Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/264 E. 2021/35 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/264 Esas
KARAR NO : 2021/35

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/04/2014
KARAR TARİHİ : 27/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Medikal Hastane Sağlık Malzemeleri İthalat İhracat San.Tic.Ltd.Şti’nin(…) kurucu ortağı ve halen hissedarı olduğunu, aynı zamanda ….’nin(…)de hissedarı olduğunu, her iki şirketin adresinin aynı adres olup, şirketlerin … sokak…. adresinde faaliyet gösterdiğini, …’in kayıtlı sermayesinin 300.000,00 YTL olduğunu ve ortaklarının 50 hisseye karşılık …, 50 hisseye karşılık … olduğunu, …’nin sermayesinin 250.000,00 YTL olduğu ve ortaklarının 30 hisseye karşılık …, 30 hisseye karşılık …, 30 hisseye karşılık …, 5 hisseye karşılık …, 5 hisseye karşılık … olduğunu, …’nin kuruluşu aşamasında şirketin kurulmasına ilişkin olarak ortaklardan …, … ve … tarafından fiili olarak nakden veya malen hiçbir sermaye konulmadığını, …’ın kayıtlarda …’in sigortalı elamanı olarak gösterildiğini, sigorta primlerinin en yüksek miktardan ve … hesabından ödendiğini, …’ın …’ın kardeşi olup, fiili olarak şirkette hiçbir şekilde çalışmadıklarını, diğer ortak …’in de aynı zamanda … Medikal Ltd.Şti’nin sigortalı elemanı olduğu ve bu kişinin de sigorta primlerinin halen … tarafından ödendiğini, bu ortağın da …’de fiili olarak çalışmadığını, eski bankacı olan …’ın … ile yaklaşık 20-25 yıllık arkadaş olduklarını, …’nin tüm hesaplarının ve finans işlerinin … tarafından idare edildiğini, …’nin çalışan sigortalı hiçbir elemanı bulunmadığını, tüm işlerin …’in elemanları tarafından yürütüldüğünü, …’nin faaliyet gösterdiği adresin kira kontratının dahi … adına devam ettiğini, her iki şirketin hâkim ortakları olan müvekkili ve …’un faaliyet gösterilen alanda hizmet işine girmek ve bu alanda da birlikte faaliyet gösterilmek amacıyla …’yi kurduklarını, ancak geçen süre zarfında, … ve … tarafından müvekkilinin iyi niyetinin ve güveninin suistimal edildiğini, müvekkilinin saf dışı bırakılmaya çalışıldığını, hatta en son olarak şirket ofis anahtarının değiştirilerek müvekkilinin şirkete girmesinin dahi engellendiğini, adı geçen ortakların en büyük zararının müvekkilinin ve …’un ortağı olduğu …’in içini boşaltmak olduğunu, … ve diğer ortaklar tarafından gerek şahsi gerekse … dışındaki şirketlerin işleri için kullanılan cep telefonu ve sabit telefon faturalarının … kasasından ödendiğini, ….e ait araçların satılıp ve …’ye yeni araçlar alındığını, bu araçların banka kredi ödemelerinin … kasasından yapıldığını, …’in iş yaptığı tüm müşterilerinin ve tüm özel hastanelerin aynı şart ve fiyatlarla …’ye aktarıldığını, … kurulduktan sonra, yıl sonuna doğru … tarafından …’e fatura kesilerek …’in …’ye borçlandırıldığını, özellikle ihalelerde ihale konusu malların fabrikadan …’ye gönderildiğini, mal faturasının … adına kestirildiğini ve bu malların üzerine kâr konularak … tarafından satıldığını, bu şekilde de …’in borçlandırıldığını ve hiçbir maliyet olmadan … kasasına girdi sağlandığını, ortaklar tarafından ihalelere fesat