Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/255 E. 2023/323 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2019/255 Esas
KARAR NO : 2023/323

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – ….
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 28/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/05/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 12.06.2018 tarihinde, … MAN marka, 2012 model, çekici satın aldığını, müvekkilinin satın almış olduğu aracı 2018 yılının Kasım ayında kasko yaptırmak istediğini ve davalı şirket tarafından bu çekicinin pertte ayrıldığını 12.11.2018 tarihinde öğrendiğini, davalı şirketçe pertte ayırma gerekçesi olarak aracın 02.11.2018 tarihinde yapmış olduğu kazadan dolayı ağır hasar alması olduğunun yazıldığını, müvekkilinin bu duruma çok şaşırdığını ve kendi aracının 02.11.2018 tarihinde herhangi bir kazaya karışmadığını ve hasar almadığını beyan ettiğini, müvekkilinin davalı şirketin müşteri temsilciliği telefonundan davalı şirketin yetkililerine devalarca ulaşmıştığını, durumu anlattığını, aracının kaza yapmadığını bu nedenle pert kaydının düzeltilmesini talep ettiğini, davalı şirket temsilcilerinin, müvekkile yaptıkları hatayı düzelteceklerini defalarca söylemeleri karşısında pert kaydını düzeltmediklerini, müvekkilinin aracı ticari olarak kullanmakta ve aylık ortalama 15.000 TL gelir elde ettiğini, müvekkilinin, aracın pertte ayrıldığını öğrenmesi üzerine, aracı ticari olarak kullanmadığını ve garaja çektiğini, aracın 2018 yılının Kasım, Aralık, 2019 yılının Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarında garajda kaldığını, müvekkilinin aracın pertte ayrılması nedeniyle, trafik cezası kesilmemesi, bir kazaya karıştığı takdirde pert araçla trafikte çıkması nedeniyle kusurlu sayılmaması ve aracına idari yaptırım uygulanmaması için trafiğe çıkmadığını ve araç çalışmadığı için müvekkilinin kazanç kaybı olduğunu, davalı şirket tarafından, müvekkilinin aracının pert kaydının düzeltmemesi üzerine, taraflarınca arabulucuya başvuru yapılarak, aracın pert kaydının düzeltilmesi ve müvekkilinin zararının karşılanması konusunda davalı şirket ile uzlaşma isteği talebinde bulunduklarını, davalı şirketin ilk oturumda süre talep etmesi üzerine ikinci oturumun yapıldığını, ikinci oturumda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, bu arada davalı şirketin kendilerine herhangi bir beyanda bulunmadan uzlaşma görüşmeleri devam ederken müvekkilinin aracının pert kaydını düzelttiğini, müvekkilinin arabuluculuk görüşmeleri sona erdikten sonra araç sorgulamadan düzeltildiğini öğrendiğini, bu arada davalı şirketin kendilerine herhangi bir beyanda bulunmadan uzlaşma görüşmeleri devam ederken müvekkilinin aracının pert kaydını düzeltiğini, müvekkilinin arabuluculuk görüşmeleri sona erdikten sonra araç sorgulamadan düzeltildiğini öğrendiğini, müvekkilinin, aracın pert kaydının düzeltildiğini öğrendikten sonra aracı ticari olarak tekrardan kullanmaya başladığını, yukarıda yazılı olduğu üzere müvekkilinin aracını davalı şirketin haksız şekilde perte ayırması nedeniyle yaklaşık olarak 6 ay kullanmadığını bu nedenle kazanç kaybı olduğunu, müvekkilinin aracını çalıştırdığı zamanlarda ortalama aylık 15.000 TL gelir elde ettiğini, araç çalışmadığı için müvekkilinin bu kazançtan mahrum kaldığını ayrıca müvekkilinin aracını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası için 4.444,97 TL ödeme yaptığını, araç altı ay çalışmadığı için müvekkilinin 2.222 TL ayrıca zararı olduğunu, müvekkilinin aracının çalışmış olduğu aylarda elde etmiş olduğu gelirlerle ilgili faturaları daha sonra mahkememize ayrıntılı olarak sunacaklarını, aracın pertte ayrılmasında müvekkilinin hiç bir kusuru bulunmadığını, tüm kusurun davalı şirkete ait olduğunu, bu nedenle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tamamından sorumlu olup, müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmini için iş bu davanın açılma zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL maddi tazminatın avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 04/07/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davanın yetkili mahkemede ikame edilmediğini, müvekkili şirketin adresinin “Smart Plaza A blok Rüzgarlıbahçe Mahallesi Kavak Sokak No.31 34805 Kavacık Beykoz/İstanbul” olduğunu, bu sebeple yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olup, huzurdaki davanın yetki nedeniyle usulden reddedilmesini talep ettiklerini, yanlış bildirim sebebiyle müvekkili şirketin kusuru bulunmadığını, kaldı ki, davacı tarafın dilekçesinde belirttiği sorun giderilmiş olup, halihazırda davacıya ait araç üzerinde hasar kaydı bulunmadığını, belirtilen sebeplerle davanın reddedilmesini talep ettiklerini, davacı tarafa ait …plakalı aracın daha önce Cemrin Taşımacılık Gıda İnş. Ltd. Şti. firmasına ait olduğunu, aracın işbu firmaya ait olduğu dönemde müvekkili şirket nezdinde 166635517 numaralı poliçesi bulunmakta olduğunu, işbu firma tarafından aracın davacı tarafa satılması akabinde Cemrin Taşımacılık Gıda İnş. Ltd. Şti. firmasının müvekkili şirket nezdinde bulunan 166635517 numaralı poliçesi ile bağlantılı olarak zeyilname düzenlendiğini, zeyilname ile 06 BV 0348 plakalı araç teminattan çıkarılarak Cemrin firmasına ait … plakalı aracın teminat altına alındığını, … plakalı aracın 02.11.2018 tarihinde kazaya uğradığını ve pert olduğunu, davaya konu …plakalı aracın, başlangıçta 166635517 numaralı poliçeye konu olduğundan tramer bildiriminde sistemsel problem meydana geldiğini, yaşanan hatanın işbu durumdan kaynaklanmakta olup, hatanın meydana gelmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığını, Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi’ne yazılacak müzekkere ile işbu hususun tespit edilebileceğini, bahse konu hatanın Sigorta Bilgi Gözetim Merkezi ile görüşülerek en kısa sürede giderildiğini, ikrar anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirket tarafından tazminat ödenmesi gerektiği kabul edilse dahi, davacının gerçek zararını ispat etmekle yükümlü olduğunu, zarar miktarını ispat edemeyen davacının davasının reddedilmesini talep ettiklerini, davacının, maddi zararın tahsilini talep ettiğini, kayıt düzeltilmiş olduğundan davanın reddedilmesi gerekmekle birlikte, mahkememiz aksi kanaatte ise, davacının maddi zararını ispat etmesi gerektiğini, davacının fahiş maddi zararına yönelik ifadesinin gerçekle bağdaşmadığını, kaldı ki davacının bu süreçte aracı kullanamadığını da somut belgeler ile ispat etmesi gerektiğini, davacının zarara uğradığının kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın aracı ticari olarak kullandığını ve gelir elde ettiğini iddia ederek tacir olduğunu beyan ettiğini, bu halde, davacının vergi levhasının, beyannamelerinin ve önceki kira sözleşmelerinin, defterlerinin dosyaya celp edilmesini talep ettiklerini, nitekim, davacının, aylık 15.000,00 TL zarara uğradığını iddia ettiğini, bu doğrultuda, davacı tacir ve defter tutmak vergi yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olduğunu kaldı ki , Vergi Usul Kanunu’nun 177. Maddesinde; “(değişik 30/12/1980 – 2365/26 md.) aşağıda yazılı tüccarlar, ı’inci sınıfa dahildirler:1. satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 7.200.000.000 (504 sıra no.lu v.u.k genel tebliği ile 1.1.2019’dan itibaren 230.000 -tl) veya satışları tutarı 8.640.000.000 (504 sıra no.lu v.u.k genel tebliği ile 1.1.2019’dan itibaren 320.000 -tl) lirayı aşanlar 2. birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 3.600.000.000 lirayı (504 sıra no.lu v.u.k genel tebliği ile 1.1.2019’dan itibaren 120.000 -tl) aşanlar; 3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (504 sıra no.lu v.u.k genel tebliği ile 1.1.2019’dan itibaren 230.000 -tl) lirayı aşanlar; 4. her türlü ticaret şirketleri (adi şirketler iştigal nevileri yukardaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.); 5. kurumlar vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler (bunlardan işlerininin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına maliye bakanlığınca müsaade edilir.); 6. ihtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler. (ek fıkra : 21/1/1983 – 2791/4 md.; mülga : 4/12/1985 – 3239/136 md.)” hükmünün yer aldığını, davacının beyanına göre yıllık kazancının 180.000,00 TL olduğundan işbu hükmün 2. fıkrası uyarınca, davacının birinci sınıf tüccar statüsünde olduğunu, aynı kanun’un 176. maddesi uyarınca davacı tarafın bilanço esasına göre defter tutması gerektiğini, bu bağlamda, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın zararını defterleri ile ortaya koyması gerektiğini, bununla birlikte, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin 2. fıkrasında Maliye Bakanlığı’nın mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme konusunda Maliye Bakanlığı’na yetki verildiğini, bu doğrultuda sırasıyla 320,323,324 ,334,459,479 ve 480 sıra no’lu VUK genel tebliğleri ile 268 ve 298 seri numaralı gelir vergisi genel tebliğlerinin yayınlanarak konunun usul ve esaslarının belirlendiğini, işbu usul ve esaslara göre 7.000 TL’yi aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması ve bu tahsilat ve ödemelerin söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik edilmesinin zorunlu olduğunu, işbu zorunluluğa aykırı hareket edilmesinin cezai yaptırıma bağlandığını, davacı tarafın işlemlerini banka kanalı ile yapması Vergi Usul Kanunu’na göre uyulması mecburi bir eylem olduğunu, bu doğrultuda, kesinlikle ikrar anlamına gelmemekle birlikte, davacının zararı mevcut ise dahi söz konusu vergisel yükümlülükler ve davacının tacir olduğu dikkate alındığında davacının iddia ettiği zararının kazancı banka kayıtları, faturalar ve vergi dairesi nezdinde bulunan bilgi ve belgeler gibi somut deliller ile ispat edilmesi gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi uyarınca karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortasının yaptırılmasının zorunlu olduğunu, dolayısıyla, işbu poliçenin ihtiyari bir poliçe olmadığını, davacının, trafik sigortasını kanundan doğan yükümlülüğü çerçevesinde tanzim ettirmiş olduğundan ikrar anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, Borçlar Kanunun’nun 50. maddesinde ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu, “zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” şeklinde belirtildiğini, davacı tarafın, davaya konu işlemde müvekkili şirketin kusurlu olduğuna ilişkin belge ibraz edemediği gibi zararını ispat edecek bilgi ve belgeyi de sunmadığını, iddiasını ispat edemeyen davacının davasının reddedilmesini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafın, faiz başlangıç tarihi belirtmediğinden müvekkili şirketin ancak dava tarihi itibariyle faizden sorumlu olabileceğini, yukarıda belirtilen ve re’sen değerlendirilecek sebeplerle, davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, “Davacıya ait ticari aracın davalı … şirketi tarafından sigorta edildiği dönemde hasar görmediği halde sigorta bilgi gözetim merkezine hasar pert ihbarı yaparak aracın çalışmasına neden olduğunu ileri sürerek tazminat talebi ” istemine ilişkindir.
Talep, cevap, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin Trafik Tescil Müdürlüğü’nün yazı cevapları, ticari defterler, poliçe ve hasar dosyası, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya ibraz edilen 09/11/2021 tarihli rapor, 31/01/2022 tarihli ek rapor ve 24/02/2023 tarihli ikinci ek rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dosyada mevcut ve birbirleri ile uyumlu bilirkişi kök ve ek raporlarında özetle; 31/01/2022 tarihli ek raporda, davacı …’un ticari faaliyeti kapsamında 12.11.2018 -03.05.2019 tarihleri arasında düzenlemiş olduğu fatura olup olmadığı incelenmiş, davacının 2018 yılının Kasım-Aralık ve 2019 yılının Ocak –Şubat-Mart ve Nisan aylarında düzenlenmiş faturalarının mevcut olduğu görülmüş olup, kök rapordaki davacının üçer aylık gelirlerini gösterir Geçici Vergi Beyannamelerinin yer aldığı tablodan da anlaşılacağı üzere, davacının 2008 yılında gelirleri artarak devam ederken, 2008/4 (Ekim ,Kasım Aralık) dönemi sonrasında, 2009/1 ( Ocak, Şubat, Mart) ve 20019/2 (Nisan,Mayıs,Haziran) dönemi gelirlerinde ciddi bir azalma olduğu, söz konusu azalma aracın pert kaydının düzeltildiği tarihe kadar devam ederken, aracın pert kaydının düzeltildiği 03.05.2019 tarihi sonrası 2009/3 (Temmuz Ağustos, Eylül) ve 2019/4 dönemlerinde davacı gelirlerinin tekrar artmaya başladığınını anlaşıldığı, yukarıda da açıklandığı üzere, her ne kadar davacının aracın pert kaydının olduğu 12.11.2018 -03.05.2019 tarihleri arasında da fatura düzenlediği tespit edilmiş ise de, aracın çalışmasının yasak olduğu bu dönem aralığında kaçak olarak kısıtlı bir şekilde çalıştığı, bu nedenle de elde etmesi gereken geliri elde edemediğinden ve ayrıca, kök raporda bu faturalarında değerlendirildiği geçici vergi beyanları dikkate alınarak hesaplama yapıldığından, kök raporda hesaplandığı şekilde davacının 12.11.2018 -03.05.2019 tarihleri arasında 1.980,48- TL kazanç kaybı tutarında bir değişiklik olmadığı yönünde görüş ve hesaplamaları içeren rapor sunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda içeriği açıklanan bilirkişi kök raporu ve 2. ek raporu ile aynı doğrultuda olan bilirkişi ek raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu sonucuna varılarak raporda belirtilen tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 1.980,48 TL’nin avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 161,65 TL nin davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanıp takdir edilen 1.980,48 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 44,40 TL Başvurma harcı, 341,55 TL Peşin harç, 6,40 TL Vekalet harcı toplamı 392,35‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
203,5‬0 TL tebligat ve posta gideri, bilirkişi ücreti 1.100,00 TL olmak üzere toplam 1.303,5‬0 TL’nin kabul ve red oranı dikkate alınarak 129,04 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanıp takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. Maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre 1.189,32‬ TL’sinin davacıdan 130,68‬ TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Kullanılmayan gider avansı var ise hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı28/04/2023
Katip …
E-imzalı.

Hakim …
E-imzalı.