Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/79 E. 2022/352 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/79
KARAR NO : 2022/352
04883-36882] UETS

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2022
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022
DAVA:
Davacı vekili 01/03/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2016/96169, 2019/118055, …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davacının 1998 yılından beri online alışveriş/ elektronik ticaret sektöründe faaliyet gösteren, sektörünün lider kuruluşlarından biri olduğunu, davacıya ait www.hepsiburada.com web sitesinin günümüzde 32 milyon kayıtlı üyesinin bulunduğunu, Türkiye’nin saygın kuruluşları tarafından elektronik ticaret sektöründe verilen birçok ödülün de sahibi olduğunu, 2020 yılında satış gelirini %145 arttırarak 6.4 milyar TL’ye yükselttiğini, huzurdaki davaya mesnet “…” ibareli markalarını bu faaliyetleri kapsamında aktif olarak kullandığını ve tüketici nezdinde bilinir hale getirdiğini, “…”li markalarıyla seri markalar oluşturduğunu, yurt dışında gerçekleştirilen ve “…” olarak adlandırılan her yıl … ayında uygulanan indirim gününün Türkçe tercümesi olan “… …” yerine davacının 2016 yılından beri “… …” markasını kullandığını, yani “…” markasının yaratıcısının ve gerçek hak sahibinin davacı olduğunu, günümüzde Google arama motorunda “… …” ibaresi aratıldığında davacının web sitesine ait sonuçların çıktığını, bu markanın ticari hayatta tüketicinin yoğun ilgisiyle karşılaşmış olması nedeniyle davacının bu markası hakkında pek çok haber yayınlandığını, davacının “… …” markasını da aynı indirim günleri için yoğun ve aktif bir biçimde kullandığını, davacının “… GENÇLİK” markasını da “edu.tr” uzantılı e-posta adresine sahip gençlere yönelik kampanyaları tahtında kullanıyor olduğunu, davacının “… SEZON” markası altında reklam ve tanıtım filmlerinin de yayınlandığını, davacının “… KULÜBÜ” markası altında üyelerine özel fırsatlar ve hizmetler de sağladığını, hal bu iken davalı firmanın “… GÜNLER” ibareli markayı davacının markalarının tescilli olduğu ve kullanıldığı mal ve hizmetlerde tescil ettirmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresini gören ortalama tüketicilerin, davalının markasının davacının seri markalarının bir devamı olarak algılamasının ve markaları karıştırmasının yüksek ihtimal olduğunu, davalının markasında “…” ibaresinin ilk anda göze çarpan, esas unsur olarak kullanıldığını, indirim gününe özel olarak piyasadaki diğer aktörler tarafından farklı ibareleri ihtiva eden markalar kullanılırken davalı firmanın davacının markaları ile yakın benzer bir marka kullanmasının davalının davacının markasının tanınmışlığından haksız bir yarar elde etmesini sağlayacağını ve davacının markalarının ayırt ediciliğine zarar vereceğini, davalının bu markayı tesadüfen seçtiğinin düşünülemeyeceğini, bu durumun davalının kötü niyetinin ve davacı ile haksız rekabet yapma saikinin açık bir tezahürü olduğunu, davalı firmanın davanın esasına cevap dilekçesinde ileri sürdüğü kullanmama def’inin dinlenemeyeceğini, zira davacının davasına mesnet aldığı markalarının tescil tarihlerinden itibaren beş yılın geçmemiş olduğunu belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, taraf markalarının “…” ibaresi dışında başkaca unsurlar da ihtiva ettiğini, ayrıca Türkçe’de “eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikaye, söylence” anlamına gelen “…” ibaresinin ticari hayatta indirim yapılan dönemlerde pek çok firma tarafından fiyatların fazlaca düştüğünü vurgulamak için kullanılan, markasal hüviyette ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğunu, markalar benzemediği için de davacının tanınmışlık iddialarının somut olaya bir etkisi olmadığını, zaten de davacının markalarının tanınmışlığını ve davalının kötü niyetini ispat edemediğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; davalının “… ÇARŞI …” alışveriş merkezi de dahil olmak üzere Türkiye’nin tanınmış birçok alışveriş merkezi projesinin sahibi olduğunu, “… ÇARŞI” alışveriş merkezinin her gün milyonlarca İstanbullu tarafından ziyaret edildiğini, davalının dava