Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/530 E. 2023/231 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/530
KARAR NO : 2023/231

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (Mersis:…)
VEKİLLERİ : Av. … -….
Av. … – …

DAVALI : … – …
VEKİLİ :Av. …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 26/12/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2023
DAVA:
Davacı vekili 26/12/2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkili şirketin … nezdinde … sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusu yaptığını, başvurunun … kararı ile re’sen reddedildiğini, bu ret kararına karşı yaptıkları itirazın bu kez … … kurulunca 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b) uyarınca nihai olarak reddedildiği, oysa müvekkili şirketin 06.10.2010 tarihinde kurulduğunu ve bu tarihten itibaren marka başvurusu yaptığı … esas unsurlu markalar ve bu markaların içerdiği ürünler için yurt genelinde çok geniş kitlelere ulaşan reklam ve tanıtım faaliyetlerinin yapıldığını, söz konusu ürünlerin öncelikle …’da ve daha sonra …’de yaygın olarak hem küçük marketlerde hem de büyük market zincirlerinde (…, vb) satılmış olması nedeniyle … ve … esas unsurlu markaların ayırt edici nitelik kazanarak ülkemizde tanınmış hale geldiğini, müvekkilinin esas unsurlu birçok markasının … nezdinde tescil edildiğini ve … numaralı tanınmış markanın sahibi olduğunu, yine müvekkilinin “…” ibareli markalarının …Protokolü uyarınca … nezdinde … ve … uluslararası tescil numaraları ile birçok ülkede korunduğunu, müvekkili şirketin … sitesi üzerinden ürünlerinin tanıtımını yaptığını ve müvekkilinin sosyal medya platformlarını ve ağlarını da aktif olarak kullandığını, müvekkilinin söz konusu markalarında kullanmış olduğu … rengi … markasının, reklamları, ürün ambalajları, ürünleri ve stantlarında baskın ve ayırt edici olarak kullanıldığını, söz konusu renk ile markaların özdeşleşerek 03, 05, 16, 21 ve 35. Sınıftaki emtia/hizmetler için kaynak bildirir hale geldiğini, 7 Mart 2016 tarihli Temizlik Ürünleri Araştırma Raporuna göre marka kişiliği hakkında yürütülen çalışmada marka ile özdeşleşen …/… rengin marka kişiliğinin şekillenmesinde etkili olduğunun belirtildiğini, Kasım 2015 tarihli … Yardımcı Temizlik Ürünleri Araştırması’nda rengin ve renk çağrışımları ile piyasaya daha sonra çıkmasının (yeni olma) …’in marka imajının temel iki özelliği olduğunun vurgulandığını, müvekkilinin markasının kimyasal olmayan ev temizleyicilerinden oluşan pazarda Ocak 2020-Aralık 2020 arası 12 aylık dönemde satış cirosu açısından en çok satan marka olduğunun … tarafından raporlandığını, müvekkilinin özellikle temizlik yardımcısı kova ve mop emtialarında hem ambalajlı hem de ambalajsız bir şekilde büyük marketlerde kendileri için tahsis edilen bölümlerde sergileyerek satışa sunduğunu, ambalajsız olarak sunulan ürünlerde sadece renk faktörünün marka olarak kullanıldığını, bu şekilde tüketicilerin marketlerde, temizlik malzemeleri, mutfak yardımcıları vb. ürünler ve ambalajlarında … renk gördüklerinde, bu ürünlerin “…” markalı ürün olacağı düşüncesine ve marka hafızasına sahip olduklarını, dolayısıyla temizlik ürünleri ve yardımcıları ile mutfakta kullanılan diğer ürünler açısından … (…) ticari kaynak bildiren bir konuma ulaştığını, 6769 Sayılı SMK. nun 4. Maddesinde renklerin, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla marka olarak tescil edilebileceğinin belirtildiğini, … sayılı kararı ile “rengin yoğun ve yaygın kullanım sonucunda ilgili tüketiciler tarafından görüldüğünde sadece belirli bir ticari kaynağa işaret edecek şekilde marka olarak algılanır hale geldiğinin ispat edilemediği” gerekçesi ile reddine karar verildiğini, söz konusu kararın hatalı, eksik inceleme ve değerlendirmeyi haiz bir karar olduğunu, bir markanın ayırt edici karaktere sahip olması için o markanın, tescili istenen ürünün belirli bir işletmeden kaynaklandığını belirler ve böylece o ürünü diğer işletmelerin mallarından ayırır hale getirmiş olmasının gerektiğini, müvekkilinin (…) renk kodunda yer alan (…) renk marka başvurusunun müvekkili şirket ve 03, 05, 16, 21 ve 35. Sınıfta yer alan mallar ve hizmetler için ayırt edici ve müvekkili şirketle özdeşleşmiş olduğunu, söz konusu rengin tescili talep edilen mal ya da hizmetler üzerinde sektörde herkes tarafından yaygın olarak kullanılan bir renk olmadığını, aynı sektörde faaliyet gösteren diğer firmaların … nezdinde farklı renk ve kompozisyonlarda tescilli markaları var iken, başvuruya konu renkte ürün ve ambalajlarla aynı çeşit mal ve hizmetleri piyasaya arz etmeleri nedeniyle müvekkili şirketin mağdur olduğunu, müvekkili şirketin kendisiyle özdeşleşmiş rengin emek vermeden (söz konusu mal ve hizmetlerin hitap ettiği) orta düzeydeki tüketici nezdinde iltibas oluşturarak şekilde diğer firmalar tarafından kullanılması nedeniyle markasının ayırt edici karakterinin zarar gördüğünü ve markasının sulanması tehlikesi ile karşı karşıya geldiğini, müvekkili şirketin kurulduğu günden bu yana, … nezdinde tescilli … ve … esas unsurlu seri markalarında, işbu davaya konu renk markasını kullandığını, söz konusu …, sadece … markası içinde değil, olduğu gibi ürünlerde (… renkte ürünler üretilmektedir), ambalajlarında, tüm tanıtım ve reklam çalışmalarında, kurumsal kimlik çalışmalarında, marketlerdeki stantlarda, sosyal medya hesaplarında, yoğun, ciddi, fasılasız, ön planda kullanıldığını, yapılan piyasa araştırmalarında … “Temizlik Gereçleri” için bu emtiaların hitap ettiği tüketici nezdinde ayırt edici hale geldiğini ve kaynak bildirme işlevinin oluştuğunun açıkça tespit edildiğini belirterek … sayılı “…” ibareli müvekkil başvurusunun reddine dair … …’nun … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı firma adına tescili talep edilen “…” renk markasının tüketici nezdinde dekoratif bir unsur olarak algılanacağını ve ilgili başvurunun SMK 5/1-b maddesi anlamında tescilinin mümkün olmadığını, bir ibarenin ayırt ediciliğinin bulunup bulunmadığının tespitinde tescili talep edilen malların ve/veya hizmetlerin ilgili tüketici kesiminin algısı dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini ve ilgili tüketici kesiminin işareti hemen ve kesin bir biçimde marka olarak algılamasının gerektiğini, SMK’nın 4’üncü maddesi kapsamında renklerin de açık bir şekilde marka olabilecek işaretler arasında sayıldığını ancak, bu durumun başvuru yapılan her tür rengin marka olarak tescil edilebileceği anlamına gelmediğini, ilgili maddede bir işaretin marka oluşturabilmesi için gerekli temel koşullardan ilkinin ibarenin “marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması”(sicilde gösterim) koşulu, ikincisinin ise başvuru kapsamındaki mal/hizmetleri, diğer teşebbüsler tarafından üretilen/sunulan aynı/aynı türdeki mal/hizmetlerden ayırt etmeyi sağlaması (ayırt edicilik) koşulu olduğunu, somut olayın çözümü için …. kodu ile açık ve kesin olarak teşhis edilebilen renk tonunun, başkaca hiçbir unsur olmaksızın, tek başına, başvuruya konu mal ve hizmetler bakımından ayırt edici niteliğe sahip olduğunun ispatlanması gerektiğini, dava konusu renk markasının 3, 5, 16, 21 ve 35. Sınıf mal ve hizmetler bakımından kendiliğinden, ortalama tüketiciler tarafından belli bir ticari kaynağa işaret edecek, diğer bir ifade ile marka işlevi görecek bir işaret biçimde algılanmayacağını, söz konusu rengin başvuru sahibine ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlayamadığını ve davacının söz konusu rengin görülmesi halinde “…” ibaresinin anlaşılacağı yönündeki iddiasının soyut bir iddia olmaktan öteye geçemediğini, ortalama tüketicinin nadiren ürünleri direk olarak çeşitli renk tonlarına göre karşılaştırmak durumunda kalması nedeniyle tüketicilerin ayırt edebileceği ve potansiyel olarak marka olabilecek renklerin sayısının sınırlı olduğunu, bu yönde … ( …”) kararları uyarınca renkler üzerinde geniş bir tekel hakkının verilmesinin dengeli bir rekabet sistemine de engel teşkil ettiğini, somut olayda tescili istenen rengin başvuru sahibi tarafından, başvuru sahibine ait “…” ibareli kelime ile birlikte kullanıldığını ve işaretin salt kullanılıyor olmasının, ortalama tüketiciler tarafından bu işaretin birlikte kullanıldığı kelime markasından bağımsız olarak, tek başına, sunulan mal ve hizmetlerin ticari kaynağını belirten bir işaret olarak algılanabilmesi için yeterli olmadığını, müvekkili Kuruma itiraz aşamasında sunulan delillerin de, ilgili rengin yoğun ve yaygın kullanım sonucunca, ilgili tüketiciler tarafından görüldüğünde, sadece belirli bir ticari kaynağa işaret edecek şekilde, marka olarak algılanır hale geldiği yönünde bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını, davacı tarafın iddialarının aksine Kurumun vereceği kararlarda, yurt dışındaki ulusal veya bölgesel bir marka tescil otoritesinin kararı ile bağlı olmadığını, verilmiş Kurum kararında herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER:
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, delilleri toplanmış, iptali istenen … sayılı … kararı ve davacıya ait … sayılı “…” ibareli başvuru sayılı marka işlem dosyası getirtilmiş, teknik ve özel bilgiyi gerektiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor objektif, dosya kapsamındaki delillerle tutarlı denetim ve hüküm kurmaya yeterli kabul edilmiş, ve Mahkememizce de benimsenmiştir.
GEREKÇE
Uyuşmazlığın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul
Dava davacı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali istemine ilişkindir. … Karar tarihinin 28/11/2022 olduğu, 26/12/2022 tarihinde açılan davanın 5000 sayılı kanunun 15/C maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Uyuşmazlığın özü, davacının … sayılı “…” ibareli başvurusu yönünden, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b) madde anlamında tescil engeli bulunup bulunmadığından ibarettir.
… sayılı başvuru işlem dosyası incelendiğinde, davacının, 06/07/2022 tarihinde “…” ibaresinin 03, 05, 16, 21, 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerinde kullanılmak üzere marka olarak tescili istemiyle davalı kuruma başvuruda bulunduğu, … kod numarasını alan başvurunun mutlak ret nedenleri yönünden incelenmesi sonucu, …’nca, 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b) bendi uyarınca reddine karar verildiği, bu kararın yeniden incelenmesi isteminin ise, … …’nun, … sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, anılan kararın iptali istemiyle Mahkememiz önündeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş, buna göre;
6769 s. SMK 5/1-b maddesi uyarınca yapılan değerlendirme:
6769 s. SMK 5/1-b maddesi “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler”in marka olarak tescil edilemeyeceklerini düzenlemektedir. Madde gerekçesi incelendiğinde, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. … sayılı … Marka Tüzüğünün 7. maddesinde de marka olarak tescil edilemeyecek herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler benzer şekilde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre işaretin tescilinin mümkün olmaması için “kaynak gösterme fonksiyonu”na sahip olmaması gerekmektedir.
Zira … … ve … marka Ofisi ve üye ülkelerin ulusal mevzuatlarına göre bu maddenin yorumunda hareket noktası markanın esaslı fonksiyonu kavramıdır. Bir markanın esaslı/asıl fonksiyonu, mal ve hizmetleri bir başkasının mal ve hizmetlerinden ayırt etmekten ibarettir. Dolayısıyla ürünün bir kişi veya firmaya ait olduğunu tanıtmaya imkan vermesi, yani ayırt edici gücünün olması gereklidir. Eğer ki işaret, ürünün aidiyeti hakkında tüketiciye bir bilgi veremiyor ise marka olarak tescil edilemez. Dolayısıyla ayırt edicilik fonksiyonu, işaretlerin genel ve temel bir özelliğidir. (…”).
