Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/408 E. 2021/181 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/408 Esas – 2021/181
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/408 Esas
KARAR NO : 2021/181
HAKİM :Sinan İCİK 124707
KATİP : Aylin AY 222427

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 12/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili,, müvekkilinin 1991 yılından bu yana dava dışı Ankara Büyükşehir Belediyesi ile yapılan sözleşme uyarınca Ankaradaki parkların, piknik alanlarının, mezarlıkların, bitkisel yapı alanlarının tesisat bakım ve onarımı işlerini yaptığını ayrıca fuar işletmeciliği gibi konularda faaliyet gösterdiğini, faaliyet alanına giren bir kısım işlerin de taşeron firmalara yaptırıldığını, davalıların taşeron olarak çalıştığı dönemde, dava dışı …’ın işçilik alacaklarının verilen İş mahkemesi kararlarına istinaden davacı tarafından ödendiğini ileri sürerek, ödenen 21.927,08 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Ltd Şti vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, usulune uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava; Davacı ile davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca çalışan ve iş akdi sonlandırılan dava dışı işçinin işçilik alacaklarının davacı tarafından ödendiği, ödenen tazminatın sözleşme ve eki teknik şartnameye göre davalıların yükümlülüğünde bulunduğu ileri sürülerek davalılara karşı açılan rücuan alacak davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın 119/1-f maddesine göre; dava dilekçesinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, 129/1-e maddesine göre de, cevap dilekçesinde; savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 137 ve 140.maddelerinde ise; 119 ve 129.maddelerdeki düzenlemenin aksine, delillerin belirtilmesinden değil, tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapmasından bahsedilmiştir. Buna göre; delillerin dava ve cevap dilekçelerinde belirtilmesi; dilekçelerinde belirtikleri delillerin en geç ön inceleme duruşmasında mahkemeye sunulması, başka bir yerden getirtilecek olması halinde delillerin toplanması için gerekli işlemlerin yapılması gerekir.
Dava dosyasında, 07/07/2020 tarihli duruşmada kurulan ara kararların tesis edildiği anılan tarihte yürürlükte bulunan 140/5 .maddesi hükmü nazara alınarak 07/07/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeler varsa sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yazılı olarak yapmaları amacıyla HMK 140/5 maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine,” karar verilmiş ve “bu süre içerisinde anılan eksikliklerin yerine getirilmemesi halinde HMK 94. madde uyarınca o işlemi yapma hakkının ortadan kalkmasına ve o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına,” dair ihtarat da duruşmada hazır bulunan davacı vekiline yapılmıştır. Buna göre; dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlayıcı delil bildirmeleri mümkün olmadığı gibi ara karar tarihinde yürürlükte bulunan 140/5 maddesi uyarınca da tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri en geç verilen iki haftalık sürede ibraz etmeleri gerekir. (Emsal karar, HGK’nın 20.04.2016 tarihli 2014/13-856 E. 2016/523 K. Sayılı kararı)
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı vekilinin 05/08/2019 tarihli dava dilekçesinin deliller bölümünde 5 nolu bentte taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerine ve eki teknik şartnamelere dayandığı ve “müvekkil şirketten istenecek” biçiminde şerh düştüğü ve buna göre de ilgili sözleşmeleri sunmadığı görülmektedir. Yukarıda anılan ön inceleme duruşmasında (07/07/2020 tarihli duruşmada verilen 3 nolu ara kararla) “Tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeler varsa sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yazılı olarak yapmaları amacıyla HMK 140/5 maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde anılan eksikliklerin yerine getirilmemesi halinde HMK 94. madde uyarınca o işlemi yapma hakkının ortadan kalkmasına ve o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına,” karar verilmiş ve akabinde yapılan 20/10/2020 tarihli duruşmada da “Geçen celsenin 3 nolu ara kararı uyarınca herhangi bir beyan dilekçesini dosyaya sunulmadığı bilirkişiye tevdi edilmediği görüldü.” biçiminde mahkememizce duruşma zaptında belirlemeler yapılmıştır.
Önemle ifade etmek gerekir ki, davacının dayandığı bu delil, davacının uhdesinde bulunması gereken ve davacı tarafından da sunulması mümkün bir delildir. Eş anlatımla, bu delile davacının ulaşamaması mümkün olmayıp, bu delilin dava dilekçesindeki ifadeye göre davacıdan mahkememiz aracılığıyla celbi de gerekmemektedir. Zira istisnalar dışında Usul Kanununda, 25. madde uyarınca “taraflarca getirilme ilkesi” benimsenmiştir. Buna göre “MADDE 25- (1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.
Davanın tarafları arasında yapılan sözleşmeler ve eki şartnameler, dava dışı işçilere ödenen işçilik alacaklarından dolayı sorumluluğun hangi tarafta bulunduğunun varsa sorumluluk miktarlarının ne olduğunun belirlenmesi için eldeki dava dosyasında incelenmesi gerekli en önemli delil mahiyetindedir. Taraflarca getirilme ilkesi uyarınca davacı tarafından ön inceleme aşamasına kadar ve bu duruşmada 140/5 maddesi uyarınca verilen 2 haftalık sürede de sunulmayan ve mahkememizce celbi de gerekmeyen bu delilin incelenmesi imkanı ortadan kalktığından ve bu doğrultuda sunulan diğer delillerle de davacının davasını ispatlayamadığı görüldüğünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Açıklanan gerekçeye ve dosya kapsamına göre;
1- DAVANIN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın ve 360,00 TL ıslah harcının düşümü ile fazla alınan 345,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
4-A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren … Turizm Ltd Şti ve …’a verilmesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer davalı vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi 12/03/2021