Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/105 E. 2023/282 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2020/105 Esas
KARAR NO : 2023/282

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …….
Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. ……
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 13/02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin Elektrik Malzemeleri satış işlerini yapan bir tacir olduğunu, davalı şirkete takip konusu faturalara konu malzemeleri sattığını, müvekkili malzemeleri teslim etmesine rağmen, faturalardaki tutarların davalı şirket tarafından ödenmediğini, bu nedenle de davalı aleyhine … 23.İcra Müdürlüğü’nün 2019/15473 E.sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ödeme emrinin borçluya 20.11.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun haksız ve sebepsiz yere 21.11.2019 tarihinde borca ve fer’ilerine itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, icra takibin devamını sağlamak için iş bu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini, davalıya kesilen fatura miktarlarının belli olduğunu, bu faturalar karşılığında hiçbir para alınmadığını, bu durumun yargılama sırasında anlaşılacağını, bu nedenlerle icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının kötü niyetli itirazından asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 02/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhinde … 23. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15473 E. numaralı dosyası ile başlatılan icra takibine müvekkili tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davaya konu edilen fatura ve içeriklerinin müvekkilince kabulünün mümkün olmadığını, TTK. m. 21/1’e göre faturanın geçerliliği ya da hukuki sonuçlarını doğurabilmesi için, geçerli bir sözleşmeye dayanılarak düzenlenmiş olmasının şart olduğunu, uyuşmazlık söz konusunun ise, sözleşmenin varlığını, malların teslim edildiğini, işin görüldüğünü, diğer bir menfaatin sağlandığının ispat yükünün iddia eden konumundaki faturayı düzenleyip gönderen taraf üzerinde olduğunu, aksi yöndeki görüş ve iddiaların, TMK. m. 6’da yer alan ” Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ve HMK. m. 190/1’da yer alan “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükümlerine açıkça aykırılık teşkil edeceğini, davacının faturayı keserek müvekkili şirkete göndermiş olmasının, malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğini, yukarıda da belirtildiği üzere, hüküm doğurabilmesi için, faturanın, taraflar arasında önceden yapılmış ve geçerli bir sözleşme ilişkisine dayanmasının şart olduğunu, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, bu durumda TTK. m. 21/2’deki karinenin uygulanabilmesi için, aralarında, faturanın dayandığı geçerli bir sözleşme ilişkinin bulunduğunu ispat yükünün; faturayı düzenleyip gönderen (satıcı, işi yapan veya diğer bir menfaati sağlayan) tarafın üzerinde olduğunu, faturaya konu alacağın dayandığı bu sözleşmenin, HMK. m. 200 uyarınca senetle/kesin delille ispatlanmak durumunda olduğunu, yine faturayı düzenleyip gönderen tarafın; fatura konusu borcunu ifa ettiğini (malın teslim ettiğini, işin yaptığını vs.) ispatlaması gerektiğini, Yargıtay 11. HD’nin 2004/7832 E., 2005/4738 K. sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere, faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağını, yoksa faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabulü anlamını taşımadığını, uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun kanıtlanması gerektiğini ayrıca, davalıya tebliğ edilmiş olan fatura içeriğinin kesinleşmesinin söz konusu olamayacağını, faturanın deftere kaydının taşımanın gerçekleştiğine yalnızca karine teşkil ettiğini, bu karinenin aksinin ispatının her zaman olanaklı olduğunu, açıklanan nedenlerle, haksız ve dayanaksız davanın reddini, davacı aleyhinde %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, “Taraflar arasındaki satım sözleşmesi uyarınca davalı tarafa teslim edildiği ileri sürülen elektrik malzemeleri satım bedeline ilişkin faturaların ödenmediği ve başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğu iddiasına dayalı itirazın iptali ve inkar tazminatı” istemine ilişkindir.
Talep, cevap, … 23. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15473 Esas sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, SGK kayıtları, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya ibraz edilen 16/05/2021 tarihli ön rapor ve 23/06/2022 tarihli kök rapor, davacının tacir araştırması için … Ticaret Sicil Müdürlüğü, … Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ile Ulus Vergi Dairesi’ne yazılan yazı cevapları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyamıza sunulan 23/06/2022 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; davacının 2017 yılı işletme defterinin dosyaya ibraz edilmediği, bu nedenle 2017 yılında davalı adına düzenlenen 2 adet 3.268,60 TL tutarındaki faturaların, davacının 2017 yılı ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığına ilişkin tespitin yapılamadığı, davacının işletme hesabına göre işletme defteri tuttuğu, işletme defteri kayıt nizamının, taraflar arasındaki borç alacak bakiyesinine ilişkin bir tespitin yapılamadığı, davalı ticari defterlerinde 18/11/2019 takip tarihinde ( 42.280,18+67.618,80-88.145,60) davacı yanın 21.753,38 TL alacak bakiyesinin kayıtlı olduğu, davacı tarafından takibe konu edilen 18 adet 24.473,20 TL faturadan 11 adet 15.045,00 TL faturaların mal ve hizmetlerin teslim alındığına ilişkin faturada yer alan ” Teslim Alan” bölümünün imzalanmış olduğu, 7 adet 9.428,20 TL tutarındaki fatura konusu ürünlerin teslim alındığına ilişkin faturalarda yer alan ” Teslim Alan” bölümünün ise imzasız olduğu, Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 28/02/2022 tarihli yazısına göre davacı tarafından, 13/06/2018 tarihinde düzenlenen 2.336,40 TL tutarındaki fatura konusu mal ve hizmetleri teslim aldığına ilişkin, faturada ” Teslim Alan” bölümünde imzası bulunan Fuat Çiftçiler’in 13/06/2018 tarihinde davalı şirkette çalışmadığı, davalı şirketin Fuat Çiftçiler adında bir çalışanının olmadığının tespiti yönünde görüşlerini içeren rapor sunduğu anlaşılmıştır.
Dosyamızda davacı tarafın gerçek kişi olması nedeni ile Mahkememizin davaya bakmaya görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
Ticari davalar ise; aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın söz konusu düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Bu bağlamda, ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır.Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Nispi ticari davalar ise; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre; bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Üçüncü grup ticari davalar ise; yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Bu bilgiler ışığında dosyamıza Vergi Dairesi Başkanlığı, Ticaret ve Esnaf Odasından gönderilen cevabi müzekkerelerden; davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan satım sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davası olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması zorunludur. Davacı bakımından yapılan araştırmada davacının tacir olmadığı anlaşılmış, davacının tacir olmadığından görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115). Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak doğmaz ve yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları kanunda aksine düzenleme yapılmadığı sürece geçmişe de etkilidir (HGK 14.04.2004 tarih 2004/19-218 Esas 2004/221 sayılı kararı).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan satım sözleşmesinden kaynaklandığı, davacının 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve satım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebi ile USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerine görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. md.gereğince bir karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.14/04/2023

Katip …
E-imzalı.

Hakim …
E-imzalı.