Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/156 E. 2023/180 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/156
KARAR NO : 2023/180

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – ….

DAVALI : … – ….
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/07/2017
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2023
DAVA:
Davacı vekili vermiş olduğu 07.07.2017 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle, müvekkili tarafından … başvuru numaralı “… … + …” markasının tescil talebinin reddedildiğini, oysa anılan marka müvekkilinin daha önceden tescil ettirmiş olduğu …başvuru numaralı “… + …” ve … başvuru numaralı “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin bu markaları uzun yıllardır aktif biçimde kullandığını, reddedilen marka başvurusunu da diğer markalara dayalı seri marka üretme amacıyla yapıldığını, … kararları uyarınca, müvekkilinin daha önceden tescilli markalarına dayalı olarak, önceki tescilli markaların ana unsurunun yanına yardımcı unsur olarak eklenen bazı kelimelerle seri marka yaratma çabası kazanılmış hakkı nedeniyle hukuki koruma altında olduğunu, müvekkili markalarının dünya çapında sektörünü aşan bir tanınmışlığa sahip olduğunu, işletmesel köken itibariyle önceki tescilli markası ile bağlantılı olduğu mesajını açık biçimde veren, önceki markasının serisi olarak algılanmasında tereddüt bulunmayan başvurunun reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin “… … + …” markasının 37, 39. Sınıflarda yer alan bir takım mal ve hizmetlere ilişkin tescili için 25.10.2016 tarih, … başvuru numarası ile tescil talebinde bulunulduğunu, inceleme sonucunda 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi gereğince “ … + … …” ve “… + …” markaları ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, yukarıda da belirtildiği gibi tescili talep edilen markanın müvekkili adına daha önce tescil ettirilmiş olan …numaralı “…” ve … başvuru numaralı “…” ibareli markaların bir parçası niteliğinde olduğunu, …başvuru numarası ile tescil edilen müvekkilinin markası ile tescil edilmek istenilen markanın birebir aynı olduğunu, benzer olarak gösterilen markalardan: 04.01.2010 tarih, … başvuru numaralı “… + … …” markasının 35, 39, 41, 43. Sınıflarda tescil edildiğini, müvekkilinin tescilini istediği söz konusu markanın 37. ve 39. Sınıflarda tescil edilmek istendiğini, benzer gösterilen markanın 37. Sınıfta tescilli olmadığını, 39. Sınıf kapsamındaki hizmetlerden ise sadece “Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri” için tescilli bulunduğunu, bu doğrultuda öncelikle, benzer görülen markanın sunmuş olduğu hizmetlerle hiçbir benzerliği olmayan “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri” yönünden müvekkiline ait markanın tereddütsüz bir şekilde tescil edilmesi gerektiğini, benzer olarak gösterilen markalardan 28.06.2016 tarih, … başvuru numaralı “…+…” markasının tescil tarihinden önce müvekkiline ait …başvuru numaralı “…” markası ve … başvuru numaralı markasının 39. Sınıfta tescil edilmiş olduğunu, davaya konu markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadıklarını, marka şekillerine bakıldığında markalar arasında herhangi bir iltibasa yer vermeyecek derecedeki farklılıklar olduğunun görüleceğini, Fikri Mülkiyet Hukukuna göre, tescil tarihinden önce kullanılmış ve bu kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazanmış bir markanın tescil başvurusunun reddedilmemesi gerektiğini belirterek 11.05.2017 tarihli … sayılı … kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı kurum vekili cevabında, işlem sürecini özetleyerek, kısmen redde … markalardan yeni olanının başvuru tarihinin 31.12.2014 olduğunu, tescili talep edilen işaretin başvuru tarihinin ise 25.10.2016 olduğunu, tarihlerin incelendiğinde başvuruya konu işaret ile iddialara … marka arasında başvuru aşaması açısından tarihsel öncelik sonralık ilişkisinin KHK’da öngörülen şekilde gerçekleştiğini, tescili talep edilen işaretin kapsamında yer alan 37. ve 39. Sınıftaki bir kısım hizmetlerin aynıları ya da aynı türde olanlarının, redde … markaların kapsamında da yer aldığını, bu itibarla başvuruya konu işaret ile iddialara … marka kapsamında, aynı veya aynı türden mal ve hizmetler bulunuyor olması koşulunun da sağlandığını, davacı vekilinin başvuruya konu işaret ile redde … marka arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulunun sağlanmadığı iddiasının yerinde olmadığını, başvuruya konu işaret ile redde … markaların esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, bu itibarla başvuru konusu işaret ile redde … marka arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından iltibasa neden olacak derecede benzerliğin bulunduğunu, davacının başvuruya konu işareti daha önce kendi adına tescil ettirmiş olduğu veya kullanmakta olduğu yönündeki iddialarının ise somut uyuşmazlığın çözümü bakımından etkili olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
…DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 27/02/2018 tarih ve … sayılı davanın reddine dair verilen kararı, … sayılı ilamıyla ve özetle; “Dava, … … kararının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu başvuru markası ile redde … markaların asıl unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğu, markalarda yer alan diğer … ve tanımlayıcı nitelikteki kelime unsurlarının, markaları ayırt edilemeyecek kadar benzer olmaktan çıkarmadığı, davacının 20.05.2016 tescil tarihli …numaralı ve 26.08.2015 tescil tarihli ve …numaralı önceki markalarının, 25.10.2016 dava konusu başvuru tarihi itibariyle henüz uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmadığı için kazanılmış hak yaratmasının mümkün olmadığı, bu durum karşısında mahkemece davacı tarafça sunulan 19.02.2018 tarihli uzman görüşüne itibar edilmeyerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davacı vekili bu kez temyiz başvurusunda bulunmuş;
… …DAİRESİ KARARI:
… … sayılı ilamıyla özetle;
“…Dava, davacı marka başvurusunun … … tarafından, davacı markası ile benzer tescilli markaların bulunduğundan bahisle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi kapsamında nihai olarak reddine dair verilen kararın iptali talebine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacının başvuru konusu “… …+…” ibareli 37. ve 39. sınıfta tescili istenen markası ile itiraza dayanak “… …+…” “…+…” markaları arasında asıl unsurun “…” ibaresi olduğu, bir bütün olarak bakıldığında dava konusu markalar arasında işitsel, görsel, telaffuz ve kavram açısından aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olduğu, davacı markası ile redde dayanak markalar arasında sayılan hizmetler yönünden aynı veya ayırt edilemeyecek kadar aynılık olduğu, davacının önceki tarihli markalarının dava konusu markası için kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Ancak, davacının “…” ibaresini ihtiva eden …başvurusu tarihli “…” ve 31/12/2014 başvuru tarihli “…+…” ibareli tescilli markaları olup, dava konusu marka başvuru ise “… …+…” ibarelidir. Davalı Kurum tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında redde … gösterilen markalar ise 04/01/2014 başvuru tarihli “… …+…” ve 31/12/2014 başvuru tarihli “…+…” ibarelerinde oluşmaktadır. Markalar arasında “…” ibaresi ortak ise de yanlarına gelen tali unsurlar ve şekiller ile hitap ettiği müşteri kitlesi birlikte değerlendirildiğinde 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesine göre aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarından söz edilemeyeceği gibi, davacı markasının tescilinin talep edildiği sınıflar 37. ve 39. sınıflar olup, bu hizmetlerin daha ziyade bilinçli müşteri kitlesine hitap ettiği anlaşıldığından ortalama tüketiciye göre karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde bu husus da dikkate alındığında davacı markası ile redde … markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı markasının 37. ve 39. sınıflarda tescilin talep edildiği, redde … markalardan … sayılı “…+…” ibareli markanın davacının tescil edilmiş markalarından sonra tescil edildiği, redde … … sayılı markada ise 37. sınıf hizmetinin bulunmadığı, 39. sınıfta ise “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri”ni içermediği, davacının “…” ibaresini içeren “…” ibareli tescilli markalarını kullanmakla redde … gösterilen markalar arasında herhangi bir iltibas oluştuğuna dair bir iddianın da olmadığı anlaşıldığından 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinde belirtilen sebeplerle başvurunun reddedilip reddedilmeyeceği değerlendirilebilse de KHK’nın 7/1-b maddesine göre başvurunun reddi kararının doğru olmadığı, davacının tescilli markalarındaki “…” ibaresi ile şekli dava konusu marka başvurusunda aynen kullandığı, tescilli markasındaki … karşılığı hava olan “…” ibaresinin yerine … anlamına gelen “…” ibaresini yerleştirdiği ve tescilli markasının da 39. sınıf hizmetleri kapsadığı, dolayısıyla dava konusu markada davacının tescilli markasının esas ve ayırt edici unsurunun aynen kullanıldığı ve yardımcı unsur olan … (hava), … (…) ibarelerinin iştigale yönelik yakınlığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının tescilli markasına dayalı kazanılmış hakkının varlığının kabulü gerektiği dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, ilk derece mahkemesince verilen kararı esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
…” karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının … sayılı marka başvurusu yönünden itiraza … …, … sayılı markaların 556 sayılı KHK’nin 7/1-b hükmü çerçevesinde tescil engeli oluşturup, oluşturmadığından ibarettir.
Bilindiği gibi, 556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların” tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir. Bu düzenleme marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibi olması ilkelerini ifade eder.
Başvuruya konu işaretin daha önce tescil edilmiş (veya başvurusu yapılmış) marka ile aynı olması, karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpa tıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade eder. Aralarında küçük de olsa farlılık bulunan markalar ise aynı sayılamazlar. Ancak markaların farklı büyüklükte olması veya sözcük markalarının yazı karakterinin, renginin farklılaştırılması aynı olma durumunu etkilemez. Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ise, karşılaştırılan işaretler aynı olmamakla birlikte, orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerinin hemen hemen aynı olmasıdır. Bir başka deyişle, markalar arasındaki farklılık o kadar önemsizdir ki, müşteri kitlesi nezdinde markalar yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanırlar.