“Bir markanın ayırt edici karaktere sahip olması için o markanın, tescili istenen ürünün belirli bir işletmeden kaynaklandığını belirler hale gelmiş ve böylece o ürünü diğer işletmelerin mallarından ayırır hale getirmiş olması gerekir. (….).”. … kararlarında da, ayırt ediciliğin markanın temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonunun sağlanıp sağlanmadığına bağlı olduğu ifade edilmektedir. … sayılı kararında:
“556 sayılı KHK ile hüküm altına alınan tanım ve ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ayırt edicilik fonksiyonu markanın en temel unsurudur. Çünkü, ayırt edicilik markanın üzerinde kullanıldığı bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan en önemli tescil şartıdır.” denilerek ayırt ediciliğin markanın en temel unsuru olduğuna dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla kabul edilen bu görüşler çerçevesine işaretin, tescili talep olunan emtialar yönünden “kaynak gösterme” fonksiyonunun var olup olmadığı incelenmeli ve bu doğrultuda bir kanaate varılmalıdır.
Somut olayda olduğu gibi, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-(b) maddesi uyarınca tescil engeline tabi olan markaların, tescil başvurusu öncesinde çok yoğun tanıtım ve yaygın kullanım sonucu ayırt edici kılınmaları ve bu suretle tescil olunmaları mümkündür. SMK 5/2 maddesi uyarınca dava konusu tarz ibarelerin kullanım sonucu ayırt edici kılınmaları yasal olarak mümkün ise de bu denli somut ayırt ediciliği bulunmayan ibarelerin çok yoğun kullanımla dahi ayırt edici kılınmalarının oldukça güç olduğu değerlendirilmektedir.
Somut olay itibariyle davacının marka başvurusunun hiçbir işaret içermeyen … renk olduğu, bu rengin … kodunu içermesi nedeniyle sicilde gösterilebilme şartını taşıdığı görülmektedir. Ancak bahse konu rengin tescil edilebilmesi için aynı zamanda redde konu 03, 05, 16, 21 ve 35. sınıflarda yer alan emtia ve hizmetler yönünden ayırt edici niteliğe haiz olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı vekili müvekkilinin markalı ürünlerinin yanında sadece başvuru konusu rengi kullandığı kova, mop gibi ürünlerin bulunduğunu ve bunun ayırt ediciliği sağladığını belirtse de sadece başvuru konusu renkten oluşan ürünlerin yine “…” markalı ürünlerin bulunduğu stant ve reyonların önünde sergilendiği, ürünlerin üzerinde “…” marka kabartmasının bulunduğu, ürünlerin sadece başvuru konusu renkten oluşan bir alanda yer almadığı, “…” markasının “temizlik ürünleri” bakımından tanınmış olduğunun ve bu tanınmışlıkta renginin de katkısının olabileceğinin kabul edildiği, ancak bu tanınmışlığın başvuru konusu rengin tek başına kullanılması halinde ayırt edicilik sağladığının dosyaya sunulan deliller bakımından kabulünün mümkün olmadığı, davacı vekilinin dosyaya sunduğu Pazar araştırma raporunda da başvuru konusu rengin kullanımla ayırt edici hale geldiğine ilişkin bir bilgi olmadığı gibi … marka imajında bir unsur olduğu ve daha çok markayı tamamladığının ortaya konduğu, yine … davacı tarafın ürünlerinden çok kadın hareketinin rengi olarak algılanması nedeniyle sempati oluşturduğu, dosyada ilgili tüketicinin sadece başvuru konusu renkten oluşan ürünleri gördüğünde hiç düşünmeksizin davacının markasını anımsadığı yönünde anket çalışmalarının da bulunmadığı bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacının markası ve … bir bütün olarak kullanılması halinde belirli bir ayırt ediciliğin sağlandığının düşünüldüğü, bu nedenle reyonlarda sadece bir iki ürün bakımından kullanılan soyut renk markasının ayırt ediciliğinin olmadığı, başvuru konusu rengin tek başına, sunulan mal ve hizmetlerin ticari kaynağını belirten bir işaret olarak algılanamayacağı kanaati oluşmuş, … kararının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.