Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/105 E. 2023/135 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/105
KARAR NO : 2023/135

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … – ….
Av. … – ….
DAVALILAR : 1- … – …
Av. … – ….
: 2- … – (T.C.:…) …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili … Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 01/02/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2023
DAVA:
Davacı vekili 01.02.2018 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. sayılı “…”, ” …”, “… … …”, “… …”, “… … … …”, “… … … sanayi ve ticaret ltd. şti., “… …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirkete ait “…” ibareli markalara ilişkin … verilen …’nce verilen … ’nce verilen … sayılı kesinleşen ilamlarda davacıya ait “…” ibareli markaların … genelinde tanınmış marka olduğunun sabit görüldüğünü, 2010 ve 2017 tarihli “… … … …” dokümanlarında davacıya ait markaların … genelinde en çok tanınan ve ayırt edicilik kazanmış markalar olduğunun tespit edildiğini; “… …” markasını tanıyıp tanımadıkları sorusuna deneklerin %65’inin “evet” yanıtı verdiğini, … kararında da belirtildiği gibi “…” kelimesinin sektörde yaygın olarak kullanılan bir sözcük olup ayırt edici niteliğe haiz olmadığını; davalı markasını meydana getiren kelime olan “…” kelimesinin ise… “…” kısaltması olduğunu; …’de “…” kavramının hizmetin ya da malın “ayrıcalıklı” olduğunu belirtmek için kullanıldığını, bu kullanımda “…” kelimesinin malın/hizmetin vasfını belirtmek için kullanılan yardımcı bir kelime olduğunu “…” kelimesinin davacı markalarının esas unsuru olan “…” kelimesine daha çok vurgu yapmakta olduğunu, esaslı unsur olamayacak ve ayırt edilme kabiliyeti son derece düşük olan bu iki kelimenin birleşiminden oluşan “…” markasının tescilinin hukuken mümkün olmadığını, davalı …’un daha önce davacının “…” ve “…” kelimelerinin ön plana çıktığı tüm marka başvurularını, bu kelimelerin her ikisinin de marka olabilecek kelimeler olmadığı, özellikle “…” kelimesinin düşük derecede ayırt etme gücü sebebi ile marka olarak tescil edilemeyeceğini belirterek tescil taleplerini reddettiğini, müvekkilinin davacının bu kelimeleri içeren markalarını mahkeme kararları ile tescil edebildiğini, Mahkemenin, bu kelimelerin davacı şirket özelinde belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaşması sebebiyle tesciline karar verildiğini, buna rağmen … kararının dava konusu “…” markasının tesciline karar verdiğini; davacı itirazının dikkate alınmadığını, davalı markasını tescilinin kanuna aykırı olduğunu, … ve … kelimelerinin tek başlarına ayırt edicilik fonksiyonu olmadığını, “…” kelimesinin …karşılığının “lüksmoda” olduğunu; bu gibi bir kelimenin … nezdinde tescilinin mümkün olmadığını, buna karşın… olarak yazıldığı için “…” kelimesinin tescilinde sakınca görülmediğini; oysa ki ayırt ediciliği olmayan bir sözcüğün yabancı dilde de olsa eğer toplumda o dil ve sözcük yaygın olarak biliniyor ise bu kelimelerin ayırt edici bir ek bulunmadan tescil edilemeyeceğini, davaya konu markanın davacının tescilli markaları ile benzer olduğunu ve aynı sınıfları kapsadığını, bu markanın davacı markalarının serisi olduğu yönünde bir algı yaratmak ve davacı markasının piyasadaki tanınmışlığından faydalanmak amacı taşıdığını, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, … ve … …’nın … sayılı kararının iptaline, davalı şirket adına tescilli … sayılı “…” markasının sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin, başvuruya konu “…” ibareli işaret ile davacı adına tescilli “…” ibaresini münhasır ya da esas unsur olarak içeren markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu bu durumun iltibasa neden olacağı iddiasının yerinde olmadığını, Doktrinde de belirtildiği gibi markaların 6769 sayılı … m.6/1 hükmü kapsamında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun tespiti için aşağıdaki unsurların tamamının kümülatif olarak varlığının gerektiğini, bu koşullardan herhangi birinin sağlanmamış olması halinde diğerlerinin varlığının hükmün uygulanması için yeterli olmayacağını, bu koşulların: 1- başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında başvuru aşaması açısından tarihsel öncelik sonralık ilişkisinin varlığı 2-başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markaların kapsamında aynı veya benzer mal ve hizmetler bulunuyor olması 3-başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markaların aynı veya benzer olması 4- başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere halk nezdinde karıştırılma (…) ihtimalinin bulunması olduğunu, başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, davalı adına tescili talep edilen işarette yer alan “…” ibaresinin, başvuru kapsamında yer alan mallar bakımından ayırt edici vasfının düşüklüğü dikkate alındığında, “…” ibaresinin esas unsur olarak ön plana çıktığını; anılan ibare üzerinde yapılacak incelemede başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet markalar arasında ortalama tüketicinin görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından ilişkilendirilme ihtimali de dahil iltibasa neden olacak herhangi bir benzerlik bulunmadığını, SMK’nun 6/5 hükmünün uygulanabilmesi için … tarafından da benimsenmiş tanınmış markalarla ilgili … Ortak Tavsiye Metnine göre, markanı tanınmışlığı nedeniyle 1-haksız bir yararın sağlanması 2-markanın itibarının zarar görmesi 3-markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi hallerinden en az birinin mevcudiyeti durumunda sonraki işaretin tescil başvurusunun reddedileceğini, tescili talep edilen dava konusu işaretin, tanınmışlığı iddia edilen “…” ibaresini esas unsur ya da münhasır unsur olarak içeren markalar ile söz konusu durumları doğuracak bir ilişki içinde olduğu iddiasının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.

