Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/506 E. 2023/215 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/506 Esas – 2023/215
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/506
KARAR NO : 2023/215

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/12/2022
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023
DAVA:
Davacı vekili 09/12/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, …kod numarasını alan başvurunun, …. ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, bir başka yayına itiraz sahibinin itirazı üzerine “SINIF 35: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (…) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” bakımından reddedilmiş olduğunu ve bu karara karşı yasal süresi içinde başvuru sahibi tarafından itiraz edilmemiş olduğundan işbu Kurul kararı tarihi itibariyle itiraza konu başvurunun anılan mal/hizmetler bakımından reddine yönelik kararın şekli anlamda kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından itirazın …. sayılı … kararı ile reddedilmiş ve haklarındaki ret kararı şekli anlamda kesinleşmiş hizmetler bakımından konusuz kaldığının tespitine ve söz konusu mal ve hizmetler bakımından esas hakkına karar verilmesine yer olmadığına, kısmi ret kararı sonrası başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden itirazın reddine karar verildiğini, oysa söz konusu logonun iki adet “…” harfinin yan yana kullanılmasından müteşekkil olduğunu, dolayısıyla taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan yakın benzer olduğunun kabulünün gerektiğini, ayrıca taraf markalarının birebir aynı emtialarda kullanılacağını, “…” harfinin sonsuz kere kullanımı olabilecekken davalının davacının kullandığı gibi iki adet “…” harfini yan yana kullanarak marka logosunu tasarlamasının davalı şahsın davacının markasını taklit etme saikinde yani kötü niyetli olduğunun açık bir göstergesi olduğunu, davalı şahsın markasını gören ortalama bilinç düzeyindeki tüketicilerin birbirine çevrilmiş şekilde büyük harfle yazılmış olan iki adet “…” harfinden müteşekkil logoyu gördüğünde ilk bakışta davacının markasına ait yeni oluşturulan bir marka veya davacının markasının bir alt serisi ile karşılaştıklarını düşüneceklerini, davacının çok uzun bir süredir istikrarlı bir şekilde yüksek bütçeli reklam, promosyon ve diğer tanıtım faaliyetlerinde bulunarak davasına/itirazlarına … aldığı markalarını tanınmış hale getirdiğini, davacının ayakkabıcılık sektöründe ve benzeri alanlarda faaliyet göstermekte ve bu alanda ülkenin en büyük ve en tanınmış ayakkabı firmalarından biri ve ayakkabı marketi sisteminin de öncüsü olduğunu, dava konusu edilen markanın tescili halinde bu markanın haksız bir yarar sağlayacağını, davacıya ait markaların ayırt edici karakterini zedeleyeceğini ve markaların itibarının zarar göreceğini, dava konusu edilen markanın davacının seri markalarından biri olarak algılanması olasılığının yüksek olduğunu, davalı şahsın dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını, zira davalının davacının tanınmış markalarından haberdar olmaması ihtimalinin bulunmadığını ve davacı ile haksız rekabet yapma saikinde olduğunun açık olduğunu belirterek, … …’nun …sayılı kararın iptali ile dava konusu …başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olmadıklarının, dava konusu markanın kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden değerlendirildiğinde taraf markalarının genel görünümleri ve bir bütün olarak bakıldığında bıraktıkları intibanın karıştırılacak şekilde benzer olmadıkları şeklinde olduğunu, ayrıca, dava konusu edilen markada yer alan “…” ibaresi ile davacının davasına/itirazlarına … aldığı markalarındaki ibareler arasında anlamsal bağ bulunmamakla birlikte, içerdiği renkler ve tasarımlar arasında da farklılıkların söz konusu olduğunu, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markaların birbirlerinden farklı olduklarını ve iltibas yaratacak şekilde benzemediklerini, ayrıca somut olayda davacının SMK m. 6/4, m. 6/5 ve m. 6/9 hükümlerinin uygulanması koşullarının oluştuğunu da ispat edemediğini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şahsa usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan …sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan …sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 30/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 09/12/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 15/01/2021 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…1) Davacının … sayılı markaları özelinde, taraf markalarının görsel ve kavramsal açılardan benzer olduğu, 2) Davacının … sayılı markaları özelinde, dava konusu edilen markanın kapsamında kalmış olan tüm emtialar yönünden emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleşmiş olduğu, 3) Dava konusu edilen markanın kapsamında kalmış olan mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici/alıcı kesiminin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyelerinin düşük olmadığı, 