konusu edilen markayı tamamen özgün şekilde oluşturulduğunu ve tanınmış hale getirdiği “…” markasına atıfla “… günler” şeklinde tasarladığını, yani dava konusu edilen markada esas vurgulanan unsurun, işarette farklı karakterlerde ve baskın bir görüntüyle yazılmış olan “…” ibaresi olduğunu, zaten de davalının “…”li seri ve tanınmış markaların sahibi olduğunu, dava konusu edilen markanın da bu seri markaların bir devamı niteliğini haiz olduğunu, davacının davasına mesnet aldığı markalarını tescilli oldukları tüm emtialarda kullandığını ispat etmesi gerektiğini, yani davalının davacının tescilli markaları yönünden huzurdaki davada kullanmama def’ini ileri sürüyor olduğunu, davacının TÜRKPATENT nezdindeki itirazları esnasında ileri sürmediği markalarına huzurdaki davada dayanamayacağını, davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı 2021/060932 sayılı markasının dava konusu edilen markadan sonraki bir tarihte TÜRKPATENT kayıtlarına girdiğinden SMK m. 6/1 hükmü kapsamında dikkate alınmasının mümkün olmadığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini ve ortak unsurlar dışında baskın/ön planda başkaca kelime ve şekil unsurlarını da ihtiva ettiklerini, ayrıca taraf markalarının farklı mal ve hizmetleri kapsadıklarını, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, markalar benzemediği için de davacının tanınmışlık iddialarının somut olaya bir etkisi olmadığını, zaten de davacının markalarının tanınmışlığını ve davalının kötü niyetini ispat edemediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 05/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 01/03/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 16/08/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı, davacının markalarında geçen ve dava konusu edilen markada türemiş hali kullanılmış olan “…” ibaresinin markasal hüviyette ayırt ediciliği çok düşük/zayıf bir ibare olduğu, davacının “…” ibaresine dava konusu edilen markanın kapsamında kalmış olan emtialar yönünden markasal anlamda korunması gereken ilave bir ekonomik değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği, davalının markasının kapsamında kalmış olan 19, 37, 39, 40, 43 ve 45. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin tamamı açısından emtia ayniyeti/ benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, Davalının markasının kapsamında kalmış olan mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama alıcı/tüketici kitlesinin seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin, bunları satın alırken düşük olmadığı, (1), (2) ve (4) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı, Davacının “tanınmışlık” iddiasının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı, davacının “kötü niyet” ve “haksız rekabet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, Dava konusu edilen 05.01.2022 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, bu değerlendirmeler ile çelişmediği/uyumlu olduğu, Davacının hükümsüzlük talebinin bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 19, 37, 39, 40, 43, 45.sınıftaki “19 Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. 37 İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. … araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri. 39 …, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve …, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri. 40 Adi metallerin işleme hizmetleri. Değerli metallerin işlenmesi hizmetleri. Fotografik ve sinematografik ürünlerin işlenmesi hizmetleri, banyo, baskı ve foto gravür hizmetleri. Gıdaların kurutulması, konservelenmesi, dondurulması, pişirilmesi, tütsülenmesi, salamura edilmesi hizmetleri; gıda işleme ve üretimi konularında bilgi verilmesi hizmetleri. Hayvan kesim hizmetleri. Deri ve kürk işleme hizmetleri. Saraçlık hizmetleri. Kumaş işleme hizmetleri, yün işleme hizmetleri. Terzilik hizmetleri, nakış işleme hizmetleri. Ahşap ve kereste işleme hizmetleri. Sanat eserlerinin çerçevelenmesi hizmetleri. Sıvı, kimyasal madde, gaz, hava işleme hizmetleri. Cam ve optik cam işleme hizmetleri. Malzemelerin montajı (üçüncü şahıslar adına) hizmetleri. Diş teknisyenliği (döküm) hizmetleri. Çömlekçilik hizmetleri. Enerji üretimi hizmetleri, jeneratörlerin kiralanması hizmetleri. Kağıdın işlenmesi. Baskı hizmetleri, ciltçilik hizmetleri. Plastik işleme hizmetleri. 