Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/510 E. 2023/268 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/510 Esas – 2023/268
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/510
KARAR NO : 2023/268

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. ….

DAVALILAR : 1-….
Av. ….
: 2-…
Av. …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2022
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2023
TALEP:
Davacı vekili 13/12/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle: müvekkili şirketin …. sayılı ve “….” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’na başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, …. ilanı üzerine müvekkili tarafından…. itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak… sayılı (… (…) kararı ile reddedildiğini, marka başvuru sahibinin … kararına karşı yapılan itirazın ise … sayılı …kararı ile kabul edilerek başvuru hakkında verilen ret kararının kaldırıldığını, müvekkili markalarının esas/asli/ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davaya konu markanın esas unsurunun da “…” ibaresi olduğunu, itiraza konu markada yer alan “…” ibaresi ile müvekkiline ait markalarda yer alan “…” ibaresinin tali/yardımcı unsur olduğunu, ortalama tüketicinin, müvekkil markası ile itiraza konu markanın aynı sınıfta tescilli olmaları ve aynı ürünlerde kullanılmaları nedeniyle markalar arasında ekonomik ve ticari bir bağın bulunduğunu, davaya konu markayı müvekkilinin seri markası olduğunu, davaya konu marka ile müvekkiline ait markaların aynı ve benzer sınıfta tescilli olduğunu, müvekkiline ait markaya ilişkin kullanım ispatının da kuruma sunulmuş olduğunu iddia ederek …’nun… sayılı kararının kısmen iptaline (44. Sınıfta yer alan tüm hizmetler yönünden iptali), … sayılı kararının bütünüyle iptaline, … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın tescili durumunda 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetleri ile 44. Sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE: İlki 2005 yılında olmak üzere, müvekkiline ait “…” ve “…” ibareli markaların tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin tescil tarihinden itibaren “… ve …” ibaresi üzerinde marka hakkına sahip olduğunu, mevcut başvurunun da önceki markası ile birebir aynı şekilde olduğunu, markaların görsel açıdan da fonetik açıdan da benzerlik göstermediğini, itiraz edilen emtialar açısından bilinçli tüketicilerin söz konusu olduğunu, somut olayda ise bilinçli tüketiciye hitap edildiğini, bu durum dikkate alındığında müvekkiline ait markanın ve itiraza dayanak markaların benzer olmadığını ve karıştırılmayacağını beyan ederek davanın reddini istemiştir.

MUHAKEME: HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.

UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ VE DİĞER HUSUSLAR:
Dava; 6769 sayılı SMK’nın 6/1’e dayalı taraf markalarının benzediği iddiası temelinde; davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … …tarafından alınan… ve … sayılı kararların iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir.
Davanın açılmasıyla birlikte, tarafların karşılıklı dilekçeleri tebliğ olmuş, sundukları deliller toplanmış, dava konusu başvuruya ilişkin bilgi ve belgeler …’den celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklikler bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik edilmiş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 201/2 nci maddesi hükmü de gözetilerek, taraflara yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş, sözlü olarak iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
İptali istenen… …kararının davacıya 13/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, … sayılı …kararının davacıya 17/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 13/12/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı düzenlemeler Hakkında Kanun’un 15/c maddesinde belirlenen iki aylık süre içerisinde olduğu, 6769 sayılı SMK 156 ncı maddesine göre görevli ve yetkili mahkemeye dava açıldığı anlaşılmıştır ve işin esasına geçilmiştir.

DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın itiraz mesnedi markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, …. sayılı kararının kısmen iptali (44. Sınıfta yer alan tüm hizmetler yönünden iptali) ve … sayılı kararının bütünüyle iptali ile … başvuru numaralı “… …” ibareli markanın tescili durumunda 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” ile 44. Sınıfta yer alan “Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.” yönünden kısmen hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.