4) (1) ve (2) nolu bentlerde yer alan değerlendirmelerden dolayı, (3) nolu bentte yer alan tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında, davacının … sayılı markaları özelinde, dava konusu edilen markanın kapsamında kalmış olan tüm emtialar yönünden iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, 5) Davacının “tanınmışlık” iddiasının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı, 6) Davacının “…” iddiasının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, 7) Dava konusu edilen 29.11.2022 tarihli ve …sayılı … kararının, (4) nolu bentteki değerlendirme ile uyumlu olmadığı, 8) Davacının markanın hükümsüzlüğü talebinin, (4) nolu bentteki değerlendirme ile uyumlu olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun …başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 25, 35.sınıftaki “25 Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı ” …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 09, 14, 18, 25, 35.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, davacının davasına/itirazlarına … aldığı muhtelif markaları, dava konusu edilen markanın kapsamında kalmış olan, 25. Sınıftaki emtiaların tamamı ve bu emtiaların 35. Sınıf altında satışı hizmetleri yönünden de tescillidir. Dolayısıyla; somut uyuşmazlıkta emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği tespit ve kabul edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı …”, ” …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davacının davasına … aldığı bir kısım markaları, biri ters biri düz iç içe geçmiş “…” harflerinden müteşekkil bir … unsurunu da ihtiva eden işaretlerdir, bir kısmı ise “…” ibaresinin düz yazım karakterindeki siyah renkli harflerle yazıldığı kelime markalarıdır. Dava konusu edilen marka da, davacının bir kısım markalarında olduğu gibi, biri ters biri düz iç içe geçmiş “…” harflerini de ihtiva eden, bu kompozisyon ile “…” ibaresinin siyah renkli dikdörtgen bir zemin üzerine konuşlandırıldığı bir işarettir. Her ne kadar, basit … unsurları yanında baskın kelime unsurları ihtiva eden markalarda “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ise de, dava konusu edilen markadaki “…”den müteşekkil … unsurunun işarette geniş yer kaplaması nedeniyle, görsel açıdan geri plandaki bir unsur veya basit bir … unsuru olduğunu söylemek mümkün görülmemektedir. Aynı husus, davacının “…” harflerini ihtiva eden markaları için de söylenebilecektir; zaten de davacının “…” görselli markası, bu kompozisyonu tek unsur olarak ihtiva etmektedir. Bu yüzden de; “iç içe geçmiş …’leri” ihtiva eden taraf markalarının genel görünümleri içerisinde geri planda kalmayan, orijinal niteliği de haiz bu … itibariyle, bu markaların görsel olarak benzediği sonucuna varılmıştır.
Ancak taraf markalarında geçen kelime unsurları yönünden aynı sonuca varılamamaktadır. Davacının markalarında geçen “…” ve dava konusu edilen markada geçen “…” ibarelerinin, baş harfleri hariç ortak herhangi bir yanı olmaması, farklı harfleri farklı dizinlerde ihtiva etmeleri nedeniyle bu kelimelerin görsel veya işitsel açıdan benzediğini söylemek mümkün değildir. Dolayısıyla; davacının “…” ibaresini tek unsur olarak ihtiva eden kelime markaları yönünden, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan işaretlerin benzer olduğunu söylemek mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak davacının “…” ve “…” görselli markaları özelinde taraf markalarının görsel açıdan benzer olduğu, bu işaretlerde geçen kelime unsurlarının farklılığının, “…” kompozisyonunu haiz … unsurunun yaratmış olduğu yakınlaşmayı ortadan kaldıracak, yani karşılaştırılan markaları görsel açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu tali nitelik farklılıkları, işaretleri “birebir aynı” olmaktan çıkarmakta, ancak SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında “ayırt edilemeyecek derecede benzer” olma durumundan kurtaramamaktadır. Ayrıca potansiyel müşteriler daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak (…) tekrar marka tercihi yapacaklarından markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacaklardır. Davacının “…” şekilli markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının aynı şekli baskın bir biçimde ihtiva eden markasıyla karşılaştığında bu markaları “görsel açıdan benzer bulması ve karıştırması” yüksek ihtimaldir. Buna göre her ne kadar taraf markaları farklı kelime unsurlarını ihtiva etmeleri nedeniyle işitsel açıdan benzemiyor ise de, taraf markalarında ortak olan … unsurunun işaretlerin tüketici zihninde yarattığı ilk algıyı da yakınlaştırdığı düşünüldüğünden, davacının … unsurunu da ihtiva eden markaları özelinde, taraf markalarının anlamsal açıdan da farklılaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davacının “…” görselli … sayılı ve “…” görselli … sayılı markaları özelinde, taraf markalarının görsel ve anlamsal açılardan benzediği, markalar arasındaki işitsel yöndeki farklılığın bu benzerliği bertaraf etmeye yetmediği kanaatine varılmıştır.
