Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/334 E. 2022/753 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/334 Esas – 2022/753
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2019/334 Esas
KARAR NO : 2022/753

HAKİM : …
KATİP :…

DAVALI :…

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/09/2012
KARAR TARİHİ : 10/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 31/08/2011 tarihinde yaptığı trafik kazası sonucu araçta bulunan davacı Aleyna’nın sakat kaldığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’in kusurlu olduğunu, Kırklareli Devlet Hastanesinin 03/02/2012 tarihli 129 nolu Özürlü Sağlık Kurulu raporuna göre, … ‘in %5 oranında özürlü hale geldiğinin tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin aracın ZMMS Sigortacısı olduğunu, yaptığı ödemenin cüzi miktarda olduğunu, ibranamenin geçerli olmadığını, sadece yapılmış ödemeyi gösteren makbuz niteliğinde olduğunu, davacı Aleyna’nın 2001 doğumlu olup kaza tarihinde çok küçük yaşta olduğunu, araçta yolcu olduğu için kusurunun bulunmadığını, hesaplanacak tazminatın ödenenden daha yüksek olmasını beklediklerini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 2.000,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, … plakalı aracın 23/04/2011-2012 tarihleri arasında davalı sigorta şirketince ZMMS (Trafik Sigortası ) poliçesiyle sigortalandığını, teminat limitinin şahıs başına 200.000,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketinin davacının başvurusu üzerine yaptırdığı aktüer hesap sonucu davacıya %5 maluliyeti karşılığında 10.190,46 TL ödeme yaptığını, davalı şirketin ibra edildiğini, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının maluliyetinin tek hekim tarafından belirlenemeyeceğini, kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleşen Mahkememizin 2012/477 esas sayılı dava dosyasında:
DAVA :
Davacı vekili, sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 31/08/2011 tarihinde yaptığı trafik kazası sonucu sürücü …’in vefat ettiğini, olayın meydana gelmesinde …’in kusurlu olduğunu, geride mirasçıları olan davacıların kaldığını, … plakalı aracın ZMMS (Trafik) Sigortacısının davalı şirket olduğunu, Yargıtay İçtihatları doğrultusunda ölenin geride bıraktığı davacıların tazminat talep haklarının bulunduğunu, poliçe limiti dahilinde davalı sigorta şirketinin bundan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacılardan Nazife için 1.000,00 TL , Alihan için 500,00 TL, Aleyna için 500,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, … plakalı aracın 23/04/2011-2012 tarihleri arasında ZMMS (Trafik Sigortası ) poliçesiyle davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığını,ölüm hali için teminat limitinin şahıs başına 200.000,00 TL olduğunu, kazanın davacıların miras bırakanı ve aynı zamanda araç sürücüsü/sigortalı işleten olan …’in %100 kusuruyla meydana geldiğini, sürücünün tam kusuruyla sebep olduğu kazada vefat etmesi halinde sürücünün ve dolayısıyla destek tazminatı talebinde bulunanların kendi kusurlarından yararlanamayacağı, ilkesi uyarınca davacıların tazminat istemek haklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE :
Dava, Z.M.M.S (Trafik sigortası ) poliçesinden kaynaklanan maluliyet ve destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır.
Motorlu kara taşıtları mali sorumluluk sigortası 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre yaptırılması zorunlu olan bir sigortadır. Motorlu araçların işletilmesi sırasında meydana gelen ve 3. kişilere verilen zararları güvence altına alan bir sorumluluk sigortası türüdür. Sigortacının karşılamakla yükümlü olduğu zararlar, işletme halinde bulunan motorlu aracın neden olduğu kazalarda 3. kişilerin yaralanması, ölmesi veya mallarının hasara uğramasından doğan zararlardır. Sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için zorunlu trafik sigortası yapılan aracın 3. kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumlu bulunması gerekir. Dolayısıyla araç işleteninin (ve sürücünün) kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü yoktur.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, trafik kazası tespit tutanağına göre 31/08/2011 tarihinde işleteni ve sürücüsü … olan … plakalı aracın İzmir’den Edremit istikametine seyrederken kilometre 18+700’e geldiğinde sürücü …’in direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu orta refüjdeki banket taşlarına çarpıp karşı istikamete geçerek aracının ön kısmı ile Edremit’ten İzmir istikametine seyreden sürücü … idaresindeki 16 BN 080 plakalı araca çarptığı, bu olayın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’in bölünmüş karayolunda karşı yoldan gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme kusurunu ihlal ettiği, tam kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsü …’nin herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu olayda, araçta yolcu olarak bulunan davacı … yaralanmış, araç sürücüsü … vefat etmiştir.
Burhaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/2211 soruşturma 2011/1277 karar numaralı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar dosyasında Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik ihtisas Dairesinin 11/11/2011 tarih ve 260/21102011-71128/7308 numaralı raporuna göre, olayın meydana gelmesinde sürücü …’in tam kusurlu olduğu, diğer sürücü …’nin kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Davalı sigorta şirketince 23/04/2011-2012 tarihleri arasında … Plakalı aracın 0001-05391825 nolu ZMMS (Trafik) Poliçesiyle sigortalandığı ve poliçe teminat limitinin maluliyet hali için şahıs başına 200.000,00 TL, ölüm hali için şahıs başına 200,000, 00 TL olduğu belirlenmiştir.
Nüfus aile kayıt tablosuna göre, sürücü …’in mirasçıları eşi …, oğlu … (20/09/1997 doğumlu) ve kızı … (30/11/2001 doğumlu)dir.
Davacı …’in Kırklareli Devlet Hastanesi’nin 11/08/2008 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu raporu formuna göre, %5 oranında vücut fonksiyon kaybına uğradığı belirtilmiştir.
Mahkememizce davacı … tüm tedavi evrakları ve Kırklareli Hastanesinden verilen dayanak ve belgeleri de dahil olmak üzere dosyasıyla birlikte Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Başkanlığına sevkedilmiş ve 16/04/2013 tarih ve 72446162/641.03.01/519 sayılı raporuna göre, …’ in 2011 yılında geçirdiği trafik kazası sebebiyle fonksiyonel ve anatomik bir arızası saptanmadığından vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, erişkin olması durumunda 3 ay süreyle iş göremezlik halinde kalacağı bildirilmiştir.
Davalı sigorta şirketinin davacının başvurusu üzerine …’in davaya konu kazada yaralanması sebebiyle 10.190,46 TL tazminatın annesi davacı …’e ödediği anlaşılmıştır.
… 30/11/2001 doğumlu olup olay tarihinde 9 yıl 9 ay 1 günlüktür yani 10 yaşının içindedir. Yaşı itibariyle çalışma yaşı içinde değildir. Herhangi bir işte çalıştığı da iddia ve ispat edilmemiştir.
Adli Tıp kurumunca düzenlenen rapor Sosyal Güvenlik Kurumu sigorta işlemleri tüzüğüne uygun olarak düzenlenmiş olup olaya ve usul ve yasaya uygundur.
Vücut genel gücünden kaybetmediği yani maluliyetinin bulunmadığı,erişkin olması halinde 3 ay süreyle iş göremezlik halinde kalacağı dikkate alındığında kaza tarihi itibariyle çalışmayan ve çalışma yaşı içinde de bulunmayan … için geçici ya da kalıcı ya da sürekli maluliyet tazminatı verilmesi mümkün değildir.
Her ne kadar rapora itiraz edilmiş ise de; Kırklareli Devlet Hastanesinden alınan raporun Sağlık İşlemleri Tüzüğüne dayanılarak hazırlanmadığı dikkate alınarak, konusunda uzman Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen rapora itibar edilmesi gerekmiştir.
Bu sebeple …’in davasının reddi gerektiği düşünülmüştür.
Mahkememizce birleşen 2012/477 esas sayılı dosyada; 03/04/2013 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasının 5 nolu ara kararıyla davacılara davalarını hangi sıfatla açtıklarını açıklamaları için süre verilmiş, davacı vekili 12/06/2013 havale tarihli dilekçesiyle davalarını mirasçı sıfatıyla açtıklarını bildirmiştir.
… plakalı aracın sahibi ( işleteni), sürücüsü ve sigortalısı …’dir. Kaza …’in tam kusurlu hareketiyle meydana gelmiştir. Kendi ölümünün sorumlusu kendisidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve 17. Hukuk Dairesinin İçtihatlarında ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin 3. şahıs sıfatıyla açacakları davalarda ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, tam kusurlu araç şoförünün ve onun eylemlerinden sorumlu olan işletenin kusurunun işletenin desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği ve davacıların sigorta şirketinden tazminat isteyebilecekleri belirtilmektedir. Ancak davacılar davalarını 3.şahıs sıfatıyla değil mirasçı sıfatıyla açmışlardır. Bu durumda sürücü / sigortalı işletenin tam kusuruyla sebebiyet verdiği kazada ölmesi sebebiyle mirasçılarının destekten yoksun kalma tazminatı istemek hakları yoktur. Çünkü ölenin kusuru davacılara yansıyacaktır.
Bu sebeple davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talepleri reddedildiğine dair mahkememizce 12/06/2013 tarihinde karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı gidilen yasa yolu incelemesi neticesinde, mahkememiz kararı Yargıtay 17. HD’nin 14/02/2019 tarih, 2016/5754 Esas ve 2019/1479 Karar sayılı ilamı ile; ” Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde, Kırıkkale Devlet Hastanesinin 03/02/2012 tarihli raporuna göre davacının maluliyetinin %5 olduğu iddiasında bulunmuştur. Mahkemece, davacının maluliyet oranının belirlenmesi hususunda 16/04/2013 tarihli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Başkanlığından Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği veya SSK Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden hangisinin esas alındığı belirtilmeksizin alınan raporda; …’ in 2011 yılında geçirdiği trafik kazası sebebiyle fonksiyonel ve anatomik bir arızası saptanmadığından vücut genel çalışma gücünden kaybetmediği, erişkin olması durumunda 3 ay süreyle iş göremezlik halinde kalacağı bildirilmiş, mahkemece hükme esas alınmıştır. Kaza tarihi 31.08.2011 itibariyle yürürlükte olan ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri esas alınması gerekirken tüzük hükümlerinin mi, yönetmelik hükümlerinin mi esas alındığının tespiti mümkün bulunmayan, davacı tarafından sunulan 10/01/2012 tarihli sğalık kurulu rapor ile çelişik davacının kalıcı maluliyetinin bulunmadığına dair raporun hükme dayanak yapılması doğru olmamıştır.
O halde mahkemece, Adli Tıp Kurumundan, mevcut raporlar irdelenerek, çelişkilerin de giderildiği, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre davacının daimi işgücü kaybının tespiti yönünden rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. Maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
Kanun koyucu, 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”
hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de, 2918 sayılı KTK.’nun 92/b maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından sadece, tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış, böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölüm veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E, 2011/411 K sayılı ilamında, mali sorumluluk sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün mirasçılarının açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasında da, Kanunun kapsam dışılığı düzenleyen 92. maddesinde, araç şoförünün desteğinden yoksun kalanların isteyebileceği tazminatların kapsam dışı olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmediği ve sürücünün desteğinden yoksun kalanların üçüncü kişi olduğu kabul edilerek zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tazminat talep edebilecekleri kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, BK.’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Şu hale göre; araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
.

Sigortalı araç sürücüsünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin Kanunda ve buna bağlı olarak poliçede açık bir düzenleme bulunmadığı da uyuşmazlık konusu değildir.
Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.
Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacıların da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına karar vermek gerekir (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı ilamları uyarınca). Bu nedenlerle, mahkemece deliller toplanıp davacıların destek zararının doğup doğmadığı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrası yukarıda yazılı esas numarasına kaydı yapılan işbu dosyanın yapılan yargılaması kapsamında usul ve yasaya uygun bulunmakla uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda; asıl dava bakımından, İstanbul ATK’ya müzekkere yazılarak, davacının kaza nedeni ile uğradığı iş gücü kaybı oranı ve süresinin ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenilmesi, birleşen dosya bakımından ise dosyanın tazminat hesaplaması konusunda uzman bilirkişiye tevdii ile destekten yoksun kalma tazminatı konusunda rapor düzenlenilmesinin istenilmesine karar verilmiştir .
Bu kapsamda temin edilen İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi’nin 23/12/2020 tarihli raporunda, mevcut tıbbi belgelere göre; …’in 31.08.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Dosya rapor düzenlenmek üzere aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş, 09/02/2022 tarihinde hazırlanan raporda davacı … lehine, 2.000,00 TL bakiye maddi tazminat talebinde bulunulduğu, davacının yolcu konumunda olduğu dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu, hesaplanan maddi zarardan TBK 52 inci maddesi kapsamında kusur indirimi yapılmadığı, davacının 11.06.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiğini, inceleme konusu trafik kazası nedeni ile Adli Tıp raporuyla davacının engel oranı 0 (sıfır) olarak belirlendiğinden davacı lehine sürekli maluliyet zararı hesaplaması yapılmadığı, davacının zarar verici olayın vukuu bulduğu 31.08.2011 tarihinde, 10 yaşında olduğu üretici konuma geçmediği, dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatı talep hakkı bulunmadığının hesaplandığı bildirilmiştir.
06/04/2022 tarihli aktüerya bilirkişisinin ek raporunda ise Mahkememizin 2012/477 Esas sayılı birleşen dava yönünden müteveffa …’in dava konusu olay sonucu ölmesi nedeniyle, eşi … için 1.000,00 TL, oğlu … için 500,00 TL ve kızı … için 500,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminat talep edildiğini, davacılar … lehine 623.891,11 TL, … lehine 6.575,16 TL ve … lehine 54.298,38 TL olmak üzere toplam 684.764,65 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, hesaplanan toplam zararın kaza tarihi itibariyle 200.000,00 TL olan poliçe limitini aştığı, her bir hak sahibin zararının, poliçe limitine garameten dağıtılması sonrasında, … lehine 182.220,60, … lehine 1.920,41 TL ve … lehine 15.858,99 TL tazminat hesaplandığı, dava konusu kazaya karışan, … plakalı sigortalı aracın hususi/otomobil olduğunun tespiti edildiği, sigorta şirketi aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde, (davadan önce davalının temerrüde düşürüldüğünü ispatlar belge bulunmadığından) 10.02.2012 dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği, Mahkememizin 2012/475 Esas sayılı dava (ası dava) yönünden davacı vekilince davacı … lehine, 2.000,00 TL bakiye maddi tazminat talebinde bulunulduğu, davacı …’in yolcu konumunda olduğu dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu anlaşılmakla, hesaplanan maddi zarardan TBK 52 inci maddesi kapsamında kusur indirimi yapılmadığı, davacı …’in 11.06.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, inceleme konusu trafik kazası nedeniyle, Adli Tıp raporuyla davacının engel oranı 0 (sıfır) olarak belirlendiği için davacı lehine sürekli maluliyet zararı hesaplaması yapılmadığı, zarar gören …’in zarar verici olayın vukuu bulduğu 31.08.2011 tarihinde, 10 yaşında olduğu üretici konuma geçmediğini, dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatı talep hakkı bulunmadığının hesaplandığı, zarar gören …’in geçici iş göremezlik zararının oluşacağının kabulü halinde, 1.797,63 TL geçici iş göremezlik zararı hesaplandığını bildirmiştir.
Davacı vekili 13/05/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebini 201.797,63 TL’ye yükselttiğini bildirmiş ve bedel artırım talebine yönelik harcını yatırmıştır.
Söz konusu bedel artırım dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş ve davalı tarafça davacının bedel artırım dilekçesine cevap verilmiştir.
Yukarıda bahsi geçen ve uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda; asıl davaya ilişkin kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre alınan davacı maluliyetine ilişkin Adli Tıp kurumu raporu ile asıl davada talep edilen cismani zarara yönelik maddi tazminat talebi ile birleşen davadaki davacılar destekten yoksun kalma taleplerinin hesaplanmasına yönelik aldırılan aktüerya bilirkişisinin kök ve ek raporları dikkate alındığında; asıl davada davacı … bakımından, 11.06.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, inceleme konusu trafik kazası nedeniyle, Adli Tıp raporuyla davacının engel oranı 0 (sıfır) olarak belirlendiği için davacı lehine sürekli maluliyet zararı hesaplaması yapılmadığı, zarar gören …’in zarar verici olayın vukuu bulduğu 31.08.2011 tarihinde, 10 yaşında olduğu üretici konuma geçmediğini, dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatı talep hakkı bulunmadığı tespit edilmekle, asıl davanın reddine; birleşen dava yönünden ise müteveffa …’in dava konusu olay sonucu ölmesi nedeniyle, eşi … için 1.000,00 TL, oğlu … için 500,00 TL ve kızı … için 500,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminat talep edildiğini, davacılar … lehine 623.891,11 TL, … lehine 6.575,16 TL ve … lehine 54.298,38 TL olmak üzere toplam 684.764,65 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, hesaplanan toplam zararın kaza tarihi itibariyle 200.000,00 TL olan poliçe limitini aştığı, her bir hak sahibin zararının, poliçe limitine garameten dağıtılması sonrasında, … lehine 182.220,60, … lehine 1.920,41 TL ve … lehine 15.858,99 TL tazminat hesaplandığı, dava konusu kazaya karışan, … plakalı sigortalı aracın hususi/otomobil olduğunun tespiti edildiği, sigorta şirketi aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde, (davadan önce davalının temerrüde düşürüldüğünü ispatlar belge bulunmadığından) 10.02.2012 dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği tespit edilmekle, birleşen davanın ise kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl dava bakımından;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 21,15 TL peşin harcın, 675,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 615,45‬ TL’nin davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Kullanılmayan gider avansı var ise hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
Birleşen 2012/477 Esas sayılı dosya bakımından;
1-Davanın KABULÜ ile davacı … için 182.220,60 TL, … için 1.920,41 TL, ve … için 15.858,99 TL destekten yoksun kalma tazminatının 10/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
2-Alınması gereken 13.662,00 TL harçtan peşin alınan 21,15 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 13.640,85‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 31.251,67 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 21,15 TL Başvurma harcı, 21,15 TL Peşin harç, 3,30 TL Vekalet harcı, 64,50 TL posta ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 110,1‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan gider avansı var ise hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı-birleşen dosya davacılar vekili ve davalı-birleşen dosya davalısı Mapfre Sigorta A.Ş. vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtayda temyiz konun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/10/2022

Katip 180999
E-imzalı.

Hakim 109810
E-imzalı.