karıştırıldığını, nitekim kimi ihalelerden sonra … ve …’un şahsi hesaplarına 5.000,00 ilâ 10.000,00 YTL civarında paralar geldiğini, bu paraların kesinlikle usule uygun ve şirketin faaliyetine ilişkin yapılan işlerin karşılığı olmadığını, bu durumun adı geçenlerin şahsi hesaplarının incelenmesi halinde açıkça görüleceğini, müvekkiline her iki şirketten kâr payı adı altında herhangi bir ödeme yapılmadığını, halen … ve …’in aktifinde var olması gereken meblağların bugün itibari ile şirket kasalarında mevcut olup olmadığının taraflarınca bilinmediğini, nitekim adı geçen ortaklar tarafından normal muhasebe kayıtlarının dışında tutulan kasa hesabının bulunduğu bilgisayarların şirketten götürülmüş olduğunu, en son olarak davalılardan … ve … tarafından yine her iki şirketle aynı adreste, 01.03.2007 tarihinde aynı faaliyet kapsamında 50.000,00-YTL sermaye ile … MEDİKAL SAĞLIK TEKSTİL SAN. TİC. LTD. ŞTİ. adı altında bir şirket kurulduğunu, bu durumun dahi tek başına bütün iddiaları karşıladığını, burada dikkat çeken bir durumun ise ekte sundukları dosyadaki oda sicil kayıt sureti ve sağlık raporlarından da görüldüğü üzere işbu yeni şirketin müvekkilinin sağlık nedeni ile raporlu olduğu dönemde yani müvekkilinin yokluğunda kurulduğunu, satış yapılan ürünlerin bayileri tarafından … ve …’e faturası kesilen malzemelerin yeni kurulan şirkete yönlendirildiğini, yani ürün bedelleri … ve … tarafından ödenmekte iken ürün satışının yeni şirket adı üzerinden yapılarak bayiliklerin bu şirkete aktarılmaya başlanıldığını, …’in içinin planlı bir şekilde boşaltıldığını, yeni kurulan şirket ile de aynı zamanda …’nin de içinin boşaltılmaya başlanıldığını, …’in hesaplarından kullanılan bedellerin tespitinin ve şirkete iadesinin gerektiğini, davalıların tek amacının müvekkilini bertaraf ederek şirketlerin içini boşaltmak olduğunu, bu şekilde müvekkilinin yıllardır emek verdiği ve sermaye koyduğu şirketlerdeki hak ve alacaklarının yok olması ve tahsilinin imkânsız hale getirilmeye çalışıldığını, bu nedenle öncelikle …’in hesaplarından ve … için haksız yere alınan ve kullanılan bedellerin tespiti ile bu bedellerin …’e iadesini talep ettiklerini, nitekim …’in tasfiyesi sonucunda müvekkilinin kâr payı ve hisse bedelinin ancak bu şekilde gerçek değerinin ortaya konulabileceğini, nitekim davalılardan aynı zamanda … ortağı olan …’un …’nin hissedarı ve …’in sigortalı çalışanı …’la yeni bir şirket kurmalarının kasıtlarını ispatladığını, bu durumun güven ve işbirliğinin kasıtlı olarak zedelendiğinin açık göstergesi olduğunu, davalılar arasında açıklanan iş ve işlemler nedeniyle ortaklık ilişkisinin fiilen durduğunu, diğer ortak …’un iş ve işlemleri ile güven ve işbirliğini açıkça zedelediğini, ne … ne de … ile ilgili olarak müvekkiline hesap verildiğini, hatta müvekkilinin şirkete dahi sokulmadığını, bu nedenle borç ve alacak durumunun müvekkili yönünden belirli olmadığı gibi ortaklık mevcudunun da ne durumda olduğunun tam olarak bilinmediğini, bu durumun dahi tek başına fesih ve tasfiye nedeni olup davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; … hesaplarından ve mal varlığından … ve davalılar …, … hesabına aktarılan ve kullanılan miktarın tespiti ve şirkete iadesi, …’in fesih ve tasfiyesine, 25.000,00-YTL kâr ve tasfiye payının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davada … ile …’ın pasif husumet ehliyetinin ve davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığın, zira açılan davanın esas itibariyle …’in tasfiyesi davası olduğunu, bu durumda tasfiye davasının taraflarının ancak şirket tüzel kişiliği ve ortakları olabileceğini, dava dilekçesinin talep kısmında şirket tasfiyesinin yanında adeta tasfiyesi istenilen şirket adına miktarı ve dayanağı belli olmayan alacak davası açıldığını, davacının şahsi olarak böyle bir dava açma ehliyetinin bulunmadığını, zira … tüzel kişiliğinin halen devam ettiğini ve davacının diğer davalılar hakkında açılan davada …’i temsil yetkisinin bulunmadığınu, bu nedenle …,… ve … hakkında açılan davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle ve mücerret alacak davasının açılamayacağı sebebiyle, yine davanın esasına girilmeksizin reddine karar verilmesini gerektiğini, davacının özellikle …, … ve … hakkındaki, çalışmadıkları halde şirkette sigortalı gösterildikleri, şirketlere sermaye koymadıkları iddialarının yersiz olduğunu, asıl …’e hiçbir sermaye koymadan ortak olan kişinin davacının kendisi olduğunu, şirket ofisinin anahtarının değiştirilerek davacının şirkete girmesinin engellendiği iddiasının da son derece yersiz olduğunu, davacının çok uzun süre şirket ofisine gelmediğini, şirketteki görevlerini yerine getirmediğini ve şirkete gelmesi için müvekkili … tarafından yapılan çağrıları da cevapsız bıraktığını, şirket işlerinden haberdar olmadığı, şirket bilgisayarlarının götürüldüğü iddiasının da tamamen gerçek dışı olduğunu, dava dilekçesi ekindeki belgeler ve diğer açıklamalara göre davacının, ortağı olduğu dava konusu şirketler hakkında her türlü bilgi ve belgeye kolaylıkla ulaşabildiği ve her türlü işlemden haberdar olduğunun açık göstergesi olduğunu, zaten davalıların davacıya karşı dava dilekçesinde belirtildiği gibi bir tavır içinde olmalarının mümkün olmadığını, davacının …’in %50 ortağı ve müdürü olduğu da gözönünde tutulduğunda kendisinin safdışı bırakılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, davacının çok uzun süredir tavır ve davranışlarıyla diğer ortaklar ve şirket çalışanları ile müşteriler üzerinde güven bunalımı yarattığını ve ortaklığa devam etmeyeceğine dair işaretler verdiğini, nihayet anahtarları bırakarak ofise gelmemeye başladığını, işyerine gelmediği gibi sağlık raporu alarak bu devamsızlığını belgelediğini, ticaret yapan bir şahsın ortaklarına karşı sağlık raporu alarak işe gelmemesinin bile tek başına bu şahsın iyiniyetli olmadığının göstergesi olduğunu, davacının raporlu olarak işe gelmediği sırada davalıların yeni şirket kurdukları iddiasının da bu nedenle gerçekçi olmadığını, davacının da kardeşi ile birlikte … Medikal Tıbbi Malzemeler İnş. Tekstil Gıda İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti adı altında şirket kurduğunu, eski şirketlerinin girdiği ihalelere girmeye başladığını, davalı … ve diğer ortaklarının