Davacının …. sayılı markaları özelinde, taraf markalarında ortak olarak geçen ve baskın unsur olarak nitelendirilebilecek bir konumu/kompozisyonu haiz olan, “…” görseli itibariyle taraf markalarının görsel ve anlamsal açılardan benzediği, markalar arasındaki işitsel yöndeki farklılığın bu benzerliği bertaraf etmeye yetmediği, dava konusu edilen markanın davacının bu görseli haiz markalarının devamı olarak algılanabilecek nitelikte bir türemeye sahip olduğu ve alt marka algısı yaratmaya uygun nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır. Bu benzerliğin; potansiyel müşterilerin daha önce denedikleri markaların hafızalarında kalan kısımlarına dayanarak tekrar marka tercihi yaptıkları ve bu nedenle de markalardaki farklı unsurlardan ziyade ortak unsurlara odaklanacakları gerçeği de gözetildiğinde, davacının “iç içe geçmiş …”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının aynı görseli haiz markasıyla karşılaştığında bu markaları benzer bulmasının ihtimal dahilinde olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca, davalının markasının kapsamında kalmış olan emtiaların tamamı açısından, davacının davalının markasına benzer bulunan … sayılı markalarının tescili kapsamına giren mal ve hizmetlerle ayniyet/benzerlik/türdeşlik şartının da gerçekleştiği, her ne kadar bu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilgi/bilinç/dikkat/özen/algı seviyeleri düşük değil ise de söz konusu mal ve hizmetlerde “ …”li işaretlerin/tanıtma vasıtalarının markasal hüviyette farklı kişi ve kuruluşlar tarafından kullanılması halinde alıcıların/tüketicilerin söz konusu mal ve hizmetlerin aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin ve karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, alıcıların iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu veya ortak bir çalışma/iş yapıldığını düşünebilecekleri, davalının markasının, davacının … sayılı markaları özelinde, davacının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık oluşturacağı kanaatine varılmıştır.
Netice itibariyle yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere somut olayda davacının … sayılı markaları özelinde, dava konusu edilen markanın kapsamında kalmış olan tüm emtialar yönünden iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme:
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olayda davacının davasına/itirazlarına … aldığı markalarının tanınmışlığına dair davacı tarafından dava … marka işlem dosyasına yeterli nitelikte, nicelikte ve içerikte belge/delil sunulmadığından, bu markaların “tanınmış” olduğunun söylenmesi de mümkün görülmemektedir. Ayrıca da; davacı bu yöndeki “…” iddialarını ispat edebilse bile, somut olayda SMK m. 6/5 hükmü gereğince tanınmış marka korumasından yararlanılabilmesi için, davalının başvuruya konu markasının, davacının markalarının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşmuş/oluşmasının muhtemel olması gerekir. Davacının SMK 6/5 maddesi hükmünde sayılan şartların gerçekleştiğine/gerçekleşme ihtimalinin mevcut olduğuna dair dava dosyasına herhangi bir delil sunmamış olduğu gözetildiğinde, somut olayda, SMK m. 6/5 hükmünün uygulanması şartlarının oluştuğu söylenemeyecektir. Sonuç olarak; somut olayda, davacının tanınmışlıkla ilgili iddiasının, dava konusu markanın tesciline/hükmüne bir etkisinin/engelinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme:
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-… …’nun …sayılı kararının iptaline,
3-…sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 179,90TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiği için 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 3.763,90 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/05/2023

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 291,00.-TL
Bilirkişi Ücreti 3.300,00.-TL
Toplam 3.763,90-TL