Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/95 E. 2022/313 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/95
KARAR NO : 2022/313
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 11/03/2022
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2022
DAVA:
Davacı vekili 11/03/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin ….” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa davacının kurulduğu 1984 yılından beri tüketici elektroniği, beyaz eşya, küçük ev aletleri, dijital ürünler, mobil ürünler ve LED aydınlatma ürünlerinden oluşan geniş bir ürün gamı çerçevesinde ve 16’sı yurt dışında olmak üzere toplam 27 şirket altında faaliyet gösterdiğini, faaliyet alanlarında sadece ülkemizde değil, küresel piyasalarda da pazarı yönlendiren etkili bir oyuncu ve dünyaya teknoloji ihracatı konusunda Türkiye’nin simgesi ve gururu olduğunu, davacının “…” ibaresini uzun yıllardır hem ticaret unvanının kılavuz unsuru, hem de tescilli marka olarak kullanageldiğini, davacının “…” ibareli markalarının seri ve tanınmış markalar olduğunu, nitekim bu tanınmışlığın TÜRKPATENT nezdinde de T/00102 ve T/02680 sayılı markalar ile tescillenmiş olduğunu, dava konusu edilen “…” ibareli markanın tescil edilmek üzere ilanına karşı “…”li tescilli markalarına, bu markaların tanınmışlığına, gerçek hak sahipliğine, ticaret unvanından doğan hak sahipliğine ve kötü niyete dayalı olarak dosyaladığı itirazların davalı TÜRKPATENT tarafından reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan iltibas yaratacak derecede benzer markalar olduğunu, ayrıca karşılaştırılan markaların aynı/benzer/türdeş emtialarda kullanılacağını, nitekim taraf markalarının benzer şekilde iki heceden oluştuğunu ve bu heceleri oluşturan altı harfin beşinin dizinleri de aynı olacak şekilde aynı harfler olduğunu, nitekim davalı TÜRKPATENT’in daha önce dava dışı üçüncü kişiler tarafından dosyalanmış “…”li marka başvurularının davacının itirazları üzerine reddedegeldiğini, somut uyuşmazlıkta verilmiş olan kararın bu emsal kararlar ile de çeliştiğini, ayrıca “…” ibaresinin davacının ticaret unvanının kılavuz unsuru olduğu ve davacının www…com.tr uzantılı alan adında geçtiği için de davacı adına korunması gerektiğini, bütün bu hususları bilmesine rağmen davalının dava konusu edilen markayı tescil ettirmek isterken kötü niyetli olduğunun açık olduğunu belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “…” ibareli markanın tescil edilmi olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden çok farklı olduklarını, ayrıca da davacının markalarının dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen mal ve hizmetler açısından tescilli olmadığını, bu nedenle ortalama tüketici nezdinde çekişme konusu emtialar açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, diğer taraftan somut olayda davacının SMK m. 6/3, m. 6/5, m. 6/6 ve m. 6/9 hükümlerinin uygulanması koşullarının oluştuğunu ispat edemediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraf markalarında geçen ibareler farklı yazım karakterlerinde, farklı puntolarla ve renklerle yazıldığından karşılaştırılan markaların görsel tasarımlarının birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, işaretlerde geçen kelimelerin telaffuzlarının da benzemediğini, zira bunların başlangıç kısımlarının farklı olduğunu, davacının markalarında geçen “…” ibaresi hiçbir anlamı olmayan bir ibare iken davalının dava konusu edilen markasında geçen “…” ibaresinin Mardin/Midyat yöresinin eski ismi olduğunu ve yerel coğrafyada halen bu ismin kullanıldığını, yani taraf markalarının kavramsal açıdan da farklı olduğunu, davacının markalarının tanınmışlığının beyaz eşya ve elektronik eşya sektörü ile sınırlı kaldığını, davalının markasının ise gıda ve tekstil ürünlerinde tescil edilmek istendiğini, yani taraf markalarının çok farklı tüketici kesimlerine hitap ettiğini, taraf markaları benzemediğinden davacının tanınmışlığa, ticaret unvanına ve kötü niyete ilişkin iddialarının da dinlenemeyeceğini, zaten de davacının bu yöndeki iddialarını ispat edemediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 14/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 11/03/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 26/07/2022 raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…1) Davacının 2014 19725 sayılı markası özelinde, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı diğer markaları yönünden böyle bir tespitin yapılamadığı, 2) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 29, 30 ve 32. Sınıflara giren emtialar açısından davacının 2013/94077, 2014/19725, 2014/84963 ve 2014/87105 sayılı markaları, 24. Sınıfa giren emtialar açısından da davacının 2016/93409 sayılı markası özelinde somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, davalının markasının kapsamında yer alan 24. Sınıftaki emtialar ile davacının (1) nolu bentte benzerlik tespitine konu olmuş markasının tescilli olduğu emtiaların aynı/benzer/türdeş olmadığı, 3) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen emtialardan 29, 30 ve 32. Sınıflara giren yiyecek-içecek ürünlerinin hitap ettiği tüketici/alıcı kesiminin, bu emtiaları satın aldıkları anda bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin yüksek olmadığı, 24. Sınıfa giren tekstil bazlı ürünlerin hitap ettiği tüketici/alıcı kesimininkinin ise düşük olmadığı, 4) (1), (2) ve (3) nolu bentlerde yer alan değerlendirmelerden dolayı, karşılaştırılan markalar arasında, davacının 2014 19725 sayılı markası özelinde ve 29, 30 ve 32. Sınıflara giren emtialar yönünden iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin (kısmen) bulunduğu, 5) Davacının “önceki kullanıma dayalı gerçek hak”, “tanınmışlık” ve “ticaret unvanından ve alan adından kaynaklanan hak” iddialarının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı, 6) Davacının “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, 7) Dava konusu edilen 13.01.2022 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, (4) nolu bentteki değerlendirme ile kısmen uyumlu olmadığı, 8) Davacının markanın hükümsüzlüğü talebinin (4) nolu bentteki değerlendirme ile, sadece 29, 30 ve 32. Sınıflara giren emtialar açısından (kısmen) uyumlu olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvuru’nun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 24, 29, 30, 32.sınıftaki “24 Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. 29 Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30 Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 32 Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise “….” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 03, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11, 12, 16, 19, 20, 21, 28, 29, 30, 32, 33, 38, 40, 41, 42.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, Sonuçta; davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 29, 30 ve 32. Sınıflara giren emtialar açısından davacının 2013/94077, 2014/19725, 2014/84963 ve 2014/87105 sayılı markaları, 24. Sınıfa giren emtialar açısından da davacının 2016/93409 sayılı markası özelinde somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği tespit ve kabul edilmiştir
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…. ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının markaları, kelime markası hüviyeti baskın olan işaretlerdir; işaretlerde “…” ibaresi yanında “…l” gibi kelime unsurları, karakteristik tasarımdaki renkli harflerle ve basit şekil unsurlarıyla bir arada kullanılmıştır. Bu kelime unsurlarının bir kısmının İngilizce’de yerleşik anlamları olsa dahi, işaretlerde karakteristik yazım biçimleriyle yer aldıklarından, asgari düzeyde de olsa markasal hüviyette soyut ayırt ediciliklerinin olduğu düşünülmektedir. Zaten de bu ibareleri ihtiva eden markaların emtia listelerine bakıldığında, tescilli oldukları emtialar açısından somut ayırt edici niteliği haiz oldukları da görülmektedir. Davacının sadece “…” görselli markası, “…” ibaresi tek unsur olarak ihtiva etmekle, bu marka özelinde “…” ibaresinin markanın esas unsuru olduğu yönünde bir tereddüt yoktur. Davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı diğer markalarda ise “…” ibaresinin işaretlerde geçen diğer kelime, renk bazen de şekil unsurlarıyla bütünleşik bir şekilde algılandığı değerlendirilmektedir. Zira; davacının bu markalarında kullanılmış olan diğer unsurların işaretlere kattığı ayırt ediciliğin, “…” ibaresinden daha düşük seviyede kaldığı söylenememektedir. AYRICA; davacının dava dosyasına sunmuş olduğu bilgi ve belgelerden, “…” ibaresinin davacının çatı markası olduğu anlaşılmaktadır. Halk tarafından bilinen ve belirli bir firmanın ürünlerinin çoğunluğunda yer alan bir çatı markası veya bir firmanın ticaret unvanının kılavuz unsuruyla birlikte kullanılan ikincil kelime unsurlarından oluşan markalara uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Bu tip markalarda yer alan ikincil kelime unsurlarının aynısının veya benzerlerinin başka bir markada yer alması halinde, markaların benzerliği değerlendirmesinde çatı markası (veya ticaret unvanı kılavuz unsuru) arka planda bırakılarak inceleme yapılması gerekir. Bu yüzden de; davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markalarında da, esas korunması istenilen unsurların, “…” ibaresi haricinde kalan kelime unsurları veya işaretlerin genel/bütünsel kompozisyonları olduğu söylenebilecektir.
Dava konusu edilen marka ise, renk ve şekil unsurlarından yoksun bir kelime markasıdır; işarette “…” ibaresi, düz yazı karakterindeki siyah renkli küçük harflerle yazılmıştır ve markanın tek unsurudur. “…” ibaresi ile davacının markalarında geçen “…” ibaresi arasında, baş harfleri dışında geriye kalan harflerin, dizinleri de dahil aynı olması yönünden bir benzerlik olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. ANCAK; davacının “…” görselli markası dışında kalan markalarında kullanılmış olan “…” ibaresi haricindeki diğer unsurunun katkısıyla, işaretlerin bir bütün olarak bıraktığı genel izlenimlerin, tümüne hakim olan görünüşlerin ve ayırıcılıklarını vurgulayan imajların, davacının markalarının görünümlerini, davalının düz yazı karakterindeki tek bir kelimeden müteşekkil markasından görsel açıdan yeterli derecede farklılaştırdığı değerlendirilmiştir. Sonuçta, davacının “…” görselli markası haricinde kalan markaları özelinde, taraf markalarında yakın benzer “…” ve “…” ibarelerinin geçiyor olmasının, markaları görsel olarak benzer kılmaya yeten baskınlıkta bir durum yaratmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının “…” görselli markası yönünden taraf markaları karşılaştırıldığında ise; bu markada davacının “…” çatı markasının tek başına kullanılmış olması, harflerinin kırmızı renkli ve büyük harf olmasına rağmen işaretin kelime markası hüviyetinin baskın çıkması ve karşılaştırılan markalardaki tek unsur olan “…” ve “…” ibarelerinin harf dizinleri de dahil olmak üzere, ihtiva ettikleri harfler itibariyle yakın benzer olması nedeniyle, davacının bu markası özelinde, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markaların görsel açıdan bir derece yakınlaştığı kanaatine varılmıştır.
İşitsel açıdan da; davacının markaların “…” görselli markası ile dava konusu edilen markanın, ihtiva ettikleri tek/esas unsurlarındaki harf ve dizin benzerliği nedeniyle okunuşlarının, yani kulakta bıraktıkları tınıların yeterli derecede farklılaşmadığı düşünülmektedir. Halbuki, davacının diğer markalarının ihtiva ettikleri kelime unsurlarının okunuşları, davacının bu markalarını dava konusu edilen markanın okunuşundan bir hayli farklılaştırmaktadır.
Anlamsal açıdan da; dava konusu edilen markada geçen “…” ibaresinin, Türkçe’de veya yaygın olarak bilinen yabancı dillerde, yerleşik bir anlamı yoktur. Davacının çatı markası olan “…” ibaresi de, aynı şekilde, yaygın/bilinen bir anlamı olmayan, davacı tarafından yaratılmış/orjinal bir ibaredir. Her ne kadar davalı taraf, “…” ibaresinin Mardin’in Midyat ilçesinin eski ismi olduğunu ve yerel coğrafyada halen kullanıldığını ileri sürmüş ise de, bu anlamın yaygın olarak bilinmediği gerçeği gözetildiğinde, davacının “…” ibaresini tek başına ihtiva eden markası özelinde, karşılaştırılan işaretlerin kavramsal açıdan tüketici zihninde bıraktıkları “anlamsız birer sözcük” şeklindeki ilk algının da farklı olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı diğer markalarında geçen kelime unsurlarının ise, bu markaların davalının markasından tüketici zihninde uyandırdığı algı yönünden farklılaştırdığı değerlendirilmektedir; zira “for you/4u”, “mutfaktakiler”, “industrial design team”, “cartoon series”, “puzzle”, “ottoman series”, “air mouse”, “v-serisi”, “desibel” şeklindeki bu kelime unsurlarının İngilizce’de birer anlamları vardır ve bir kısmının bu anlamı da ülkemizde yaygın olarak bilinmekte ve kullanılmaktadır. Sonuçta; karşılaştırılan markaların, davacının “…” görselli ve 2014/19725 sayılı markası özelinde, görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediği, davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı diğer markalar yönünden ise aynı tespitin yapılamadığı, yani karşılaştırılan markalar benzemediği kanaatine varılmıştır.
