Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/7 E. 2023/236 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/7 Esas – 2023/236
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/7
KARAR NO : 2023/236

HAKİM : ….
KATİP : …
DAVACI …
VEKİLİ : Av. ….

DAVALILAR : 1-…
Av. …
Av. …
: 2- …
Av. …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2023
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2023
DAVA:
Davacı vekili 05/01/2023 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin … sayılı “…”, “… …”, “…”, “… …”, “…”, “…”, “…”, “… …”, “… …”, “… …”, “… …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şahsın, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından reddine karar verildiğini, oysa davacının kurulduğu … yılından beri tüketici elektroniği, …, küçük ev aletleri, dijital ürünler, mobil ürünler ve LED aydınlatma ürünlerinden oluşan geniş bir ürün gamı çerçevesinde ve …. ’sı yurt dışında olmak üzere toplam … şirket altında faaliyet gösterdiğini, faaliyet alanlarında sadece … değil, küresel piyasalarda da pazarı yönlendiren etkili bir oyuncu ve dünyaya teknoloji ihracatı konusunda …’nin simgesi ve gururu olduğunu, davacının “…” ibaresini uzun yıllardır hem ticaret unvanının kılavuz unsuru, hem de tescilli marka olarak kullanageldiğini, davacının “…” ibareli markalarının seri ve tanınmış markalar olduğunu, nitekim bu tanınmışlığın … nezdinde de … ve … sayılı markalar ile tescillenmiş olduğunu, dava konusu edilen “…” ibareli markanın tescil edilmek üzere ilanına karşı “…”li tescilli markalarına, bu markaların tanınmışlığına, gerçek hak sahipliğine, ticaret unvanından ve alan adından doğan hak sahipliğine ve kötü niyete dayalı olarak dosyaladığı itirazların davalı … tarafından reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan iltibas yaratacak derecede benzer markalar olduğunu, ayrıca karşılaştırılan markaların aynı/benzer/türdeş emtialarda kullanılacağını, nitekim taraf markalarının esas unsurlarının sadece baş harflerinin farklı olduğunu ve ibarelerde geriye kalan beş harfin dizinleri de dahil … olduğunu, nitekim davalı …’in daha önce dava dışı üçüncü kişiler tarafından dosyalanmış ve “…” ibaresinden sadece baş harfleri itibariyle farklı olan ibarelere ilişkin marka başvurularının davacının itirazları üzerine reddettiğini, somut uyuşmazlıkta verilmiş olan kararın bu emsal kararlar ile de çeliştiğini, ayrıca “…” ibaresinin davacının ticaret unvanının kılavuz unsuru olduğu ve davacının … uzantılı alan adında geçtiği için de davacı adına korunması gerektiğini, bütün bu hususları bilmesine rağmen davalının dava konusu edilen markayı tescil ettirmek isterken kötü niyetli olduğunun açık olduğunu, her ne kadar davalı taraf huzurdaki davada kullanmama def’i ileri sürmüş ise de davacının “…”li markalarını aktif olarak kullandığı hususunda delillerin dava dosyası içeriğinde mevcut olduğunu, kaldı ki davalının marka işlem dosyası esnasında ileri sürmediği kullanmama def’inin … kararının iptali talepli dava açısından dinlenemeyeceğini belirterek, …’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “… …” ibareli markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden çok farklı olduklarını, karşılaştırılan markaların içerdikleri farklı unsurlar, yarattıkları bütünsel algı ve kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin niteliği birlikte göz önüne alındığında ortalama tüketici nezdinde çekişme konusu emtialar açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığının kabulünün gerektiğini, diğer taraftan somut olayda davacının …m. 6/5 ve m. 6/9 hükümlerinin uygulanması koşullarının oluştuğunu ispat edemediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalının davaya konu edilen markayı 1994 yılından beri kullanmakta olduğunu, zira bu markanın açılımı olan “…Limited Şirketi”nin daha sonra “… Turizm Seyahat İç ve Dış Ticaret Sanayi A.Ş.” unvanı ile ticari faaliyetlerine devam ettiğini, yani dava konusu edilen markada “…” ibaresinin seçilmiş olmasının mantıklı bir sebebinin olduğunu ve davalının davacının “…” markasının tanınmışlığından faydalanma gibi bir niyetinin olmadığını, davacının iddialarının aksine dava konusu edilen markanın “…” ibaresi haricinde esaslı unsurlar ihtiva ettiğini, yani somut uyuşmazlıkta marka benzerliği karşılaştırılması yapılırken davalının markasının bütünsel olarak “ … …” olarak ele alınmasının gerektiğini, dava konusu edilen markanın 6 hece 13 harften, davacı yanın markasının ise 6 harf 2 heceden oluştuğunu ve bu halleriyle iki marka arasında bir benzerlik bulunmadığının açık olduğunu, ayrıca dava konusu edilen markanın başında yer alan çift “…” harfinin işitsel olarak “…” harfini baskılamakta bu bağlamda bu harfin herhangi başka bir harfle karışma olasılığını ortadan kaldırmakta olduğunu, ayrıca da davacının delil olarak dava dosyasına sunduğu … adet markanın 30.01.2018 tarihinden eski olanları için davalının kullanım ispatı talebinin mevcut olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, …’den davalı şahsa ait … sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Davanın davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 10/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 05/01/2023 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ” 1) Taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, 2) Davalının markasının kapsamına giren tüm emtialar yönünden emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının da gerçekleştiği, 3) Davalının markasının kapsamına giren emtiaların hitap ettiği tüketici/alıcı kesiminin, bu emtiaları satın aldıkları anda bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin düşük olmadığı, 4) (1) ve (2) nolu bentlerde yer alan değerlendirmelerden dolayı, (3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında, davalının markasının kapsamına giren tüm emtialar yönünden iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, 5) Davacının “önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği” ve “ticaret unvanından ve alan adından kaynaklanan hak sahipliği” iddialarının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı, 6) Davacının “tanınmışlık” iddialarının dava konusu edilen markanın 09. Sınıftaki; “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar”, 11. Sınıftaki; “Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar: kombiler, boylerler, kaloriferler petekleri, eşanjörler, sobalar, kuzineler; güneş enerjisi kollektörleri. Buhar, gaz ve sis (duman) üreteçleri (jeneratörleri): buhar jeneratörleri (kazanları), asetilen jeneratörleri, oksijen jeneratörleri, nitrojen jeneratörleri. İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden tesciline/hükmüne engelinin/etkisinin (kısmen) olabileceği, 7) Davacının “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, 8) Dava konusu edilen 09.11.2022 tarihli ve … sayılı … kararının, (4) ve kısmen de (6) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı, 9) Davacının markanın hükümsüzlüğü talebinin (4) ve kısmen de (6) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı …m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “…. …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 09, 11, 35.sınıftaki mal ve hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise … sayılı “…”, “… …”, “…”, “… …”, “…”, “…”, “…”, “… …”, “… …”, “… …”, “… …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 29, 30.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacının muhtelif markalarının kapsamına giren 09, 11 ve 35. Sınıftaki emtialar ile dava konusu edilen markanın kapsamına giren aynı sınıflardaki emtialar birebir aynıdır veya birbirlerinin açıklaması/türevi niteliğindedir. Sonuç itibariyle davalının markasının kapsamına giren tüm emtialar açısından, davacının muhtelif markaları özelinde somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının da gerçekleştiği tespit ve kabul edilmiştir
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “… …”, “…”, “… …”, “…”, “…”, “…”, “… …”, “… …”, “… …”, “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının markaları, kırmızı renkli büyük harflerle veya beyaz renkli büyük harflerin kırmızı bir zemin üzerine konuşlandırıldığı haliyle “…” ibaresinin tek başına veya, yine kırmızı veya siyah renkli harflerle yazılmış halde, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, …” ve “…” ibareleriyle/kelime öbekleriyle birlikte kullanıldığı, … unsurundan yoksun kelime markası hüviyeti baskın olan işaretlerdir. Bu işaretlerde “…” ibaresi dışında kullanılmış olan kelimelerin ve kelime öbeklerinin, …’de veya yaygın olarak kullanılan bir dil olan …’de yerleşik birer anlamı haiz, tasviri/tanımlayıcı cins isimler/tamlamalar/alelade sloganlar olduğu fiili gerçeği gözetildiğinde, her ne kadar davacının çatı markası olduğu anlaşılsa da, davacı markalarında işaretlere markasal hüviyette ayırt edicilik katan esaslı unsurun “…” ibaresi olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalının dava konusu edilen markasının görseli incelendiğinde, bu markanın renk, … ve kelime unsurlarından müteşekkil karma bir marka olduğu görülmektedir. Bu markanın sol baş tarafına kırmızı bir dikdörtgenin içerisinde yerleştirilmiş “…” harfinden oluşan basit bir figür unsuru konuşlandırılmış, bu figürün yanına, büyük puntolu siyah renkli yatık stildeki küçük harflerle “…” ibaresi yazılmış, bu iki unsurun altı kırmızı bir çizgiyle çizildikten sonra işaretin sağ alt kısmına da, küçük puntolu siyah/kırmızı renkli harflerle “…” ibaresi yazılmıştır. Öncelikle; bu işaretin sol baş kısmında basit bir figür şeklinde kullanılmış “…” harfinin, işaretin markasal hüviyette ayırt ediciliğine katkısının düşük olduğu düşünülmektedir, zira; böyle, basit … unsuru yanında büyük puntolarla/baskın özelliklerde yazılmış ve konuşlandırılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Ayrıca; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, renk ve … içeren karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Ayrıca; işaretin alt kısmına, küçük puntolu harflerle yazılmış halde konuşlandırılmış olan “…” ibaresinin, … de yaygın olarak bilinen ve “…” şeklinde kullanılan bir cins isim olması nedeniyle işarete kattığı markasal hüviyette bir ayırt ediciliğin olmadığı kanaati oluşmuştur.
Sonuç olarak; dava konusu edilen markada, işaretin orta yerinde geçen ve koyu renkli harflerle büyük puntolarla yazılmış ve altı çizilmiş olan “…” ibaresinin, markanın esas unsuru olduğu kanaatine varılmıştır.
Karşılaştırılan markaların esas unsurları olan “…” ve “…” ibareleri arasında tek bir harf farklılığı vardır ve bu kelimelerde geçen diğer beş harf, diziliş sıraları/dizinleri itibariyle dahi birebir aynıdır. Bu ibareler arasındaki tek harf farklılığının, markalarda esas unsur olan bu ibarelerde geçen diğer ortak harflerin yaratmış olduğu benzerliği ortadan kaldıracak, yani esas unsurları itibariyle karşılaştırılan markaları ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte değildir. Bu tek harf farklılığı, markaları/markaların esas unsuru olan ibareleri “…” olmaktan çıkarmakta, ancak SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında “ayırt edilemeyecek derecede benzer” olma durumundan kurtaramamaktadır. Aralarında bir/birkaç harf farkı olan sözcüklerin, birbirleriyle benzer sözcükler sayıldığına dair …’ın artık iyice yerleşmiş pek çok emsal kararı vardır. Markalarda yer alan, geri plandaki diğer unsurlar arasındaki farklılıkların, markaların esas unsuru konumunda bulunan kelimeler arasındaki benzerliğinin aşılması için yeterli bir farklılık/ayırt edici nitelik olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemektedir. Ayrıca; potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (…) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır. Davacının “…”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının “…”li markasıyla karşılaştığında bu markaları “görsel açıdan benzer bulması ve karıştırması” ihtimal dahilindedir.
Görsel açıdan ortaya çıkan bu benzerlik, işitsel açıdan bakıldığında da aynı sonucu vermektedir. Taraf markalarındaki esas unsurlarda bir harf dışında tüm harflerin ortak olması, markaların okunuşlarını, kulakta bıraktıkları “tını”ları işitsel açıdan yakınlaştırdığı kanaatine varılmıştır.
Anlamsal açıdan da taraf markalarında esas unsur hüviyetinde kullanılmış olan “…” ve “…” ibarelerinin, …’de veya yaygın olarak bilinen yabancı dillerde, yerleşik birer anlamı olmayan, taraflarca yaratılmış/orijinal ibareler olduğu gerçeği gözetildiğinde, karşılaştırılan işaretlerin kavramsal açıdan tüketici zihninde bıraktıkları “anlamsız birer sözcük” şeklindeki ilk algının da farklı olmadığı kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle karşılaştırılan markaların, görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzediği, kanaatine varılmıştır.
Somut olay açısından bakıldığında; karşılaştırılan markaların esas unsurları olan “…” ve “…” ibareleri arasındaki tek bir harf farklılığının, markalarda esas unsur olan bu ibarelerde geçen, dizinleri dahi aynı olan diğer ortak harflerin yaratmış olduğu benzerliği ortadan kaldıracak, yani esas unsurları itibariyle karşılaştırılan markaları görsel ve işitsel açılardan ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca, markalarda yer alan, geri plandaki diğer unsurlar arasındaki farklılıkların, markaların esas unsuru konumunda bulunan kelimeler arasındaki görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğinin aşılması için yeterli bir farklılık/ayırt edici nitelik olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Diğer taraftan; somut olayda dava konusu edilen markanın kapsamına giren tüm mal ve hizmetler ile davacının markalarının kapsamına giren mal ve hizmetlerin aynı/benzer/türdeş emtialar oldukları, her ne kadar bu emtiaların hitap ettiği alıcı/tüketici kitlesinin bilinç/dikkat/özen seviyesi düşük değil ise de, bu mal ve hizmetlerde “…” ve “…”li markaların farklı kişi/kuruluşlar tarafından markasal hüviyette kullanılması halinde halkın söz konusu emtiaların aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu, tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu veya ortak bir iş yaptıklarını düşünebilecekleri, davalının markasının davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği ve bunun da iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediğinden ve davalının markasının kapsamına giren tüm emtialar yönünden davacının muhtelif markaları özelinde emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartı da gerçekleştiğinden, somut olayda markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının Önceki Kullanıma Dayalı Gerçek Hak Sahipliği İddiasının Davalının … Başvuru Sayılı Markasının Tesciline/hükmüne Engeli/etkisi Hususunda Değerlendirme
6769 sayılı SMK’nın “marka tescilinde nispi ret nedenleri”nin düzenlendiği 6. maddesinin 3. fıkrasında; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” denilmektedir.
Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını sağlamaktadır. Bu madde hükmünde yer alan itirazın kabul edilebilmesi için itiraz sahibinin o işaret üzerinde başvuru tarihinden önce hak sahibi olması veya rüçhan hakkını elde etmesi ve bunları ispat etmesi gerekmektedir.
Tescil, bir markanın daha özel hükümlerle korunmasını sağlar. SMK, istisnai olarak, marka hakkının tescile dayanmadan ilk kullanım yoluyla da elde edilebileceğini ve korunabileceğini de kabul etmiştir. Ancak, bu hakkın ne zaman ve nasıl oluşabileceğinin kriterlerini düzenlememiştir. 6769 sayılı SMK’nın “Marka Tescilinde Nispi Ret Nedenleri” başlıklı 6. maddesinde, marka olarak tescil ettirilmek istenen işaret üzerinde tescil başvurusundan önce hak kazanmış kişilerin hukukunu korumaya yönelik hükümler bulunmaktadır. Söz konusu maddenin 3. fıkrasına göre bir işaret üzerinde, bu işaretin – üçüncü bir kişi tarafından-marka olarak tescili amacıyla başvurusu yapılan tarihten veya başvuru tarihinde belirtilen rüçhan tarihinden önce, bir hak elde edilmiş ise, bu hakka sahip kişi, söz konusu işaretin tesciline itirazda bulunabilir. Bu hüküm, işaret üzerinde ilk kullanma yoluyla haksız rekabet hükümlerine göre kazanılan hakkı üstün tutmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda hak sahibinin işaretin sonradan bir başkası tarafından kullanılmasını yasaklaması TTK 57/5 ve 58/I, …’den kaynaklanmaktadır. İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (…6/3) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “…” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi”ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “…hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz.
Davacı taraf; dava konusu edilen “…” ibaresinin, davalının markasının tescili kapsamına giren emtialarda, kendisi tarafından uzun yıllardır ciddi ve yoğun bir biçimde, … genelinde kullanıldığını ve bu şekilde gerçek hak sahipliğinin doğduğunu tevsik eden herhangi bir delili, dava/marka işlem dosyasına sunmuş değildir. Davacının dava/marka işlem dosyasına sunmuş olduğu beyan ve delillerden, davacının “…” ibareli bir markasal kullanımının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle de; somut olayda, davacının önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği iddiasının dava konusu markanın tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından Somut olayda davacının “…” markasını, iştigal alanı kapsamında uzun yıllardır yoğun, istikrarlı ve ciddi biçimde kullandığı ve bu markaya ciddi yatırımlar yaptığı, bu markanın bilhassa tüketici elektroniği ve … sektöründe iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı ve dahi bu tanınmışlığın ve yaygın kullanımın davacı tarafından dava dosyasına sunulan belgelerle ispatlanmış olduğu, bu tanınmışlığın davalı … tarafından da … ve … sayılı kayıtlar ile tespit ve teyit edildiği anlaşılmakta ise de, davacının “…” markasına dayalı olarak …m. 6/5 hükmü gereğince tanınmış marka korumasından yararlanılabilmesi için, davalının başvuruya konu markasının, davacının markasının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşmuş olması veya oluşmasının yüksek bir ihtimal dahilinde olması gerekir. Yukarıdaki açıklamalarda taraf markalarının benzer olduğu tespit edildiğinden ve davacının dava dosyası kapsamında sunmuş olduğu delillerden, “…” markasını bilgi teknolojileri ve elektroniğin yoğun olarak kullanıldığı savunma sanayi kapsamında da yoğun ve ciddi bir biçimde kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca; söz konusu markanın tüketici elektroniği ve … sektöründe tanınmış olduğu fiili gerçeği de gözetildiğinde, dava konusu edilen markanın, bu sektörlerle ilintili olabilecek emtialarda kullanılması halinde yukarıda bahsedilen ihtimalin gerçekleşme olasılığının mevcut olduğu değerlendirilmektedir. Bu yüzden de; dava konusu edilen markanın 09. Sınıfa giren; “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar”, 11. Sınıfa giren; “Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar: kombiler, boylerler, kaloriferler petekleri, eşanjörler, sobalar, kuzineler; güneş enerjisi kollektörleri. Buhar, gaz ve sis (duman) üreteçleri (jeneratörleri): buhar jeneratörleri (kazanları), asetilen jeneratörleri, oksijen jeneratörleri, nitrojen jeneratörleri. İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetlerinde kullanması halinde, haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi şartlarının gerçekleşebileceği ihtimalinin söz konusu olabileceği, bu nedenle davalının bu sektörlerle ilintili sayılan emtialardaki markasal bir kullanımının davacı ile ilişkilendirilebileceği göz önüne alındığında, bu emtialar özelinde, davalının davaya konu markasının, davacının “…” markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşabileceği düşünülmüştür. Bu nedenlerle, davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının, davalının markasının kapsamına giren; 09. Sınıftaki; “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar”, 11. Sınıftaki; “Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar: kombiler, boylerler, kaloriferler petekleri, eşanjörler, sobalar, kuzineler; güneş enerjisi kollektörleri. Buhar, gaz ve sis (duman) üreteçleri (jeneratörleri): buhar jeneratörleri (kazanları), asetilen jeneratörleri, oksijen jeneratörleri, nitrojen jeneratörleri. İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları” ve bunların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden tesciline/hükmüne (kısmen) engel olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının Ticaret Unvanına Ve Alan Adına Dayalı Hak İddialarının Davalının … Başvuru Sayılı Markasının Tesciline/hükmüne Engeli/etkisi Hususunda Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, … kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer.
… emsal kararlarında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (…6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (…6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir.
…md. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına tanınan koruma da, fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur. Ayrıca da; bu işaretin ticaret unvanı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir.
Somut olayda davacının …m. 6/6 hükmü kapsamındaki korumaya dayanabilmesi için, herşeyden önce, dava konusu edilen markanın davacının ticaret unvanının “…” şeklindeki ayırıcı unsurunu veya … uzantılı alan adını/bu alan adı altında gerçekleşen markasal kullanımlarda geçen “…” ibaresini “içermesi” gerekir. Dava konusu edilen görselli marka ise, davacının üstün hak iddia ettiği “…” ibaresini içermemektedir. Dolayısıyla; davacının bu madde hükmüne dayalı hak iddiasının dava konusu “…” markanın tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şahsın tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne, … …’nun … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-… …’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 3.888,65 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/06/2023

Katip ….
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 385,40.-TL
Posta Masrafı 203,25.-TL
Bilirkişi Ücreti 3.300,00.-TL
Toplam 3.888,65-TL