Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/518 E. 2023/254 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/518 Esas – 2023/254
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/518
KARAR NO : 2023/254

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :….
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …
Av. …
: 2- …
Av. ….

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 19/12/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023
DAVA:
Davacı vekili 19/12/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin … nezdinde … sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun … resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin … sayılı “…….”, “……. …”, “……. …”, “……. …”, “… …”, “……. …”, “……. …”, “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın reddedildiğini, bu ret kararına karşı davalının yeniden inceleme taleplerinin … … sayılı … kararı ile nihai olarak itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkili tarafından yapılan … sayılı “…” ibareli başvurunun reddedildiğini, “…” ve “…” markalarının benzer olmadığını, “…” ibaresinin, ortalama tüketicilerde müvekkilini çağrıştırdığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, “…” markasının tanınınmış marka olduğunu, müvekkilinin“…” ibareli başka markalarının da bulunduğunu ve müktesep hakkının bulunduğunu, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığını belirterek, …’nun … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu markanın, diğer davalıya ait itiraza mesnet markalarının tescilli olduğu sınıflardaki mal ve hizmetler için tescil ettirilmek istendiğini, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğacağı ve markaların birbirleriyle ilişkilendirilebilir olduklarının açık olduğunu, ilgili tüketici markaların kaynaklarının aynı olduğu algısına kapılabilir ve markaların birbirlerinin serisi olduğu yanılgısına düşebileceğini, “…” esas unsurlu harf-sayı kombinasyonu kullanılarak oluşturulmuş spesifik bir anlamı bulunmayan fantezi markalar olduğunu, dava konusu “…” markasının da düz bir font kullanılarak oluşturulduğunu, markada ek başka bir unsur bulunmadığını, davalı mesnet markalarının esas unsuru birebir alınarak sayı unsurları arasına yalnızca “0” rakamı eklenerek işaret oluşturulduğunu, davacı her ne kadar “…” ifadesinin tek bir kişinin tekeline bırakılamayacağını ifade etse de söz konusu ibare harf ve sayı unsurlarının birleşimiyle oluşturulmuş ayırt ediciliğe haiz tescilli bir marka olduğunu, davacı başvuru markası incelendiğinde sınırsız seçeneği bulunmasına rağmen davalı markalarının esas unsuruna çok benzer bir marka işareti oluşturarak davalı markaları ile yakınlaşma çabası içinde olduğunun görüleceğini, markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğunu, davalıya ait “…” esas unsurlu markaların …’deki bilinirliği dikkate alındığında markalar arasındaki yüksek düzeydeki benzerliğin iltibas tehlikesi oluşturacağını, davacı başvuru markasının tescil edilmesi halinde; davalı markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceği ve davacının haksız bir yarar sağlayabileceğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, e-ticaret sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, milyonlarca ürün ve 300 binden fazla kayıtlı iş ortağını müşterileriyle buluşturarak alışveriş platformu hizmeti verdiğini, bu doğrultuda müvekkilinin, alışverişin uğurlu adresi “…….” u hizmete açmış ve elektronikten tekstile, kozmetik ürünlerinden mutfak gereçlerine, evcil hayvan ürünlerinden kitaplara kadar farklı ihtiyaç ve zevklere hitap eden milyonlarca ürünü tüketici dikkatine sunduğunu, müvekkili tarafından yapılan emeklerle “…….” ibaresine tanınmışlık ve ayırt edicilik kazandırıldığını, ilgili ibarenin … nezdinde … numarası ile tanınmış marka olarak tescil edildiğini, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, davaya konu markanın, müvekkiline ait markaların serisi olarak düşünüleceğini, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, karşılaştırmaya konu markaların yalnızca “…” rakamı ile birbirlerinden ayrıldığını, bu farklılığın markaların bütünsel olarak yüksek derecede görsel benzerliğini bertaraf etmeye yeterli olmadığını, müvekkilinin “…”, “…”, “… … …”, “…”, “…”, “…”, “……. …”, “… …”, “……. …”, “……. …”, “…”, “……. …” vb. ibareli “…” ibaresini içeren 46 adet tescilli seri markasının bulunduğunu, davaya konu markanın aynı seriden olduğunun düşünüleceğini, markaların sınıfları arasında ayniyet bulunduğunu, markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğunu, davacının “…” markası üzerinde müktesep hakka sahip olmadığını, “…” markası ile müvekkiline ait “…” esas unsurlu seri markalar arasında ayniyetin bulunduğunu, müvekkiline ait markanın tanınmış olduğunu ve davaya konu markanın tescili halinde ayırt edici gücüne zarar verileceğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu … …’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Mahkememizin 08/06/2023 tarihli duruşmasında hüküm sonucu tefhim edilmiş olup, gerekçeli karar yazılmadan hüküm sonucunu tefhim eden Hâkim … vefat etmiştir. … -HKM sayılı görevlendirme yazısı ile; gerekçeli kararı yazılamayan iş bu dosyanın … tarafından yazılması uygun görülmüştür. Bu nedenle iş bu gerekçeli karar; 6100 sayılı HMK m.299 hükmü uyarınca, tefhim edilen hükme uygun olarak Hâkim … tarafından yazılarak imzalanmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davacı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir. … kararının davacı başvuru sahibine 17/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, son günün hafta sonu olması nedeniyle 19/12/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 16/05/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davaya konu marka ile davalıya ait dava markalar arasında, çekişme konusu tüm mal ve hizmetler bakımından SMK 6/1. madde uyarınca iltibas tehlikesinin bulunduğu, Davacının müktesep hakkının bulunmadığı, Davalıya ait “…” markasının dosyada mübrez belgelerden, raporlardan ve kararlardan görüleceği üzere toplumda belirli sektörde değil genel olarak yüksek tanınırlığa ulaşması karşısında davaya konu marka başvurusu bakımından SMK’nın 6/5. Maddesi uyarınca tescil engeli bulunduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 01-45. sınıflardaki mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “…….”, “……. …”, “……. …”, “……. …”, “… …”, “……. …”, “……. …”, “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 01-45. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, çekişme konusu tüm mal ve hizmetler bakımından SMK md.6/1 kapsamında aynı/benzer/ilişkili olması şartının sağlandığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…….”, “……. …”, “……. …”, “……. …”, “… …”, “……. …”, “……. …”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davaya konu marka başvurusu, beyaz zemin üzerine, herhangi bir şekil …renk unsuru içermeyen “…” ibaresinden oluşan kelime markasıdır. Markada herhangi başkaca bir unsur bulunmaması karşısında esaslı unsurunun “…” olduğu kanaatine varılmıştır.
Davaya konu davalı markalarının, kimisinin “… ” şekli içerdiği kimisinde ise herhangi bir şekil unsuru içermeden “…….” ibaresi içerdiği görülmektedir. Markaların tamamında “…” ibaresinin asli unsur olarak yer alması, markaların bu ibare çerçevesinde yaratılması karşısında esaslı unsurlarının “…” olduğu kanaatine varılmıştır
Davaya konu marka başvurusunda ön plana çıkan unsurun “…” ibaresi olması, davacıya ait itiraza mesnet markaların esaslı unsurunun “…” olması, taraf markaları arasında yalnızca “0” sayısı bakımından fark olması, anılan harf ve rakam kompozisyonunun doğrudan bir anlamı olmaması karşısında bir bütün olarak algılanacak olması, “…” kompozisyonunun tanınmışlığa ulaşması karşısında markaların görsel olarak benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davaya konu markanın “…”, davacı markalarının “…” olarak okunacak olması, markaların aynı sesle başlayıp aynı sesle bitmesi karşısında markaların işitsel benzerlik taşıdığı kanaatine varılmıştır
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Somut olayda araştırmada davaya konu markaların esas unsurunu oluşturan “…” ve “…” ibarelerinin doğrudan bir anlamının bulunmaması karşısında markaların kavramsal olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle markaların bütünsel algısı bakımından benzer olması, davalı markalarının tanınmışlığa ulaşması, “…” yahut “…” ibarelerinin herhangi bir anlamı bulunmayan fantezi bir marka olması karşısında çekişme konusu mal ve hizmetleri bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının Önceki Markalarından Kaynaklı Müktesep Hakkının Bulunup Bulunmadığı Kapsamında Değerlendirme
Bilindiği üzere ekonomik gelişmeler, yeni kreasyonlar, ürün çeşitlendirmesi, pazarlama teknikleri gibi nedenlerle markaların güncellenip yeni markaların tescili ancak önceki kök markanın tescilli olduğu mal ve/veya himetler bakımından söz konusu olabilir. Seri marka, marka sahibinin ya da markalarıyla bağlantılı olduğu mesajını veren yeni bir marka yaratmasını ifade etmektedir. Buna göre tescilli markanın asli unsuru korunmakta, bu asli unsurun yanına başka yeni unsurlar eklenmektedir. Böylece bir markalar dizisi oluşturulmaktadır. …’nin … kararında da belirtildiği gibi, markanın asli unsuru muhafaza edilerek markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı imaj korunmak suretiyle önceki markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin ya da bir çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arzettiği mal veya hizmetlerin işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır.
Tüm bu kapsamda sonuç değerlendirmesi yapıldığında; davacıya ait “…” esas unsurlu markaların 5 yıllık tescilli olma şartını sağlamadığı, bununla birlikte bu markalar arasında “…” ibareli bir markanın da bulunmadığı görülmektedir. Bu doğrultuda bu markaların müktesep hak sağlamayacağı kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalıya ait “…” markasının dosyada mübrez belgelerden, raporlardan ve kararlardan görüleceği üzere toplumda belirli sektörde değil genel olarak yüksek tanınırlığa ulaşması karşısında davaya konu marka başvurusu bakımından SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca tescil engeli bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/06/2023

Katip ….
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.