43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. 45 Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Giysi kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri. Refakat etme hizmetleri. İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri. Sosyal ağ oluşturma hizmetleri.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2016/96169, ….” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 01-45 arasındaki tüm sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacının davasına/ itirazlarına mesnet aldığı muhtelif markaları, davalının dava konusu edilen markasının kapsamında kalmış olan ve 19, 37, 39, 40, 43 ve 45. Sınıflara giren mal ve hizmetlerin tamamı açısından tescillidir, dolayısıyla, somut olayda emtia ayniyeti/ benzerliği/ türdeşliği şartının gerçekleştiği, ilave bir inceleme/ değerlendirme yapılmasına gerek kalmaksızın, doğrudan söylenebileceği sonucuna varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “… …”, “… sezon”, “…’nin yıldı” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının markalarının hepsi “…” ibaresi yanında “…”, “…”, “sezon”, “kulübü”, “yıldızı” gibi, Türkçe’de yerleşik birer anlamı olan tasvir/tanımlayıcı ibareleri ve bazen de davacının “hepsiburada” çatı markasını ve şekil/zemin unsurlarını ihtiva eden işaretlerdir. İşaretlerde uyuşmazlık konusu olan “…” ibaresi, bahsi geçen tasviri/tanımlayıcı kelime unsurları/cins isimlerle birer kelime öbeği/sıfat veya isim tamlaması oluşturacak şekilde, bazen de “-ler”, “-nin” gibi eklerle türetilmiş halde kullanılmıştır. Her ne kadar bu markaların bir kısmı şekil unsuru ve/veya zemin renkleri de ihtiva ediyor ise de, bu renk ve şekil unsurlarının tek başlarına işaretlere ayırt edicilik kattığını söylemek mümkün görülmemektedir. Zaten, böyle, basit şekil unsuru yanında büyük puntolarla/baskın özelliklerde yazılmış ve konuşlandırılmış kelime unsurlarını haiz markalarda, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur”. Ayrıca; potansiyel müşteriler somut olaydaki gibi kelime, renk ve şekil içeren karma markalarda kelime unsuruna diğer unsurlara göre daha fazla önem vereceklerdir. Markalarda geçen kelime unsurları incelendiğinde, davacının “… …” görselini haiz markası haricinde kalan markalarında “…” ibaresi ve türevleri, yukarıda bahsi geçen kelime öbekleri/isim ve sıfat tamlamaları içerisinde, diğer kelimelerden daha büyük puntolarla yazılmış olduğundan, bu ibarenin bütünleşik bir tamlama içerisinde algılanmakla birlikte (sadece) görsel açıdan ön planda olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca; bu tamlamalar içinde kullanılan diğer kelimelerin markasal hüviyette hiçbir ayırt ediciliğinin bulunmaması, markanın ayırt ediciliğine bir katkısı olmayan tasviri/tanımlayıcı kelimeler olması, markalarda geçen “…” ibaresinin markaların ayırt ediciliği en yüksek/baskın unsuru olarak kabul edilmesini mümkün kılmaktadır. Davalının markası ise, renk, şekil ve kelime unsurlarını bir arada ihtiva eden karma bir markadır; işarette kiremitlerden yapılmış bir duvar zemini üzerine neon ışıklarla yazılmış intibaı verecek şekilde “… GÜNLER” kelime öbeği konuşlandırılmıştır. Bu kelime öbeğinin yazım şekli incelendiğinde; kelime öbeğinde geçen iki ibarenin alt alta satırlarda konuşlandırıldığı ve üst satırda yer verilen “…” ibaresinin “…” şeklinde, heceleri ayrışık biçimde algılanacak şekilde yazıldığı, böylelikle büyük puntolarla, beyaz renkli parlak harflerle ve yazım/dilbilgisi kuralları dışına çıkılarak “…” hecesinin görsel açıdan vurgulandığı ve ön plana çıkartıldığı görülmektedir. İşarette geçen diğer kelime unsuru olan “günler” ibaresi de, davacının markalarında olduğu gibi, yerleşik anlamı haiz tasviri/tanımlayıcı bir cins isimdir ve “…” ibaresiyle birlikte anlamlı bir kelime öbeği/ sıfat tamlaması oluşturmaktadır. Ayrıca, dava konusu edilen markada kullanılmış olan zemin şekli ve neon ışıklarını andıran harf tasarımları, davacının markalarının aksine, genel kompozisyon içerisinde geri planda kalmamakta ve kelime unsurlarıyla birlikte bütünleşik olarak algılanmaktadır. Somut uyuşmazlık, taraf markalarında “…/…” ibarelerinin mevcudiyetinin, markaları birbirleriyle benzer kılmaya yetip yetmediği ve bu ibarenin bilinen/yerleşik anlamından dolayı bir markada tek başına esas unsur olarak himaye görüp göremeyeceği hususlarında toplanmaktadır. Zira; Farsça kökenli “…” kelimesinin Türkçe’de bilinen/yerleşik anlamı; “eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence” şeklindedir ve günümüzde de hem konuşma hem yazım dilinde bir olayın/durumun “olağanüstülüğü”nü vurgulamak ve abartmak amacıyla sıklıkla kullanılan bir kelime olduğu için, markasal hüviyette soyut ayırt edici niteliğinin zayıf olduğu değerlendirilmektedir. Böyle ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, böyle ibareleri içeren markalarda ayırt ediciliği düşük olan örtüşen bileşenlerden ziyade diğer unsurlara yönelmek gerektiği yönünde doktrinde ve Yargıtay Kararları’nda yerleşmiş bir görüş bulunmaktadır. Bununla birlikte; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Buna özellikle, zayıf unsurlardan oluşan markaların seri marka olarak ve yaygın şekilde kullanıldığı durumlarda rastlanmaktadır. Böyle durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de, herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacının dava dosyasına sunmuş olduğu delillerden, davacının “…”li markalarının www.hepsiburada.com web sitesi çatısında yürüttüğü faaliyetlerde ve kampanyalarda yoğun ve ciddi bir biçimde kullandığı anlaşılmakla birlikte, davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı bu markaların, dava konusu edilen markanın tescili kapsamına alınmak istenilen 19, 37, 39, 40, 43 ve 45. Sınıflara giren mal ve hizmetlerde yoğun/ciddi kullanım ve tanıtım neticesinde, yani kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamlarının arttığı, davacının “…”li markalarına korunması gereken ilave bir ekonomik değer kazandırdığı, anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla, davalının markasında “…” ibaresinin “…” şeklinde türetilmiş bir halde, dilbilgisi kuralları dışına çıkılarak ve “…” hecesi vurgulanarak, özel/orijinal bir kompozisyon içerisinde başkaca kelime renk ve şekil unsurlarıyla birlikte kullanılmış olması durumlarının, yerleşik içtihatlarda bahsi geçen “iltibasın yapılacak küçük bir değişiklikle bertaraf edilebileceği…” durumu ile örtüştüğü ve karşılaştırılan işaretlerin görsel açıdan birbirlerine benzediğinin söylenmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Görsel açıdan ortaya çıkan bu farklılıklar, işitsel açıdan bakıldığında da aynı sonucu vermektedir. Markalarda okunuşları benzer “…” ve “…” ibarelerinin kullanılmış olması, bu ibarelerin tek başlarına değil, birer tamlama içinde geçiyor olması nedeniyle, yani işaretlerde mevcut diğer kelimeler nedeniyle, markaların okunuşlarını, kulakta bıraktıkları “tını”ları fonetik açıdan benzer hale getirmeye yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Anlamsal açıdan bakıldığında da; markalarda geçen, “…” ibaresinin halk nezdinde yaygın olarak bilinen, perakende/toptan satış ve mağazacılık sektöründe de, “fiyatların olağanüstü düştüğünü, büyük bir indirim yapıldığını” vurgulama amacıyla yaygın olarak kullanılan yukarıda değinmiş olduğumuz anlamları yanında, taraf markalarında geçen diğer kelimelerin varlığı nedeniyle markaların/işaretlerin tüketici zihninde uyandırdığı anlamsal bakımdan ilk algının da birbirlerine yakınlaştığı söylenememektedir. Bütün bunlara göre; taraf markalarında bütünleşik olarak algılanan tamlamalar içinde, başkaca kelime unsurlarıyla birlikte/bütünleşik şekilde ve dahi dava konusu edilen markada orijinal bir kompozisyon içinde/”…” hecesi vurgulanarak esas unsur konumunda kullanılmış bulunan ve zaten de markasal hüviyette ayırt ediciliği zayıf olan “…/…” ibarelerinin mevcudiyetinin, karşılaştırılan markaları görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzer olarak nitelendirmeye yetmediği kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5-9 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.