Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/271 E. 2021/256 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/271 Esas
KARAR NO : 2021/256

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/04/2014
KARAR TARİHİ : 31/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından, davalılardan … İnş. A.Ş. lehine … İnş. Tic. AŞ, … İnş. San. Ltd. Şti, …, … … ve … …’un müteselsil kefaleti ile kredi kullandırıldığını, verilen kredinin geri ödenmemesi üzerine adı geçen borçlular hakkında … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlulardan … İnş. A.Ş. , … İnş. Tic. A.Ş., … San. Tic. A.Ş. Ve … …’un borç ikrarı ve tasfiye sözleşmesi imzaladıklarını, takibin devam ettiğini, müvekkili banka ile davalı … Yapı Malz. Ltd. Şti lehine … … ve … Yapı San. Tic. Ltd. Şti’nin müteselsil kefaleti ile kredi kullandırıldığını, verilen kredi geri ödenmediği için … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, takip borçlularının kredi borçlarını ikrarı ve tasfiyesi sözleşmesi imzaladıklarını, takibin devam ettiğini, müvekkili banka ile davalı …Ş. lehine … İnş. Tic. A.Ş, … İnş. San. Ltd. Şti, … İnşaat San. Tic. A.Ş., … …, … … ve … …’un müteselsil kefaleti ile kredi kullandırıldığını, verilen kredi geri ödenmediği için … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, takip borçlularının kredi borçlarını ikrarı ve tasfiyesi sözleşmesi imzaladıklarını, takibin devam ettiğini, müvekkili banka ile davalı … Tic. A.Ş. lehine … San. Tic. A.Ş., … … ve … …’un müteselsil kefaleti ile kredi kullandırıldığını, verilen kredi geri ödenmediği için … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, takip borçlularının kredi borçlarını ikrarı ve tasfiyesi sözleşmesi imzaladıklarını, takibin devam ettiğini, … İnş. San. Tic. Ltd. Şti .lehine … İnş. Tic. A.Ş., …, … İnş. San. Tic. A.Ş. ve … …’un müteselsil kefaleti ile kredi kullandırıldığını, verilen kredi geri ödenmediği için … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, takip borçlularının kredi borçlarını ikrarı ve tasfiyesi sözleşmesi imzaladıklarını, takibin devam ettiğini, müvekkili bankanın yukarıda anılan kredilerden kaynaklanan yıllık %30 temerrüt faizi hesabı ile dava tarihi itibariyle nakit 2.509.241,57 TL ve 38.573,87 EURO ile gayri nakit 473.468,00 TL alacağının bulunduğunu, davalılardan … Gıda… Ltd.Şti., … Yatırım…Ltd.Şti, ve … İnşaat …Ltd.Şti., davalı borçlularla son derece sıkı organik bağ içerisinde olan (yapışık/kardeş/paravan) şirketler olduğunu, davalı borçlulardan bir kısmının organik bağlantılar içerisinde oldukları paravan şirketleri mal varlıklarında bulunan taşınmazlarda 13 adedini … Gıda’ya 5 adedini … Yatırım’a ve 47 adedini … İnşaata 2003 yılında devrettiğini, tarafların muvazaalı hareket ettiklerini, davalı borçlu şirketlerin bir kısım ortaklarınca bu paravan şirketler aleyhine …ATM’nin … esas sayılı dosyasında inançlı işlem temeline dayanan dava açtıklarını, davalı borçlu şirketlerden müvekkili bankanın alacakları ile ilgili takip dosyaları ile başlatılan icra takiplerinde gerek borçluların gerekse kefillerin devrettiği 219 adet taşınmaz için … Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile tasarrufun iptal davası açıldığını, davalı borçlu şirketler ile haklarında dava açtıkları diğer şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, bu nedenle tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle takibe konu alacakları davalılar … Gıda…Ltd.Şti.,… Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti.den asıl kredi borçlularıyla ilgili icra takip dosyalarındaki alacak tutarları bakımından ayrı ayrı tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müteselsilen tahsiline, gayri nakdi alacağın ise müvekkili banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine karar verilmesini ve alacakları kadar bu davalıların menkul gayrimenkul malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar … İnşaat Tur. San.Tic. A.Ş.ve … Sanayi ve Tic. A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalılardan … İnşaat A.Ş.ve … A.Ş.vekili esas itibariyle taşınmazların devri nedeniyle açıla davanın zaman aşımına uğradığını, davanın tespit, eda, inşai dava olup olmadığı hususunda açıklanması ve talebin net olarak ortaya konulması gerektiğini, taşınmazların devredildiği tarihte davalı şirketlerin davacı bankaya borcu bulunmadığını, perdenin aralanması teorisinin ülkemizde yerleşik bir uygulamaya sahip olmadığını, somut ihtilafta perdenin aralanması teorisine dayanılmakla birlikte söz konusu teorinin uygulanması koşullarının oluşmadığını, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisiyle ulaşılmak istenen amacın tüzel kişiden tahsil edilmeyen bir alacağın, tüzel kişilik perdesi ardında saklanmak isteyen gerçek kişi ortaklardan tahsil edilmesi olduğunu, davaya konu edilen uyuşmazlıkta bu şekilde bir şartın gerçekleşmediğini, davalı şirketler ile paravan olduğu iddia edilen şirketler arasındaki organik bağa dayanıldığını, sözü edilen organik bağın dahi somut ve net bir şekilde ortaya konulmadığını, iddiaların soyut ve temsil olduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinde esasen tüzel kişilik perdesi ardında kaklanmak isteyen ortağın takip edilmesi amaçlandığına göre ortaklardan … …’un zaten müteselsil kefil olarak takip edildiğini, ayrı tüzel kişilik taşıyan paravan olduğu iddia edilen şirketlerin tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi kapsamına dahil edilemeyeceğini, ülkemiz uygulamasında yalnızca bir iki içtihatta takip hukukuyla sınırlı olmak üzere değinilen ve yerleşik bir uygulama haline gelmemiş bulunan perdenin aralanması teorisinin uygulanması için gerekli şartların dahi oluşmadığını, bu ilkenin tali istisnai nitelikte bir yol olduğunu yasal düzenlenmesi bulunan tasarrufun iptali davaları yoluyla ihtilafın çözümü mümkün iken böylesine istisnai ve tali nitelik taşıyan ve üstelik yasal düzenlemesi de bulunmayan bir ilkeye dayanılmak suretiyle dava açılmasında davacı bankanın hukuki yararının bulunmadığı, davacı bankanın dava dilekçesinde dayandığı olguların davaya dayanak yapılan tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisine uymadığını, davalılardan … İnşaat Ltd.Şti’nin borç yükünden kurtarılmasının amaçlandığının davanın şirket ortakları arasındaki anlaşmazlıklara davalı olarak ve … ve … …’un yanlış yönledirmelere göre kurgulandığını, şirket iç ilişkilerinden kaynaklanan nizalarda ileri sürülen ve kredi borçlu şirket yönünden bağlayıcılığı olmayacak bu nitelikteki beyanların sahte niteliği olup olmadığı konusunda yargılaması devam eden davalarda tartışılan belgelerin dava dilekçesinde delil olarak gösterilmesinin huzurdaki davanın afakiliğini gösterdiğini, dava dilekçesinde paravan olarak adlandırılan diğer davalı firmaların öz kaynaklarının taşınmazları edinmeye elverişli olmadığı şirketlerin alım gücünün bulunmadığının iddia edildiğini, davalı … borçlusu olan davalı şirketlerin diğer davalı firmanın alım gücünün olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı gibi devir işlemleri işlemin tarafı olan şirketlerin yasal sorumlu organlarının kendi iradeleriyle hukuken geçerli bir şekilde yapılan gerçek satış işlemleri olduğunu, satışın tarafları olan şirket ortaklarının akrabalığı ve tanışıklığı olmasının aynı ticari ortamın içinde olmalarından öte bir mana taşımadığı davacı bankanın paravan olarak adlandırdığı şirketlerde davalı borçluların emir ve talimatlarının uygulandığı iddiasının afak ve soyu kalmış bir iddiadan öteye gidemediğini belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Gıda Ltd.Şti, … Yatırım Ltd.Şti, … İnşaat Ltd.ve … Yapı Malzemeleri Ltd.Şti.vekilinin 17/09/2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, alacak talebinin gerekçesi olarak tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi ve organik bağ varsayımına dayandığını ancak bahsedilen olayların ve anlatımların dürüstlük kuralı ile ilgisi olmadığını, sözü edilen ve 2003 yılında gerçekleştirildiği iddia edilen taşınmaz devirlerinin üzerinden 10 yıl geçtiği davalı bankanın Haziran 2012’ye gelinceye kadar davalı şirketten hiçbir alacağının bulunmadığını, bu halde alacaklılardan mal kaçırma kastından söz edilemeyeceğini, her olayın meydana geldiği gün itibariyle değerlendirilmesi gerektiğini, taşınmaz devirlerinin gerçekleştirildiği dönemde davacı bankanın davalı şirketlerden alacaklı olmadığını, davalı şirketler arasında 2003 yılından sonra hiçbir ticari işlemin gerçekleşmediğini, dava konusu olayda davacı bankanın alacağını 2012 yılında doğduğu ve davalı borçluların üzerine kayıtlı taşınmazlar ile araçların bulunduğunu, mal kaçırdığı iddia edilen şirketin üzerinde bu malları bulundurmasının hayatı olağan akışına uygun düşmediği, bu hususun davacı bankaca hiç dile getirilmediğini, davalı şirketlerin ortaklarından … ve … …’un davacı bankayı yanlış bilgilendirilip yanıltması nedeniyle bu davanın açıldığını, dava dilekçesinde sözü edilen Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi ile Ankara 1.Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyalarının davalı şirketlerle herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, malların muvazaalı olarak devrini öngören protokolün sahte olduğunun ceza yargılamasında tespit edildiğini, … Gıda Ltd.Şti., … Yatırım Ltd.Şti ve … İnşaat Ltd.Şti.aleyhine …ATM’nin … esas sayılı dosyasında tapu iptali davası açıldığı ve davanın reddine karar verildiğini, davacı bankanın ise söz konusu davanın varlığına değinilmiş olmasına karşın davanın reddi ile sonuçlandığından söz etmediğini, dava dilekçesindeki iddiaların soyut anlatımlara dayandığını, … ve … …’un düzenlediği sahte evraka dayalı olarak müvekkil şirket aleyhinde ….ATM’nin … esas sayılı dosyasına kayden açılan davayı kaybettiklerini, sahte evrak ile yapılamayanların sahte beyanlar ile davacı bankaya yaptırılmaya çalışıldığını, davacı bankanın takip dosyalarında yaptığı tahsilatların ortaya konulması gerektiğini, davalılardan … İnşaat Ltd.Şti’nin davacı banka ile danışıklı bir plan çerçevesinde hareket ettiğini, zira bu şekildeki bir davanın kabulünün hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, davalılardan … İnş.Ltd.Şti’nin borçlarını kendisi ödemek yerine bir takim sahte bilgi ve belgeler yoluyla başkalarının üzerine yıkmaya çalıştığını, bu planına da davacı bankayı alet ettiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların davalı şirketler ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunduğu görülmüştür.
Davalı … Ltd.Şti.vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketlerin alacaklarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını muvazaalı olarak davalı şirketlere devrettiklerini, perdenin aralanması ilkesine dayalı olarak anılan şirketlerden alacak talep edebileceklerini beyan etmişlerdir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmeleri nedeniyle davacı banka alacağından sözleşme tarafı olmayan ve borçlular ile organik bağ içinde oldukları ileri sürülen davalı şirketlerin muvaza ve tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisine dayanılarak sorumlu olup olmadıklarına, sorumlu iseler sorumlu oldukları tutar konularından ibarettir.
Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi tarafından ticaret mahkemesi görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek kesinleşen karar üzerine davacı talebi ile dosyanın görevli mahkemeye gönderildiği ve tevzien mahkememiz esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında davacı … temlikname ile alacağını … Varlık şirketine temlik ettiği, akabinde … Varlık şirketi tarafından da alacağın … Varlık şirketine temlik edildiği anlaşılmıştır.