…’in … sayılı kararında; “… başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun …. sayılı “….” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s.SMK’nın 6(1) maddesi uyarınca kısmen reddi yönündeki … kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir.
…….
… Dolayısıyla, benzerlik değerlendirmesinde markanın sadece benzer olan unsurlarını ön plana çıkarıp bu unsurlara vurgu yaparak değerlendirme yapılması kadar, ön planda yer alan asli unsurların göz ardı edilerek farklılıklara vurgu yapılması da markanın temel fonksiyonlarına ve maddenin ruhuna aykırıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin, markaların asli ve tali unsurlarının her biri dikkate alınarak, bu unsurların marka üzerindeki fonksiyonları ve hedef tüketici kitlesi üzerindeki etkileri dikkatli bir şekilde değerlendi. nihai olarak markanın bu unsurların tamamı ile birlikte ve bütünü itibariyle hedef tüketici kitlesi bırakacağı etki dikkate alınarak yapılması gerekir.
Belirtilen kapsamda yapılan inceleme sonucunda işbu başvuru ile kısmi redde gerekçe olarak gösterilen markaların ihtiva ettikleri anlam, genel görünüm ve kısmi ret kapsamındaki mal/hizmetlerin muhtemel tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenim itibariyle karıştırılacak derecede benzer olmadığı ve markalar arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığı bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Belirtilen nedenlerle işbu itirazın kabulü gerekmiştir.
KARAR: İtirazın kabulüne ve başvuru hakkındaki kısmi ret kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.

…. sayılı kararında; “… başvuru numaralı “… …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın kısmen reddi yönündeki … kararına karşı, yayına itiraz sahibi firma tarafından başvurunun başta …. sayılı “… …” ibareli markalar olmak üzere muhtelif sayılarla tescilli “…” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca öncelikle 44. Sınıfta; sonrasında ise markalar arasındaki yüksek düzeydeki benzerlik nedeniyle tüm mal ve hizmetler açısından reddi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
……
Karıştırılma ihtimalinin oluşmasında ilgili faktörler arasında ve özellikle markalar ve mal ve hizmetler arasında benzerlik arasında belirli bir etkileşim mevcuttur. Buna göre, mal ve hizmetler arasındaki daha az bir benzerlik düzeyi markaları oluşturan ibareler arasındaki daha yüksek bir benzerlik düzeyi ile dengelenebilir veya tam tersi bir şekilde mal ve hizmetler arasındaki güçlü bir benzerliğe rağmen ibareler arasındaki zayıf benzerlik nedeniyle karıştırılma ihtimali ortaya çıkmayabilir.
Bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda … tarafından başvuru ile itiraz gerekçesi markaların belli düzeyde benzer olduğunun tespiti yapılmış bulunmakla birlikte başvurunun kalan mal/ hizmetlerinin itiraz gerekçesi markaların tescil kapsamında bulunan mallar/hizmetlerle aynı/aynı tür olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların ihtiva ettikleri anlam, genel görünüm ve muhtemel tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenim itibariyle ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığı bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Belirtilen nedenlerle işbu itirazın reddi gerekmiştir.
KARAR: İtirazın reddine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.

6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.”

Madde kapsamında SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında, kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında, kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise, dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.

Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası
“… …+…”
(…)
….. sınıflar

Davacı Markaları
“… …”, “… …”, “…. +….
….
….. sınıflar

Bilirkişi heyetinden alınan 01/09/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu markanın kapsamındaki 4.1.1. bölümünde belirtilen dava konusu hizmetlerin, davacının …. sayılı markalarının kapsamında aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olarak yer aldığı,
Dava konusu marka başvurusu ile davacı markaları arasında marka işaretleri bakımından benzerlik bulunmadığı,
Dava konusu marka ile davacı markaları arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali bulunmadığı, …. sayılı …Kararları’nın yerinde olduğu…” ifade edilmiştir.

Davacı vekilinin, yeni bir heyetten rapor veya aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30 uncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek, usul ekonomisi ilkesi göz önüne alınarak talebin kabulü halinde yargılama gereksiz uzayacağından, reddedilmiştir.

Yukarıdaki tabloda da ifade edildiği gibi, dava konusu “… …” ibareli marka başvurusunun 35 ve 44 üncü sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden tescilinin talebi ile davalı kurum tarafından yapılan ilana, davacı tarafından … sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetler yönünden tescilli “… …”, “… …”, “….” markaları mesnet gösterilerek itiraz edilmiştir.

TARAF MARKALARI ARASINDA İLTİBAS TEHLİKESİNİN/KARIŞTIRILMA İHTİMALİNİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI HUSUSUNDA DEĞERLENDİRME

6769 Sayılı SMK 6/1 Maddesi Yönünden Yapılan Değerlendirme
Dava konusu “… …+…” ibareli ve … başvuru numaralı davalı başvurusu, …. üncü sınıflardaki bir takım mal/hizmetlere ilişkin olup, bunlardan:
“35. Sınıf : Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.”
“44. Sınıf: Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler; peyzaj tasarımı hizmetleri. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.
” alt gruplarındaki mal ve hizmetlerin bulunduğu anlaşılmıştır.
İtiraza ve hükümsüzlüğe dayanak davacı markasının ise …. sayılı ve “… …”, “… …”, “….” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamında …. .sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.

İşaretlerin Benzerliği Yönünden Değerlendirme:
İşaretlerin benzer olup olmadığı kapsamında; önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli birer faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan baskın ya da ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Dava konusu marka ile davalı markasında “…” ibaresinin ortak olarak yer aldığı anlaşılmış, bu hususun markalar arasında marka işaretleri bakımından karıştırılma ihtimaline neden olup olmayacağı aşağıda değerlendirilmiştir.
Somut olayda; davacının bir kısım markalarının renk ve … unsurlarından yoksun sırf … markaları olduğu, bir kısım markalarının ise … ve renk unsurlarını da ihtiva eden karma markalar olduğu; işaretlerin … unsurlarında “…” , “…” ibarelerinin yer aldığı ve markaların büyük harflerle “…” ibaresi ile bu ibarenin yanında “….” ibareleri bazılarında figüratif unsurların yer aldığı … markaları veya karma markalar olduğu anlaşılmıştır.
Davacının gerek … gerekse karma markalarında, “…” ibaresi, işaretlerde kullanılan diğer … unsurlarıyla veya şekillerle bütünleşik birer kompozisyon içerisinde kullanıldığından, tek başına ön planda olduğunu söylemek mümkün görülmemektedir; işaretlerin genel görünümleri itibariyle veya tamlamaların yazım özellikleri itibariyle karakteristik birer bütün oluşturdukları ve görsel açıdan bütünleşik olarak algılandıkları değerlendirilmiştir.
Dava konusu edilen davalı markası renk, … ve … unsurlarını haiz karma bir markadır; işaretin üst kısmında dünya şeklinde açık kahverengi ve beyaz çizgilerle çizilmiş … ve bu şeklin altında ise gri renkte büyük harflerle “… …” biçiminde … öbeği bulunmaktadır. Bu marka ile ilgili olarak da davacının karma markaları yönünden yapılan değerlendirmelerin aynısı yapılabilecek olup, bütünsel bakımdan marka değerlendirilecektir.
Bu açıklamalar kapsamında; taraf markaları bütünsel olarak değerlendirildiğinde davalı markası ile davacının redde mesnet markalarının farklı olduğu değerlendirilmiştir. Dava konusu davalı markasının esas unsurunun iki zayıf unsur olan “…” ve “…” ibarelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bütüncül olarak “… …” ibaresi olduğu, aynı şekilde, davacının redde gerekçe markalarının esas unsurlarının ise bütüncül olarak “…” ibareleri olduğu değerlendirilmiştir.
Bu açıklamalar kapsamında; karşılaştırmaya konu olan markalar görsel, işitsel ve kavramsal olarak incelendiğinde; her ne kadar dava konusu marka ile davacı markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer alsa da “…” ibaresinin ayırt edici niteliğinin zayıf olduğu, nitekim zayıf ibarelerin küçük eklemelerle ortalama tüketici nezdinde farklılaşabileceği, davalının “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “…+…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ilgili alıcı kitlesinin, redde mesnet markalara ilişkin hizmetler için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “… …” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “…+…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, ilgili tüketicinin dava konusu markayı bütüncül olarak algılayacağı, dolayısıyla bu durumun işletmeler arasında bir farklılığa yol açacağı, davacının “…+…” ibareli tescilli markasının ayırt edici niteliği zayıf marka olması nedeniyle üçüncü
kişilerin markaları ile normal koşullarda benzerlik olsa dahi, üçüncü kişilerin küçük eklemelerle farklılaştırdığı ibarelerin kullanımlarına katlanmak durumunda olduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu marka ile davacının redde gerekçe markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve kavramsal olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan; İngilizce kökenli “…” ibaresi, …’de “dünya” anlamına gelen ve bu anlamı itibariyle markasal hüviyette ayırt ediciliği bulunmayan bir cins isimdir. Her ne kadar bu kelimenin kökeni İngilizce de olsa, kelimenin bu anlamını bilmek için İngilizce’ye hakim olmanın gerekmediği değerlendirilmektedir. Zira bu …, ülkemizde de pazarlama sloganları çerçevesinde sıklıkla kullanılan, ticari ve konuşma dillerine yerleşmiş bir ibaredir. Aynı şekilde, davalı markasında geçen ve “grup” anlamını haiz “…” ibaresi de Türkçemize, aynı anlamla “grup” şeklinde geçmiştir ve bu ibarenin de markasal hüviyette bir ayırt ediciliği bulunmamaktadır. Yine davacının redde mesnet markalarının çoğunda “…” kelimesinden sonra geçen “…” biçimindeki … ise … “ilaç” anlamına gelmekte ve “tibbi hizmetler-ilaç” sektöründe ayırt ediciliği bulunmamaktadır.
Ayırt edici niteliği zayıf olan ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak yani o tanıtma işaretinin bazı tedbirler alınmak ve ilaveler yapılmak suretiyle hafifçe değiştirilmiş şeklinin başkaları tarafından kullanılmasına tahammül etmek zorunda olduğu, böyle ibareleri içeren markalarda ayırt ediciliği düşük olan örtüşen bileşenlerden ziyade diğer unsurlara yönelmek gerektiği yönünde doktrinde ve… kararlarında yerleşmiş bir görüş de bulunmaktadır (…. sayılı ilamı). Yine …. sayılı ilamında “dünya” ibaresinin (işbu davadaki “…” ibaresinin … karşılığı) ayırt ediciliğinin düşük olduğu kabul edilmiş; mevzu bahis kararda atıf yapılan …. sayılı ilamında ise “dünya” ibaresinin İngilizce karşılığı olan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunun kabul edildiği, zayıf ibareleri marka olarak seçenlerin bu ibarelerin yapılan küçük değişikliklerle başkaları tarafından kullanılmasına katlanmaları gerektiği … ifade edilmiştir.
Öte yandan; zayıf/ayırt edici niteliği düşük ibareleri ihtiva eden markaların da zamanla reklam ve yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği, hem öğreti hem… tarafından kabul edilmiştir. Bazı durumlarda her ne kadar marka zayıf bir unsur içermekteyse de herhangi bir zayıf markanın aksine koruma kapsamının genişlediği kabul edilmektedir. Zira, tanımlayıcılığı veya bilgilendirme işlevi güçlü olan ibarelerin marka olarak kullanımla ayırt edicilik kazanmaları mümkündür. Ancak, herkesin çok sık kullanımına açık, cins isim niteliğini haiz ibarelerde bu dönüşüme izin verilmemiştir. “…” kelimesinin böyle dönüşümü hak ettiğinin kabul edilebilmesi için, ülkedeki alıcı/tüketici çevresinin çok büyük bir kısmının bu işareti, davacının işletmesi ile bağlantı içinde algılaması gerekir. Bunun için aranacak ölçünün, hiçbir şekilde bir markanın tanınmış olup olmadığını tespit ederken belirlenen ölçüden daha hafif olmamasına dikkat edilmelidir. Çünkü; herkesin kullanımına açık ve olumlu bir anlamı çağrıştıran/algılatan ve bu yönüyle markasal hüviyette herkes tarafından tercih edilebilecek bir kelimenin tek kişinin tekeline bırakılması, bir markanın tanınmış sayılmasının sonuçlarından daha önemlidir. Dolayısıyla “…” ibaresinin tek kişinin tekeline bırakılamayacağı Mahkememizce değerlendirilmiştir.

Hükümsüzlük Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirme

Taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi koşullarının mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, dava konusu marka ile redde mesnet markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak bütünsel algı itibariyle iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunmaması nedeniyle dava konusu marka ile redde mesnet söz konusu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığına ve …kararının yerinde olduğuna Mahkememizce kanaat getirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 189,15 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde …. aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde …. Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/09/2023

Katip ….
¸

Hakim ….
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.