… KARARI:
Mahkememizin 04/04/2019 tarih ve sss karar sayılı davanın kabulüne dair verilen kararı, … Dairesinin 12/02/2021 tarih ve … sayılı ilamıyla ve özetle; “…Dava, … marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, … … 08.06.2016 gün ve …. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, başvuru kapsamındaki 18. sınıftaki emtianın davacının itirazına mesnet markalarının kapsamındaki mallar ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, davalının başvuru markasının “…”, davacının markalarının ise “…” kelimesinin esas unsur olarak kullanıldığı muhtelif kelime ve harf birleşimlerinden oluştuğu, markalardaki asıl ve ayırt edici unsurun “…” sözcüğü olduğu, davalının başvurusundaki “…” kelimesinin, …’de “Çok Önemli Kişi” anlamına geldiği ve işareti anlamsal, görsel ve sescil olarak davacı markalarından ayırt edici kılmadığı, davalının başvurusuna konu ibare ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibas bulunduğu anlaşılmakla, davalı … ve … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiş, bağımsız bir dava olan marka hükümsüzlüğü davası yönünden taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmadığından, Dairemizce hükümsüzlük davası yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır…” gerekçesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; davalı … vekili bu kez temyiz başvurusunda bulunmuş;
… … DAİRESİ BOZMASI:
… sayılı ilamıyla özetle;
“…Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğüne ilişkindir. Davacı markaları “…”, “…. …”, “… … …”, “… …”, “… … … …”, “… … … sanayi ve ticaret ltd. şti.”, “… …” olup, davalı başvurusu ise “…” ibaresidir. Markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b. maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırt edicilik gücü de dikkate alınmalıdır. Bu anlamda markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olan ibareler karşılaştırmada dikkate alınmaz. Tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gerekir. Esasen tanımlayıcı olmakla birlikte, KHK’nın 7/son maddesi uyarınca kullanım sonucu ayırt edici kılınmakla marka olarak tescili sağlanan ibarelerin sadece tescilin sağlandığı gerekçesiyle kullanım tekeli kimseye bırakılamaz. Somut olayda, “…” ibaresinin tek başına tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden olmadığı, davalının başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin ise markaya ayırtedicilik katacağının kabul edilmesi gerektiği hususu gözardı edilerek, hatalı değerlendirme ile ilk derece mahkemesince davanın kabulü ve bölge adliye mahkemesince de davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, … … kararının iptali yönünden verilen kararın davalı … yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir;
Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Dava konusu başvuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Davacının itiraza dayanak olarak gösterdiği markalar ise “…”, “… …”, “… … …”, “… …”, “… … … …”, “… … … sanayi ve ticaret ltd. şti., “… …” ibaresinden oluşmakta olup, “…” ibaresinin tek başına tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden olmadığı, davalının başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin ise markaya ayırtedicilik katacağı kanaatine varıldığından, markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b. maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
10.01.2017 gün ve 29994 sayılı … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.12.2016 gün ve 6769 sayılı …’nun Geçici Madde 1/(1) hükmü uyarınca anılan kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış marka tescil başvurularına, başvuru tarihinde yürürlükte bilinen 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının zorunlu bulunması, … kararının iptali ve buna bağlı tescil istemli davaların başvuru tarihindeki hukuki durum nazara alınarak sonuca bağlanmalarının gerekli olması karşısında 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanarak sonuca bağlanmalarının icap etmesi nedeniyle yeni SMK’nın yargılamanın yukarıdaki biçimde sonuçlandırılmasını engellemediği düşünülmüştür.
Usul ve yasaya uygun bulunan … sayılı bozma ilamında belirtilen ve uyulan gerekçelerle; … …’nun … sayılı kararının iptali talebinin reddine, Davalı … adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin karar kanun yoluna başvurulmadığı için kesinleşmiş olduğundan hükümsüzlük konusunda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-… …’nun … sayılı kararının iptali talebinin REDDİNE,
2-Davalı … adına tescilli … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin karar kanun yoluna başvurulmadığı için kesinleşmiş olduğundan hükümsüzlük konusunda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu 144,00 TL bakiye karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 121,30 TL İstinaf Başvurma Harcı, 44,40 TL İstinaf Karar Harcı, 59,30 TL Temyiz Karar Harcı, 120,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 345,00 TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
7-Davalı şirketin yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
8-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 361. Maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde …’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2023
Katip … Hakim …
¸ ¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.