Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/96 E. 2022/290 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/96
KARAR NO : 2022/290
DAVA : Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 11/03/2022
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022
DAVA:
Davacı vekili 11/03/2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkilin mobilya konulu tasarım tescili amacı ile 29/04/2021 tarihinde başvuruda bulunduğunu, …başvuru numarası ile 26/07/2021 tarih 369 sayılı Tasarımlar bülteninde yayınlandığını, davalı şahıs tarafından müvekkili başvurusunun … sıra numaralı tasarımı karşısında yenilik ve ayırt edici olmadığı gerekçesiyle itiraz edildiğini, itiraz sonucu YİDK … sayılı karar ile … sıra numaralı tasarımların hükümsüzlüğüne karar verildiğini, oysa tasarımların çok farklı olduğunu, buna rağmen YİDK tarafından verilen … sayılı kararın hatalı olduğunu, tasarımların kolçak kısımlarının, ayak yapılarının, oturma alanının, sırt dayama kısmının birbirinden farklı olduğunu, genel görüntü itibariyle de tasarımların farklılaştıklarını, koltuk ürünlerinde oturma alanı, sırt yaslama alanı gibi unsurların teknik zorunluluk olduğunu, ayak ve kolçaklarda seçenek özgürlüğü olduğunu, piyasadaki birçok üründe oturma ve sırt alanı bazen ikili, bazen üçlü yapıda yapılmakta olup bunun tek kişinin hakimiyetine verilmesi tasarım hukuku anlamında mümkün olmaması gerektiğini, mobilya ürününün bilgilenmiş kullanıcısının dikkatli olduğunu, detaylarını inceleyen kimseler olduklarını belirterek, …sayılı tasarım başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararının iptalini ve …numaralı tasarımın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum kararının yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin faaliyetlerini “didvani koltuk” adı altında yürüttüğünü, yine müvekkilinin 2016/05797 sayısı ile kendi tasarımları için koruma almış olduğunu, müvekkili tasarımlarında ayaklar ahşap iken, zamanla metal olarak değiştirildiğini, bu değişikliklerle ilk olarak 21-26 Ocak 2020 tarihinde İstanbul CNB Expo İMOB fuarında kamuya sunum yaptıklarını, bu hususa dair Instagram paylaşımlarının bulunduğunu, dava konusu olmayan bazı tasarımlar ile ilgili olarak da davacı yanın başvuruları olduğunu, YİDK 2021/T-996 sayılı karar neticesinde 2021/01084 sayılı davacı tasarımlarından 2,4, ve 8 numaralı tasarımların da yine hükümsüz kılındığını, davacı yanın bunun üzerine küçük bir değişiklik ile dava konusu tasarım başvurusunda bulunduğunu ancak 2021/ 005510/ 1 sayılı koltuk tasarımının da yine hükümsüz kılındığını, taraf tasarımları arasında bilgilenmiş kullanıcı gözü ile birçok benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin tasarımı ile dava konusu tasarımın ayakları, ayak sayıları, yapıları, ayakların metal bağlantı şeritleri ile bağlanması gibi birçok noktadan benzer olduklarını, yine her iki tasarımın da oturma bölümünün 3 kısımdan oluştuğunu, orta bölümünün sağ ve sol kısımlara göre daha dar olduğunu, tasarımların sırt bölümlerinin sağ ve sol kenarlarındaki bölümlerde, yani koltuk başlarının geldiği kısımlarda aynı ebat ve şekilde kavisli yapıların mevcut olduğunu, koltukların baş kısımlarının yapılarının aynı olduğunu, hatta sağa ve sola hareket ederek açılan mekanizmanın dahi aynı olduğunu, tasarımların açık görünümlerinin de yine birbiri ile aynı olduğunu, müvekkili tasarımı ile dava konusu tasarımın aynı olduğunu, yine müvekkilinin 2020 yılı katalogunda … Koltuk Takımı adı altında yayınlanan ürünler incelendiğinde de bu durumun görülebileceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce davacı ve davalı delilleri toplanmış, bu kapsamda davaya konu … sayılı tasarım işlem dosyası, getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile toplanan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen hususlarda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan 2021/005510 sayılı tasarım başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali istemine ilişkindir. YİDK kararının 22.02.2022 tarihinde verildiği, 11/03/2022 günü açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacı şahsa ait … sıra sayılı tasarımın, davalı şahsa ait … sıra numaralı tasarımlar karşısında 6769 sayılı SMK’nun 2 vd. maddelerinde yazılı koruma koşullarına sahip bir tasarım olup olmadığı isteminden ibarettir. Bu çerçevede özellikle anılan tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haiz bulunup bulunmadığının tartışılması gerekmektedir.
Davacı şahsa ait … sayılı tasarım başvurusunun 03/02/2022 tarihinde gerçekleştiği, 09/04/2022 tarih ve 362 sayılı Resmi Endüstriyel Tasanmlar Bülteninde ilan edildiği; … kod numaralı tasarımlara altı aylık yasal itiraz süresi içinde, davalı şahıs tarafından itiraz edildiği, itiraza gerekçe olarak … sıra numaralı tasarımların gösterildiği, itiraz üzerine TÜRKPATENT YİDK tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda … sayılı kararıyla başvurunun nihai olarak reddine karar verildiği; davacı vekilinin YİDK kararının iptali talebiyle bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamındaki deliller, tarafların iddia ve savunması ile konunun uzmanlarından oluşturulan kurul tarafından hazırlanan bilirkişi raporu çerçevesinde değerlendirilmiş, buna göre;
6769 s SMK m. 55’e göre tasarım “ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünüm” olarak tanımlanmış olup SMK m. 56/1’de ise “Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.” denilmiştir.
Yenilik kavramı yine SMK m.56/4 maddesinde tanımlanmış olup buna göre “Bir tasarımın aynısı; başvuru veya rüçhan tarihinden önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir.” denilmiştir. Ayırt edicilik kavramı da aynı maddenin devamında “Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.” denilmek suretiyle tanımlanmıştır.
Ayırt edici nitelik belirlemesi yapılırken, koruma talep edilen tasarımın, önceki tasarımlarla karşılaştırması sırasında, tasarımcının bu sınıftaki ürünler yönünden sahip olduğu seçenek özgürlüğü de dikkate alınarak, tasarımlar arasında farklılıklardan çok ortak özelliklerinin belirlenmesi ve bilgilenmiş kullanıcının genel izlenimi itibariyle, ortaya çıkan farklılıkların, tasarımı önceki tasarımlara nazaran ayırt edici kılıp kılmadığının belirlenmesi gerekir ve karşılaştırılan ürünlerin teknik ve işlevsel özellikleri dikkate alınmaz. Nitekim SMK m. 58/2 uyarınca “Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.”
Bu bağlamda ayırt edicilik kavramının, yenilik kavramından en temel farkı, değerlendirmesinin bilgilenmiş kullanıcı nezdinde yapılması gerekliliğidir. Dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcı kavramının ne olduğu bu noktada önem taşımaktadır.
Sonuç olarak yenilik ve ayırt edicilik değerlendirmesi dört alt kural içerir: (1) Bir tasarımın daha önceki bir tasarımdan doğan tasarım hakkını ihlal ettiği, yani korunan tasarıma benzediği, korunan tasarım yönünden karıştırılma tehlikesi yarattığı iddia edildiğinde değerlendirme bilgilenmiş kullanıcı esas alınarak yapılır. (2) ihlal iddiasına muhatap tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile öncekinin yarattığı genel izlenimin benzer olup olmadığı incelenir; yoksa ayrıntı değerlendirmesi yapılmaz. (3) inceleme ve değerlendirmede tasarımcının seçenek özgürlüğünün ne olduğuna bakılır; olayda böyle bir özgürlük yoksa benzerlik kaçınılmaz olduğundan koruma reddedilir. Ancak, olağan bir tüketicinin dikkatinden kaçabilecek, fakat bilgilenmiş kullanıcının gözüne çarpabilecek farklılıklara önem verilir. (4) Değerlendirmede “bütün tasarımlar dikkate alınır”. 554 sayılı KHK’nın ve 6769 s. Kanunun merkez yönergeden aldığı bu hüküm, değerlendirme yapılırken tasarımın uygulandığı ürünün dikkate alınmayacağı, ürün farklı olsa bile, korunan tasarımın “benzerlik” inin bir ihlal olduğunu ileri sürebileceği anlamına gelmektedir.
Yukarıdaki bilgiler çerçevesinde yapılacan değerlendirmelerde, dava konusu tasarım ile dosya kapsamına davalı yanca sunulan ve önceki tarihli oldukları tespit olunabilen dokümanlar karşılaştırılırken ilke olarak öncelikle ilgili seçenek özgürlüğü ve teknik zorunluluklar ile bilgilenmiş kullanıcı kitlesinin niteliği belirlenmek suretiyle tasarımların koruma kapsamı tespit edilmiş ve bu değerlendirmeler ışığında nihai karşılaştırma yapılmıştır.
Seçenek Özgürlüğü ve Teknik Zorunluluklar
Dava konusu tasarımlar ile ilgili değerlendirmelere geçmeden önce bu tür tasarımlarda tasarımcının seçenek özgürlüğü ve tasarımda bulunması gereken teknik zorunluluklar incelenmeli, tasarımın koruma kapsamı tespit edilmelidir. Nitekim 6769 s. SMK’nın 56. maddesinin son fıkrasında da tasarımcının tasarımını geliştirirken seçenek özgürlüğüne sahip olup olmadığının ve seçenek özgürlüğü var ise bunun ne derece geniş olduğunun tespitinin gerekliliği üzerinde durulmuştur.
Seçenek özgürlüğü ibaresiyle kastedilen, tasarımcıya tasarımına ayırt edicilik vermesi için bir serbest hareket alanının bırakılmış olmasıdır. Bunun değerlendirilmesi nesnel olup kişiden kişiye değişmez. Bazı biçimler (=görünümler) nesnenin işlevine sıkı surette bağımlıdırlar. Böyle tasarımlarda, tasarımcının hareket alanı geniş olmayacaktır. Mesela, bir otomobilin, ütünün veya şişenin şekli bu duruma örnek verilebilir olup her otomobil, ütü ve şişe temel yapıları itibariyle birbirine benzerdir. Dolayısıyla ayırt edicilik için tasarımcının muhakkak nesnenin işlevine ters düşen tasarımlar geliştirmesi beklenemez. Bu anlamda, tasarım konusunun sahip olduğu yerine getirilebilmesi için zorunlu olan alan dışında yapılabilecek olan tasarımların korunması mümkün olabilecektir. Seçenek özgürlüğünün hiç bulunmadığı hâllerde ise tasarım zaten korunamaz. Bu çerçevede; ayırt edici nitelik incelemesi sırasında farazi nitelikteki bilgilenmiş kullanıcıların görüşleri dikkate alınırken, öncelikle başvuru konusu ürünün nihai kullanımı sırasındaki dış görünümü dikkate alınmalı ve seçenek özgürlüğü kapsamında, tasarımcının o tasarımı geliştirmek için ne kadar çaba harcadığı ve yeni tasarımda hangi farklılıkları sağladığı, bu farklılıkların tasarımın bütününe nazaran bilgilenmiş kullanıcı nazarıyla ayırt ediciliği sağlamaya yetip yetmediği değerlendirilmelidir.
Somut olayda dava konusu tasarım bir mobilya koltuk tasarımı olup mobilya koltuk tasarımlarının işlevine uygun şekilde en az bir oturma yüzeyi ve sırt dayama yüzeyine sahip olması zorunluluğu dışında ve yine uygulamada yerleşik dikdörtgen yapıdaki ana form yapısının mutatlığı haricinde ayak yapıları, kol yapıları, bunların yerleştiriliş ve sayıları, sırt ve yüzey yapıları, minder ve desen yapıları gibi hususlarda seçenek özgürlüğünün son derece geniş olduğundan bahsedilmesi mümkündür.
Görülebileceği üzere seçenek özgürlüğü bakımından gerek form gerek detay yapılar itibariyle geniş bir alternatiflilik durumu söz konusudur.
Bilgilenmiş Kullanıcının Kim Olduğu Hususuna İlişkin Değerlendirme
Yukarıda da belirtildiği üzere ayırt edici nitelik değerlendirmesinin bilgilenmiş kullanıcı gözüyle yapılması gerekliliği mevzuatımızda da kendine yer bulmuş ve bilgilenmiş kullanıcı olarak tespit edilen kişilerin kesinlikle bir uzman olmadıkları aksine daha önce ilgili tasarımla karşılaşmış olağan bir kullanıcı olması gerektiğine değinmiştir.
Nitekim Yüksek Mahkemece de bilgilenmiş kullanıcı aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır. “Ayırt edicilik incelemesinde görüşü dikkate alınacak bilgilenmiş kullanıcı kesinlikle, bir tasarım uzmanı veya o tarz ürünlerin üretim veya satışını yapan uzman kişiler değildir. Bilgilenmiş kullanıcı daha ziyade, tasarım konusu ürünü kullanarak tasarım konusunda bilgi sahibi olmuş, başkalarına nazaran ürünlerin dış görünümüne nispeten daha çok önem veren, ortalama dikkat ve deneyim sahibi kişilerdir.
“KHK’nın 7. maddesinde bahsedilen bilgilenmiş kullanıcı olarak, tasarım konusu ürünü bizzat kendi işlerinde veya ortamında kullanan, genel kullanıcılara göre nispeten daha dikkatli, ancak tasarıma konu ürünün de uzmanı olmayan kişiler ölçüt olarak dikkate alınmalıdır”
AB hukukuna göre de bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğuna karar verecek doğru kişi tasarımcı değil, dikkatli bir kullanıcıdır. Yine bilgilenmiş kullanıcı ortalama bir kullanıcıdan daha çok bilgili ve ilgili ürün sektöründe yeterli deneyime sahip olan kişi olmalı ya da en azından o sektörden ve benzer mevcut tasarımlardan haberdar olan kişi olmalıdır. AB komisyonu ise bilgilenmiş kullanıcının zihninde o ürün hakkında kesin bilgi ve farkındalığa sahip olan kişi olarak belirlemiştir. Nitekim EUIPO’nun 2007 tarihli bir Temyiz Kurulu kararında, bir masa tasarımının hükümsüzlüğü talebiyle görülen davada bilgilenmiş kullanıcıyı “Bilgilenmiş kullanıcı bir masayı almak için birkaç dükkan ziyaret eden, ilgili dergileri okuyan veya internette ilgili siteyi ziyaret eden kişidir. Bizatihi masanın tasarımcısı değildir” diye tanımlamıştır. Dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcılar birer uzman olmayacakları için tasarımın detaylarındaki küçük farklılıklara dikkat etmeyecek ancak alım tercihlerini etkileyecek hususlarda yapılan değişiklikleri fark edebilecek kişilerdir. Somut uyuşmazlıkta ise bilgilenmiş kullanıcının mobilya ürünlerinin satışlarının yapıldığı mağazalarda çalışan bir satış görevlisi veyahut bu ürünleri satın almak için piyasa koşullarında araştırma yapmış, bilgi edinmiş herhangi bir son kullanıcının olabileceği değerlendirilmektedir.
Yenilik ve Ayırt Edicilik Değerlendirmesi
Dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik değerlendirmesinde davacı yanın dosya kapsamına sunduğu deliller öncelikli olarak dikkate alınmıştır.
Yukarıda da izah edildiği üzere taraf tasarımları birbirleri ile karşılaştırılırken sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteren unsurların dikkate alınması mümkün olmayıp, karşılaştırmanın, bilgilenmiş kullanıcı gözetilerek tasarımlar arasındaki ortak ve farklı özellikler tespit edilmek ve farklılıkların tasarımların ayrıştırılmaları hususunda yeterlilik arz edip etmediğinin belirlenmesi suretiyle bir değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.
Bir tasarımın yeniliği yoktur diyebilmek için, hükümsüzlüğü istenilen tasarımın, önceden kamuya sunulan dokümanlarda yer alan görseller/tasarımlar ile aynı olması şarttır. Terkini talep edilen tasarım öncekinden sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa da aynı kabul edilecektir. Burada şu ölçü verilebilir; fark aynı olmayı ortadan kaldırmıyor, mevcut önceki tasarım görünümünü sürdürüyor ve sadece mevcut görünüme ufak bir eklenti teşkil ediyorsa küçüktür. Bu noktada seçenek özgürlüğünün sınırları, yapılan eklentinin ufak olup olmadığı değerlendirmesinde ön plana çıkacaktır.
Yine ayırt edici nitelik değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır. Ayırt edicilik incelemesi sırasında ise bilgilenmiş farazi kullanıcıların görüşleri dikkate alınırken, öncelikle başvuru konusu ürünün nihai kullanımı sırasındaki görünümü dikkate alınmalı ve seçenek özgürlüğü kapsamında, tasarımcının o tasarımı geliştirmek için ne kadar çaba harcadığı ve yeni tasarımda hangi farklılıkları sağladığı, bu farklılıkların tasarımın bütününde bilgilenmiş kullanıcı nazarıyla ayırt ediciliği sağlamaya yetip yetmediği değerlendirilmelidir.
Dolayısıyla işbu dosya kapsamında mesnet sunulan delillerin de bu kapsamda incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede dava konusu tasarımlar aşağıda tablolar halinde gösterilmiş ve davacı yanın ilgili tasarımının, yeni ve ayırt edicilik kriterlerine haiz olmadığına gerekçe tutulan önceki davalı tasarımı ve sair dokümanlar, bilgilenmiş kullanıcı kitlesi nezdinde yarattıkları nihai algılar itibariyle karşılaştırılmıştır. Taraf tasarım görsellerine yukarıda tüm açılardan yer verilmiş olduğundan tabloda karşılaştırmaya esas olarak detaylarına hakim olunabilecek nitelikteki sadece profil görsellerine yer verilmiştir.
Tasarımlar karşılaştırıldıklarında, her iki tasarımın da dikdörtgen yapıda, oturma yüzeyindeki orta kısım minderi dar yapılı, kenar minderleri daha geniş yapılı üçlü koltuk mobilyası niteliğinde olduğu, her iki tasarımın da kenar kısımlarında çift katlı koltuk başlıklarının mevcut olduğu, dava konusu tasarımda bu görünümün minderin katlanması ve arasına konuşlandırılmış ahşap parçalı yapı suretiyle verildiği, davalı tasarımında ise bu görünümün doğrudan üst üste konulmuş iki minder ile verildiği, yine her iki tasarımın da oturma yüzeyi minder genişlikleri ile uyumlu şekilde üç bölmeli bir sırt yüzeyine sahip olduğu, bu sırt yapılanmasında sağ ve sol kenarda yer alan minderlerin oturma yüzeylerinin birleştiği bölümde içe doğru benzer yapıda bir kavisli boşluğa sahip olduğu ve bu şekilde kanatlı bir yapılanmaya büründüğü, bu boşlukların koltukların baş kısımlarındaki minderlerin girebileceği kavis ve uyumlulukta olduğu, dava konusu tasarımda sırt dayama yüzeyinde her bir minderde tek yatay şeritli yapı bulunduğu, davalı tasarımında ise çift yatay şeritli yapı bulunduğu, ancak bunun bütüne etki etmeyen küçük bir detay olduğu, keza yine dava konusu tasarımda oturma minderlerinin her birinde çukur yapı varken, davalı tasarımının minderlerinin üst yüzeyinin tamamen düz olduğu, bunun da yine bütüne etki eder niteliğinin ayrıntısal düzeyde olduğu, her iki tasarımda da oturma minderlerinin alt kısmında, minderleri taşıyan bir çerçevenin yer aldığı, her iki tasarımda da bu çerçevenin altında kalacak şekilde ayaklara yer verildiği, dava konusu tasarımda köşelerde 4 adet orta kısımda 2 adet olmak üzere toplam 6 adet metal ayak bulunduğu, bu metal ayakların, koltuk gövdesini alttan çevreleyen yine metal bir yapılanma ile birbirine tutulduğu, davalı tasarımında ise ayak yapılarının yalnızca dört köşe kısımda görüntülendiği ve ahşap yapılanmaya sahip olduğu, dava konusu tasarımın yan profil görünümünde koltuk başı altında kalan minder görselinin üç bölmeli bir yapıya sahip olduğu, halbuki davalı tasarımının yan profil görünümün iki bölmeli olduğu ve fakat davacı tasarımında olduğu kadar belirgin bir yapılanmaya sahip olmadığı görülmektedir. Yine tasarımların renkleri farklı olmakla birlikte olağanın dışında bir renk kombinasyonu taşımayan, mutat renklerle oluşturulmuş bu farklılığın, özellikle mobilya sektöründe renk unsurunu tercihe bağlı bir değişken olması nedeniyle bütünsel karşılaştırmada dikkate alınması mümkün değildir.
Taraf tasarımları tespit edilen bu unsurları itibariyle karşılaştırıldıklarında, tasarımların ana gövde yapıları, oturma ve sırt dayama bölümlerinin, özellikle sırt dayama bölümlerinin her iki kenar minderinin kavisli yapısı ile birlikte koltuk başlıklarının bu bölüme uyumlu şekilde çift katlı konumlandırılmalarından kaynaklı birbiri ile bütünsel algıda güçlü bir benzerlik ilişkisi içerisinde oldukları, keza yine minder bölümlemesinin kenarlarda geniş orta kesimde dar olarak yapılmasının görsel algıya olan etkisinin de tasarımların benzer görülmesi açısından önemli bir etken olduğu, zira bunun simetrik algı itibariyle bilgilenmiş kullanıcı tercihini etkileyebileceği, dava konusu tasarımın koltuk başlarının, davalı tasarımından farklı olarak katlama yöntemi ile çift katlı yapılmış olunması, ayak yapılarının ahşap yerine metal olarak tercih edilmiş olunması gibi unsurlar tasarımları birbirinin aynısı olmaktan çıkarmakta ise de mevcut farklılıkların, mobilya ürünlerindeki seçenek özgürlüğü karşısında, bütünsel algıda yeterli düzeyde bir uzaklaşmaya yol açmadığı, bilgilenmiş kullanıcı algısında tasarsımlar yeni olarak algılansalar dahi ayırt edicilik kriterini sağlamaya elverişli olmadıkları, bu durumda dava konusu tasarımın ayırt edici olarak değerlendirilemeyeceği görüş ve kanaatlerine varılmıştır.
Bununla birlikte davalı yanın, davaya cevap dilekçesinde yer verdiği instagram paylaşımlarında Mart 2020 tarihinden itibaren başlayan birtakım görsellerinde “…” ismini verdiği koltuk model paylaşımlarında bulunduğu, bu koltuk modelinin davalının 2016/05797/4 sayılı tescilli tasarımının ayak yapısı değiştirilmiş, kenar ayakların yanı sıra orta bölümde de iki ayaklı yapının metal olarak konumlandırıldığı ve yine bu ayakların birbirine metal bir çerçeve ile bağlantılandığı görülmüş, koltuk yan profil minder yapısının 2’den 3 bölümleye çıkartıldığı, oturma minderlerinde ise çukur yapıların mevcut olduğu gözlenmiştir.
Söz konusu delillere davalı yanca işlem dosyasına dayanılmadığı görülmekte ise de mutlak yenilik kriteri çerçevesinde sunulan bu delillerin Mahkemece dikkate alınması halinde de yine dava konusu tasarımın, önceki tarihli kamuya sunulmuş bu paylaşımlar karşısında ayırt edicilik kriterini sağlayamadığı, özellikle davalı tasarımında ahşap ayak yapısının metalle değiştirilmesine bağlı olarak oluşan bütünsel algının çok daha yüksek bir benzerliğe yol açtığı, görüş ve kanaatlerine varılmaktadır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde dava konusu …nolu tasarımların itiraz gerekçesi olarak ileri sürülen … nolu tasarımın karşısında ayırt edicilik unsurlarını içermediği ve bilgilenmiş kullanıcı gözünden benzer algılanacağı, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.