Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/10 E. 2023/255 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/10 Esas – 2023/255
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/10
KARAR NO : 2023/255

HAKİM : ….
KATİP : …

DAVACI : …
: Av. …

DAVALILAR : 1- …
: Av. …
: 2- …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/01/2023
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023
DAVA:
Davacı vekili 06/01/2023 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “… … …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… … …”, “… … …”, “…”, “… … … …. ….”, “… …”, “… …”, “… …”, “… … …”, “… … … …”, “… …”, “… … …”, “… …”, “…”, “… … … …”, “…”, “… …”, “… … …”, …-…”, “…-…”, “… … … …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … Sayılı ve kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin nöroloji, endokrinoloji, kardiyoloji, romatoloji, gastroenteroloji, üroloji, göğüs hastalıkları vb. tıbbi alanlarda 450’den fazla farmakolojik ürünü içeren geniş portföyü ile çalışmalarını sürdürdüğünü, müvekkilinin, … tarafından en fazla uluslararası marka başvurusu yapan firma ödülü ile onurlandırıldığını, 2019 yılında …’de bulunan ilaç üreten ve pazarlayan şirketler arasında ilaç ihracatı kategorisinde 2. ödülü kazandığını, davaya konu markaların benzer olduğunu, müvekkiline ait markaların esaslı unsurunun “…” olduğunu, davaya konu markanın esaslı unsurunun da “…” olduğunu, “…” ve “…/…” ibarelerinin tali unsur olduğunu, davaya konu markada yer alan “…+” ibaresinin de müvekkiline ait markalarda yer alan “…” markasını çağrıştırdığını,…. sayılı kararda “…” ibaresinin ortak olması sebebiyle markaların benzer bulunduğunu, … tarafından 3. kişi başvurularına karşı yapılan itirazların kabul edildiğini, markaların seri marka imajı taşıdığını, markaların aynı benzer mal/hizmetlere yönelik olduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, yayına itiraz aşamasında ileri sürülmeyen kullanım ispatı talebinin davada ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin “…” ibaresini, sağlık sektöründe maruf hale getirdiğini, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunduğuna dair yargı kararının mevcut olduğunu, beyan ederek … sayılı … kararının iptaline ve… sayılı markanın 44. sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesinin belirterek, … …’nun … sayılı kararı ile dava konusu… başvuru numaralı “…+… …” ibareli markanın 44. sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; markaların tertip tarzı ve kullanılan esas unsurların farklı olduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığını, markaların dikkat düzeyi yüksek kişilere hitap ettiğini, karıştırılma ihtimali olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı vekili, sunduğu cevap dilekçelerinde özetle; davacının markalarını 44. sınıfta ciddi kullanmadığını, bu yönde delil sunulmasını talep ettiklerini, “…” ibaresinin “dünya” anlamına gelmekte olduğunu ve ayırt ediciliğinin bulunmadığını, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, kullanım ispatı talebinin dava aşamasında da ileri sürülebileceğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizin 08/06/2023 tarihli duruşmasında hüküm sonucu tefhim edilmiş olup, gerekçeli karar yazılmadan hüküm sonucunu tefhim eden … vefat etmiştir. … ‘nın 23/06/2023 tarih … sayılı görevlendirme yazısı ile; gerekçeli kararı yazılamayan iş bu dosyanın … … tarafından yazılması uygun görülmüştür. Bu nedenle iş bu gerekçeli karar; 6100 sayılı HMK m.299 hükmü uyarınca, tefhim edilen hükme uygun olarak … tarafından yazılarak imzalanmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan… sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın 44.sınıf yönünden iptali ve hükümsüzlük isteminden ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 30/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 06/01/2023 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 03/05/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davaya konu markalar arasında markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı, Yapılan incelemede, çekişme konusu hizmetleri içeren davacıya ait …. , …sayılı markalardan …sayılı olan hariç diğerlerinin davaya konu marka başvurusunun yapıldığı 01/10/2021 tarihi itibariyle 5 yıllık tescilli olma şartını sağladığı, bu doğrultuda dosyada anılan markaların, çekişme konusu hizmetler üzerinde kullanıldığına dair herhangi bir delil bulunmadığı, öte yandan, …sayılı markanın tescil tarihi itibariyle 5 yıllık tescilli olma süresinin dolmadığı, bir başka anlatımla hoşgörü süresi içerisinde bulunulduğu ve kullanım ispatı talep edilemeyeceği; Nihayeten, …sayılı markanın tescil sınıfının çekişme konusu hizmetlerle aynı/aynı tür olması karşısında kullanım ispatı talebinin, sonucu değiştirmeyeceği…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun … sayılı “…+… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 43, 44 sınıftaki “43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. 44 Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “… … …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… … …”, “… … …”, “…”, “… … … …. ….”, “… …”, “… …”, “… …”, “… … …”, “… … … …”, “… …”, “… … …”, “… …”, “…”, “… … … …”, “…”, “… …”, “… … …”, …-…”, “…-…”, “… … … …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 03, 05, 10, 16, 29, 35, 36, 39, 41, 42, 44, 45, sınıflardaki hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davaya konu marka başvurusunda bulunan çekişme konusu hizmetler, davacıya ait … sayılı markalarda yer almaktadır. Davacı tarafa ait 2021/188723 sayılı markanın başvuru tarihi, davaya konu markadan daha sonraki tarihli olup incelemeye alınmamıştır. Tüm bu kapsamda çekişme konusu tüm hizmetler yönünden SMK md.6/1 kapsamında mal ve hizmetlerin aynı/benzer/ilişkili olması şartının sağlandığı tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…+… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “… … …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… … …”, “… … …”, “…”, “… … … …. ….”, “… …”, “… …”, “… …”, “… … …”, “… … … …”, “… …”, “… … …”, “… …”, “…”, “… … … …”, “…”, “… …”, “… … …”, …-…”, “…-…”, “… … … …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davaya konu marka başvurusu, beyaz zemin üzerine, üstte “…” harfi ve evrensel kızıl haç işareti ile altında büyük puntoyla yazılmış “…” … “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markada yer alan “…”, “…+… …” işareti özellikle sağlık sektöründe herkesin kullanımına açık ibarelerdir. Markada yer alan “…” ibaresi ise çekişme konusu hizmetler bakımından doğrudan tanımlayıcı bir ibare olmamakla belirli bir seviyede markasal algı yaratmaktaysa da anılan ibare yaygın olarak bilinen İngilizce kelimelerden olup hemen hemen tüm sektörlerde yaygın olarak kullanılan bir ibare olmakla artık tek başına markasal algı yaratmasının güç olduğu düşünülmektedir. Markanın esaslı unsurunun bir bütün olarak “…+… …” olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının dayanak markaları ele alınacaktır. Davaya konu davacı markalarının, “… … …” ibaresi çerçevesinde yaratılan seri markalar olmakla, çekişme konusu hizmetler bakımından “…” ibaresinin çekişme konusu hizmetler bakımından ayırt ediciliğinin düşük olması ve “…” ibaresi ile ilgili yukarıda yapılan tespitler kapsamında markaların esaslı unsurlarının bir bütün olarak marka şekilleri olduğu kanaatine varılmıştır
Bu kapsamda somut uyuşmazlık ele alındığında; taraf markaları her ne kadar ortak “…” ibaresini içerse de bu ibarenin tek başına markasal aidiyet sağladığının söylenmesinin güç olması, nitekim 44. sınıfta tescilli ve “…” ibaresi içeren davacıya ait olanların dışında da markaların bulunması karşısında incelemenin salt bu ibare üzerinden yapılmasının mümkün görülmemesi, markaların genel tertip tarzlarının farklı olması, bir bütün olarak bıraktıkları görsel izlenimin farklı olması karşısında markaların görsel olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme:
Anlamsal benzerlik, tek tek sözcükler değil bir bütün halinde markaların tekabül ettikleri anlam bakımından ayniyet veya benzerlik içermeleri durumunda ortaya çıkar. Açıklanan bu hususlar kapsamında somut olaya bakıldığında; Heyetimizce yapılan araştırmada davaya konu markanın esas unsurunu oluşturan “… …” ibaresinin … karşılığının “…” olduğu tespit edilmiştir. Bu kez davacı markalarına bakıldığında, “… …” ibaresinin … karşılığının ise “…” gibi bir anlama geleceği, bu doğrultuda markaların anlamsal olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme:
İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. Markalar “…” ibaresi ile başlayarak okunacak olsa da yukarıda izah edildiği üzere bu ibarenin tek başına markasal aidiyet algısı yaratmaması karşısında telaffuza bir bütün olarak bakıldığında sair kelimelerin farklı olması karşısında markaların işitsel benzerlik taşımadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak somut uyuşmazlık ele alınacak olursa, çekişme konusu mal ve hizmetlerin tamamen profesyonel tüketicilerden oluştuğunun söylenmesinin güç olması, hedef tüketici kitlesinin bir kısmı için dahi karıştırılabilir olan markaların yine de iltibas doğuracağının kabul edilmesi karşısında ortalama tüketiciler nazara alınarak inceleme yapılacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından umumi intiba olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırılması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü kabul edilmelidir. Karıştırmada asıl olan tüketicinin algılamasıdır. Tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanılmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. Maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK 19/2. Madde Kapsamındaki Savunmalarının Değerlendirilmesi:
6769 sayılı SMK ile birlikte hukukumuza “kullanım ispatı” kavramı girmiştir. Bu kavram, marka işlemlerinin yürütüldüğü sırada itiraz aşamasında yahut markanın hükümsüzlüğünün talep edildiği sırada def’i olarak ileri sürülebilmek üzere kendisine yer bulmuştur. İlgili yasal düzenlemelere kısaca aşağıda yer verilecektir:
Yayıma itirazın incelenmesi: MADDE 19- (1) Kurum, başvuru sahibinden itirazlara ilişkin görüşlerini süresi içinde bildirmesini ister. Kurum gerekli gördüğü takdirde taraflardan ek bilgi ve belge sunmalarını isteyebilir. Görüşlerin veya istenilen ek bilgi ve belgelerin süresinde Kuruma sunulmaması hâlinde itiraz, mevcut bilgi ve belgeler kapsamında değerlendirilir. (2) 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde …’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından …’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
Yine mezkûr düzenlemeye atıfla Kanun’un 25/7. maddesinde şu şekilde düzenleme yapılmıştır; Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi Madde 25: Yine mezkûr düzenlemeye atıfla Kanun’un 25/7. maddesinde şu şekilde düzenleme Yapılmıştır; (7) 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş
yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.”
Bu doğrultuda somut uyuşmazlık ele alındığında, dosyada mübrez işlem dosyası aşamasında davalının SMK’nın 19/2. maddesi uyarınca kullanım ispatı talep etmediği anlaşılmış ancak davalının işbu davada kullanım ispatı talebinde bulunduğu görülmüştür. Huzurdaki işbu dava ise … kararının iptali ve hükümsüzlük olmak üzere iki farklı talep içermekle, kullanım ispatı talebi, verildiği tarihteki bilgi ve belgelere dayalı olarak incelenecek … kararının iptali talebi yönünden değil yalnızca yeni bir talep olan hükümsüzlük talebi bakımından incelemeye alınacaktır.
“Markanın kullanılması” kavramının daha iyi anlaşılabilmesi adına 6769 sayılı SMK’nın 9. Maddesine değinmek lazım gelmektedir. Anılan madde uyarınca aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması. SMK m. 14 gerekçesinde markanın kullanımından kastedilenin markanın tescil edildiği amaç dahilinde, işlevine uygun, yani ticari hayatın içinde, markanın fonksiyonlarının yerine getirilmesi için kullanım olduğu belirtilmiştir. Markanın temel işlevine uygun kullanımı “markasal kullanım” olarak da kabul görmektedir. Markanın işlevine uygun kullanımı, markadan ekonomik anlamda yarar sağlamak amacıyla, işaretlediği mal veya hizmetin niteliğine uygun şekilde ilgili piyasaya sunulması, tüketicinin marka ile işaretlediği mal veya hizmet ile bir bağlılık kurması ve tüketicinin bu mal ve hizmetleri piyasada tanıması ve benzerlerinden ayırt edilmesiyle sağlanır. Markanın temel işlevine uygun kullanımı, markanın işaretlediği mal veya hizmetin reklamının ve tanıtımının yapılması, faturalarda veya teşebbüse ait evrakta veya katalogda kullanılması veya çalışanlarının kıyafetlerinde, hizmet sırası veya sonrasında kullanılan eşyalarda bulunması, mal markalarında ürünün veya ambalajın üzerine konulması gibi birçok şekilde karşımıza çıkabilir.
… markanın ciddi kullanımı ile ilgili vermiş olduğu “…” kararında markanın ciddi kullanımdan kastedilenin markanın gerçekten kullanılması olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda marka sahibi markayı sadece sembolik amaçlı değil markanın tescilinden doğan haklarını kullanmak ve korumak için kullanmalıdır. Ciddi kullanım ise markanın tescil olunan mal veya hizmetin kökenini göstermeyi garanti altına alma işlevine uygun olarak fiili kullanımı şeklinde açıklamıştır. Markanın ciddi kullanımının sağlanması için markanın işaretlediği mal veya hizmetin, öncelikle, piyasaya sunulmuş veya sunulmak üzere olması gerektiğine, teşebbüsün içindeki kullanımın ciddi kullanım anlamına gelmediğini hükme bağlamıştır. Ciddi kullanımı değerlendirirken, markanın sadece nicel kullanımı değil, ilgili piyasanın özelliklerinin de dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle markanın ciddi olarak kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilirken, ticari istismar amacıyla kullanılıp kullanılmadığının incelenmesi gerekmekte, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler için bir pazar yaratmak veya var olan pazarı korumak amacının bulunması gerekmektedir. Pazar payının oluşup oluşmadığı veya değişip değişmediği değerlendirilirken, pazarın özellikleri, mal veya hizmetin özellikleri, markanın kullanımın sıklığı ve ölçüsünün denkleme katılması gerektiğine karar vermiştir.
Yapılan incelemede, çekişme konusu hizmetleri içeren davacıya ait … sayılı markalardan …sayılı olan hariç diğerlerinin davaya konu marka başvurusunun yapıldığı 01/10/2021 tarihi itibariyle 5 yıllık tescilli olma şartını sağladığı görülmüştür. Bu doğrultuda dosyada anılan markaların, çekişme konusu hizmetler üzerinde kullanıldığına dair herhangi bir delil bulunmamaktadır.
Öte yandan, … sayılı markanın tescil tarihi itibariyle 5 yıllık tescilli olma süresinin dolmadığı, bir başka anlatımla hoşgörü süresi içerisinde bulunulduğu ve kullanım ispatı talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle …sayılı markanın tescil sınıfının çekişme konusu hizmetlerle aynı/ aynı tür olması karşısında kullanım ispatı talebinin, sonucu değiştirmeyeceği kanaati varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde… aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/06/2023

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.