Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/63 E. 2022/287 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/63 Esas – 2022/287
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/63
KARAR NO : 2022/287

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2022
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022
DAVA:
Davacı vekili 21/02/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin 2019/28577, 2019/28594 sayılı ve “…”, “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa davacının 70 yılı aşkın süredir öncü ürün ve kategorilerde tüketicilerin ihtiyaçlarını karşıladığını ve özellikle de Türkiye pazarındaki kişisel bakım ve temizlik ürünleri sektöründe pazar lideri olduğunu tarafların her ikisinin de söz konusu markaları bebek bezi ürünlerinde kullanmakta olduğunu, taraf markalarında ortak olarak geçen “…” ibaresinin ayırt edicilik seviyesinin son derece yüksek olduğunu, davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markalarında geçen “…” ve “…” markalarıyla seri markalar yaratmış olduğunu, dava konusu edilen markanın davacının söz konusu markaları ile aynı/benzer emtialar için tescil edilmek istendiğini, davacının tescilli/tanınmış markaları ile aynı esas unsuru ihtiva eden dava konusu edilen markanın davacının markalarının serisi içerisine sızma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının bu şekilde davacının tanınmış/seri markalarının algısından haksız bir şekilde faydalanacağını ve haksız kazanç elde edeceğini belirterek, TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf markalarının benzer olmadığını, zira davalının markasında kullanılmış olan “…” kelime unsurunun taraf markalarını farklı kılmaya yettiğini, markalarda ortak olan “…” ibaresinin, Türkçe’de “saf/temiz dokunuş” anlamına gelmesi nedeniyle davacının tekelinde olamayacak, markasal hüviyette zayıf bir ibare olduğunu, davalının markasında bu ibarenin ne konumlanış biçimi ne de sesçil olarak ön plana çıkan bir ibare olmadığını, taraf markalarında bu ibarenin ortaklığından hareketle markaların benzer olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, bu nedenlerle taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının TÜRKPATENT nezdindeki itirazlarında dayanmadığı “tanınmışlık” iddiasına huzurdaki davada da dayanamayacağını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının “…” ibareli mağazalarının Türkiye’nin 81 iline yayılmış ve günde yaklaşık 3,5 milyon kez tüketiciler tarafından ziyaret edilen mağazalar olduğunu, davalının markalarına ve tasarımlarına üst düzey önem verdiğini, davacının sektördeki yerinin her bir markasına tek tek tanınmışlık sağlamasının mümkün olmadığını, ayrıca davacının itiraza mesnet gösterdiği markalarının tanınmış olduğunu ispatlayacak herhangi bir delil sunmadığını, dava dilekçesinde yer alan ambalaj görsellerinin benzerlik incelemesinde değerlendirmeye alınamayacağını, dava konusu edilen “…” markasının davalı adına TÜRKPATENT nezdinde onlarca tescilli markaya konu olduğunu, davalının bu markalardan gelen müktesep bir hakkının bulunduğunu, davacının huzurdaki davada karşılaştırılan markaları hecelere, harflere bölerek veya markada yer alan kelimeleri çıkartarak benzerlik bulmaya çalışmasının doğru olmadığını, zira markalar arasında benzerlik incelemesinde bütüncül bir değerlendirme yapılması gerektiğini, davalının dava konusu edilen markasının da “… …” şeklinde bütüncül olarak ele alınması halinde davacının markalarına görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğinin tespit edilebileceğini, zaten de taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin markasal hüviyette ayırt ediciliğinin son derece düşük olduğunu ve bir marka içerisinde esas unsur olarak korunmasının ve tek bir kişi/kuruluşun tekeline verilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 21/12/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 21/02/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 20/06/2022 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı, Karşılaştırılan işaretlerde ortak olan “…” ibaresinin davaya konu emtialar bakımından somut ayırt ediciliği düşük/zayıf bir ibare olduğu, davacının bu ibareye markasal anlamda korunması gereken ekonomik bir değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 10 ve 16. Sınıflara giren emtiaların tamamı ile, 05. Sınıfa giren; “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler” açısından emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, diğer emtialar açısından ise gerçekleşmediği, (3) nolu bentte aynı/benzer/türdeş emtialar olduğu tespit edilen emtiaların hitap ettiği ortalama alıcı/tüketici kitlesinin seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin düşük olmadığı, Yukarıda (1), (2) ve (4) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı, dava konusu edilen 17.12.2021 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, bu değerlendirmeler ile uyumlu olduğu, davacının markanın hükümsüzlüğü talebinin bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı …” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “… …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 03, 05, 10, 16, 21.sınıftaki “03 Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. 05 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları. 10 Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar. Yapay organlar ve protezler. Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar. Ameliyathane giysileri ve steril örtüler. Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler. Prezervatifler (kondom/kaput). Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar. Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler. 16 Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. 21 Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları. Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Ev hayvanları için kafesler, akvaryumlar, vivaryumlar, terraryumlar. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Fare kapanları, haşerat tuzakları, sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri. Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli-elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları, tuvalet eşyaları için kutular. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar. İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan). ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise 2019/28577, 2019/28594 sayılı ve “…”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 05, 10, 16, 35.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, sonuç olarak; davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 10 ve 16. Sınıflara giren emtiaların tamamı ile, 05. Sınıfa giren; “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler.” açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, diğer emtialar açısından ise gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının itirazlarına/davasına mesnet aldığı markalar incelendiğinde; bu markaların bir tanesinin (…) sırf kelime markası olduğu, diğerinin de kelime unsurları yanında şekil ve renk unsurlarını da ihtiva ettiği görülmektedir. Bu markalarda ortak unsur “…” ibaresi, her iki işarette de birebir aynı kompozisyonda, gri renkli el yazısı karakterindeki küçük harflerle aynı puntolarda ayrı olarak yazılmıştır, davacının karma markasında bu kelime öbeğinin üst kısmına, büyük puntolarla ve renkli harflerle, “i” harfinin noktası basit bir yaprak figürünü ihtiva edecek şekilde özel kompozisyonla “…” ve onun da altına mavi renkli harflerle “…” ibaresi konuşlandırılmıştır. Davacının kelime markasında, aynı yazım karakterinde yazılmış olan “…” ibaresinin/kelime öbeğinin bir bütün olarak algılandığı ve bütün olarak markanın esas/tek unsuru olduğu hususunda bir tereddüt yoktur, ancak davacının “…” görselli karma markasında, “…” ibaresi, markada yer alan baskın karakterdeki “…” kelime unsurundan çok daha küçük puntolarla yazılmış olduğundan, ilk bakışta dikkat çekmemekte ve geri planda kalmaktadır. Ancak; davacının dava dosyasına
sunmuş olduğu bilgi ve belgelerden, “…” işaretinin davacının çatı markası olduğu anlaşılmaktadır. Halk tarafından bilinen ve belirli bir firmanın ürünlerinin çoğunluğunda yer alan bir çatı markası veya bir firmanın ticaret unvanının kılavuz unsuruyla birlikte kullanılan ikincil kelime unsurlarından oluşan markalara uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Bu tip markalarda yer alan ikincil kelime unsurlarının aynısının veya benzerlerinin başka bir markada yer alması halinde, markaların benzerliği değerlendirmesinde çatı markası (veya ticaret unvanı kılavuz unsuru) arka planda bırakılarak inceleme yapılması gerekir. Bu yüzden de; davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markasında da, esas korunması istenilen “…” unsurun, kelime markasındaki özelliklerde yazılmış ibaresi olduğu söylenebilecektir.
Dava konusu edilen marka ise, renk ve şekil unsurlarından yoksun bir kelime markasıdır, bu işarette geçen kelime öbeğini oluşturan üç kelime de, aynı düz yazı karakterindeki siyah renkli harflerle, sadece baş harfleri büyük olacak şekilde aynı puntolarla yazılmıştır, dolayısıyla bu kelime öbeği bir bütün olarak algılanmakta, öbeğin içinde herhangi bir ibare tek başına ön plana çıkmamaktadır. Ancak; davalının dava dosyasına sunmuş olduğu belge ve beyanlardan da, dava konusu edilen markada, davacının karma markasında olduğu gibi, davalının da “…” çatı markasının kullanıldığı anlaşılmaktadır; yukarıda yer verdiğimiz doktrinsel görüşler doğrultusunda, dava konusu edilen markada da, “…” çatı markasından ziyade, asıl koruma altına alınmak istenilen unsurun “…” kelime öbeği olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalarında esas unsur konumunda kullanılmış olan ve esasen koruma altına alınmak istenilen unsurun, birebir aynı olan “…” kelime öbeği olmasının, markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer kılıp kılmadığının tespiti, somut uyuşmazlığın özünü teşkil etmektedir. Zira; markalarda ortak olarak geçen “…” kelime öbeği, İngilizce kökenli bir sıfat tamlaması olup, Türkçe’deki tam karşılığı “saf dokunuş”tur. Taraf markalarının kapsamına giren/alınmak istenilen kişisel bakım ürünleri açısından, bu tamlamanın markasal hüviyette somut ayırt ediciliği oldukça düşüktür. Zira; özellikle kağıttan/pamuktan mamül kişisel bakım ürünlerinin, tasviri/tanımlayıcı bir tamlama olan “saf dokunuş” markası altında tüketiciye sunulması imkanı/tekeli, aynı sektörde faaliyet gösteren aktörlerden sadece birine verilemez. Ancak; markalarda bu tamlamanın Türkçe’sinin değil, İngilizce’sinin kullanılmış olmasının bu tespite etkisi de, ayrıca değerlendirilmelidir. Yine de, günümüzde pek çok firmanın, toplumumuzda gittikçe yaygınlaşarak bilinen/kullanılan İngilizce kökenli kelimeleri kendilerine marka olarak seçtikleri gerçeği gözetildiğinde, “pure” sıfatı ile “touch” kelimesinin Türkçe karşılıklarının, toplumumuzda da bilindiği/bilinebileceği, bu bilgiyi haiz olmak için İngilizce’ye çok da hakim olunması gerekmediği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla; taraf markalarında ortak olarak geçen “…” ibaresinin, markasal hüviyette somut ayırt ediciliğinin düşük olduğu sonucuna varılabilmektedir. Karşılaştırılan markalarda ortak olan “…” tamlaması gibi, herkes tarafından bilinen/bilinebilecek ve ilgili sektördeki tüm aktörler tarafından anlamı/tüketici nezdinde uyandırdığı algı nedeniyle tercih edilebilecek, ayırt edici niteliği zayıf ibarelerden oluşan markalarla iltibasın yapılacak küçük bir değişiklikle bertaraf edilebileceğine, bu tür zayıf ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğuna dair yerleşmiş/emsal yargı kararlarının, somut olayımıza emsal olacağı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da, zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Buna özellikle zayıf unsurlardan oluşan markaların yaygın şekilde kullanıldığı durumlarda rastlanmaktadır. Böyle durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de, herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edilmektedir. Dava konusu somut olayda ise; davacının dava/itiraz dosyasına, “…” markasının, dava konusu edilen markanın tescili kapsamına alınmak istenilen 03, 05, 10, 16 ve 21. Sınıflarda yoğun/ciddi kullanım ve tanıtım neticesinde, yani kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazanmış olduğu, koruma kapsamının arttığı, davacının “…”lı markasına korunması gereken ilave bir ekonomik değer kazandırdığı, anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla, davalının markasında “…” ibaresinin tek başına değil, davalının “…” çatı markasıyla kullanılmış olması durumunun, yerleşik içtihatlarda bahsi geçen “iltibasın yapılacak küçük bir değişiklikle bertaraf edilebileceği…” durumu ile örtüştüğü ve karşılaştırılan işaretlerin görsel açıdan birbirlerine benzediğinin söylenmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Görsel açıdan ortaya çıkan bu farklılıklar, duyusal/işitsel/fonetik açıdan bakıldığında da aynı sonucu vermektedir. Markalarda okunuşları aynı “…” kelime öbeğinin ortak olarak kullanılmış olması, bu öbeğin tek başına değil, “… …” ve “…” gibi, sescil açıdan bir hayli farklı ibarelerle bir arada kullanılmış olması nedeniyle, yani işaretlerde mevcut diğer kelimeler nedeniyle, markaların okunuşlarını, kulakta bıraktıkları “tını”ları işitsel açıdan benzer hale getirmeye yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Anlamsal açıdan bakıldığında da; markalarda geçen, “…” kelime öbeğinin, halk nezdinde bilinen/bilinebilecek “saf dokunuş” anlamı yanında, taraf markalarında geçen çatı markalarının varlığı nedeniyle markaların/işaretlerin tüketici zihninde uyandırdığı ilk algının da yeterli derecede yakınlaştığının söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Bütün bunlara göre; taraf markalarında ortak olarak, markasal hüviyette ayırt ediciliği zayıf “…” kelime öbeğinin yer almasının, markaları görsel, işitsel ve anlamsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer kılmaya yetmediği kanaatine varılmıştır. Somut olay açısından bakıldığında; karşılaştırılan markalarda yer alan “…” kelime öbeğinin ortaklığından hareketle, markaların genel görünümleri/intibaları/imajları/ ilk anda uyandırdıkları algı ve okunuşları itibariyle benzediğini söylemek mümkün görülmemiştir. Davalının markasında bu kelimenin davalının çatı markalarından biri olan “…” ibaresiyle bütünleşik bir şekilde kullanılmış olması, bu markayı davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı “…”lı markalarından yeterli derecede farklılaştırmaktadır. Dolayısıyla, taraf markalarında geçen ve markasal hüviyette somut ayırt edici niteliği zaten de zayıf olan “…” ibaresinin mevcudiyeti/ortaklığı, markaları görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzer olacak derecede yakınlaştırmaya yeter güçte bir ortaklık olarak nitelendirilememiştir. Davacının ayırt ediciliği düşük olan bu ibareye markasal anlamda korunması gereken ekonomik bir değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği de görülmektedir. Bütün bu hususlar, davacının “…”lı markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının dava konusu edilen “…” ibaresini de ihtiva eden markasıyla karşılaştığında bu markaları “benzer bulması ve karıştırması” ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Markalardaki bu farklılıkların, her ne kadar markalar kısmen aynı/benzer/türdeş emtialarda kullanılacak ise de, bu emtiaların hitap ettiği alıcı kitlesinin dikkat/özen/algı seviyesinin düşük olmadığı gerçeği de gözetildiğinde, ilgili tüketicilerin/alıcıların bu markalar altında sunulan ürünlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesini ve karıştırma/ yanılma ihtimalini berteraf ettiği, tüketicilerin/ alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayacakları, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu düşünmeyecekleri kanaati oluşmuştur.
Sonuç olarak; taraf markaları arasında görsel, işitsel, anlamsal açıdan ve genel görünüm itibariyle benzerlik bulunmadığından, işaretlerde ortak olan “…” ibaresinin markasal hüviyette ayırt ediciliği de düşük olduğundan, somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının kısmen gerçekleşmiş olmasına rağmen, markaların karıştırılma ihtimalinin somut olayda bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Tanınmışlık Yönünden Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2022