Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/262 E. 2021/53 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/262 Esas – 2021/53
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/262 Esas
KARAR NO : 2021/53

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2018
KARAR TARİHİ : 28/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2021

Mahkememizin yukarıdaki esasına kayden açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili Av. Oğuzhan Karaahmetoğlu sunduğu dava dilekçesinde özetle; dava konusu Konya Havaalanı Garaj binası yapım işinin 05/07/2010 tarihinde anahtar teslimi götürü bedel usulü ile davalı şirkete ihale edildiğini, davalı Şirket ile 17/09/2010 tarihinde sözleşme imzalandığı ve 31/12/2020 tarihinde işin kesin kabulü yapılarak kesin hesaba bağlandığını, kesin kabul sonrasında Konya Havaalanı Başmüdürlüğü tarafından yapılan incelemede sözleşme konusu iş kapsamındaki garaj binası önündeki beton sahada 4 adet anoda oturma ve oturmadan dolayı çatlamaların olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle sözkonusu ayıbın giderilmesi için davalı Şirkete bildirimde bulunulmasına rağmen davalının cevap vermesine rağmen ayıbı gidermediğini, müvekkili kurum teknik elemanları tarafından 08/08/2016 tarihinde iş sahasında yapılan inceleme sonucunda garaj binası önündeki çatlakların bölgesel obruk çöküntülerinden olmadığı, kaplama altyapısında zaafiyet oluştuğunun düzenlenen raporda belirtildiğini, sözkonusu ayıbın davalı yüklenici nam ve hesabına giderilmesi için müvekkili Şirket tarafından 28.797,45-TL ödendiğini beyanla anılan ödeme konusu alacağın davalıdan 10/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ve yargılama giderleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı Şirket yetkili temsilcisi sunduğu cevap dilekçesinde özetle;dava konusu işin kesin kabulünün 2012 yılında gerçekleştiği ve davanın 2018 yılında açıldığı dikkate alındığında; davanın zamanaşımına uğradığını, davada husumetin diğer yüklenicilere yöneltilmesi gerektiğini, davacı kurumun teknik personeli tarafından sözleşme konusu işin sahada denetlendiğini ve gizli ayıbın ve buna bağlı olarak sorumluluklarının da mevcut olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
-Hak ediş belgeleri ve taraflar arasında imzalanan sözleşme ile ekleri .
-Bilirkişi asıl ve ek raporu .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 470 v.d.m. ile 97.m. gereğince eser sözleşmesine aykırılık nedeni ile doğduğu ileri sürülen nama ifa alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Dosyamıza taraflar arasında imzalanan sözleşme ve eki hak ediş evrakları celp edildikten sonra konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda özetle; dava konusu iş sahasında davalı yüklenici tarafından inşa edilen eserin kesin kabulünden sonra eserdeki “beton sahadaki anolarda oturma ve oturmadan dolayı çatlamalar” şeklinde ayıplar meydana geldiği, bu ayıbın kabul işlemleri sırasında tespitinin mümkün olmadığı ancak kullanım ve uygun mevsimsel ve iklim şartlarının gerçekleşmesinin ardından ortaya çıkabilecek gizli ayıp niteliğinde olduğu, yöntemine göre gözden geçirilmekle fark edilemeyecek kusurlar (gizli ayıplar) için yüklenicinin sorumluluğunun 20 yıl süreyle devam edeceği, davalı Şirketin nam-ı hesabına piyasadan hizmet satın alınarak yapılan onarım nedeni ile davacının davalı Şirketten 28.797,45-TL alacak talebinde bulunabileceği mütalaa edilmiştir.
Davalı vekilinin asıl rapora yönelik gerekçeli itirazları üzerine aynı bilirkişi heyetinden alınan ekdavalı raporda ise; davalı vekilinin asıl rapora yönelik tüm itirazları bentler halinde ve denetime elverişli şekilde irdelendikten sonra dava konusu iş sahasındaki çökme sonrasında davacı idare tarafından piyasadan 3 adet teklif alınarak değerlendirme yapıldıktan sonra işin onarımının davalı Şirketin nam-ı hesabına gerçekleştirildiği , onarım konusu işin niteliği ve kullanılan malzeme ile işçilik fiyatları dikkate alındığında; işin onarımının yapıldığı 2017 yılındaki serbest piyasa fiyatları itibariyle KDV dahil 28.979,45-TL nam-i ifa bedelinin makul olduğu belirtilmiştir.
Dosyamızda davalı Şirket vekili ayıbın varlığının müvekkiline usulüne uygun şekilde süresinde ihbar edilmediğini ileri sürmektedir. Ancak sözkonusu iddiaya itibar edilmemiştir. Bilindiği üzere; toplanan delillere ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 v.d. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup davacı idare iş sahibi yüklenici, davalı ise; yüklenici konumundadır.
Bilindiği üzere; eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıp, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin ondan beklediği amaca göre eserde bulunması gereken bazı niteliklerin bulunmaması veya olmaması gereken bozuklukların bulunması olarak ifade edilmektedir. Eserin ayıplı yapılmış olması sözleşmeye aykırılık teşkil eder.
Açık ayıp, eserin tesliminden sonra makul süre içerisinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilebilecek ayıplardır. Gizli ayıplar ise, basit bir kontrol ve muayene ile ortaya çıkmayıp kullanılmaya başlamasından sonra ortaya çıkan ayıplardır.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde iş sahibi, 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda, eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda ise aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca, ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmâl etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
Bu bağlamda, dosyamıza celp edilen sözleşme ve eki belgelere göre; 10/09/2010 tarihli sözleşme konusu işin kesin kabulü 31/12/2012 tarihinde gerçekleşmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin eki niteliğinde olan Yapım İşleri Genel Şartnamesinin “Yüklenicinin Bakım ve Düzeltme Sorumlulukları” başlıklı 26.maddesinin son fıkrasına göre; “Yapım işlerinde yüklenici ve alt yükleniciler yapının fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılmaması, hileli malzeme kullanılması ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan zarar ve ziyandan yapının tamamı için işe başlama tarihinden itibaren kesin kabul tarihine kadar sorumlu olacağı gibi kesin kabul onay tarihinden itibaren de on beş yıl süreyle müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiştir.Diğer taraftan, dava konusu ödemenin 2017 yılında yapıldığı ve akdi ilişkiye dayalı olarak talepte bulunulduğu dikkate alındığında da; 6098 sayılı TBK’nın 147.m. gereğince uygulanması gereken 5 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolmadığı sabittir. Bu nedenle, davalı vekilinin dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen ayıp ihbarı ve zamanaşımı ile hak düşürücü süre itirazlarına itibar edilmemiştir. (Nitekim, Yargıtay 15.H.D. Başkanlığı’nın 18/09/2013 tarih, 2012/5382E., 2013/4947K. ilamında da kesin kabulden sonrası garanti süresi içerisinde davalı yüklenicinin eserde kesin kabulden sonra ortaya çıkan gizli ayıplardan hukuki sorumluğunun devam ettiği açıkça vurgulanmıştır.)
Bu bağlamda, davacı ile davalı yüklenici Şirket arasında dava dilekçesinde bahse konu işin yapımı için eser sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşme konusu edimini tam ve gereği gibi ifa etmediği, havaalanı sahasındaki garaj binası önünde anolarda oturma ve çatlamaların işin kesin kabulünün gerçekleşmesinden ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacı iş sahibinin dosyamıza sunulan ve Mahkememiz’ce de denetime elverişli görülmekle benimsenen bilirkişi asıl ve ek raporu da dikkate alındığında; davacı tarafından serbest piyasadan hizmet alımı yolu ile onarımının yapıldığı ve … şahıs firması tarafından düzenlenen 10/10/2017 tarih ve 076641 no’lu fatura bedelinin 2017 yılı rayiç piyasa fiyatları ile uyumlu olduğu, bu durumda davacı iş sahibinin nam-ı ifa bedeli olarak dava dışı 3. Kişiye ödediği 28.797,45-TL’yi davacının davalıdan talep etmekte haklı olduğu vicdani kanaatine varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle; davacı Şirketin ödeme belgesini sunmaması nedeni ile davalı yönünden ödeme ve temerrüt tarihi kesin olarak tespit edilememekle; dava tarihinde temerrüt olgusunun gerçekleştiği kabul edilerek davanın kabulü ile; dava konusu anılan miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE; dava konusu 28.797,45-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harç nispi 1.967,15 -TL olup davacı tarafından peşin yatırılan 491,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.475,36-TL harcın davalıdan alınarak Maliye Hazinesine gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki AAÜT gereğince nispi 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Bu dava kapsamında davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 811,70-TL yargılama giderinin HMK 326/2.m. gereğince davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerini yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK’nın 6763 sayılı Kanun ile değişik 341 ve 345.m. gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2021