Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/683 E. 2021/297 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/683 Esas
KARAR NO : 2021/297

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2019
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili Av. Hatay ili, Reyhanlı İlçesi Mesleki Eğitim ve Toplum Merkezi mimari tasarım işi için müvekkiline dilekçe ekinde sunduğu 60.000 USD fiyat teklifi yapıldığını, müvekkili aralarındaki anlaşma gereğince oldukça kapsamlı nitelikteki ve yoğun emek harcanan mimari ve statik uygulama projeleri çizim işini ifa ettiğini, buna rağmen iş bedeli alacağının müvekkiline ödenmediğini, bu konuda davalılara noter kanalı ile davalılara keşide ettikleri ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını beyanla müvekkilinin mimari tasarım işine ilişkin alacağı olan 60.000 USD karşılığı 364.825,00-TL’nin kısmının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.600,00-TL’lik kısmının davalılardan temerrüt tarihi ve yargılama giderleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı … Başkanlığı vekili Av. … sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili Belediye Başkanlığı arasında herhangi teklif veya sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, bu nedenle de davacının müvekkilinin alacağı bulunmadığı gibi kendisine husumet de yöneltilemeyeceğini, davacının müvekkili aleyhine açtığı davanın müvekkilinin yerleşim yeri itibariyle yetki yönünden reddi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili Av. … ise cevap dilekçesinde; davacının alacağı nedeni ile müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini, dava konusu toplam alacak miktarının dava dilekçesinde belirtildiği dikkate alındığında; davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararın bulunmadığını, Hatay İli, Reyhanlı İlçesinde Surüyeli sığınmacılar için inşa edilmesi planlanan Toplum Merkezi projesinin uygulanmasına destek olunması adına diğer davalı … Belediyesi tarafından müvekkiline 150.000,00-TL bağış yapıldığını, dilekçe ekinde sundukları bağış sözleşmesi gereğince sözkonusu projeye destek olunması amacıyla üniversitede görevli yabancı bir akademisyenin projede görevlendirildiğini, projenin mimari tasarım ve çizimlerini içeren projenin görevlendirilen akademisyen tarafından çizildiğini, davacının projenin hazırlanması sürecinde aralarında herhangi bir anlaşma olmaksızın sadece görevlendirilen akademisyen tarafından çizimlerin dijital hale getirilmesine katkıda bulunduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
-Mimari ve statik projeler
-Bağış Sözleşmesi
-Bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 470 vd.m. greğince eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplandıktan sonra re’sen seçilen konularında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, dosyamıza sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacının ifasını üstlendiği sözleşme konusu mimari proje çizim işini ifa ettiği ancak davalı üniversitenin görevlendirdiği akademisyen görevlinin de işin ifasında % 30 oranında katkısının bulunduğu belirtilerek ve sözkonusu katkı oranına karşılık gelen miktar iş bedeli alacağından tenzil edilerek yapılan hesaplama sonucunda davalılardan 82.074,06-TL proje çizim bedeli ile KDV dahil 8.260,00-TL zemin etüd bedeli olmak üzere toplam 90.334,06-TL iş bedeli alacağı talep edebileceği mütalaa edilmiştir.
Dosyamızda her ne kadar bilirkişi raporu alınmış ise de; davalıların Bilkent Üniversitesi ve Reyhanlı Belediye Başkanlığı olduğu dikkate alındığında; davaya baköaya Mahkememizin görevli olup olmadığının davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
Ticari davalar ise; aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın sözkonusu düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Bu bağlamda, ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar ise; yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu bilgiler ışığında dosya kapsamı incelendiğinde; açılan dava mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gibi (TTK 16.maddesi de gözetildiğinde) davalıların da tacir sıfatının mevcut olmaması nedeni ile davanın nispi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, davanın yukarıda değinilen 3. grup ticari davalar arasında da değerlendirilmesine hukuken olanak bulunmadığı dikkate alındığında; davanın Mahkememiz görev alanında görülerek karara bağlanması gereken bir ticari dava mahiyetinde olmadığı, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaatine varılmakla; açıklanan gerekçelerle; Mahkememiz yönünden göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK’nın 114/1-c.m. delaleti ile 115/2.m. gereğince davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-) HMK 20.m. gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dava dosyasının davaya bakmaya görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının davacı vekiline ihtarına, (ihtar edildi)
3-)Yargılama giderlerinin görevli Mahkeme tarafından değerlendirilerek karara bağlanmasına, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde HMK 331/2.m. gereğince yargılama giderlerinin dosya üzerinden Mahkememiz’ce karara bağlanmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nın 6763 sayılı Kanun ile değişik 341 ve 345.m. gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/04/2021
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır