Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/581 E. 2022/42 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/581 Esas – 2022/42
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/581 Esas
KARAR NO : 2022/42

BAŞKAN …
KATİP :….

DAVACI : ….
DAVALI ….

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/11/2019
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2007-2014 tarihleri arasında davalı şirket bünyesinde yer alan …Hastanesi’nde pratisyen hekim olarak çalıştığını, söz konusu dönemde İş Kanunu kapsamında belirsiz süreli ve tam zamanlı iş sözleşmesi kapsamında (4A statüsünde) sigortalı olarak çalıştığını, davalı şirketin bir aile şirketi niteliği taşıdığını, şirketin fiilen dava dışı diğer ortak ve yönetim kurulu üyeleri … ve dava dışı … ile bu kişilerin aile bireyleri ve yakınlan tarafından yönetildiğini, davacının aylık ücret karşılığı pratisyen hekim olarak çalışırken, davalı şirketin yönetiminde fiilen hiçbir görev ve yetkisi bulunmamasına rağmen, “2007’den itibaren şirketin yönetim kurulu üyesi olarak gösterildiğini ve davacıya davalının iki adet hissesinin devredildiği şeklinde bir kayıt oluşturulduğunu,19/03/2007 tarihli davalı şirket olağan genel kurul toplantısında kendisinin üç yıllığına yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, bu seçimin 28.03.2007 tarih ve 6775 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde (“TTSG”) ilan edilmiş olduğunu, anılan ilana göre tutanak onayının … 49. Noterliği tarafından 21.03.2007 tarih ve 06268 yevmiye no ile yapılmış olduğunu, ancak söz konusu genel kurul kararında davacının hisse sahibi olup olmadığma dair herhangi bir açıklama bulunmadığını, davacının hisse sahibi olduğu hususunun ilk defa davalı şirketin 26.04.2007 tarihli olağanüstü genel kurulu toplantısına ilişkin ilanda gösterildiğini, söz konusu toplantıda alman kararların 10.05.2007 tarih ve 6805 sayılı TTSG’de ilan edildiğini, anılan ilana göre tutanak onayının da … 7. Noterliği tarafından 07.05.2007 tarih ve 10131 yevmiye no’su ile yapılmış olduğunu, anılan genel kurul toplantısının konusunun davalı şirketin sermayesinin artırılması olduğunu, ancak 6762 sayılı mülga eTTK m. 274’te ve ikincil mevzuatta zorunlu kılındığı halde söz konusu toplantıya hükümet komiserinin katılmamış olduğunu, tek başma bu eksikliğin söz konusu genel kurul kararının “iptali” için yeterli olduğunu, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak gösterilmişse de, davacının fiilen şirket yönetiminde hiçbir hak ya da yetkiye sahip olmadığını, iş sözleşmesi uyarınca içinde bulunduğu tek taraflı ekonomik bağımlılık ve işini kaybetme endişesi nedeniyle yönetim kurulu üyesi olarak atanması işlemine karşı itirazda bulunamadığını,davalı şirketin her yıl gerçekleştirmek zorunda olduğu olağan genel kurul toplantılarım kimi zaman üç yıllık aralıklarla yaptığını, iç denetçi raporlarının düzenli olarak alınmamış ve incelenmemiş olduğunu, hangi yönetim kurulu üyesine ne kadar huzur hakkı ya da hangi pay sahibine ne kadar kâr payı ödenmiş olduğu konularında herhangi bir inceleme yapılmamış olduğunu ve karar alınmamış olduğunu, davalı şirketin 29.03.2010 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin ilanın 19.04.2010 tarih ve 7546 sayılı TTSG’de yayımlanmış olduğunu, anılan genel kurul toplantısının şirketin 2009 yılma değil, daha önceki dönemine ilişkin olağan genel kurul toplantısı olarak düzenlendiğini, toplantıda davacının üç yıl süreliğine yeniden yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, hükümet komiserinin de hazır bulunduğunu, şirket denetçisi olarak bir yıllığına dava dışı…in seçildiğini, ancak bir yıllık görev süresinden sonra denetçi olarak kimin görev yapacağı hususunda herhangi bir karar bulunmadığını, üstelik denetçi olarak seçilmiş olan dava dışı…in bir önceki dönemde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış olduğunu, Davalı şirketin 14.02.2014 tarihli genel kurul toplantısında Bakanlık temsilcisinin bulunmadığını, bu nedenle söz konusu toplantıda alman tüm kararların batıl olduğunu beyanla dava konusu 19.03.2007, 26.04.2007, 29.03.2010, 25.11.2010, 11.04.2012 ve 14.02.2014 tarihindekiler olmak üzere, 2007-2014 yıllan arasındaki tüm genel kurul kararlarının (herhangi bir teminat talep edilmeksizin) yürütülmesinin geri bırakılmasına ve butlanının tespitine, söz konusu genel kurul kararlarına dayalı olarak tesis edilen ve davacının da katılımcısı olduğu yönetim kurulu kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Dava dilekçesi davalı Şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı yan cevap dilekçesi sunmadığı gibi kendisini vekil ile de temsil ettirmemiştir.
DELİLLER :
-Ticaret sicil kayıtları
-Genel kurul kararları ve hazirun cetvelleri.
-Bilirkişi asıl ve ek raporları
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı TTK 447.m. gereğince dava konusu genel kurul kararlarının butlanı tespiti ile sözkonusu kararlara istinaden alınan Şirket Yönetim Kurulu kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplandıktan sonra dosyamızda ticaret mevzuatında nitelikli hesaplama konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış, dosyamıza sunulan raporda özetle; 6762 sayılı eTTK ve 6102 sayılıTTK’da yönetim kurulu kararlarının iptali (TTK m. 460.5 haricinde) düzenlenmediğinden, dava konusu yönetim kurulu kararlarının iptalinden söz edilemeyeceği, şartlan varsa kararlann butlanının ya da yokluğunun tespiti şartlarının varlığının incelenebileceği, dava konusu genel kurul kararlanna ilişkin olarak olayda 2007-2014 dönemi arasındaki genel kurul kararlan söz konusu olduğundan ve bu kararlara ilişkin (6762 sayılı eTTK m. 381 ve 6102 sayılı TTK m. 445’de aranan: karardan itibaren üç ay şeklindeki) hak düşürücü süreler dolmuş olduğundan, bu kararlann iptal edilebilirliğinin söz konusu olmayacağı şeklinde bir değerlendirme yapılabileceği, şartlan varsa genel kurul kararlarının butlanının ya da yokluğunun tespiti şartlanmn varlığının incelenebileceği, ancak dava konusu olayda belirli kararlara ilişkin butlanın şartlarının oluştuğu değerlendirilse bile, söz konusu hukuka aykırılığın fiil gerçekleştikten çok uzun süre sonra ve bu kararlara olumlu oy vermiş kişi tarafından ileri sürülmesinin TMK m. 2 hükmüne ne ölçüde uygun olduğu hususunun önem taşıdığı, Yargıtay’ın “genel kurula katılıp da ret oyu vermeyen üyenin yokluk ve butlan halinin tespitini istemesinin TMK’nın 2. maddesine aykırı düştüğünün kabulü gerektiği” yönündeki yaklaşımı da göz önünde bulundurulduğunda, davacmın her birinde onayı ve imzası bulunan, dolayısıyla hakkında müspet vukuf sahibi olduğu kararların -şartları varsa- geçersizliğini 5 ila 12 yıl sonra ileri sürmesinin dürüstlük kuralı karşısında kabul edilebilir olup olmadığı hususunun da diğer hususlar gibi saym mahkemenin takdirinde olduğu, davacının butlanı ileri sürmesinin TMK m. 2’ye aykırı olmadığı kabul edilecek olursa: davacının henüz pay sahibi değilken, payı iktisap etmeden önce genel kurulda yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş olmasının, 6762 sayılı eTTK m. 312/11 hükmü ile uyumlu olduğu, toplantılarda denetçinin üç yıldan daha kısa süreler için seçilmiş olmasının eTTK m. 347/11 hükmü ile uyumlu olduğu, Genel kurul toplantısında önceki yıllara ilişkin dönemlerin görüşülmesinin ya da toplantıların yılın ilk üç ayı geçtikten sonra gerçekleştirilmiş olmasının kararların geçerliliğini etkilemeyeceği, ileri sürülen diğer eksikliklerin de sabit olsalar dahi sadece iptal edilebilirlik yaptıranına yol açabileceği, ancak butlan ya da yokluğa yol açacak nitelikte olmadıkları şeklinde değerlendirme yapılabileceği, Davacının “saman adam” niteliğinde yönetim kurulu üyesi olmasının kararlann butlan ya da yokluğuna yol açmayacağı şeklinde bir değerlendirme yapılabileceği, Davalı şirketin 19.03.2007, 29.03.2010, 25.11.2010 tarihli genel kurul toplantılarında alman kararların ve 26.01.2011 tarih ve 2011/01 sayılı, 30.03.2012 tarih ve 2012/01 sayılı, 30.10.2013 tarih ve ve 2013/011 sayılı, 11.02.2014 tarih ve 004 sayılı ve 11.02.2014 tarih ve 20014/003 sayılı yönetim kurulu kararlannm, alındığı dönemde yürürlükte olduğu 6762 sayılı eTTK hükümleri ve ilgili ikincil mevzuat ile uyumlu olduğu, butlan ya da yokluğu gerektirecek temel bir eksiklik saptanamadığı yönünde bir değerlendirme yapılabileceği, davalı şirketin 26.04.2007 tarihli genel kurul toplantı tutanağının zorunlu olmasına rağmen TTSG’de ilan edilmemiş olduğu, bu itibarla oylama yapılıp yapılmadığının, yeterli toplantı ve karar yetersayılarının bulunup bulunmadığının, toplantıya o dönem yürürlükte olan eTTK m. 274 uyarınca katılması zorunlu olan hükümet komiserinin katılıp katılmadığının gösterilmediği, özellikle de ilgili tutanağa ilişkin gösterilen noter onayının da sahte olabileceği ihtimalleri değerlendirildiğinde, aksi davalı tarafından ispatlanmadığı müddetçe, 26.04.2007 tarihli genel kurul toplantısmda alman kararların butlanının tespitinden söz edilebileceği şeklinde bir değerlendirme yapılabileceği,11/04/2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlarda ise, takdiri sayın mahkemede olmak üzere, “tek başına” butlanı ya da yokluğunu gerektirecek bir kanuna aykırılık saptanamadığının değerlendirilebileceği,mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekilinin itiraz dilekçesini sunması üzerine asıl raporda dosyaya kazandırılması talep edilen dava konusu 26.04.2007 ve 14.02.2014 tarihli genel kurul toplantı tutanakları dosyaya kazandırılarak aynı bilirkişiden ek rapor temin edilmiştir.
Dosyamıza sunulan ek raporda ise özetle; dava konusu 26/04/2007 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan sermaye artırım kararının hukuka uygun olduğu, sözkonusu toplantıda hükümet komiserinin de bulunduğu ve tutanağı imzaladığının görüldüğü,davacının da oyu ile birlikte oybirliği ile alınan dava konusu kararın butlan ya da yokluğunu gerektiren bir hukuka aykırılığın mevcut olmadığı, anılan karar geçerli olduğu için 11/04/2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermaye artırım kararının da geçerli olduğu, tarihli genel kurul toplantısı tutanağı ışığında 26.04.2007 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermaye artırım kararının geçerli olduğu, bu nedenle 11.04.2012 tarihli genel kurul kararında alınan sermaye artırım kararını etkileyen bir eksiklik bulunmadığı, dava konusu 14.02.2014 tarihli toplantıda genel kurulun “davacı da dahil olmak üzere” tüm pay sahiplerinin katılımıyla toplandığı, toplantıda kararların %100 toplantı ve %100 karar yeter sayı ile alındığı, Toplantıda alınan kararların 2013 yılı bilanço ve kâr/zarar hesaplarının oybirliği ile onaylanması, Yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin oybirliği ile ibra edilmesi, İçlerinde davacı da olacak şekilde yeni yönetim kurulu üyelerinin oybirliği ile seçilmesi ve Denetçinin oybirliği ile seçilmesi şeklindeki kararlardan ibaret olduğu, Toplantıya “bakanlık temsilcisinin katılmamış olduğu”, ancak Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik m. 32 gereğince bunun gerekli olmadığı ve söz konusu hususun kararların geçerliliğini etkileyemeyeceği,bu nedenle sözkonusu karar yönünden de butlan sebebinin mevcut olmadığı belirtilerek diğer hususlarda asıl rapordaki tespitlerin tekrar edildiği belirtilmiştir.
Bu bağlamda, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan davanın 6102 sayılı TTK’nın 447.m. gereğince davalı Şirketin 2007-2014 yılları arasındaki Genel Kurul Toplantılarında alınan kararların butlanı ve sözkonusu kararlara istinaden alınan Şirket Yönetim Kurulu kararlarının iptali istemine ilişkin olduğu, davacı tarafın davasını 2019 yılında açtığı ve 2007 yılından itibaren alınan bahse konu kararlar ile ilgili olarak dava konusu taleplerde bulunduğu, dosyamıza sunulan ve Mahkememiz’ce de denetime elverişli görülmekle benimsenen bilirkişi asıl ve ek raporu birlikte dikkate alındığında; davacının dava konusu genel kurul kararları yönünden butlan ve yönetim kurulu kararları yönünden butlan ve iptali sebeplerinin varlığını usulen kanıtlayamadığı, diğer taraftan davacının aralarında oybirliği ile alınan birçok yönetim ve genel kurul kararının toplantılarında hazır bulunmasına rağmen uzun bir süre sonra hep birlikte dava açarak butlan ve iptallerine yönelik olarak talepte bulunarak geçersizliklerini ileri sürmesinin TMK 2.maddesi bağlamında dürüstlük ilkesine açıkça aykırı olup hukuken korunamayacağı, nitekim konu ile ilgili olarak … Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı’nın 22/01/2020 tarih, 2018/1995E., 2020/91K. sayılı ilamı ile Yargıtay ….H.D. Başkanlığı’nın 08/03/2018 tarih, 2016/12761E., 2018/1791K. sayılı ilamında da davacının dava konusu genel kurul toplantılarından dava açmadan uzun bir süre önce haberdar olduğu halde dava açmayarak sessiz kalması durumunda genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitini talep etmesinin TMK 2.maddesi ve iyiniyet kuralı ile bağdaşmadığının açıkça kabul edildiği, bu nedenle de toplanan deliller ve değinilen içtihatlar dikkate alındığında; açıklanan gerekçelerle davanın haklılığının kanıtlanamadığı kanaatine varılmakla; davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı maktu 59,30-TL olup davacı tarafından yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan alınarak Maliye Hazinesine gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki AAÜT gereğince maktu 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2022

Başkan…
e-imza

Katip…
e-imza