Davacının dava dilekçesinde belirttiği …ATM’nin … esas 2013/702 karar sayılı kararı ile Yargıtay ilamı celp edilmiş yapılan incelemede; davacılar … ve … … tarafından davalılar … Gıda Ltd.Şti., … Yatırım…Ltd.Şti, …, … … ve … İnşaat… Ltd.Şti.aleyhine davacı ile davalılardan … …’un … İnşaat A.Ş. , … İnşaat A.Ş., … İnşaat ve Maden A.Ş., … A.Ş. Ve … A.Ş.’nin hissedarı olduklarını, şirketlerin mali kriz nedeniyle taşınır ve taşınmazlarını 3.kişilere emaneten devrettiklerini, taahhütlerinin yerine getirilmediğini, bu nedenle davalıların banka kayıtlarındaki paraların tespiti ile paylaştırılmasına, menkul ve gayrimenkullerinin şirketleri intikalinin sağlanmasını talep ettikleri, akabinde davacı … …’un davasını feragat nedeniyle reddine, davacı …’ün davasının esastan reddine karar verildiği temyiz üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/11761 esas 2014/14843 karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış bilirkişi heyeti 27/11/2017 tarihli raporunda özetle; davanın alacak davası olduğunu, davacı banka davalı takip borçlusu şirketler ile bir kısım davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı taşınmaz devirlerinin yapıldığını, davalı takip borçluları yönünden kesinleşmiş bulunan kredi alacaklarından bir kısım davalı şirketlerin de sorumlu olduğunu savunarak müvekkili bankanın paravan şirket niteliğini taşıyan … Gıda …Ltd.Şti., … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat …Ltd.Şti.’den perdenin aralanması ilkesine göre alacaklı sayılması gerektiği iddiasıyla alacak davası açtığını, dayanağının tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi olduğunu, bu ilkenin amacının esas itibariyle tüzel kişilik perdesinin arkasına gizlenmek isteyen gerçek kişi ortakların mal varlığına yönelmek suretiyle alacaklıların alacağına kavuşmasını sağlamak olduğunu, zira ilkenin “tüzel kişilik perdesinin aralanması” şeklinde isimlendirilmesinin nedenin de bu olduğunu, burada bir tüzel kişinin başka bir tüzel kişinin arkasına gizlenmesinden ziyade şirketin işini boşaltan gerçek kişi ortakların şirket tüzel kişiliğinin perdesinin arkasında gizlenmesinin söz konusu olduğunu, hukuken farklı tüzel kişiliğe sahip şirketler yönünden bu ilkenin görünümünün “çapraz perdenin aralanması” ilkesi olduğunu, dava konusu olayda bir tüzel kişinin bir başka tüzel kişilik perdesinin ardında saklanması yönündeki iddiadan söz edilebileceğini, bunun da “organik bağ” ve “çapraz perde” kavramıyla ilintili olduğunu, davalıların tümünün tüzel kişi vasfında olduklarını, takip hukukunda alacaklıların borçlulardan mal kaçırmak amacıyla girdiği muvazaalı işlemlere karşı “tasarrufun iptali” davaları yoluyla korunma imkanı getirdiğini, organik bağ kavramı esasen tüzel kişiler arasındaki taşınmaz devirlerinin muvazaalı bir şekilde gerçekleştirildiğinin tespiti yönünden önem taşıdığını ve tasarruflarının iptal edilmesinin bir ölçütü olarak ele alındığı gibi tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinde de bir ölçüt olarak kullanıldığını, bu konuda bilirkişiler arasında görüş aykırılığının olduğunu, bankacı bilirkişinin grup şirketleri arasında muvazaalı sayılabilecek hisse ve taşınmaz devirleri gerçekleştirilmiş olmakla birlikte söz konusu muvazaalı devirlerin şirketler arasında var olduğu iddia edilen organik bağı ispatlamak için yeterli sayılamayacağını, ayrıca organik bağ kavramının tek başına perdenin aralanması ilkesinin uygulanabilmesi için yeterli sayılamayacağını, bu nedenle davacı bankanın takip hukuku yönünden kesinleşmiş bulunan alacağından davalılar … Gıda…Ltd.Şti, … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti.’nin sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.
Bilirkişilerden ticaret hukuku öğretim üyesi raporda özetle; davalı şirketlerin bir kısmının aynı adreste faaliyet gösterdiklerini, bazılarının yıllık genel kurul toplantılarını aynı adreste yaptıklarını, 2003 yılında borçlu şirketlerin taşınmazlarını davalı …, … ve … şirketlerine devrettiklerini, şirket ortak ve yöneticileri arasında akrabalık ilişkisi bulunduğunu, bunun şirketler arasında organik bağ ve iktisadi bütünlük olduğuna dair önemli delil olduğunu, bu nedenlerle somut olayda tüzel kişilik perdesinin aralanması şartlarının oluştuğunu beyan etmiştir.
İtiraz üzerine resen seçilen yeni uzman bilirkişiden rapor aldırılmış bilirkişi 18/10/2018 tarihli ön raporunda genel kredi sözleşmeleri ve buna ilişkin evrakların celbini talep etmiştir.
Takibe dayanak genel kredi sözleşmeleri ve ekleri ile icra dosyaları ve diğer belgeler celp edilerek bilirkişiden rapor aldırılmış bilirkişi 01/11/2020 tarihli raporunda özetle; tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisiyle tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda farklı tüzel kişilik savunması kabul edilmeyerek perdenin arkasındaki kişinin sorumlu tutulabileceğini, yazarlar arasında görüş farklılıkları olmasına rağmen genel olarak “subjektif kötüye kullanma” teorisinin kabul edildiğini, buna göre bir tüzel kişi ortaklığın arkasına gizlenerek kanuna karşı hile yapılmış, sözleşmeden doğan bir yükümlülük ihlal edilmiş yada üçüncü kişilere zarar vermişse bunun Medeni Kanunun 2.maddesine aykırı bir davranış olarak nitelendirilmekte ve bu durumda tüzel kişi dikkate alınmayarak perdenin kaldırılabileceğinin belirtildiğini, somut uyuşmazlıkta davacı bankanın çapraz perdenin aralanması ilkesi ve organik bağ kavramına dayanmak suretiyle muvazaalı bir şekilde taşınmazı devreden borçlularla birlikte taşınmazları muvazaalı bir şekilde devralan şirketlerden alacağın tahsilini talep ettiğini, grup şirketleri arasında muvazaalı sayılabilecek hisse ve taşınmaz devirleri gerçekleştirilmiş olmakla birlikte söz konusu muvazaalı devirlerin şirketler arasında var olduğu iddia edilen organik bağı ispatlamak için yeterli sayılamayacağını, dava konusu kredi borçlarının tamamının 2011 yılından sonra doğduğunu, tapu kayıtları incelendiğinde ise yapılan devir işlemlerinin kredi hesapları kat edilmeden, takip tarihlerinden neredeyse 14-15 yıl öncesine dayandığını, organik bağ ispat edilmiş sayılsa bile bunun ancak tasarrufun iptali davalarında ve muvazaalı işlemlerin ispatı yönünden ileri sürülebileceğini, Yargıtay’ın organik bağ kavramına yaklaşımının da bu şekilde olduğunu, organik bağ kavramının tek başına perdenin aralanması ilkesinin uygulanabilmesi için yeterli sayılamayacağını, bu ilkenin uygulaması koşullarının oluşmadığını, bu nedenle davacı bankanın takip hukuki yönünden kesinleşmiş bulunan alacağından davalılar ….Ltd.Şti, … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti’nin sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.
Davacı … temlik alan vekili 31/03/2021 tarihli son duruşmada yargılama aşamasında gayri nakdi alacakların depo edildiğini, buna yönelik davanın konusuz kaldığını, nakdi alacaklar yönünden davanın devam ettiğini belirtmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davacı banka ile davalı … borçlusu olan şirketler arasında tanzim edilen kredi sözleşmelerine istinaden bu şirketlere kredi verildiği, verilen kredilerin geri ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve kefiller aleyhine icra takibi yapıldığı, takiplerin kesinleştiği ancak takip borçlularının mal varlıklarının borçları karşılayamadığı, bu nedenle davacı bankanın kredi borçlusu şirketlerin önceki yıllarda davalılar ….Ltd.Şti, … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti’ne taşınmazlarını muvazaalı olarak devrettiği, ayrıca bu şirketler arasında organik bağ bulunduğu iddiasıyla perdenin aralanması suretiyle takibe konu alacakların bu şirketlerden tahsili ve gayri nakdi alacakların ise davacı banka nezdinde açılacak vadesiz bir hesapta depo edilmesi talebiyle derdest davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Şirketlerin ticari kayıtları, icra dosyaları, tapu kayıtları, genel kredi sözleşmeleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı banka tarafından genel kredi sözleşmesine istinaden bir kısım davalılara verilen kredilerin geri ödenmediği ve asıl borçlu ile kefiller aleyhine yapılan takiplerin kesinleştiği, takip borçluların takipteki borçları ödeyemedikleri ve yeterli mal varlıklarının olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı bankanın iddiası, takip borçlularının davalı ….Ltd.Şti, … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti.ile organik bağlarının olduğu, kredi borçlusu şirketlerin muvazaalı olarak taşınmazlarını bu şirketlere devrettiği, bu nedenle tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle alacağın bu şirketlerden tahsili gerektiği yönündedir.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması mevzuatımızda düzenlenmemiş olmakla birlikte teoride ve yüksek yargı içtihatlarında kabul edilmiş bir ilkedir. Bunun için öncelikle şirketler arasında organik bağ ve iktisadi bir bütünlüğün olması gerekir. Ayrıca borçlu şirketin mal varlığının dürüstlük kurallarına aykırı olarak organik bağı bulunduğu diğer şirkete aktarılarak borcun ödenmesinin imkansız hale gelmesi ve diğer şirketin ise bağımsız bir tüzel kişi olması sebebiyle borçtan sorumlu olmaması nedeniyle borcun tahsilinin mümkün olmaması sonucunu doğurması gerekir.
Olayımızda şirketler arasında organik bağın mevcudiyeti ispatlanamadığı gibi diğer unsurlar da mevcut değildir. Ayrıca tapu devirleri 2003 yılında gerçekleşmiş olup dava konusu kredi borçları 2011 yılından sonra doğmuştur. Dolayısıyla tapu devirleri muvazaalı bile olsa dava konusu borcun doğumundan çok önce olup perdenin aralanması ilkesinin uygulanması mümkün değildir. Ayrıca bu ilke koşulların mevcudiyeti halinde dahi başvurulabilecek son yoldur. Zira taşınmazların muvazaalı devredildiği iddia ediliyor ise öncelikle başvurulacak yol tasarrufun iptali müessesesidir. Netice olarak perdenin aralanması koşulları oluşmadığından davacının davalılar ….Ltd.Şti, … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti. Aleyhine açtığı nakdi alacağın tahsiline yönelik davanın reddine, davacının bu davalılar aleyhine açtığı gayri nakdi alacağın depo edilmesine yönelik dava konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde kredi borçlusu ve kefiller yönünden yaptığı takiplerin kesinleştiğini, borçluların muvazaalı işlemler sonucu taşınmazlarını devrettiği davalılar ….Ltd.Şti, … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti.’ne karşı perdenin aralanması ilkesi uyarınca alacak davası açtığı, alacak taleplerini bu davalılara münhasır kıldığı, diğer davalılardan herhangi bir talepte bulunmadığı, usul gereği bu davalılarla birlikte davalı gösterdiği anlaşıldığından mahkememizce sadece haklarında talepte bulunulan bu davalılar yönünden hüküm kurulmuş ve vekalet ücretinin de bu davalılara verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca davacı dava dilekçesi ve neticeyi talebinde 2.509.241,57 TL ile 38.573,87 EURO nakdi alacak ile 473.468,00 TL gayri nakdi alacak talebinde bulunmuş olup bu durumda nakdi alacak yönünden dava değeri 2.629.360,60 TL (2.509.241,57 TL + 38.573,87 EURO) gayri nakdi alacak yönünden ise dava değeri 473.468,00 TL olup yargılama gideri ve vekalet ücretleri bu miktarlar üzerinden hesaplanmıştır.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalılar aleyhine açtığı gayrinakdi alacağın depo edilmesine yönelik dava konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının davalılar aleyhine açtığı nakdi alacağın tahsiline yönelik davanın reddine,
3-Nakdi alacak yönünden alınması gerekli 59,30 TL harç ile gayri nakdi alacak yönünden alınması gerekli 59,30 TL harç toplamı olan 118,60 TL harçtan peşin alınan 44.907,50 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 44.788,90 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iade edilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalılar … Yatırım…Ltd.Şti. Ve … İnşaat…Ltd.Şti. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden nakdi alacak yönünden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 111.153,49 TL nispi vekalet ücreti ile gayri nakdi alacak yönünden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafca yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı … Ltd.Şti vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.31/03/2021

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza