğini, …’ın yıllık gelir gereksinimlerinin artışı ile enerji fiyatlarının artışı arasında direk bir bağ olmadığını, bu çerçevede sözleşmede TEFE endeksinin yıllık değişiminin yıllık RES Katkı Payı belirlenmesinde kullanılmasının mevzuata ve hakkaniyete aykırı bir yön bulunmadığının değerlendirdiklerini, sözleşmeye müdahale edilip edilmemesi hususundaki hukuki değerlendirme ve takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğunu belirtmişlerdir.
Raporda devamla, davacının teklifinde verdiği birim fiyat ile sözleşmede belirtilen birim fiyatın aynı olduğunu, sözleşmenin 3.maddesinde güncelleme için TÜİK tarafından Ocak ayında açıklanan yıllık tüketici fiyat endeksinin alınmasının ön görüldüğünü, ancak güncellemeye konu önceki dönemle (güncellemenin başlatılacağı tarih) ilgili bir belirlemeye yer verilmediğini, buna karşılık yönetmeliğin 9.maddesinde güncellemenin Ocak ayında açıklanan bir önceki yılın aynı ayına göre yıllık tüketici fiyat endeksine göre yapılması öngörüldüğünü, diğer taraftan yarışma yönetmeliği ekinde yer alan dokümanlarla birlikte değerlendirme yapıldığından taahhütnamede yer alan “teklif yılından itibaren TÜFE güncellenmesi” düzenlenmesi yarışmayı kazananla akdedilen sözleşme tasarısında ve yönetmelik hükümlerinde yer almamakta olup yarışma sonucunda akdedilen sözleşme tasarısı tek başına geçerli olacağından teklif verenler açısından çelişkili bir durumu ortaya koyduğunu bu kapsamda yarışmaya katılanların yarışma sonrasında akdedeceği sözleşme hükümlerine teklif yılından itibaren TÜFE güncellemesi yapılması konusunda bir hüküm olması ve 20 yıl sürecek katkı payı ödemelerinin kabul tarihinden itibaren yapılması düzenlenmesi kapsamında, sözleşmede yer verilen TÜFE güncellemesinin teklif yılından değil kabul tarihinden itibaren geçerli olduğunun var sayılması gerektiğini, teklif sözleşmesinde bulunan TÜFE güncellemesinin sözleşmede yer almadığını, sözleşme eki olduğu yönünde bir düzenleme yapılması gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede bu yönde herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi 27/03/2015 tarihinde yenilenen sözleşmede de aynı şekilde bir hükmün yer almadığını, netice olarak hesaplamada muarazanın sözleşme hükmü uygulanarak giderilmesinin gerektiğini, diğer ihtilafın teklif ve sözleşme yılı olan 2011 yılından itibaren Ocak ayı endeksinin mi kullanılacağı, sözleşme tarihi olan 2012 yılı Ocak ayı endeksinin mi kullanılacağı, yoksa davacı iddiasında olduğu gibi sadece 2019 yılına ait TEFE ile mi hesaplama yapılacağı, yada santralin devreye girdiği 2015 yılı Ocak ayı endeksine göre mi hesaplama yapılacağı noktasında bulunduğunu, sözleşmede 20 yıl süresince birim fiyatın sabit kalacağına dair bir hüküm bulunmadığını, her yıl günceleme ön görülmüş olup yapılacak bir güncellemede de en son yapılan güncellemedeki değerin esas alınması gerektiğini, RES Katkı Payı anlaşmasında 20 yıllık süre ön görüldüğünde 3.maddesi uyarınca tesisin üretime başladığı tarihten itibaren güncellenecek birim fiyatlar üzerinden katkı payı tespitinin yapılmasının gerektiğini, bütün bu ihtimallere göre hesaplama yapıldığını buna göre;
A-Güncellemenin üretime başlama (geçici kabul tarihi) tarihi itibariyle yapılması halinde;
Dava konusu Koru RES’te 2019 yılında 172.487.004 kWh elektrik üretilmiş olup bu hususta bir uyuşmazlığın bulunmadığını sözleşmedeki birim fiyatın 3,43 krş/kWh olduğunu, 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılı TÜFE artışları uygulandığında birim fiyatın 6.099345 krş/kWh olduğunu, 2019 yılı elektrik üretimi ile çarpıldığında 10.520.577,97 TL ettiğini, KDV ile birlikte toplam bedelin 12.414.282,00 TL olduğunu, faturada talep edilen 16.910.612,89 TL’den çıkartıldığında geriye kalan 4.496.330,89 TL fazla talep edildiğini,
B-TÜFE güncellemesi başlangıç tarihinin sözleşme (teklif tarihi) tarihi olarak kabulü ile 2012 olarak alınması halinde;
2012 yılından 2019 yılına kadar TÜFE güncellenmesi yapıldığında birim fiyatı 7,522379 krş/kWh olduğunu, buna göre 2019 yılı dava konusu RES Katkı Payı tutarının 172.487.004 X 7,522379 = 12.975.127,09 TL olup KDV ile birlikte 15.310.649,97 TL olduğunu, fatura ile talep edilen 16.910.612,89 TL’den çıkartıldığında bakiye 1.599.962,92 TL fazla talep edildiğini,
C- Güncellemenin teklif ve sözleşme tarihi esas alınarak ve bu tarihten önceki Ocak 2011 TÜFE oranı kullanılarak yapılması halinde (davalının yaptığı gibi);
Bu durumda davalının yaptığı hesaplamanın bu kriterlere uygun olduğunu ve davacının talep hakkının bulunmadığını,
D- Güncellemenin sadece RES Katkı payına konu yıla ait TÜFE oranının kullanılarak yapılması halinde (davacının talebinde olduğu gibi);
Sözleşmede yer alan birim fiyatın 3,43 krş /kWh olup TÜİK tarafından açıklanan 2019 yılı TÜFE oranını %11,84 olduğunu, bu durumda birim fiyatın 3,836112 krş/kWh olacağını, bu durumda dava konusu 2019 yılı RES Katkı Payı tutarının 172.487.004 x 3,836112 = 6.616.794,66 TL KDV ile birlikte toplam tutarın 7.807.817,70 TL olduğunu, fatura bedeli olan 16.910.612,89 TL’den çıkartıldığında bakiye 9.102.795,19 TL fazla hesaplanmış olduğunu davacının bunu talep etme hakkının bulunduğunu, ödeme tarihi olan 07/02/2020 olup temerrütün bu tarihte oluştuğunu belirtmişlerdir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; açılan ihaleye verdiği teklifi kabul edilerek RES santrali kurma ve işletme hakkı kazanan davacının davalı şirket ile RES Katkı payı sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından santralin kurularak işletmeye başlandığı, davalı tarafından sözleşme kapsamında KATKI PAYI faturası düzenlenerek davacıdan tahsilinin istendiği, davacının ihtirazî kayıt ile ödeme yaparak yapılan tahsilatın sözleşme ve yönetmeliğe aykırı olup fazla talep edildiği iddiasıyla fazla talep edilen ve ödenen bu kısmın istirdatı, muarazanın men-i, sözleşmenin ifasının imkansız olduğu gerekçesi ile sözleşmenin uyarlanmasına karar verilmesi talebinde derdest davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, her yıl yapılacak güncelleştirmede esas alınacak RES Katkı Payı hesaplaması birim fiyatının teklif mektubuna göre mi yoksa RES Katkı payı sözleşmesine göre mi yapılacağı ve TÜFE artışlarının kümülatif olarak hesaplanıp hesaplanmayacağı noktasında toplanmaktadır. Türk Borçlar Hukukuna göre sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestisi ilkeleri bulunmakta olup bu ilkelere göre sözleşmenin aynen uygulanması esastır. Sözleşme öncesi yapılan teklifler icap mahiyetinde olup sözleşme imzalandıktan sonra artık icaplar değil sözleşme hükümleri geçerlidir. Taraflar arasında düzenlenen RES Katkı Payı anlaşmasının 3.maddesinde katkı payının nasıl hesaplanacağı açık bir şekilde düzenlenmiş olup, söz konusu düzenleme aynı zamanda yönetmeliğe de uygundur. Yani sözleşme yasa ve ahlaka da aykırı olmadığı için geçerli olup tarafların anayasası sayılan sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir.
Sözleşme ve yönetmeliği göre RES Katkı Payı hesaplama formülü toplam RES Katkı Payı Tutarı = kr X E x TÜFE olup buna göre sözleşmede belirtilen davacının kWh başına ödemeyi taahhüt ettiği kuruş cinsinden katkı payı bir önceki yılda gerçekleşen yıllık net elektrik enerjisi üretimi ve TÜİK tarafından Ocak ayında açıklanan bir önceki yılın aynı ayına göre yıllık tüketici fiyat endeksinin çarpılması sonucu bulunacak miktarın katkı payı olarak alınması gerekir. Sözleşme ve yönetmelikte enflasyondaki yıllık fiyat artışlarının kümülatif olarak hesaplanacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda davalı tarafından sözleşme hükümlerine aykırı sözleşmeden önceki teklif mektubunda belirtilen kriterlere göre hesaplama yapılarak ve yıllık fiyat artışları kümülatif olarak hesaplanarak fatura tanzim edip davacıdan talepte bulunulması sözleşme ve mevzuata aykırı olduğundan davacının birim fiyat hesaplaması hususundaki muarazanın giderilmesi ve istirdata yönelik talebinin kabulüne, taraflar arasındaki birim fiyat hesaplaması hususundaki ihtilafta yarışmadaki teklif ve taahhüt değil sözleşme hükmünün uygulanması suretiyle muarazanın giderilmesi ve sözleşmedeki hesaplamaya göre fazladan tahsil edilen 9.102.795,19 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. (Ankara 23. BAM 2017/1552 esas 2019/272 karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Her ne kadar davacı sözleşmenin uyarlanmasını talep etmiş ise de; sözleşme hukukunda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri benimsenmiştir. Bu ilkeler çerçevesinde, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Başka bir anlatımla, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, kural olarak borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir.
Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir sonucudur. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet (M.K.Md. 4, 2) kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (beklenmeyen hal şartı-sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
Sözleşmedeki edimler arasındaki dengenin çeşitli nedenlerle alt üst olması, borcun ifasını güçlendirmesi durumunda “işlem temelinin çökmesi” gündeme gelir. İşte bu halde yargıç, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar.
Somut olayımızda her iki taraf tacir olup taraflar özgür iradeleriyle günün koşullarına göre konumlarına değerlendirerek sözleşme tanzim etmiş olup ahde vefa ilkesi uyarınca bu sözleşmeyle bağlıdırlar. Yukarıda izah edildiği üzere edimler arasında mevcut olan dengenin sonradan meydana gelen şartlardaki olağan üstü değişme nedeniyle büyük ölçüde taraflardan birinin aleyhine katlanılmayacak derecede bozulması halinde sözleşmeye bağlılk ve sözleşmede adalet ilkeleri arasında çelişki oluşacağı ve bu durumda işlem temelinin çökmesi mahiyetinde ise hakimin müdahale imkanı bulunmaktadır. Olayımızda bu kriterler mevcut olmadığından davacının yerinde görülmeyen uyarlama talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulüne;
A-Taraflar arasındaki birim fiyat hesaplanması hususundaki ihtilafta yarışmadaki teklif ve taahhüt değil sözleşme hükmünün uygulanması suretiyle muarazanın giderilmesine,
B-9.102.795,19 TL’nin 07/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
C-Davacının koşulları bulunmayan sözleşmenin uyarlanması talebinin reddine,
D-Alınması gerekli 621.811,94 TL harcın peşin alınan 155.452,99 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 466.358,95 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
E-Davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 155.452,99 TL peşin/nispi harcı olmak üzere toplam 155.507,39 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
F-Davacı tarafından yapılan 147,25 TL tebligat posta gideri ve 9.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 9.147,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
G-Davacı tarafca yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
H-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 179.652,95 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
I-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden red edilen uyarlama talebi yönünden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/02/202

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza