Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/700 E. 2022/486 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/700 Esas – 2022/486
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/700 Esas
KARAR NO : 2022/486

HAKİM …
KATİP :…

DAVACI : …
DAVALI : …

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili, davalılar bünyesinde Gaziantep Hava Limanında çalışmakta iken emeklilik nedeniyle iş akdi sona eren dava dışı işçi …’e davacı tarafından 10.05.2016 tarihinde brüt 41.404,91 TL tutarında kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, taraflar arasında imzalanmış olan hizmet alım sözleşmelerinde yüklenici işçilerinin alacaklarından sorumluluğun davalılara ait olduğunun düzenlendiğini belirterek dava dışı işçiye ödenen 41.404,91 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalılara dava dilekçesi açıklamalı davetiye ile yöntemine uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılardan … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle;11.09.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6552 Sayılı (Torba) Kanun’un 8.maddesi ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 112.maddesine eklenen Ek fıkra ile getirilen yeni düzenlemelere göre, son alt işverenle yapılmış olan iş sözleşmesinin 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona eren işçilerin kıdem tazminatının ilgili kamu kuruluşu (somut olayda …Genel Müdürlüğü) tarafından ödenmesi gerektiğini, bu kapsamda ödeme yapan …’nin davalı …’e kıdem tazminatı yönünden yönelttiği rücu talebinin yasal dayanağının bulunmadığını, davalı …’in hukuki sorumluluğunın 2014 yılındaki devirden sonraki iki yıllık sürenin dolmuş olması nedeniyle sona erdiğini, işçilerin davacı …’nin işçileri olup davalı şirketten sonra da davacı kurum bünyesinde çalışmaya devam ettiklerini, yüksek mahkeme içtihatlarında da kabul edildiği üzere alt işverenler değişmesine karşın aralıksız olarak istihdam edilen işçilerin asıl işverenin işçileri olarak kabul edilmesi gerektiğini, zira bu işçilerin istihdam edilmesinde davalının herhangi bir tasarrufu olmayıp …’nin talebi doğrultusunda sözleşmelerinin yenilendiğini, …’nin işçilerin kıdem tazminatı taleplerinden asıl işveren olarak tek başına sorumlu olduğunu, davacı kurum ile davalı şirket arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmesinde kaç işçi çalıştırılacağı, işçilere vasıflarına göre ne kadar maaş verileceği ayrıntılı şekilde düzenlendiğini, sözleşmede sözleşmenin bedeli ve bedele dâhil giderlerin ayrı ayrı sayıldığını, madde metninde işçiye ödenecek maaş, sigorta, giyim yardımı yemek bedeli, yol ücretinin yükleniciye ait olduğu kararlaştırıldığını, sözleşme eki Yaklaşık Maliyet Hesap Tablosunda da bu kalemlere yer verildiğini, davalını da yaklaşık maliyet hesap tablosunda belirlenen kalemlere göre teklif vermek suretiyle ihaleyi aldığını, bu durumda alt işverenin işçiye karşı sorumluluğunun yukarıda sayılan kalemlerle sınırlı olup bu kalemler içinde yer almayan fazla mesai, yıllık ücretli izin, UBGT, ihbar ve kıdem tazminatı alacaklarından işçiye karşı üst işveren tek başına sorumlu olduğunu, idarenin bu alacaklar sebebiyle davalı şirkete rücu edebilmesi için ihale teklifine esas olan yaklaşık maliyet hesap tablosunda bu kalemlerin yer alması gerektiğini, ihale bedelinin tespitinde esas alınan ve davacı üst işveren tarafından hazırlanmış bulunan yaklaşık maliyet hesap tablosunda yer almayan kıdem tazminatına dair alacak talebini kabul etmediklerini, ayrıca davacının dava dilekçesinde dava dışı işçilere yapılan ödemelerin davalılarca müştereken-müteselsilen ödenmesini talep etmiş ise de TBK 167. maddesi uyarınca taraflar arasında hukuki ilişkinin niteliğinin eşit sorumluluğu gerektirmediğini, davalı şirketin …tarafından ihale edilen hizmeti yürüttüğü sürenin 1 yıl 9 ay olduğunu, oysa diğer davalılar tarafından bunun çok daha üstünde bir müddet bu hizmetin yürütüldüğünü, işçilerin davacı …’nin asıl işveren olması ve değişen alt işverenler döneminde aralıksız olarak çalışmaya devam etmeleri karşısında davacının işçisi olduğunun kabulü gerektiğini, aksi halde dahi bu işçilerin davalılar bünyesinde çalıştığı süre ve ücret ile sınırlı olarak ve davalıların sorumluluklarının ayrı ayrı tespit edilerek sorumlu tutulmaları gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı… vekili, rücua konu edilen ve dava dilekçesinde sadece “kıdem tazminatı alacağı” olarak açıklanan dava konusu alacak nedeniyle davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, çünkü tazminat alacaklısının davalıdan herhangi bir tazminat alacağı olmadığını, bu nedenle, davalı şirket hakkında dava da açılmadığını, 11.09.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılıKanun’un 8. maddesiile 4857 sayılı iş Kanunu’nun 112. Maddesine eklenen ek fıkra ile; getirilen hüküm gereği son alt işverenle yapılmış olan iş sözleşmesinin 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14 üncü maddesine göre sona eren işçilerin kıdem tazminatının ilgili kamu kuruluşu tarafından ödenmesi gerekmekte olup …’nin davalı şirkete rücu hakkı bulunmadığını, hizmet alım sözleşmesinde sözleşmenin bedeli ve bedele dahil giderlerin ayrı ayrı sayıldığını, kıdem tazminatının sözleşme ekinde yer alan maliyet hesap tablosunda gider olarak gösterilmediğini, ihale teklifine esas olan yaklaşık maliyet hesap tablosunda yer almayan kıdem tazminatını üst işverenin ödemekle yükümlü olduğunu, davalı şirkete rücu edilemeyeceğini, bunun yanı sıra, Yargıtay kararlarına göre asıl iş veren ve son alt iş verenin kıdem ve ihbar tazminatının tamamından ve yıllık izin ücretinin tamamından sorumlu olduğunu, önceki devreden alt işverenlerin ise yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatından sorumlu olmadığından, kıdem tazminatından ise sadece kendi dönemleriyle sınırlı olarak ve devir tarihindeki ücretle sınırlı olarak, sorumlu olduklarını, devreden alt işveren olan tüm davalılar için işçiyi çalıştırdıkları dönemle ve devir tarihindeki ücrete göre sorumlu oldukları kıdem tazminatı miktarının ayrı ayrı hesaplanarak talep edilmesi gerektiğini, tüm davalıların müşterek müteselsil sorumluluğunun bulunmadığını, davadan önce temerrüt olmadığı için faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Ltd Şti, hizmet alım sözleşmesinde sözleşmenin bedeli ve bedele dahil giderlerin ayrı ayrı sayıldığını, kıdem tazminatının sözleşme ekinde yer alan maliyet hesap tablosunda gider olarak gösterilmediğini, ihale teklifine esas olan yaklaşık maliyet hesap tablosunda yer almayan kıdem tazminatını üst işverenin ödemekle yükümlü olduğunu, dava dışı işçinin 2005 yılından 2016 yılına kadar alt işverenler farklı da olsa davacı nezdinde aralıksız çalıştığını, ortada muvazaalı işçi çalıştırma olduğunu, bu nedenle işçilik alacaklarından davacının sorumlu olduğunu, davacının davalılardan teselsül hükümlerine göre talepte bulunamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar ise davaya cevap vermedikleri gibi kendilerini de vekil ile ettirmemişlerdir.
DELİLLER :
1-) Dava konusu işçilik alacağı ödemesine ait belgeler ile dava dışı işçilerin SGK hizmet döküm cetveli.
2-)Taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi ve ekleri ile genel ve teknik şartnameler.
3-) Hesap bilirkişi asıl ve ek raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hizmet alım sözleşmesine istinaden doğan dava dışı işçiye yapılan ödemenin yüklenici şirketlerden rücuen tahsili istemidir.
Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyamızda davalı… vekilinin ve davalı … vekilinin zamanaşımı def’i ileri sürdüğü dava konusu ödemenin yapıldığı tarih 10/05/2016 olup taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi dikkate alındığında; dava tarihi itibariyle 6098 sayılı TBK’nın 146.m. gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmakla; zamanaşımı def’ine itibar edilmemiştir.
Davalı … vekilinin pasif husumet itirazının da imzalanan hizmet alım sözleşmesinde müvekkili Şirketin taraf konumunda olduğu dikkate alınarak yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra dosyamız hesap bilirkişisine tevdi edilerek hesap bilirkişisinden rapor alınmış, alınan 13/09/2021 tarihli rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülmediğinden yeniden rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyamıza sunulan ve Mahkememiz’ce de denetime elverişli görüşmekle benimsenen 21/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Şartnamenin 6.bölümü ile belirlendiğini, yüklenicinin bunlara uymakla yükümlü olduğunun düzenlendiğini, Teknik şartnamelerde ise “4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrasına göre İdare ile yüklenici arasında özel güvenlik hizmet alımı ilişkisi nedeniyle kurulan ilişki asıl-alt işveren ilişkisi kabul edilmiştir. Bu çerçevede yüklenici çalıştıracağı özel güvenlik görevlileri ile ilgili olarak 5188 sayılı Yasa, 5510 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasa ile ilgili yönetmelik, genelge ve amir yazılarda hüküm altına alınan tüm yasal düzenlemelerden kaynaklanan işçi haklarını yerine getirmek zorundadır.” şeklinde hükme yer verildiğini, hukuki takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davacının davalıya rücu talebi yöneltebileceği kabul edildiği takdirde, her bir davalının alt işverenlik dönemine isabet eden alacakların tamamen mi yoksa 1/2 mi olacağı konusunun hukuki mesele olduğunu, takdirin Mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
Dosya kapsamında toplanan delillere göre; davacı kurum ile davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, dava dışı ödeme yapılan işçinin davalı yüklenici şirketlerde sözleşme konusu dönemlerde çalışarak emekli olduğu ve bu sebeple işçiye kıdem tazminatının davacı kurumca ödendiği sabit ve çekişmesizdir. Bu bağlamda, davacının dava konusu işçilik alacağı ödemeleri nedeni ile davalı yüklenici Şirketlere rücu hakkının doğup doğmadığı ve mevcut ise; sorumluluk miktarlarının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere; yerleşik yargısal içtihatlar gereğince davacı kurumun davalı yüklenici şirket ile aralarında imzalanan hizmet alım sözleşmesi ve eklerinde açık hüküm bulunması halinde dava dışı işçilere yaptığı ödemeyi kendilerine rücu etmesi hukuken mümkündür. Aksi takdirde davacı idare ile davalı yüklenici Şirketler dava konusu işçilik alacaklarından ayrı ayrı yarı oranında sorumludur.
Dava konusu alacak, dava dışı işçi …’ün toplam hizmet süresi üzerinden hesaplanan kıdem tazminatı alacağıdır. Kıdem tazminatı alacağında her işverenin dönemsel sorumluluğu bulunmaktadır.
Dosyamıza sunulan ve davalılar ile davacı arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi eki teknik şartnamelerde; sözleşmelerin 22. Ve 23.maddelerinde yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Şartnamenin 6.bölümü ile belirlendiği, yüklenicinin bunlara uymakla yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Teknik şartnamelerde ise “4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6.fıkrasına göre İdare ile yüklenici arasında özel güvenlik hizmet alımı ilişkisi nedeniyle kurulan ilişki asıl-alt işveren ilişkisi kabul edilmiştir. Bu çerçevede yüklenici çalıştıracağı özel güvenlik görevlileri ile ilgili olarak 5188 sayılı Yasa, 5510 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasa ile ilgili yönetmelik, genelge ve amir yazılarda hüküm altına alınan tüm yasal düzenlemelerden kaynaklanan işçi haklarını yerine getirmek zorundadır.” şeklinde hükme yer verilmiştir. Bu haliyle, işçilerin tüm hak ve alacaklarının yüklenici tarafından karşılanacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Bu nedenle, davacı kurum, 21/02/2022 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda dava konusu rücu alacağının tamamını rücuen talep etmekte haklıdır.
Bu bağlamda, dosyamıza sunulan bilirkişi raporu yerleşik içtihatlara ve dosya kapsamına uygun hesaplamayı içermekle Mahkememiz’ce de benimsenerek 21/02/2022 tarihli hesap bilirkişi raporu doğrultusunda herbir davalı yüklenici şirket yönünden dava dışı işçileri çalıştırdıkları süre ve Şirketlerin faaliyet dönemleri esas alınarak yapılan hesaplama denetime elverişli görülmekle Mahkememiz’ce de benimsenerek açıklanan gerekçelerle; davanın kabulüne, dava konusu toplam 41.404,91-TL rücu alacağının herbirinin hüküm fıkrasında belirtilen kısmı ile sınırlı sorumlu olmaları kaydıyla davalılardan ayrı ayrı ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline dair aşağıda şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
Dava konusu toplam 41.404,91 TL alacağın;
1-Davalılardan … Hizmet Organizasyon Sanayi ve LTD. ŞTİ. Bakımından; 278,10 TL, … İnşaat Enerji A.Ş. Bakımından; 10.589,22 TL, …Proje Taahhüt Ticaret LTD. ŞTİ bakımından 3.850,62 TL, … Akaryakıt İnşaat Turizm Ticaret LTD. ŞTİ. Bakımından; 4.545,88 TL, … Temizlik Güvenlik Sistemleri ve İkram Hmetleri LTD. ŞTİ bakımından; 16.686,04 TL, Ürün Ticaret Taahhüt Pazarlama LTD. ŞTİ. Bakımından; 5.455,05 TL, lik kısmı ile sınırlı olmak kaydı ile, ödeme tarihi olan 10/05/2016 tarihinden itibaren, işleyecek avans faizi ile birlikte anılan davalılardan anılan miktarlarla alınarak davacıya verilmesine,
2-)Alınması gerekli karar ve ilam harcı nisbi 2.828,36-TL olup peşin yatırılan 707,10 -TL harcın mahsubu ile bakiye 2121,26-TL harcın davalılardan alınarak Maliye Hazinesine gelir kaydına,
3-) Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı, peşin harç ve vekalet harcı toplamı olan 743,10 -TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki AAÜT gereğince 6.182,63 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Bu dava kapsamında davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanan toplam 2.587,00-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-) HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı… Proje vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 14/06/2022

Katip…
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.