Somut olay açısından bakıldığında; her ne kadar karşılaştırılan markalarda geçen “…” ve “…” ibareleri harfleri ve harf dizinleri açısından yakın benzer ise de, davacının “…” görselli markası haricindeki markalarında kullanılmış olan “…” ibaresi haricindeki diğer unsurunun katkısıyla, işaretlerin bir bütün olarak bıraktığı genel izlenimlerin, tümüne hakim olan görünüşlerin ve ayırıcılıklarını vurgulayan imajların, davacının markalarının görünümlerini, davalının düz yazı karakterindeki tek bir kelimeden müteşekkil markasından görsel, işitsel ve kavramsal açılardan yeterli derecede farklılaştırdığı sonucuna varılmıştır.
“…” görselli markada ise, davacının “…” çatı markasının tek başına kullanılmış olması, harflerinin kırmızı renkli ve büyük harf olmasına rağmen işaretin kelime markası hüviyetinin baskın çıkması ve karşılaştırılan markalardaki tek unsur olan “…” ve “…” ibarelerinin harf dizinleri de dahil olmak üzere, ihtiva ettikleri harfler itibariyle yakın benzer olması nedeniyle, davacının bu markası özelinde, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal bir yakınlaşma olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının 2014/19725 sayılı bu markasının kapsamında yer alan emtialar gözetildiğinde, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen 29, 30 ve 32. Sınıflardaki emtiaların tamamının bunlar ile aynı/benzer/türdeş emtialar olduğu tespit edildiğinden, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen bu emtialar özelinde, “…” ve “…” ibarelerinin/tanıtma vasıtalarının markasal hüviyette farklı firmalar/tacirler tarafından kullanılması durumunun, tüketicilerin ve alıcıların söz konusu emtiaların aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden/işletmelerden/ kişilerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalini yarattığı, alıcıların/tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, davacının markasının kapsamına giren bu emtialar açısından davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği ve bunun da iltibas ihtimalinin kabulü için yeterli olarak görüleceği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak her ne kadar bilirkişi raporunda 24. Sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtiası yönünden iltibas ihtimali olmadığı kanaatine varılmış ise de, YARGITAY 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/13570 E. 2017/1477 K. Sayılı kararında ifade edildiği üzere; 24. Sınıf “dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” malları ile 42. Sınıftaki “kumaş işleme hizmetleri” mallarının, ürün-ürün işleme ilişkisi nedeniyle ortalama tüketici kitlesinin bakış açısına göre benzer olması ve iltibasa sebebiyet vermesi nedeniyle, 2014/19725 sayılı “…” ibareli markanın emtia sınıfında 24. Sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” bulunmasa dahi 42. Sınıftaki “Kumaş işleme hizmetleri” emtiası bulunduğundan, 24. Sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtiası yönünden de somut uyuşmazlıkta karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacının 2014/19725 sayılı markası özelinde, taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediğinden ve davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 29, 30 ve 32. Sınıflardaki emtialar ile 24 sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtiaları yönünden davacının 2014/19725 sayılı markası özelinde emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartı da gerçekleştiğinden, bu marka ve bu emtialar yönünden somut olayda markaların karıştırılma ihtimalinin (kısmen) bulunduğu, davalının markasının kapsamına giren diğer emtialar ve davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı diğer markalar açısından ise somut uyuşmazlıkta karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının Önceki Kullanıma Dayalı Gerçek Hak Sahipliği İddiasının Davalının … Sayılı Markasının Tesciline/Hükmüne Engeli/Etkisi Hususunda Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın “marka tescilinde nispi ret nedenleri”nin düzenlendiği 6. maddesinin 3. fıkrasında; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” denilmektedir.
Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını sağlamaktadır. Bu madde hükmünde yer alan itirazın kabul edilebilmesi için itiraz sahibinin o işaret üzerinde başvuru tarihinden önce hak sahibi olması veya rüçhan hakkını elde etmesi ve bunları ispat etmesi gerekmektedir.
Tescil, bir markanın daha özel hükümlerle korunmasını sağlar. SMK, istisnai olarak, marka hakkının tescile dayanmadan ilk kullanım yoluyla da elde edilebileceğini ve korunabileceğini de kabul etmiştir. Ancak, bu hakkın ne zaman ve nasıl oluşabileceğinin kriterlerini düzenlememiştir. 6769 sayılı SMK’nın “Marka Tescilinde Nispi Ret Nedenleri” başlıklı 6. maddesinde, marka olarak tescil ettirilmek istenen işaret üzerinde tescil başvurusundan önce hak kazanmış kişilerin hukukunu korumaya yönelik hükümler bulunmaktadır. Söz konusu maddenin 3. fıkrasına göre bir işaret üzerinde, bu işaretin –üçüncü bir kişi tarafından-marka olarak tescili amacıyla başvurusu yapılan tarihten veya başvuru tarihinde belirtilen rüçhan tarihinden önce, bir hak elde edilmiş ise, bu hakka sahip kişi, söz konusu işaretin tesciline itirazda bulunabilir. Bu hüküm, işaret üzerinde ilk kullanma yoluyla haksız rekabet hükümlerine göre kazanılan hakkı üstün tutmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda hak sahibinin işaretin sonradan bir başkası tarafından kullanılmasını yasaklaması TTK 57/5 ve 58/I, b’den kaynaklanmaktadır
İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (SMK 6/3) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “zımnen” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi”ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “SMK hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz.
Davacı taraf; dava konusu edilen “…” ibaresinin, davalının markasının tescili kapsamına alınmak istenilen 24, 29, 30 ve 32. Sınıflardaki emtialarda, kendisi tarafından uzun yıllardır ciddi ve yoğun bir biçimde, Türkiye genelinde kullanıldığını ve bu şekilde gerçek hak sahipliğinin doğduğunu tevsik eden herhangi bir delili, dava/marka işlem dosyasına sunmuş değildir. Davacının dava/marka işlem dosyasına sunmuş olduğu beyan ve delillerden, davacının “…” markasını tüketici elektroniği, beyaz eşya, bilgi teknolojileri ve savunma sanayi sektöründe ciddi biçimde kullandığı ve tanıttığı anlaşılsa da, bu markanın söz konusu sektörler dışında, bilhassa da uyuşmazlık konusu olan tekstil ve gıda ürünlerinde tescilsiz bir kullanımından bahsetmek mümkün görülmemiştir. Bu nedenle de; somut olayda, davacının önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği iddiasının dava konusu markanın tesciline/ hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının Ticaret Unvanına ve Alan Adına Dayalı Hak İddialarının Davalının … Sayılı Markasının Tesciline/Hükmüne Engeli/Etkisi Hususunda Değerlendirme:
6769 sayılı SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer.
Yargıtay emsal kararlarında da açıkça dile getirildiği üzere KHK 8/3 (SMK 6/3) maddesinde yer alan “ticaret sırasında kullanılan işaret” ifadesinin kapsamı içerisine ticaret unvanları, işletme adları, isim, fotoğraf, telif hakkı vs. sokulabilir. Aynı maddenin 5. fıkrasına (SMK 6/6) göre de, tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanı, fotoğrafı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği belirtilmiştir. SMK md. 6/6 uyarınca ticaret unvanlarına tanınan koruma da, fiilen kullanıldığı faaliyet konularını kapsamakta olup, fiilen kullanılmayan konularda koruma sağlanırsa ticaret unvanları markalara karşı gereğinden fazla korunmuş olur. Ayrıca da; bu işaretin ticaret unvanı kullanımından öte ayırt edici özellik kazanacak şekilde tek başına veya baskın unsur olarak aynı tür mal ve hizmetler bakımından markasal kullanımının ispatı gerekir.
Somut olayımızda; davacının SMK m. 6/6 hükmü kapsamında dayandığı ticaret unvanının kılavuz unsuruna veya www…com.tr uzantılı alan adına dayanabilmesi için, herşeyden önce, ticaret unvanında ve alan adında geçen “…” ibaresini dava konusu edilen markanın tescili kapsamında yer alan 24, 29, 30 ve 32. Sınıflara giren tekstil ve gıda ürünlerinde kullanıyor olduğunu ispat edebilmesi gerekir. Ancak; davacının dava/marka işlem dosyasına sunmuş olduğu belge ve delillerden davacının faaliyet alanının tüketici elektroniği, beyaz eşya, bilgi teknolojileri ve savunma sanayi sektörleri olduğu netlikle görülebildiğinden, davacının ticaret unvanının kılavuz unsurunun ve alan adının himayesinin, sadece ticari faaliyet gösterdiği alanlar/emtialar açısından yapılması gerektiğinden, davacının bu madde hükmüne dayalı hak iddiasının da dava konusu markanın tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Somut olayda ise; davacının markasını, iştigal alanı kapsamında uzun yıllardır yoğun, istikrarlı ve ciddi biçimde kullandığı ve bu markaya ciddi yatırımlar yaptığı, bu markanın bilhassa tüketici elektroniği ve beyaz eşya sektöründe iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı ve dahi bu tanınmışlığın ve yaygın kullanımın davacı tarafından dava dosyasına sunulan belgelerle ispatlanmış olduğu, bu tanınmışlığın davalı TÜRKPATENT tarafından da T/00102 ve T/02680 sayılı kayıtlar ile tespit ve teyit edildiği anlaşılmakta ise de, davacının “…” markasına dayalı olarak SMK m. 6/5 hükmü gereğince tanınmış marka korumasından yararlanılabilmesi için, davalının başvuruya konu markasının, davacının markasının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşmuş olması veya oluşmasının yüksel bir ihtimal dahilinde olması gerekir. Davacının SMK 6/5 maddesi hükmünde sayılan şartların gerçekleştiğine/gerçekleşme ihtimaline dair dava dosyasına herhangi bir delil sunmamış olduğu gözetildiğinde, somut olayda, SMK m. 6/5 hükmünün uygulanması şartlarının oluştuğu doğrudan söylenemeyecektir. Davacının markasının tüketici elektroniği ve beyaz eşya sektörlerinde tanınmışlığa ulaşmış olması, SMK 6/5 maddesi hükmünde sayılan şartların “otomatikman” gerçekleştiği veya gerçekleşebileceği anlamına gelmez. Tanınmışlığın varlığı koşulu sağlanmışsa, inceleme, önceki/tanınmış markanın zarar görecek şekilde etkilenmesi koşulu ile devam etmelidir. Bu koşulun gerçekleşme ihtimali, haklı sebeplerle ve mantıklı argumanlarla ortaya konulmalıdır, şöyle, ki; davalının markasının tescil edilmesi halinde, hayatın olağan akışı içinde SMK 6/5 maddesinde sayılan durumların ortaya çıkmasının gerçekten olası olduğu yönünde bir kanaat hâsıl olmalıdır. Dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen tekstil ve yiyecek/içecek ürünleri açısından böyle bir olasılığın gerçekleşmesi ihtimalinin bulunmadığı değerlendirilmektedir.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının da, dava konusu markanın tesciline/hükmüne bir etkisinin/engelinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şahıs tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının 29, 30 VE 32. Sınıf emtialarının tamamı ile 24. Sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtiası ile sınırlı olarak KISMEN İPTALİNE, … sayılı markanın 29, 30 VE 32. Sınıf emtialarının tamamı ile 24. Sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtiası ile sınırlı olarak kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararının 29, 30 VE 32. Sınıf emtialarının tamamı ile 24. Sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtiası ile sınırlı olarak KISMEN İPTALİNE,
3-… sayılı markanın 29, 30 VE 32. Sınıf emtialarının tamamı ile 24. Sınıf “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtiası ile sınırlı olarak kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
7-Reddedilen kısım itibariyle davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 2.687,63 TL yargılama giderinden payına düşen 1.343,382 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 214,73.-TL
Bilirkişi Masrafı 2.300,00.-TL
Toplam 2.687,63.-TL