Ancak 7/1-b maddesindeki tescil engelinin varlığı için sadece başvuru ile önceki markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması yeterli değildir. Aynı zamanda başvuru ve önceki markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin de aynı yada aynı tür olması zorunludur. Bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesi durumunda yasa koyucu halkın bu iki markayı karıştırma ihtimalinin bulunduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle, … ayrıca karıştırma ihtimalinin var olup olmadığı üzerinde durmaksızın başvuruyu ret edecektir.
Başvuru ve redde … markanın kapsamındaki mal veya hizmetlerin bire bir örtüşmesi bir diğer söyleyişle özdeş olması halinde ayniyet mevcuttur. Aynı tür kavramı ise, kural olarak aynı sınıfın aynı alt grubu içinde bulunmayı ifade eder. Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırmasına İlişkin Tebliğin 5. maddesi anılan ilkeyi belirttikten sonra, Enstitü’nün tescil başvurularının veya itirazların incelenmesi aşamalarında aynı tür malı veya hizmeti farklı mal veya hizmet gruplarını da içerecek şekilde daha geniş kapsamda değerlendirebileceği hükmünü getirmiştir. Dolayısıyla, sınıflandırma aynı tür mal ve hizmet kapsamının belirlenmesi bakımından bağlayıcı değildir.
Davacının “…” ibaresini ihtiva eden …başvurusu tarihli “…” ve 31/12/2014 başvuru tarihli “…+…” ibareli tescilli markaları olup, dava konusu marka başvuru ise “… …+…” ibarelidir.
Davalı Kurum tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında redde … gösterilen markalar ise 04/01/2014 başvuru tarihli “… …+…” ve 31/12/2014 başvuru tarihli “…+…” ibarelerinde oluşmaktadır. Markalar arasında “…” ibaresi ortak ise de yanlarına gelen tali unsurlar ve şekiller ile hitap ettiği müşteri kitlesi birlikte değerlendirildiğinde 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesine göre aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarından söz edilemeyeceği, davacı markasının tescilinin talep edildiği sınıflar 37. ve 39. sınıflar olup, bu hizmetlerin daha ziyade bilinçli müşteri kitlesine hitap ettiği anlaşıldığından ortalama tüketiciye göre karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde bu husus da dikkate alındığında davacı markası ile redde … markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olmadığı kanaatine varılmışıtr.
Davacı markasının 37. ve 39. sınıflarda tescilin talep edildiği, redde … markalardan … sayılı “…+…” ibareli markanın davacının tescil edilmiş markalarından sonra tescil edildiği, redde … … sayılı markada ise 37. sınıf hizmetinin bulunmadığı, 39. sınıfta ise “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri”ni içermediği, davacının “…” ibaresini içeren “…” ibareli tescilli markalarını kullanmakla redde … gösterilen markalar arasında herhangi bir iltibas oluştuğuna dair bir iddianın da olmadığı anlaşıldığından 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinde belirtilen sebeplerle başvurunun reddedilip reddedilmeyeceği değerlendirilebilse de KHK’nın 7/1-b maddesine göre başvurunun reddi kararının doğru olmadığı, davacının tescilli markalarındaki “…” ibaresi ile şekli dava konusu marka başvurusunda aynen kullandığı, tescilli markasındaki … karşılığı hava olan “…” ibaresinin yerine … anlamına gelen “…” ibaresini yerleştirdiği ve tescilli markasının da 39. sınıf hizmetleri kapsadığı, dolayısıyla dava konusu markada davacının tescilli markasının esas ve ayırt edici unsurunun aynen kullanıldığı ve yardımcı unsur olan … (hava), … (…) ibarelerinin iştigale yönelik yakınlığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının tescilli markasına dayalı kazanılmış hakkının da bulunduğu kanaatine varılmıştır.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı …’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, … kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle yeni SMK’nın yargılamanın yukarıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellememediği düşünülmüştür.
Usul ve yasaya uygun bulunan … … sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, dava konusu marka ile redde … markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, ayrıca davacının kazanılmış hakkının bulunduğu kanaatine varıldığından, Davanın KABULÜNE, … …’nun … sayılı kararının iptaline, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-… …’nun … sayılı kararının iptaline,
3-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50 TL karar harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.126,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde …. aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 361. Maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde …’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 67,40.-TL
Posta Masrafı 334,00.-TL
Bilirkişi Masrafı 1.500,00.-TL
İstinaf.Kar.Harcı 44,40.-TL
İstinaf Yol.Baş.Harcı 121,30.-TL
Tem. Kar. Harcı 59,30.-TL
Toplam 2.126,40.-TL