cep ve sabit telefon faturalarının … kasasından ödendiğini iddia etmekle birlikte kendi cep ve sabit telefonlarının da … kasasından ödendiğini nedense unuttuğunu, ayrıca kullandığı aracın, bu araca ait yakıt ve bakım masraflarının ve satın aldığı evlerinin, kendisi ve ailesinin iaşe masraflarının da … tarafından finanse edildiğini ve halen edilmeye devam ettiğini, birkaç kez alıp sattığı evlerinin ve halen oturmakta olduğu evinin ödemelerinin … tarafından yapıldığını, her nedense … tarafından kendisine yapılan yüklü ödemeleri ve avansları hesaba katmadığını ve yok saydığını, bütün bu ödemelerin … kayıtlarında mevcut olduğunu, davacının, şirketlere ait araçlarla ilgili de eksik ve yanıltıcı bilgiler verdiğini, hiçbir somut ve ciddi delil gösterilmeksizin davalıların ihaleye fesat karıştırdıklarını iddia ettiğini, … ve …’un şahsi hesaplarına paralar geldiği iddiasının da gerçek dışı olup davacının iddialarını ispatlayamayacağı için gerçeğe aykırı beyanlarla, konuyu farklı bir mecraya çekmeye çalıştığı ve böylece TTK’daki şirket aleyhine çalışma yasağını ihlal ettiğini, davacının tüm çağrılara rağmen, şirkete olan sermaye koyma taahhüdünü ısrarla yerine getirmediğini, bu nedenle hisselerine TTK hükümleri gereğince işlem yapılacağı ve … ve ortaklarına karşı haksız rekabet ve aleyhe çalışma yasağı nedeni ile kendisinin … ortaklığından ıskatı davası açılacağını, davacı ve …’in diğer ortağı arasında işbirliğinin fiilen durduğunun doğru olduğunu, ancak bunun nedeninin davalılardan değil tamamen davacının kötüniyetli tavırlarından, ortaklığa karşı görevlerini yerine getirmemesinden ve diğer ortakları ve ortak olduğu şirketlerin aleyhine çalışmasından kaynaklandığını, davacının, gerek müşteriler gerekse diğer şahıslar nezdinde davalıları ve kendi şirketini devamlı kötüleyerek güven bunalımı yarattığını, ayrıca şirket toplantılarına da çağrıya rağmen katılmadığını,… açısından müvekkili …’un da artık ortaklığın yürümesinin mümkün olmadığı ve tasfiyenin gerçekleşmesi gerektiği kanısında olduğunu, hatta tasfiyenin mahkeme dışında gerçekleşmesi için davacıya defalarca çağrıda bulunmuşken ve cevap beklerken davacının bu davası ile karşılaştığını, bu durumun da davacının kötüniyetini gösterdiğini, müvekkili …’un davacının iddialarını hiçbir şekilde kabul etmediğini, birlikte ortaklığın yaşamasının imkansız olduğuna inandığından mahkemece ya da mahkeme dışında … Medikal Ltd. Şti’nin tasfiyesine hazır olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, davalı … Ltd. Şti.nin fesih ve tasfiyesi, tasfiye payı ve kar payının tahsili, davalı …. Ltd. Şti.nin hesaplarından ve malvarlığından ….A.Ş. ve davalıların hesabına aktarılarak kullanılan miktarın tespiti ve şirkete iadesi istemlerine ilişkindir.
Davalı şirketlere ait sicil dosyaları, ticari defter ve belgeler, bilançolar, …ATM’nin …. E.sayılı dava dosyasında verilen karar, taraflarca bildirilen diğer deliller toplanmış, bilirkişi heyetlerinden raporlar aldırılmıştır.
Davacı ile davalı …, ….Ltd.Şti.nin ortakları olup hisselerinin %50’şer oranlarında olduğu her ikisinin de şirket müdürü oldukları anlaşılmıştır.
Davacı ve davalılar …, …, … ise ….A.Ş.’nin ortaklarından olup … ve … şirketi çift imza ile temsil ve ilzama yetkilendirildikleri, davacının şirket ortaklığından çıkartılmasına ilişkin işlemin iptali için açılan davanın reddedildiği, ancak temyiz üzerine bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne kararı verildiği, davacının halen şirketin ortağı olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece tarafların delilleri toplandıktan sonra bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış raporda özetle; dava konusu şirketlerin defter ve kayıtlarının yapılan incelemesinde davacı ile davalı …’un … firmasının ortakları olduğunu, … şirketi hesapları içinde 2005 yılından buyana her ne kadar … A.Ş.ile ilgili hareketler olmuş ise de bu hareketlerin tamamının kapanmış olduğunu, … şirketi hesaplarında 2000 yılı içinde 31/03/2007 tarihi itibariyle ortak … tarafından 52.500,00 YTL çekilmiş olduğunu, davacı ortak … tarafından ise 31/03/2007 tarihi itibariyle 11.750,00 YTL çekilmiş olduğunu, tarafların dosyaya yapmış oldukları beyanlarda şirketin tasfiyesini talep ettikleri bu konuda karar verme hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğunu, tasfiye gerçekleştiği takdirde ve bilanço çıkartıldıktan sonra kâr payının belli olacağını belirtmişlerdir.
İtiraz üzerine oluşturulan yeni bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış bilirkişi heyeti 19/11/2012 tarihli raporunda özetle; eşit oranda davalı … şirketinin ortak olan tarafların şirketi yönetilemez ve yürütülemez duruma geldiklerini, tasfiyesini talep ettiklerini ancak tasfiye memuru atayamadıklarını, mahkeme kararıyla tasfiye ye karar verilip tasfiye memuru atanması gerektiğini, … şirketi kayıtlarını göre davalı …’un şirkete 52.500,00 TL, davacı …’ın 11.750,00 TL borçlu olduklarını, mahkemece görevlendirilecek … şirketi tasfiye memuru tarafından bu alacakların öncelikle istenmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
İtiraz üzerine ikinci bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmış bilirkişi heyeti 16/04/2013 ek raporda özetle; eşit oranda hakim paydaşların … şirketini yönetemez ve yürütülemez duruma getirdiklerini, mahkemece tasfiye memuru atanarak tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini, şirket kayıtlarına göre 31/12/2010 tarihi itibariyle aktif toplamının 482.460,43 TL olduğunu, borçların toplamının ise 119.306,12 TL olduğunu bu durumda öz kaynağının (482.460,43 TL – 119.306,12 TL )363.154,31 TL olup şirket alacaklarının %80’nin ortaklardan alacaklar hesabından oluştuğunu, önceki heyet raporunda … şirketi hesaplarından 2007 yılı içinde 31/03/2007 tarihi itibariyle ortak … tarafından 52.500,00 TL davacı ortak … tarafından aynı tarihte 11.750,00 TL çekilmiş olduğunun tespit edildiğini, bu kez şirketin ticari defterleri heyetçe bizzat incelendiğinde 31/12/2010 tarihi itibariyle ortaklardan alacakların 411.710,22 TL olarak göründüğü, geçmiş yıllara dönük olarak bu kayıt izlendiğinde 2007 yılından beri bu kaydın devam ettiğinin görüldüğünü, ancak bu miktarın hangi ortağın uhdesinde olduğuna dair tespitte bulunulmadığını, Yargıtay kararlarına göre şirketi fiilin idare eden ve ticari defterleri elinde bulunduran …’un uhdesinde kabul edilmesi gerektiği düşünüldüğünden buna göre … uhdesindeki miktarın 411.710,22 TL – 11.750,00 TL = 399,960,22 TL olduğunu, Ankara İbn-i Sina Hastanesinden tahsil edilen 61.075,00 TL’de doğrudan ortaklardan alacaklar hesabına aktarıldığını, bu da eklendiğinde … uhdesinde 461.035,22 TL olduğunu, davalı … şirketi ile … Medikal şirketi arasındaki ticari ilişki kapsamında … şirketinin … şirketinden 89.665,46 TL alacaklı olduğunu, bu ticari ilişkinin … şirketinin içinin boşaltılması anlamasına geldiğine dair bir kayda rastlanmadığını, 31/12/2010 tarihi itibariyle şirket öz kaynaklarının 363.154,31 TL olup bunun %80’nin ortaklardan alacaklardan oluştuğunu, yukarıda belirtildiği üzere … tarafından şirkete 461.035,22 TL davacı … tarafından 11.750,00 TL iade edildiğinde şirket öz kaynaklarının 363.154,31 TL + 61.075,00 tL = 424.229,31 TL olduğunu, bunun 300.000,00 TL’sinin ödenmiş sermaye olup %50’şer paydaş olan ortaklara düşen miktarın 212.114,66 TL tasfiye neticesinde dosyadaki kayıtlar esas alınarak ve ortaklardan alacaklar hesabında borçlu davalı … olduğu kabul edilirse ödenmiş sermaye ve şirket kârları uhdesinde bulunduğundan … tarafından …’a ödenmesi gereken miktarın ise 212.114,66 TL – 11.750,00 TL = 200.364,66 TL olduğunu, mevcut kayıtları göre şirket uhdesinde bir mal varlığının bulunmadığını, fiilen şirketin idaresini elinde tutan …’u sorumlu olduğu düşünüldüğünde kalan şirket borçlarından da yukarıdaki tasfiye hesabına göre …’un sorumlu olduğunu, bunlar öz kaynaklar hesaplarken düşünülmüş olup …’un sorumlu olacağı miktar toplamının (25.344,16 TL + 89.665,46 TL + 4.109,00 TL + 187,50 TL) 119.306,12 TL olduğunu belirtmişlerdir.
Davacı vekili 30/05/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile 25.000,00 TL olan dava değerini 200.364,66 TL çıkartarak harcını yatırmıştır.
Raporlar arasında çelişki bulunduğundan oluşturulan yeni bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış bilirkişi heyeti 25/10/2013 tarihli raporunda özetle; eski TTK 549/1-4 bendi gereğince ortaklardan birinin talebi üzerine ve muhik sebeplerden dolayı mahkeme kararıyla şirketin feshini isteme hakkının bulunduğunu, haklı sebeplere örnek olarak ortaklığın yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi, güveni sarsacak hallerin ortaya çıkması, ortaklığın devamlı zarar etmesi, ortaklar arası geçimsizlik hallerinin gösterilebileceğini, taraflar arasındaki uyumsuzluk ve husumetin süreklileşmiş olması, iki tarafın da şirketin fesih ve tasfiyesini istemesi neticesinde ortaklık amacının kuruluş sırasında düşünülme biçiminde gerçekleştirilmesinin olanaksız hale gelmiş olması hali şirketin feshi için haklı neden olarak nitelendirilebileceğini, fesih ve tasfiye koşullarının gerçekleştiğini, ortakların tasfiye paylarının şirket mal varlıklarını nakde çevrilmesi, alacakların toplanması, borçlarının tamamen ödenmesi neticesinde tespiti mümkün olacağından henüz tasfiye aşamasına girilmeden davacının kâr ve tasfiye payını talep etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle bu talebin reddinin gerektiğini, … şirketi hesaplarından ve mal varlığından … şirketi ile davalılar … ve … hesabına aktarılan ve kullanılan miktarın tespiti ve şirkete iadesi talebine gelince her ne kadar eski bilirkişi raporu ve ek raporunda şirket hesapları üzerinden bir inceleme yapılıp ödenmesi gereken bir takım miktarlar tespit edilmişse de en sağlıklı ve kesin rakamlarının şirketin tasfiyesi aşamasında tespit edilebileceğini, şirketin feshine hükmedilmesi halinde atanacak tasfiye memurunun görevleri arasında söz konusu talebin net bir şekilde belirlenmesiyle yetinilmesi gerektiğini, netice olarak şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesine hükmedilmesi gerektiğini, kâr ve tasfiye payı ödenmesine yönelik talebin ortağın tasfiye ve kâr payının ancak tasfiye aşamasının sonunda belirleneceği ve alacaklıların korunması ilkesi de göz önünde bulundurulduğunda bu talebin reddinin gerektiğini, … şirketinin hesaplarında ve mal varlığında davalıların hesabına aktarılan ve kullanılan miktarın tespiti ve şirkete iadesi yönündeki talebin ise şirketin tasfiyesi aşamasında tespitinin yapılabileceğini belirtmişlerdir.
Mahkemece 11/02/2014 tarihinde davalı … Medikal şirketinin fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru atanmasına, diğer istemlere yönelik davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş ve tefrik edilen bu dosya yeni esas alarak derdest dosyamız üzerinde devam etmiştir.
Asıl dosyada davalı … şirketi fesih ve tasfiye kararı temyiz üzerine davalı …’a husumet yöneltilemeyeceğinden bozulmuş, mahkemece bozma sonrası şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik verilen karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasını yer olmadığına, davalı … yönünden açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş bu karar 25/01/2016 tarihinde kesinleşmiştir.
Tefrikten sonra itiraz üzerine son heyetten ek rapor aldırılmış bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; kâr payı ve tasfiye payı yönünden mahkemece şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiğinden tasfiye memuru tarafından tasfiye işlemi yapılacağından bu aşamada tasfiye payının tespitinin mümkün olmadığını aynı zamanda kâr payının tespiti ve dağıtımının mümkün olmadığını, her ne kadar eski raporlarda davalı …’un davalı … şirketine toplam 461.035,22 TL borçlu olduğu yönünden kanaat bildirilmiş ise de bu miktarın doğrudan davalı … Medikal şirketine ödenmesi gereken miktar olduğu ve dosya kapsamında yer alan mali belgenin de yetersizliği dikkate alındığında yine en sağlıklı ve kesin rakamların … şirketinin tasfiyesinin gerçekleştirilmesi esnasında tasfiye memurunca tespit edilebileceğini, bununla birlikte yapılacak her türlü tespitte … Medikal A.Ş.ve diğer davalılar … ile …’ın sorumluluğunun doğrudan fesih ve tasfiyesine hükmolunan … şirketine karşı olacağı hususu dikkate alındığında davalı …’ın ortağı olduğu ve tasfiyesine hükmedilen … şirketi dışında diğer davalılardan doğrudan talepte bulunabilme hakkının söz konusu olamayacağını belirtmişlerdir.
Tasfiye memurundan gerekli evraklar celp edilerek bilirkişi heyetinden ikinci ek rapor aldırılmış ek raporda özetle; 16/07/2013 tarihli bilirkişi ek raporunda ticari defterlerin yıl sonu kapanış tasdiklerinin bulunmadığı anlaşılan … …Ltd.Şti.ile … A.Ş.’nin dava tarihine en yakın tarihli tespiti sağlanan mizan üzerinden gerçekleştirilen inceleme neticesinde 31/03/2007 tarihinde taraflar arasında alacak-borç ilişkisi tespit edilmediği gibi davalı … Şirketinin davalı … şirketinden alacaklı olduğunu, dava tarihine en yakın 31/03/2007 tarihi itibariyle davalı …’un davalı … şirketine 52.500,00 TL borçlu olduğunun anlaşıldığını, davalı … ile herhangi bir alacak-borç ilişkisinin tespit edilmediğini, davalı … şirketinin 06/12/2006 tarihinde alınan sermaye artırım kararıyla 150.000,00 TL olan sermayesinin 300.000,00 TL’ye çıkartıldığını, artırımda 1.982,57 TL’lik düzeltilmiş geçmiş yıl kârlarının 31.570,92 TL’lik 2004 yılı kârlarının 47.307,36 TL’lik 2005 yılı kârınında kullanıldığının anlaşıldığı, işbu nedende ötürü dava tarihi itibariyle şirket uhdesinde bulunan tek kârın 63.154,31 TL’lik 2006 yılı dönem net kârından ibaret olduğunu ve dava tarihi itibariyle davacı …’ın %50’lik payına mezkur kârdan 31.577,16 TL’ye tekabul ettiğini, 07/02/2001 tarihinden itibaren davacı …’ın münferit yetki ile müdürlük sıfatını haiz olduğu davalı … şirketinden kâr dağıtımı hususunda herhangi bir gündem maddesine ve bu hususta alınmış herhangi bir ortaklar kurulu kararına rastlanmadığını, herhangi bir teklif girişiminde de bulunulmadığını, fesih ve tasfiyesine karar verilen şirketten kâr payı talep etmenin olanaklı olmadığını belirtmişlerdir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında; davacı tarafından ortağı olduğu … şirketinin fiilen diğer ortak olan davalı … tarafından yönetildiği, şirketin zarara uğratıldığı, bu nedenle şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesine, şirket hesaplarından ve mal varlığından davalı …, … ve … şirketine aktarılan ve kullanılan paraların bulunduğu bu nedenle bunların tespiti ile … şirketine iadesine, bu şirketten kâr ve tasfiye payının tahsili ile kendisine ödenmesine karar verilmesi talebiyle derdest davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda izah edildiği üzere yargılama aşamasında mahkemece davalı … şirketinin fesih ve tasfiyesine diğer taleplere yönelik taleplerin tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş, terfik edilen talepler yönünden derdest davamız üzerinden dava devam etmiş, fesih ve tasfiye kararı ise safahattan geçerek kesinleşmiştir.
Ticaret sicil kayıtları, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı … davalı … şirketine %50’şer oranında ortakları ve aynı zamanda temsile yetkili şahıslardır. Davacı, şirketin fiilen davalı … tarafından yönetildiği, şirketin kötü yönetimden dolayı zarara uğradığı, mal varlıklarının davalılara aktarıldığı iddiasında bulunmuştur. Kayıtlara göre davacı da şirketin yöneticisi olup şirketi yönetme, kayıtlarını inceleme ve denetleme yetkisi bulunmaktadır. Dava konusu … şirketinin tefrik edilen asıl dosya üzerinden fesih ve tasfiyesine karar verilmiş olup bu kararda kesinleştiğinden tasfiye halindeki bir şirketten ortakların ancak tasfiye sonucunda kalacak olan mal varlığından hisseleri oranında tasfiye payını talep etme hakları mevcut olup bu aşamada kâr ve tasfiye payı talep etme hakları bulunmamaktadır. Ayırca davacı şirket ortağı ve yöneticisi olup dava tarihine kadar kâr payı dağıtımına dair herhangi bir ortaklar kurulu kararı alınmamıştır. Dolayısıyla kâr payı talep etme hakkı bulunmadığından buna yönelik davanın da reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … şirketinin hesaplarından ve mal varlığından davalı … şirketine ve …’a aktarılan dava tarihi itibariyle herhangi bir mal varlığı, alacak-borç ilişkisi tespit edilmemiştir. Davalı … ise kayıtlara göre dava tarihi itibariyle 52.500,00 TL ortağı ve yöneticisi olduğu davalı … şirketine borçludur. Bu durumda fesih ve tasfiyesine karar verilen … şirketinin diğer davalılardan olan alacağını talep etme hakkı … şirketi tüzel kişiliğine ait olup şirketin ortağı olan davacı …’ın bu şirket alacağını diğer davalılardan tahsilini talep etme yetkisi yoktur. Bu durumda davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından bu talep yönünden açılan davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalılar …, … ve … Medikal Temizlik Bilgi Tur.İnş.İth.İhr.San.İç ve Dış Tic.A.Ş.aleyhine açtığı … Medikal şirketinin mal varlığından diğer davalılara aktarılan mal varlığının tespiti ve iadesi talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle HMK 114/1-d ve 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine,
2-Davacının kâr payı ve tasfiye payına yönelik talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 22.475,52 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine.
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/01/2021

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza