Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/34 E. 2023/282 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/34 Esas – 2023/282
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/34
KARAR NO : 2023/282

HAKİM : …
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ….
Av. ….
DAVALILAR : 1- ….
: Av. ….
Av. ….
Av. ….
: 2- …
Av. ….

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/01/2023
KARAR TARİHİ : 03/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023
TALEP:
Davacı vekili 24/01/2023 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle: müvekkili şirketin … sayılı “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’na (…) başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan davalı şirket kurum başvurusunun, …’nde ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak … (…) tarafından reddedildiğini; red kararının haksız olduğunu, Müvekkili şirketin kendisine ait “…” ibareli marka için 30.06.2005 tarihinde başvuru yaparak 05, 29 ve 30. sınıflarda tescil ettirdiğini ve bu tarihten beri bilfiil yoğun olarak kullanmakta olduğunu ve dava konusu markanın müvekkil markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı tarafın, müvekkile ait tescilli markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerini kendi ürünlerinde kullanmakta olduğunu ve bu durumun müvekkilin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, hedef kitlenin ve ürünlerin aynı olması sebebiyle müşteriler açısından kafa karışıklığı yaratarak haksız kazanç edilmesine yol açacağını, müvekkili şirketin şekerleme üretim alanında 1965 yılından bu yana …’nin ve dünyanın en önemli şekerleme ve çikolata üreticilerinden biri haline geldiğini, ulusal ve uluslararası pazarda 250’nin üzerinde ürün çeşidi bulunduğunu, uzun yıllar boyunca sektörde faaliyette bulunduğunu kendi marka ve tasarımlarını oluşturarak tanınmış ve piyasada bilinir hale geldiğini, davalı … Gıda’ nın müvekkilinin markasının tanınmışlığından faydalanmak istediğini, dava konusu markada bulunan “…” ibaresinin davacı müvekkil şirket markası olan “…” ibareli marka ile anlamsal, görsel, ve sescil olarak benzer olduğunu ve davalı şirket kapsamında yer alan 29. ve 30. sınıf ürünlerin müvekkil şirket markası kapsamında bulunan ürünler ile aynı olduğunu, zira bu ürün ve hizmetlerin birbirini tamamladığını, aynı dağıtım kanallarından geçtiğini, aynı iş yerlerine sunulduğunu dolayısıyla birbiri yerine ikamet edebilme ve rekabet edebilme olanaklarının bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından “…” markasının tescil edildiği tarihten bu yana yoğun olarak kullanıldığını, davalı şirketin marka başvurusunu kötü niyetle yaptığını, … sayılı … kararının hatalı olduğunu, … içtihatlarına göre, kötü niyetin tespitinde ilk aranacak kriterin “itiraza mesnet markanın varlığının bilinip bilinmediği” hususunun oluşturduğunu, müvekkilinin itiraza mesnet markaları ile dava konusu marka başvurusu arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5, 6/9 madde hükümlerinin uygulanma koşullarının tümünün mevcut olduğunu iddia ederek, … …’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında özetle: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketin 1992 yılında kurulmuş 2015 yılından itibaren mevcut unvanıyla ticaret hayatına devam ettiği, müvekkil şirketin gıda üreticilerine yönelik süt tozu, yağ, peynir gibi ürünlerin toptan ticareti ile ilgilendiği, müvekkil şirketçe kullanılan “…” markası için 30.12.2020 tarihinde marka başvurusunda bulunulduğu ve bu başvurunun 27.12.2022 tarihinde tescil edilerek bültende yayımlandığı, müvekkil markasının davacı şirket markasına benzemediğini, her iki şirket markalarına ait logoların incelenmesi neticesinde; logolarda kullanılan yazı stili ve boyutlarının birbirinden farklı olduğunu, müvekkil şirkete ait logoda yalnızca harflerin değil daire içerisinde yer alan yeşil rengin baskınken davacı şirketin logosunun yalnızca harflerden oluştuğunu, müvekkil şirketin gıda üretiminde kullanılan süt tozu, peynir, yağ gibi ürünlerin toptan ticareti ile uğraşmakta olduğu, hedef müşteri kitlesinin gıda üreticileri olduğu, davacının ise şekerleme, çikolata ticareti ile ilgilenmekte olduğu, bu sebepten müvekkil ile davacının farklı ürün gruplarında hizmet vermekte olduğunu, markaların halk tarafından ilişkilendirilme ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı tarafın tanınırlığının gerçeği yansıtmadığını ve kötü niyet iddialarını reddettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

MUHAKEME: HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.

UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ VE DİĞER HUSUSLAR:
Dava; 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5 ve 6/9’a dayalı taraf markalarının benzediği iddiası temelinde; davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … … tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir.
Davanın açılmasıyla birlikte, tarafların karşılıklı dilekçeleri tebliğ olmuş, sundukları deliller toplanmış, dava konusu başvuruya ilişkin bilgi ve belgeler …’den celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklikler bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik edilmiş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 201/2 nci maddesi hükmü de gözetilerek, taraflara yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş, sözlü olarak iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.

DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın itiraz mesnedi markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, marka başvurusuna yönelik itiraz sürecinde itiraz mesnedi … sayılı davacı markası açısından SMK 6/5 maddesine göre markalarının tanınmışlığı iddiasının ve SMK 6/9 maddesine göre de davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının alınan … kararına ve hükümsüzlüğe etki edip etmeyeceği, …’in … sayılı … kararının iptalinin ve davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
İptali istenen … karar tarihinin 25/11/2022 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, 24/01/2023 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı …. Vekilliği ile Bazı düzenlemeler Hakkında Kanun’un 15/c maddesinde belirlenen iki aylık süre içerisinde olduğu, 6769 sayılı SMK 156 ncı maddesine göre görevli ve yetkili mahkemeye dava açıldığı anlaşılmıştır ve işin esasına geçilmiştir.

… sayılı kararında; “… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki … kararına karşı, başvurunun … sayılı, “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.

6769 s. SMK’ nın “Yayıma itirazın incelenmesi” kenar başlıklı 19. Maddesinin 2. Fıkrası “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde …’ de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal ve hizmetler bakımından …’ de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması halinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir” hükmünü içermektedir
…..
Bu kapsamda itiraz sahibi tarafından Kuruma sunulan deliller çerçevesinde yapılan incelemede, sunulan bilgi ve belgelerin itiraz gerekçesi markaların ciddi kullanımı ispatlamaya yeterli görülmediği değerlendirilmektedir. Çünkü ciddi kullanım, markanın kapsamında yer alan malların veya hizmetlerin piyasadaki kullanımını (ticari etki oluşturacak kullanımı) gerektirir. Bu kapsamda sunulan delillerin markanın, ciddi kullanım teşkil edecek şekilde kullanıldığı yönünde yeterli kanaat oluşturmaya elverişli olmadığından itiraz gerekçesi markaların kullanımının ispatlanamadığı sonucuna varılmıştır.

İtiraz gerekçesi markaların kullanımı ispatlanamadığından, “İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir.” hükmünü içeren SMK m. 19(2) uyarınca ,… sayılı markaya dayalı olan SMK m. 6(1) kapsamında yapılan itirazın reddi gerekmiştir.
Son olarak, itiraz sahibinin emsal kararlar gerekçeli itirazı, farklı markalar hakkında verilen kararların incelenen başvuruyla ve bu başvuru hakkındaki kararla bağlantısının bulunmaması nedeniyle haklı bulunmamıştır.
Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir.
KARAR:
İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.

6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”

Madde kapsamında SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında, kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında, kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise, dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması, yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (… sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
… içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında SMK 6/9’da düzenlenen KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.

Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markası
… + … … (…)
(…) 29, 30. sınıf
29. sınıf
30. sınıf
35. Sınıf

Bilirkişi heyetinden alınan 29/05/2023 havale tarihli raporda özetle; “…kötü niyetin tespitine ilişkin takdir Sayın Mahkeme’de olmak üzere, davacıya ait … sayılı markanın tescil kapsamında yer alan “çikolata” malı için kullanıldığı kanaatine varılmış olmasına karşın davalıya ait … başvuru numaralı ve “ …” ibareli marka ile davacıya ait … sayılı “…” ibareli markalar arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, somut olayda 6769 s. SMK’nın 6/5 hükmünde belirtilen koşulların ortaya çıkmayacağı…” ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin, yeni bir heyetten rapor veya aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30 uncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek, usul ekonomisi ilkesi göz önüne alınarak talebin kabulü halinde yargılama gereksiz uzayacağından, reddedilmiştir.

TARAF MARKALARI ARASINDA İLTİBAS TEHLİKESİNİN/KARIŞTIRILMA İHTİMALİNİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI HUSUSUNDA DEĞERLENDİRME

1. KULLANIM İSPATI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME
Dosya kapsamında davalı tarafça kullanım ispatı şartı dile getirildiğinden, evvela bu konu irdelenmiştir. 6769 sayılı SMK’nın “Yayıma İtirazın İncelenmesi” kenar başlıklı 19. maddesinin 2. fıkrası “6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde …’ de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal ve hizmetler bakımından …’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması halinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir” hükmünü içermektedir.
Başvuru sahibi, yayına itiraza cevaben sunduğu dilekçesinde, 6769 s. SMK’ nın 19 (2) maddesi hükmü kapsamında, itiraza gerekçe olarak gösterilen markanın, tescil kapsamındaki tüm mal ve hizmetler için kullanımının ispatlanması talep etmiştir.
Belirtilen markanın, itiraz konusu başvurunun yapıldığı 30/10/2020 tarihi itibariyle beş yıldan uzun süredir tescilli durumda olduğu, dolayısıyla somut olayda SMK m. 19 (2) hükmünün uygulanabilir durumda olduğu tespit edilmiştir. İtiraz sahibi kullanım ispatına ilişkin delillerini süresi içinde …’e sunmuştur ve 6769 sayılı SMK’nın Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Kullanım İspatı” başlıklı 29. maddesinin 3. fıkrası kapsamında inceleme yapılmıştır.

Kullanımın ispatlanması gereken süreç 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında “…. itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal ve hizmetler bakımından …’ de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir.” hükmü ile düzenlenmiştir.
Kanun maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, itiraz edilen başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıl içerisindeki ciddi kullanım aranmaktadır. Somut olayda, itiraza konu başvurunun tarihi 30/12/2020 olup itiraz gerekçesi markaların kullanımının kanıtlanması gerektiği zaman aralığı 30/12/2015- 30/12/2020 tarihleri arasıdır.
Zikredilen bilgiler ışığında, dava dosyasında yer alan delillerin incelenmesi neticesinde davacıya ait … sayılı “…” markasının 31/12/2015-30/12/2020 tarihleri arasında “çikolata” malı için yeterli miktarlarda, ciddi biçimde kullanıldığını gösterir 10 adet faturanın ve ambalaj standart formlarının ibraz edildiği tespit edilmiş olup … sayılı markanın tescil kapsamında yer alan “çikolata” malı için kullanıldığına Mahkememizce kanaat getirilmiştir.

Kullanım ispatı kapsamında, davacı markasının sadece “çikolata” emtiası için kullanıldığının kabulü çerçevesinde aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:

2. 6769 SAYILI SMK 6/1 MADDESİ YÖNÜNDEN YAPILAN DEĞERLENDİRMELER
1) Emtiaların Sınıfsal Benzerliği Kapsamında Değerlendirme
Dava konusu “…+…” ibareli ve … başvuru numaralı davalı başvurusu, 29, 30, 35 .sınıflara ilişkin olup ilgili sınıflar şu şekildedir:
29. Sınıf: Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri.
30. Sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez
35. Sınıf: (İlgili sınıf hizmetler çok uzun olduğundan gerekçeli kararın gereksiz uzamaması için, bakınız dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun 14 ila 20. sayfaları.) Söz konusu sınıf kapsamında “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” yer almaktadır
İtiraza ve hükümsüzlüğe dayanak davacı markasının ise … sayılı “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 29, 30. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Kullanımı ispat edilen mallar yönünden yapılan değerlendirmede; davacıya ait … tescil numaralı ve “…” ibareli markanın tescil kapsamında bulunan ve kullanımı ispat edilen Sınıf 30: “Çikolatalar” malları ile davalı başvurusunun eşya listesinde bulunan Sınıf 30: “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.” mallarının aynı/aynı tür mallar olduğu, yine davacı markasının kapsamında yer alan ve kullanımı ispat edilen sınıf 30: “Çikolatalar” malları ile davalı markasının kapsamında yer alan Sınıf 35: “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri ile arasında mal/hizmet benzerliği bulunduğu sonucuna varılmıştır.

2) Hitap Eden Tüketici Kitlesi Bakımından Değerlendirme:
Taraf markalarının kapsamına giren mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketicinin bilinç/ algı/ dikkat düzeyi/seviyesi de markaların karıştırılması ihtimalinin değerlendirilmesinde önem arz etmektedir. Ortalama tüketicinin dikkat düzeyi, mal ve/veya hizmetlerin türüne göre değişebilmektedir. Eğer söz konusu olan mal ve/veya hizmet, kitlesel tüketim mal veya hizmetleri ise, ortalama tüketici makul derecede iyi bilgilendirilmiş ve bu derecede tedbirli, dikkatli kimsedir. Söz gelimi çiklet, çikolata, bisküvi gibi fiyat bakımından ucuz ürünlerin satın alınmasında tüketiciden beklenen dikkat düzeyi düşük olacaktır. Aynı şekilde, nispeten uygun fiyatla satılan, satın almadan önce uzun bir araştırma ve inceleme aşamasından geçmeyen, yani ucuz ve risk faktörü düşük ürünlerin alınması sırasında gösterilen özenin
düşüklüğü, markalar arasında daha açık farklılıklar bulunmasını gerektirir.
Yani, “ortalama tüketici”nin seviyesi, ilgili mal ve/veya hizmetlerin hangi tüketici kitlesine hitap ettiğinin tespit edilmesiyle bulunur. Mal/hizmetlerin günlük tüketim niteliği, hızlı alım satıma konu olması, ucuz olması ve önceki markanın hafızada bıraktığı izin tüketicinin tercihinde önemli etken olması gibi faktörler, ilgili “ortalama tüketici”nin seviyesinin belirlenmesinde önem arz eder. Örneğin, söz konusu mal/hizmet, toplumun sadece bir kesimini ilgilendiren, teknik veya özel bir mal/hizmet ise, bu kesimin eğitim ve bilgi düzeyi dikkate alınacaktır.
Bu açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlıkta, davalının markasının kapsamında bulunan, 30. sınıftaki emtiaların satışı hizmetleri incelendiğinde; bunların tüketicinin gündelik (her anının, rutininin) ihtiyaçlarını karşılayan, sık satın alınan emtialar olduğu fiili gerçeği gözetildiğinde, tüketicilerin söz konusu emtiaları satın alma kararını verdikleri süreçte uzun vakit geçirmediği, yani bir çok düşünmeden değerlendirerek, zahmet ve gayrete katlanmasına gerek olmadan satın alınabileceği, dolayısıyla bu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin dikkat/özen/seçicilik/bilinç seviyesinin düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

3) Marka İşaretlerinin Görsel Benzerliği Yönünden Değerlendirme:
İşaretlerin benzer olup olmadığı kapsamında; önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli birer faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan baskın ya da ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Marka görsellerinden anlaşılacağı üzere, davalıya ait marka başvurusunun “…+…” ibresinden oluştuğu ve stilize yazılmış “…” ibaresinin yuvarlak içine alınarak, ibarenin üst kısmında ise yeşil renkte ne olduğu anlaşılamayan bir şeklin mevcut olduğu görülmüştür.
Davacıya ait markanın ise münhasıran düz ve büyük harflerle yazılmış “…” ibaresinden müteşekkil olduğu anlaşılmıştır.
Karşılaştırmaya konu markaların “…” ibaresini ortak olarak içerdiği görülmekle birlikte … ve … ibarelerinin dört harften oluşan kısa ibareler olması, kısa ibareler üzerinde gerçekleşen küçük farklılıkların dahi tüketicilerin markaların farklı kaynaklardan geldiğini anlamasına sebep olabileceği, davalıya ait “…” markasının stilize yazımı, … unsuru ve tertip tarzı kompozisyonu itibariyle farklı bütünsel izlenime sahip olması sebebiyle başvuru ile davacıya ait marka arasında karıştırılma ihtimali ortaya çıkabilecek düzeyde görsel benzerlik bulunmadığı sonucuna Mahkememizce varılmıştır.

4) Marka İşaretlerinin İşitsel/Fonetik Benzerliği Yönünden Değerlendirme:
Davalı markası “dali” şeklinde, davacı markası ise “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. Telaffuzlar dikkate alındığında, markalar arasında ilk üç harfin aynı, son harflerin farklı olup, davalı markasında “i” şeklinde (…’deki “y” harfinin okunuşu ya da Türkçemizde doğrudan olduğu gibi okunsa da “y” şeklinde telaffuzun “i” sesinin çıkmasına sebebiyet verdiği) olduğu anlaşılmış, her ne kadar ilk üç harf aynı olsa da son harfteki fonetik farklılığın baskın olduğu ve markaları işitsel açıdan ayırt etmeye yaradığı, böylelikle de taraf markalarını işitsel kapsamda farklı olduğu, karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

5) Marka İşaretlerinin Anlamsal/Kavramsal Benzerliği Yönünden Değerlendirme:
Kavramsal olarak taraf markalarına ilişkin Mahkememizce yapılan araştırmada; dava konusu davalı markası olan “…” kelimesinin doğrudan bir anlamının bulunmadığı, …’de “… – sakatlığa ayarlanmış yaşam yılları) şeklinde anlamın “…” isimli internet sözlüğünde karşımıza çıktığı, yine aynı internet sitesinde “…” kelimesinin karşılığı olarak “…’da bir dil ailesi ya da …’da bir nehir” anlamlarının mevcut olduğu; “…” biçimindeki davacı markasının ise …’de “vadi” anlamına geldiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere dava konusu markaların Türkçemizde anlamı bulunmamaktadır. Anlamı bulunmayan markaların, tüketici zihninde aynı algıyı (anlamsal bakımdan) oluşturması beklenemeyeceğinden, Mahkememizce taraf markalarının anlamsal olarak farklı olduğuna kanaat getirilmiştir.

6) SMK 6/5 uyarınca Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Davacı vekili tarafından ileri sürülen tanınmışlık iddiasının dava dosyası kapsamında sunulan tüm bilgi ve belgeler çerçevesinde incelenmesi neticesinde, davacıya ait “…” ibareli markanın tanınmış olduğu yönünde yeterli kanaatin oluşmadığı, kaldı ki 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanabilmesi için bir markanın tanınmışlığının da tek başına yeterli olmadığı, aynı zamanda dava konusu edilen markanın tanınmış markanın ayırt edicilik karakterini zedelemesi, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi veya tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinden birinin gerçekleşmesinin gerekli olduğu, somut olay bakımından bu şartların hiçbirinin sağlanamadığı, davacı tarafından bu ihtimallerin ispatlanamadığı, davalı başvurusunun davacıya ait “…” markasının sahip olduğu imaj ve prestijden faydalanma amacı taşıdığına yönelik somut bir kanaat oluşmadığı, sonuç olarak dava konusu başvuru bakımından 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.

7) SMK 6/9 Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakta ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine Mahkememizce varılmıştır.

HÜKÜMSÜZLÜK TALEBİ YÖNÜNDEN YAPILAN DEĞERLENDİRME
Taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5-9 bendi koşullarının mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.

Neticeten; taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın düşümü ile 89,95 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde …. Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/10/2023

Katip ….
¸

Hakim ….
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.