Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2004/298 E. 2021/794 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2004/298 Esas
KARAR NO : 2021/794

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
Av. … –

DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … -….

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/05/2004
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun 233 sayılı KHK hükümlerine göre kurulmuş olup sermayesinin tamamının devlete ait bir iktisadi devlet teşekkülü olduğu, Eti Bor A.Ş.Genel Müdürlüğünün de müvekkilinin bağlı ortaklıklarından olduğunu, müvekkilinin yatırım programında yer alan 240.000 ton/yıl kapasiteli Bandırma sülfirik asit tesisinin anahtar teslimi esasına göre yaptırılması için 1998 yılında uluslararası ihaleye çıkıldığını, yapılan ilk ihalenin onaylanması konusunda müvekkili kurum yönetim kurulunda karar yeter sayısının sağlanamaması sebebiyle ihalenin sonuçsuz kaldığını, yeniden yapılan ihalede 01/02/2001 tarihinde satın alma ve ihale komisyonu kararı ile Bandırma yeni sülfirik asit tesisinin yapım işinin 65.200.000-USD bedelle teklif fiyatı en düşük olan …/… firmasına karşı şartların kaldırılması koşuluyla ihale edildiğini, ihale kararları sonrasında müvekkili kurum yönetim kurulunun 01/03/2001 tarih ve 127/2 sayılı kararı ile işin teklif sunan firmalardan …-… ortaklığına toplam 75.900.000-USD bedelle ihale edilmesinin kabul edildiğini, ihale alıcısı firmaların ile imzalanan sözleşme ve protokolün 04/04/2001 tarihinde notere onaylatılarak aynı gün yürürlüğe girdiğini, yönetim kurulu ile yapılan oylamada yeterli oya ulaşmaması nedeniyle iptal edilen birinci sülfirik asit ihalesinde ortaya çıkan fiyatların ikinci ihalede referans olarak değerlendirilmesi gerekirken bu değerlendirmenin yapılmadığını, bu nedenle haddi layıkında olup olmadığı araştırılmaksızın kesinleşen 75.900.000-USD sözleşme bedeli ile iptal edilen birinci ihaledeki en yüksek Lurgi firmasının teklifine göre arada 9.104.348-USD’lik ve en düşük SK firmasının teklifine göre arada (opsiyoneller hariç) 25.842.119-USD’lik bir fark oluştuğu ancak ikinci ihaledeki tesisin kapasitesinin, teknolojisinin, ömrünün ve işletme giderlerinin birinci ihale ile ikinci ihale arasındaki farkı makul gösterecek bir durumda olmadığını, işin … firmasına verilmesinde 16.684.576-USD’lik pahalı tercih ve 5.840.000-USD’lik yanlış alım nedeniyle müvekkili kurumun 22.524.576-USD zarara uğratıldığını, davalıların müvekkili kurumun yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile satın alma komisyonu başkan ve üyeleri olup oluşan kamu zararından sorumlu olduklarını beyanla fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 22.524.576-USD zararın 16.684.576-USD davalılar …, H…., Alaettin Güven, Mehmet Pürderoğlu, …, İbrahim Esenergül, Tanzim Ergül, Güler Tayşi, Osman Yaylı, …, …, … ve E.Melih Öztürk’ten, 5.840.000-USD’lik kısmının ise davalılar …, H…., Alaettin Güven, Mehmet Pürdeloğlu, …, İbrahim Esenergül, M.Tanzel Ergül ve Güler Tayşi’den 01/02/2001 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a m.gereğince devlet bankalarının yabancı mevduat üzerinden açılan bir yıl vadeli hesaplara uyguladığı en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ve KDV’si ile birlikte tazminen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı … sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu işe ait birinci ihalede ortaya çıkan belirsizlikler ve teknolojide yapılan yeni gelişmeler dikkate alınarak ilgili birimler tarafından hazırlanan Bandırma sülfirik asit tesisinin yapımı için ihaleye 23/10/2000 tarih ve 107/1 sayılı yönetim kurulu kararı il çıkılmasına karar verildiğini, yapılan her iki ihalede de herhangi bir kusuru bulunmadığını, ikinci yapılan ihalede alınan ihale kararına birinci ve ikinci ihalede geçen süreyi göz önüne alarak (09/06/1998-13/02/2001) tesisin ekonomik geri dönüşümü de hesaba katarak ihaleyi onayladıklarını, ihale sonrasında tesisin yer teslimininde dahil kendisinin kurumdaki görevinin sona ermiş olduğunu, iddia edildiği gibi ihale nedeniyle davacı kurum zararı oluşmuş ise söz konusu zararın kendilerinin görev süresinden sonra tesisin yapımı ve opsiyonellerin iptalinin gerçekleştirilmiş olacağını ancak bu zamana kadar iptal kararı alınmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ihalenin davacı kurum tarafından 2001-2002 ve 2003 yıllarında bilinmesine rağmen davanın bir yıllık zamanaşımı süresi geçirilerek 11/12/2013 tarihinde açıldığını, dava konusu ihale ticari nitelikte olduğundan davaya bakmaya asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, yapılan ikinci ihale öncesinde davacı kurum ihtisas birimi olan Tesis Mühendislik Hizmetleri Dairesi Başkanlığınca 2000 yılında ikinci sülfirik asit tesisi ihalesine çıkılmadan önce fizibilite raporu hazırlandığını ve yatırımın fizibl bulunması üzerine yaklaşık 67 milyon dolar ödenek verildiğini, söz konusu ödenek miktarının ihalenin bu seviyelerde sonuçlanacağının göstergesi olduğunu, satın alma ve ihale komisyonu tarafından ikinci sülfirik asit tesisi ihalesinin satın alma ve ihale yönetmeliğine uygun olarak yapıldığını, bu nedenle davacı kuruma ihale nedeniyle verilen bir zararının söz konusu olmadığını, aksi kabulle dahi anılan komisyon üyelerinin görevleri ile ilgili bir zarar mevcut olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar …, …, Cemil Barkan ve … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın açıldığı tarih dikkate alındığında davanın zamanaşımına uğradığını, davacı kurum teftiş kurulu başkanlığı tarafından düzenlenen 02/06/2003 tarih ve 11/26/28/56 sayılı soruşturma raporunda müvekkillerinin satın alma ve ihale komisyonun dava konusu işlemlerinden dolayı sorumluluklarının olmadığı açıkça belirtilerek haklarında herhangi bir idari, cezai ve hukuki işlem yapılmasının istenmediğini, bu nedenle davanın husumet yönünden de reddi gerektiği, dava konusu ihalenin ticari nitelikte olması sebebiyle davanın asliye hukuk mahkemesinin görev alanında olduğunu, davanın açıldığı tarihte… A.Ş.’nin davacı kurumdan ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğunu, davacı kurum tarafından teftiş kurulu raporu düzenlenmeden mevzuata aykırı bir şekilde dava açıldığını, dava konusu ikinci ihale ile ilk ihalenin şartnameleri arasında çok büyük fark olmasının ve farklı tarihlerde ihale yapılmış bulunmasının uygun olmaya firmanın teklifi ile uygun olan firmanın fiyatlarının mukayesesi mümkün olmadığından yapılan kamu zararı tespitinin gerçekleri yansıtmadığını, satın alma ve ihale komisyonu başkan ve üyeleri olarak görev yapan müvekkillerinin komisyon kararı verildikten sonra ilgili firmanın iç zarfından çıkan karşı şartların ve opsiyonellerin kabul edilmemesi sebebiyle muhalefet şerhi koyduktan sonraki aşamada bu şartların kaldırılmayarak protokol tanzimi ve sözleşme imzalanmasına ilişkin karar ve işlemlerde herhangi bir bilgisi ve dahli bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar Mehmet Pürdeloğlu, … ve Alaettin Güven vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın zarar ve zarar sorumlularının öğrenilmesinden itibaren bir yıllık süre içerisinde açılmaması sebebiyle zamanaşımına uğradığını, Eti Bor A.Ş.’nin bağlı ortaklık statüsünün kaldırılarak Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne devredildiğini, bu nedenle HUMK 186 maddesinin uygulanması gerektiğini, Bandırma ikinci sülfirit asit tesisi ihalesinin 1987/12317 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına aykırılık teşkil etmediğini, ihaleye davet edilecek firmaların belirlenmesi, firmalara verilen teklif sunma süresi ve ihale prosedüründe uygulanan diğer işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, birinci ve ikinci ihalede yer alan iki teklif arasındaki teknik farklılıkların parasallaştırılamadığı ve bu iki teklifin aynı baza getirilemediği dikkate alındığında aynı ihale içerisinde bile tam anlamıyla mukayese yapılmasının mümkün olmadığını, ikinci ihaleye birinci ihalede edinilen tercüme ve bilgi birikimi kullanılarak son derece ayrıntılı ve ilk ihaleden farklı, modern sülfirik asit teknolojisinin vardığı son noktayı göz önünde tutan bir teknik şartname ile çıkıldığını, ikinci ihalede 11 kalem için opsiyonel iş olarak belirlenmesinin mevzuata ve bilimsel verilere uygun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ile M.Tanzer Ergül vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılmasının gerektiğini, dava konusu zarar iddiasının ihalenin onay tarihi olan 01/03/2001 ve protokolün onay tarihi olan 04/04/2001 tarihi itibariyle yönetim kurulu tarafından öğrenildiği dikkate alındığında zamanaşımının gerçekleştiğini, dava konusu tesisin mülkiyetinin… A.Ş.’ye ait olup ödemelerinin… A.Ş.tarafından karşılandığını, satın alma ve ihale komisyonun yaptığı değerlendirmeler ve aldığı kararların tamamının davacı kurum yönetim kurulu kararları doğrultusunda gerçekleştiğini, dava konusu talebe dayanak ikinci sülfirik asit tesisi ihalesi ile zarar iddiasına konu birinci ihale bedeli tespit edilen ihale arasında birbirinden tamamen farklı teknik ve idari şartnamelerin mevcut olması sebebiyle kıyaslama yapılamayacağını, birinci ihalenin alıcı firması konumundaki Lurgi firması ve ihaleye katılan SK firmalarının teklif fiyatı ile kıyaslama yapılmış olmasının vazgeçilen birinci ihalede geçerli bir fiyatın olmadığını, bu sebeple hangi fiyatlamanın kıyaslamaya esas alınacağının da belirli olmadığının açık kanıtı olduğunu bu nedenle ihalenin yüksek fiyatla yapıldığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar …, …, … ve … vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; 2001 ve 2002 yıllarında ihaleden haberdar olmasından sonra davacı tarafından açılan davanın zamanaşımına uğradığını, davacı kurumun 02/06/2003 tarih ve 11/26/28/56 sayılı teftiş kurulu raporunda satın alma ve ihale komisyonu üyesi olan müvekkillerinin dava konusu işlemlerden dolayı sorumluluklarının bulunmadığı açıkça belirtilerek haklarında idari, cezai ve hukuki işlem yapılmamasının talep edildiğini, iddia konusu kurum zararının… A.Ş.’ye ait olması sebebiyle davacı …tarafından açılan davanın reddi gerektiğini, her iki sülfirik asit ihalelerine ait şartnamelerinde yer alan tesislerin kurulacağı yer, kullanılacak teknoloji, asit ve kavurucu üniteleri, elektrik sistemleri, asit depolama, stoklama, besleme ve soğutma sistemleri, makine teçhizat ve ekipmanların cinsi ve bunun gibi hususlar arasında mukayese yapılmasının mümkün olmadığını, birinci ihale teknik şartnamesinde bu hususların teklif verecek firmaların insiyatif ve tercihine bırakılmasına karşın ikinci ihalede teklif değerlendirme komisyonu tarafından hazırlanan teknik ve ekonomik değerlendirme raporunda tüm teknik ve bilimsel değerlendirmelerin yapıldığını, zararı kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla kurum zararının hesabında esas alınan 75.900.000-USD’nin müvekkilleri ile ilgisi bulunmadığını, ikinci sülfirik asit tesis ihalesinde işin anahtar teslimi verilmesi, ihaleye katılacak firmaların seçimi ve teklif verme süresi ile tekliflerin değerlendirilmesi görevinin satın alma ve ihale komisyona ait olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
-Davacı kurumun 02/06/2003 tarih ve 11/26/28/56 sayılı teftiş kurulu raporu
-Bilirkişi raporları
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı kurumun yaptığı sülfirik asit tesisi ihalesinde davalı kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri sonucunda oluştuğu ileri sürülen kamu zararının davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 25/03/2004 tarih, 2003/819 esas, 2004/160 karar sayılı görevsizlik kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememize tevzien gönderildiği anlaşılmakla somut uyuşmazlığın bir kısım davalı eski yönetim kurulu başkan ve üyeleri aleyhine açıldığı, somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken 6762 sayılı mülga TTK 312 maddesi ile somut uyuşmazlığın niteliği ve davacının iktisadi devlet teşekkülü olup tacir sıfatını haiz olduğu gözetilerek davaya bakmaya Mahkememizin görevli olduğu kabul edilerek yargılamaya mahkememiz esasına kayden devam olunmuştur.
Her ne kadar bir kısım davalı vekilleri davacı …Ş.’nin işbu davayı açma ehliyetinin olmadığı ileri sürülmüş ise de; dava konusu Bandırma yeni sülfirik asit tesisi yapım işinin doğrudan davacı kurumun daha önce bağlı ortaklığı statüsünde bulunan… A.Ş.’ye ait olmakla birlikte 21/01/2004 tarih ve 25353 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 09/01/2004 tarihli ve 2004/6731 sayılı kararnamenin eki kararın 3. maddesine göre …’nin bağlı ortaklığı olan… A.Ş’nin bağlı ortaklık statüsünün kaldırıldığı, 7.maddesinde ise … İle bağlı ortaklık statüsü kaldırılan… A.Ş.’nin taraf olduğu dava ve icra takiplerinin ilgisine göre Eti Maden İşetmeleri Genel Müdürlüğü veya yeni kurulacak müesseselerinin statülerinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yeni kurulan müesseseler tarafından yürütüleceğinin öngörüldüğü hususları birlikte dikkate alınarak söz konusu itiraza itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.
Bir kısım davalılar vekili tarafından davanın zamanaşımı süresi geçirilerek açıldığı ileri sürülmüş ise de; söz konusu itiraza da itibar edilememiştir, zira dava konusu kamu zararının gerçekleştiği ihalenin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte olup somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 60.maddesi gereğince zamanaşımı süresi zararın ve zarar sorumlusunun öğrenilmesinden itibaren bir yıl olarak öngörüldüğü tartışmasızdır. Dava konusu zarar iddiasının davacı kurum tarafından teftiş kurulu başkanlığının düzenlediği 02/06/2003 tarihli rapora verilen makam olur’u ile öğrenildiği, emsal nitelikteki Yargıtay …..H.D. Başkanlığı’nın 14/02/2018 tarih,2016/2247E. , 2018/880 K. Sayılı ilamı dikkate alındığında; tacir olan ve basiretli davranarak kurum zararını tespit etmekle yükümlü olan davacının ise; dava açma tarihinin başlangıcı ve dava tarihine nazaran bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde işbu rücuen tazminat davasını açtığı anlaşılmış ve zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Dosyamızda dava konusu rücuen tahsil istemine dayanak Bandırma yeni sülfirik asit tesisi yapımına ilişkin ikinci ihale sebebiyle davalı kamu görevlileri hakkında TCK 64/1, 240, 80, 366/2 ve 39 maddeleri gereğince üzerilerine atılı görevi kötüye kullanma ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından cezalandırılmaları talebiyle açılan Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesini 2003/1008 esas sayılı dosyasının sonuçlanması 6098 sayınlı TBK’nın 74 m.gereğince bekletici mesele yapılmış, yapılan yargılama sonucunda anılan mahkeme tarafından aynı dosyada verilen 07/12/2006 tarih 2006/1081 karar sayılı beraat kararanın temyizen Yargıtay 5.CD Başkanlığının 20/06/2013 tarih, 2012/4619 esas, 2013/6944 karar sayılı ilamı ile sanıkların üzerine atılı suçun devlet ihalelerine fesat karıştırma suçunu oluşturabileceği belirtilerek davaya bakmaya üst dereceli ağır ceza mahkemesinin görevli olduğundan bahisle bozulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında görevsizlik kararı verilmesi üzerine aynı kamu davası dosyasının görüldüğü ve bekletici mesele yapılan Ankara ….Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/378 esas sayılı dosyasında ise yapılan yargılama sonucunda verilen 11/04/2014 tarih, 2014/87 karar sayılı kararıyla dosyamız davalıları olan sanıklar …,…. , …, …, … ve … hakkında devlet ihalelerine fesat karıştırma suçundan beraatlarine karar verildiği, kararın temyizen Yargıtay … Başkanlığının 20/10/2020 tarih 2020/2409 esas-12858 karar sayılı kararı ile onanmakla kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yine, dosyamıza sunulan Mahkeme kararı ve yargıtay ilamı gözetildiğinde; birkısmı dosyamız davalıları olan sanıklar …, …. , …, …, …. … hakkında üzerilerine atılı Görevi kötüye kullanma suçlarından cezalandırılmaları talebi ile açılan ve bekletici mesele kabul edilen Ankara …. .ASCM’nin 2004/1235E. Sayılı dosyasında açılan kamu davasının yapılan açık yargılaması sonucunda 30/04/2008 tarihli ve 2008/332E. Sayılı kamu davası dosyasının yapılan açık yargılaması sonucunda sanıkların beraatine karar verildiği, temyizen Yargıtay…CD Başkanlığı’nın 22/05/2009 tarih, 2009/10440E.-9965K. sayılı ilamı ile TCK 102/4 ve 104/2.m. gereğince zamanaşımı nedeni ile kamu davasının düşürülmesine karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu Bandırma yeni sülfirik asit tesisi yapım ihalesi ile ilgili olarak tüm ihale dosyasının celbi için müzekkere yazılmış, davacı kurum tarafından ihale dosyasında mevcut ihale belgeleri, ihale alıcısı firma ile imzalanan sözleşme, ihalede alınan teklifler ve ihale komisyonu kararı ile söz konusu kararın onaylanmasına ilişkin davacı kurum yönetim kurulu kararı dosyamıza celp edilerek incelenmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplandıktan sonra dava konusu rücuen tazminat istemine dayanak kamu zararı iddiası ve mevcut ise davalıların bahse konu kamu zararının oluşumunda kusur dereceleri ve sorumluluk miktarlarının tespiti için miktarları için konusunda uzman bilirkişi raporu temin edilmiştir.
Dosyamıza sunulan bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacı kurum tarafından 240.000 ton / yıl kapasiteli Bandırma sülfirik asit tesisinin anahtar teslimi esasına göre yaptırılması için 1998 yılında uluslararası ihaleye çıkılması sonucunda satın alma ve ihale komisyonu tarafından en düşük fiyatı veren firmaya işin ihale edilmesi için karar alındığı, bu tür büyük ihalelerde en düşük teklifi veren firmaya ihale edilmesinin aynı zamanda bir çok teknik kriter ve ekonomik çıktıları yada teknolojik üstünlükleri kapsayan sülfirik asit tesisi yapımı işinin en düşük teklifin en ekonomik teklif olmaması sonucunu doğurduğunu, bu nedenle ilk ihale aşamasında 8 firmadan teklif alınmasın rağmen gerek değerlendirme gerekse satın alma aşamasında görev alan kişilerin teknik şartnamedeki yetersizlikleri dikkate alarak tereddüte düştüğü ile ihale ile ilgili olarak oy çokluğuyla karar alamadıklarından ihalenin sonuçlanamadığı, bu durumu ortadan kaldırmak için ikinci ihale aşamasına hazırlanan teknik şartnamenin daha kapsamlı olarak hazırlandığı, dosya da mevcut ihale döküman ve belgelerinin incelenmesinden ihaleye katılmayan firmaların ihale dökümanının bir parçası olan teknik şartnamede yer alan hususları karşılayamadıkları için ihaleye katılmadıkları, ilk ihaleye giren firmaların ikinci ihaleye girmelerini engelleyici veya kısıtlayıcı bir husus olduğuna ilişkin şikayet veya itiraz mevcut olmadığı, ihale konusu tesisin işletme aşamasında sorunsuz çalışmasının önemli olup bu şartların yüklenici firmanın garantisi altında olduğunun ikinci değerlendirme raporunda belirtildiği, ihale edilen sülfirik asit tesisinin imalat, devreye alma ve garanti kapsamı gibi aşamalarını kapsamış olsa bile genel anlamında birbirinden farklı şartların, kriterlerin, teknolojilerin ve ekipman bulunduğu göz önüne alındığında iki ihalenin birbiri ile kıyaslanamayacağı, yapılan tesisin teknik özelliklerinin ekipman ve parçaların maliyetin önemli farklar yaratabileceği, değerlendirme ve satın alma komisyonunda bulunan kişilerin sülfirik asit tesisi yönünden yüklenici şirketlerin referansını ve başarı ile uygulanan teknolojilerini dikkate alarak ve bu konudaki belirsizlikleri bertaraf ederek mevzuat ve ihale dökümlarına uygun olarak ihaleyi sonuçlandığı, her iki ihale yönünden oluşan fiyat farkının belirtilen hususlar dikkate alındığında davacı kurum zararına sebebiyet vermediği aksine davalı ihale komisyonu üyeleri ile yönetim kurulu başkan ve üyelerinin ihalenin sonuçlandırılmasında özel bir çaba gösterdikleri mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekilinin itirazlarını bentler halinde ve gerekçeli olarak karşılar mahiyette alınan ek raporda ise özetle; ihale konusu sülfirik asit tesisi yönünden yapılan her iki ihaleye ait teknik şartnameler birbirinden farklı opsiyonları içeren yapım işi niteliğinde olduğundan birinci ihalede oluşan teklif fiyatının ikinci ihale yönünden baz fiyat olarak kabul edilemeyeceği, iki farklı zaman diliminde ve iki farklı şartname ile çıkılan ihalede deniz suyu opsiyonelinin veya tatlı su kaynağından soğutma suyu alınması ve ayrıca deniz suyu pompalanması için gerekli pompa istasyonları ve boru hatları farklı ekipmanların varlığını gerektirdiğinden söz konusu ihaleler arasında mutlak bir fiyat farkının oluşmasının kaçınılmaz olduğu, davacı kurum tarafından montaj, teknoloji ve işletme dönemi gideri hususlarının opsiyonel olarak belirlendiği ve o günkü koşullar dikkate alınarak seçim yapıldığı, işin zamanında bitirilmesinin ihalenin mevzuat gereklerine uygun olarak yapılmasından farklı bir husus olduğu belirtilerek asıl rapordaki tespit ve değerlendirmeler teyit ve tekrar edilmiştir.
Bu bağlamda yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı kurum tarafından 240000 ton/ kapasiteli Bandırma yeni sülfirik asit tesisinin yapımı için yatırım programı kapsamında 1998 yılında uluslararası ihale düzenlendiğini, yapılan ihaleye davet edilen firmalardan en düşük teklifi sunan firmaya işin ihale edilmesine ilişkin ihale komisyonu kararının onay mercii olan davacı kurum yönetim kurulunda görüşüldüğü, ancak karar yeter sayısı yönetim kurulunda oluşmadığı için ihale kararının onaylanamadığı ve ihalenin sonuçsuz kaldığı, ihale konusu tesis yönünden davacı kurum yönetim kurulunun 07/09/2000 tarih ve 102/18 nolu kararı ile oluşturulan teknik heyet tarafından hazırlanan teknik şartname ve diğer ihale dökümanları çerçevesinde yeniden ihaleye çıkılması sonucunda teknik değerlendirme raporu ile uygun teklif olduğu konusunda görüş bildirilen Monsanto ve … firmalarının tekliflerinin ekonomik değerlendirmeye alındığı, akabinde satın alma ve ihale komisyonu tarafından verilen 01/02/2001 tarihli karar ile Bandırma yeni sülfirik asit tesisi yapım işinin 65.200.000-USD bedelle en düşük teklif fiyatını sunan …/… firmasına karşı şartlarını kaldırması koşulu ile ihale edildiği, yönetim kurulunun 01/03/2001 tarih ve 127/2 sayılı kararı ile …/SNC … ortaklığı ile yapılan müzakereler sonucu ortaya çıkan protokolün sözleşmenin eki olarak kabulü ve genel müdürlük tarafından imzalanması, ihalenin ana tesis için 65.200.000-USD ve seçilen opsiyonlar için 10.700.000-USD olmak üzere toplam 75.900.000-USD bedelle …-… ortaklığına ihale edildiği, işbu davanın davacı kurumun dava konusu talebe dayanak tesisin ihale sürecinde davacı kurum yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile ihale ve satın alma komisyonu üyeleri aleyhine davacı kurum teftiş kurulu raporuna istinaden birinci ve ikinci ihale arasındaki teklif fiyatları yönünden kamu zararı oluştuğu iddiasına dayalı olarak açıldığı, bu nedenle davalı kamu görevlilerine zarar sorumlusu olarak açılan davada davacı kurumun davalıların haksız eylemi sonucunda zarara uğradığı ve zararın davalıların nedensel değer taşıyan kusurlu eylemleri sonucunda gerçekleştiğini ispatla yükümlü olduğu, ancak dosyamıza sunulan ve mahkememizce de benimsenen teknik bilirkişi heyeti asıl ve ek raporları dikkate alındığında dava konusu talebe dayanak sülfirik asit tesisi ikinci ihalesinde belirlenen ihale bedelinin her iki ihale arasındaki teknolojik farklılıklar, söz konusu farklıklardan kaynaklı olarak yapılacak tesisin kalitesine ve tesiste yürütülecek faaliyetin niteliğine doğrudan etki edecek mahiyetteki malzeme ve teknik ekipman farklılıkları ile teknik şartnamelerin birbirinden farklılığı sebebiyle ikinci ihalede oluşan fiyatın tesisin teknik niteliğine uygun ve ihale konusu işin gerektirdiği teknolojik yatırım çerçevesinde mevzuat hükümlerine aykırı şekilde kurum zararına sebebiyet veren ve davalı kamu görevlilerinin hukuki sorumluluğunu doğuracak nitelikte bir bedel olarak kabul edilemeyeceği, her iki ihale arasındaki bedel farkının temelde ikinci ihalede daha üstün ve ileri teknoloji ile ekipman tercih ve kullanımdan kaynaklandığının toplanan deliller ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu; davalıların dava konusu talebe dayanak ihale süreçlerinde kamu görevlisi olarak görevlerinin gereklerine aykırı ve davacı kurumu zararlandırıcı hukuka aykırı nitelikte herhangi bir eylemlerinin dosya kapsamında kanıtlamadığı gibi 6098 sayılı TBK’nın 74.maddesi gereğince dosyamızda kesinleşmesi bekletici mesele kabul edilen Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 11/04/2014 tarih, 2013/378 esas, 2014/87 karar sayılı kararında davalı kamu görevlilerinin dava konusu ihale yönünden ihaleye fesat karıştırma kastıyla hareket ettiklerine ilişkin yeterli ve yasal, inandırıcı delil mevcut olmadığı gibi her iki ihale bedeli arasındaki farkın ihale şartnamelerinden kaynaklı olarak teknolojik üstünlük farkından kaynaklanması sebebiyle dosyamız davalısı olan sanık kamu görevlilerinin davacı kurumu zarara uğratmadığı yönündeki mahkememiz dosyası yönünden hukuken bağlayıcı olan maddi olgu tespitleri de dikkate alındığında davanın haklılığının kanıtlanamadığı kanaatine varılmakla; açıklanan gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı maktu 59,30-TL olup peşin yatırılan 445.501.999.809-TL(445.501,99-TL) harcın mahsubu ile bakiye 445.442,69-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki AAÜT gereğince hesaplanan 423.751,05-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/12/2021

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza