Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/50 E. 2022/159 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/50 Esas – 2022/159
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/50
KARAR NO : 2022/159

DAVA TARİHİ : 19/11/2014
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022
ASIL DAVA:
Dava konusu markayı devreden … vekili 19.11.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin devren iktisap ettiği, 98/0194489 ve … sayı ile “eğitim ve öğretim hizmetleri” için tescilli bulunan “…” ibaresini içeren markalara dayalı olarak açtığı davada, davalının yine eğitim hizmetleri ile ilgili olarak ve tescilli marka hakkına dayanmayan “şekil + … … üniversitesi” ibareli markasal kullanımının ve www…..tr ibareli alan adının 556 sayılı KHK’nm 9 ve 61. maddeleri uyarınca müvekkilinin marka haklarına tecavüz oluşturduğunu, müvekkilinin 98/0194489 sayılı markasının esas unsurunun ve … sayılı markasının tek unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin 98/0194489 sayılı markasındaki “…” ibaresi ile davalının kullandığı markadaki “şekil” unsuru ve “…, üniversitesi” kelimelerinin taraf markalarını farklılaştıracak unsurlar olmadığını, zira “…” ibaresinin yer belirttiğini, “üniversitesi” ibaresinin ise hizmeti nitelediğini, bu sebeple ilgili sektörde herkes tarafından kullanılacak ibareler olup; davalının kullandığı markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu ve müvekkilinin markalan ile iltibas oluşturduğunu, davalının alan adının da hangi markayı kullanma amacı taşıdığını açıkça ortaya koyduğunu, davalının kullanımlannın müvekkilinin marka haklanna tecavüz ettiğinin izahtan vareste olduğunu, markanın önceki sahibi olan ve müvekkiline devir eden dava d:.şı … tarafından da davalının marka hakkına tecavüz fiiline ve alan adı kullanımına derhal son vermesi için davalıya …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile markaya tecavüz ve alan adı kullanımına derhal son vermesinin ihtar edildiğini, ancak davalının bu haksız kullanımlara son vermediğini, bu sebeple müvekkilinin marka haklarına tecavüzün durdurulmasını ve 556 sayılı KHK’nın 66/b maddesine göre maddi tazminat talep ettiklerini belirterek, davacı adına kayıtlı markaya yapılan tecavüz fiiline ve alan adı kullanımına son verilmesine, KHK’nın 66/b maddesine istinaden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00TL maddi tazminata hükmedilmesine, talep edilen maddi tazminata ilk ihtar tarihinden itibaren TCMB’nin kısa vadeli avanslara uyguladığı en yüksek avans faizinin uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin isiminin “… … Üniversitesi” olup, 6114 sayılı kanunun 12. maddesi ile kurulduğunu, kamu tüzel kişiliği bulunan üniversitenin kâr amacı taşımadan faaliyet gösterdiğini ve bir kamu hizmeti yürütmekte olduğunu, ticari veya sınai faaliyet yürütmeyen üniversitenin haksız rekabet etmesinden söz edilemeyeceğini, tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, davacının 98/019489 tescil numaralı markası ile müvekkilinin kanunla almış olduğu “… … ÜNİVERSİTESİ” ismi arasında iltibas ihtimali bulunmadığını, davacı markasında “Y” harfinin ve gülen çocuk şeklinin ön planda olduğunu, şeklin altında da “… …” ibaresi bulunduğunu, söz konusu markanın bir şekil markası olup ayırt edici unsurunun da bu şekil olduğunu, şeklin içindeki “Y” harfi ile … kastedildiğine göre markanın ayırt edici unsurunun “…” kelimesi ve şekil olduğunu, yine davacı markasının hizmet listesinde “anaokulları” ve “çocuk kulübü” gibi ibarelerin olmasının da davacı markasının ayırt edici özelliğinin “…” olduğunu gösterdiğini, davacı markasının 41. sınıfta tescil edilmiş olması ve müvekkilinin de bu sınıfta faaliyet göstermesinin hiçbir şekilde başlı başına iltibas oluşmasına yeterli olmadığını, Yargıtay’a göre de mal ve hizmet sııf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında göz önüne alınması gereken kriterlerin; piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veva hizmetlerin birbiri verine ikame edilebilme ve rekabet etme olanaklarının olup olmadığı. birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıttım kanallarının ortak olması, kullanım yöntemleri-amaçları-hedeflenen halk kesiminin aynı olup olmadığı hususları olduğunu ve her somut olay için bu hususların araştırılması gerektiğini, bir diğer hususun da üniversitelerin kuruluş usulüne ilişkin olduğunu, gerçek kişi veya şirketlerin üniversite kuramayacağını, üniversitelerin ancak kanunla kurulabileceğini ve bu hakkın münhasıran vakıflara tanındığını, dolayısıyla davacı tarafın çocuk yuvası hizmeti ile müvekkilinin kamu hizmeti olarak sunduğu üniversite hizmeti arasında hiçbir benzerlik, iltibas, karıştırma ihtimalinin söz konusu olmadığını, davacı tarafından sunulan ihtarnamelerden de anlaşılacağı gibi davaya dayanak gösterilen markanın 19.02.2010 tarihinde … Dergi Dershane Yay. Reklam Eğitim Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye, 2013 yılında …’ye, şu anda da …’ya ait olduğunu, önceki sahiplerden başlamak üzere her aşamadaki marka sahiplerinin bu marka nedeniyle müvekkilinden para talep ettiklerini, verilmeyince ihtar çektiklerini ve ihtara verilen cevaplar çerçevesinde dava açma ihtiyacını duymadıklarını, huzurdaki davanın davacısı …’nın da bu davayı açmadan önce asıl ve karşı davaya konu 2011 65926 nolu … ibaresini tescil ettirerek bu anlamdaki taleplerine gerekçe oluşturmaya çalıştığını, oysa müvekkilinin markasının … olarak tescil edildiğini, davacıların şu ana kadar bu tescile hiç itirazda bulunmadığını, şikayet etmediğini, davacıların eylemlerinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacı tarafın devir aldığı markasını hangi ticari ve sınai faaliyetlerinde kullandığını dava dilekçesinde açıklamadığını, şu ana kadar müvekkili aleyhine bir dava açılmamış olması çerçevesinde sessiz kalmak suretiyle hakkın kaybı ilkesi gereğince ve MK 2 çerçevesinde davacının bu hakları talep edemeyeceğini, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kamu tüzel kişilerinin isminin hiçbir şekilde marka tesciline konu edilemeyeceğini belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile karşı davalının … sayılı “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
KARŞI DAVA:
Davalı- karşı davacı vekili karşı davada dilekçesinde özetle; müvekkilinin 13.09.2008 tarih ve 2008/53908 sayı ile 41. sınıf hizmetlerde tescilli “… … … Meslek Yüksek Okulu” ibareli markanın sahibi olduğunu, … … Üniversitesi’nin kuulması ile tecilli mardkada adı geçen yüksek okulun üniversiteye bağlandığını, tüm hak ve mükellefiyetlerinin üniversitesye geçtiğini, müvekkilinin marka tescil talebinden (13.09.2008) sonra, aynı hizmet alanında … ibaresi için karşı davalının 11.08.2011 tarihli marka tescil talebinde bulunduğunu, müvekkili markası ile davalı markası arasında açıkça benzerlik olduğunu, davacı-karşı davalı bir yandan kendi şekil markas:. ile müvekkili markası arasında iltibas olduğunu beyan ederken bir yandan da müvekkili markası ile iltibas yaratacak şekilde … ibaresini tescil ettirmekle kötü niyetini gösterdiğini, söz konusu markanın hükümsüz kılınması gerektiğini, hükümsüzlüğü talep edilen … sayılı marka ile müvekkili markasının benzer olduğunu, 98/0194489 sayılı diğer marka ile müvekkili markasının ise benzer olmadığını, müvekkilinin kullanımlar nın 98/0194489 sayılı markaya tecavüz oluşturmadığını, 98/0194489 sayılı markanın hükümsüzlüğünü bu sebeple talep etmediklerini, zira bu marka yönünden benzerlik olmadığını belirterek, … sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP:
Dava konusu markayı devreden … vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle, Kamu tüzel kişisi olan vakıf üniversitelerinin de herhangi bir işareti marka olarak kullanmak ve/veya tescil ettirmek istediklerinde 556 sayılı KHK hükümlerine uygun hareket etmek zorunda olduklarını, Yargıtay HGK’nun bir kararında da taraflarından biri vakıf üniversitesi diğeri eğitim şirketi olan davada, eğitim öğretim faaliyeti vermeleri nedeniyle daha çok öğrenciye sahip olma noktasında taraflar arasında rekabet bulunduğunun belirgin olduğunun ve TTK’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanacağının belirtildiğini, markaların ayırt edici karakterlerinin değiştirilmeksizin kullanılması gerektiğini, davalı- karşı davacının 2008 53908 sayılı “… … … Meslek Yüksekokulu” ibareli www.Relisim.edu.tr alan adının da markasal nitelikte kullanıldığını, tescilli markası bir sözcük markası iken bu sözcüklerden … dışındaki kelimelerin çıkarıldığını ve bir şekil eklendiğini, yapılan bu değişikliklerin tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirdiğini, müvekkili markasının esas unsurunun şekil ve şeklin içindeki unsurlardan hareketle “…” kelimesi olduğu, bunun yanı sıra tarafların faaliyet alanlarının aynı olmasının başlı başına bir iltibas oluşturmaya yetmeyeceği ileri sürülmüş ise de; müvekkilinin her iki markasının esas unsurunun da … ibaresi olduğunu, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde markaların asli, baskın ve ayırt edici unsurlarının belirlenmesi gerektiğini, markalardaki jenerik ve tanımlayıcı unsurların değerlendirme dışı bırakılacağını, davalı-karşı davacının kullandığı “… … Üniversitesi” ibaresindeki … ve Üniversitesi kelimeleri markanın ayırt ediciliğini sağlayacak unsurlar olmadığından esas unsurun … kelimesi olduğu dikkate alındığında markalar arasındaki iltibasın kendiliğinden ortaya çıktığını, NİCE sınıflandırması ve TÜRKPATENT tarafından çıkarılan sınıflandırma tebliği mal ve hizmetlerin benzerliği konusunda mahkemeleri bağlayıcı değil ise de taraf markalarının kapsamlarının aynı hizmetleri kapsadığını, davalı-karşı davacının kendi markasının başvuru tarihinin 2008 yılı olduğu ve müvekkilin 2011 yılında tescilini talep ettiği markanın hukuken konulamayacağı yönündeki iddiasının yerinde olmadığını, zira müvekkilinin davalı-karşı davacıdan 10 yıl önce … esas unsurlu markayı tescil ettirdiğini, davalı-karşı davacının … ibaresini kullanmaması için müvekkili markasının önceki sahipleri tarafından ihtar gönderilmesine rağmen hukuka aykın davranışına devam etliğini, davalı-karşı davacının 2008 yılında tescil ettirdiği markaya müvekkilinin bir itirazının olmadığı ve sessiz kalarak hak kaybına uğrandığı iddiasının da yerinde olmadığını, müvekkili tarafından daval ıya mütecaviz davranışına son vermesi ihtar edildiği gibi anılan markanın hükümsüzlüğü için dava da açılacağını (… 4. FSHHM’nin 2015/62 E. 2015/243 K. sayılı dosyasında dava açılmış olup aşağıda incelenmiştir), müvekkilinin 2011 yılındaki marka başvurusunun kötüniyetli olduğu ifade edilmiş ise de; 1998 yılında tescil ettirilen markası dikkate alındığında, 1998 yılından beri tescilli olan markanın sahibi tarafından kullanılması ve daha sonra da … ibaresi için tescil talep edilmesi kadar doğal bir durum olamayacağını, davalı-karşı davacıdan para talep edilmesinin söz konusu olmadığını, sadece markaya tecavüze son vermesinin talep edildiğini, zira müvekkilinin sahip olduğu … markasını şeklinde kullandığını, ayrıca kullanılmakta olduğunu, dersanelerin okula dönüşmesi sürecinde bu isimle okullar kurulacağını ve zamanla me vzuatın gerekleri yerine getirilerek üniversiteye dönüşeceğini, bu haklı sebeplerle müvekkili tarafından davalının markasını tescil ettirdiği şekilden farklı bir şekilde kullanmasına son vermesini talep ettiğini, Karşı davada müvekkili markasının hükümsüzlüğü talep edilmiş ise de; müvekkilinin 98/019489 nolu … esas unsurlu markanın sahibi olduğu dikkate alındığında, aynı sınıflar için … ibaresini seri marka olarak ve kazanılmış hak ilkesine dayanarak tescil ettirmesi kadar doğal bir durum olamayacağım, Yargıtay’ın bu hususta birçok kararının bulunduğunu, davalı-karşı davacının markası müvekkilinin 98/019489 nolu markasından sonra tescil edildiğinden müvekkili markasının hükümsüzlüğünün talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, asıl davanın kabulüne ve karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ANKARA BAM 20.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI KARARI:
Mahkememizin 23/01/2020 tarih ve 2014/509 esas, 2020/52 karar sayılı davanın reddine dair verilen kararı, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesinin …. karar sayılı ilamıyla ve özetle;
“…Asıl dava, davacının 98/019489 ve … sayılı markalarından kaynaklanan hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve maddi tazminat; karşı dava, davacı-karşı davalının … sayılı markasının hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekilince sunulan 15.12.2021 tarihli dilekçe ile 98/019489 ve … sayılı markalarının, dava dışı …’a devredildiği bildirilerek, taraf teşkilinin sağlanması istenmiş ve dilekçenin ekinde, anılan devre ilişkin 02.11.2018 tarihli noterden düzenlenen devir sözleşmeleri sunulmuştur. … vekili tarafından da 22.02.2021 tarihli dilekçesinin ekinde aynı sözleşmeler sunularak, davalı yanın müvekkili olarak değiştirilmesi istenmiştir.
“Dava Konusunun Devri” başlıklı HMK’nın 125. madesi “(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. (2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. (Ek cümle:22/7/2020-7251/11 md.) Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.” hükmünü havidir.
Somut uyuşmazlıkta da dava konusu 98/019489 ve … sayılı markaların devredilmesiyle asıl dava yönünden davacı tarafından, karşı dava yönünden ise davalı tarafından, dava konusu devredilmiş olmaktadır. Dolayısıyla HMK’nın yukarıda anılan 125. maddesi uyarınca işlem yapılması ve taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18/12/2017 T., 2016/5733 E. ve 2017/7361 K.).
Her ne kadar dava konusu 98/019489 ve … sayılı markaların devredilmiş olduğu hususu, ilk kez istinaf aşamasında, yukarıda tarihleri belirtilen dilekçelerle bildirilmiş, diğer bir deyişle ilk derece mahkemesine bu hususta bir bildirimde bulunulmamış ise de, yine yukarıda belirtildiği üzere, anılan markaların 02.11.2018 devir tarihi, ilk derece mahkemesinin 23.01.2020 karar tarihinden öncedir. Dolayısıyla bu devir nedeniyle gerekli işlemlerin yapılması ve taraf teşkilinin sağlanması da ilk derece mahkemesince yapılmalıdır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle 02.11.2018 tarihli devir sözleşmeleri dolayısıyla hem asıl hem de karşı dava yönünden HMK’nın 125. maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılabilmesi ve taraf teşkilinin sağlanabilmesi amacıyla, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir….” gerekçesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlık ve Uygulanacak Hükümler, Kanıtların Değerlendirilmesi ve Kabul:
Asıl davanın davacı başvurusu olan 98/019489 ve … sayılı markalara dayalı olarak davalı kullanımlarının markaya tecavüz oluşturduğu iddiası ile bu tecavüzün refine alan adı dahil sonlandırılmasına, ayrıca maddi tazminata hükmedilmesine ilişkin bulunduğu, karşı davanın ise asıl davada dayanak olarak gösterilen … sayılı davacı karşı davalı markasının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 8/3 maddelerine dayalı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkini istemlerinden ibarettir.
… vekili 16/02/2022 tarihli beyan dilekçesinde: 02/11/2018 tarihinde imzalanan …yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile TÜRKPATENT nezdinde kayıtlı 98/019489 tescil numaralı “… …+şekil” ibareli marka ile aynı tarihte ve noterlikte 37819 yevmiye numaralı marka devir sözleşmesi ile … tescil numaralı “…” ibareli marka müvekkili … tarafından …’a devredilmiş olduğunu, müvekkili …’nın davacı sıfatının ortadan kalktığını, bu sebeple taraf teşkili sağlanmak suretiyle davacı taraf olarak …’ın eklenmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 07/04/2022 tarihli duruşmasında verilen ara kararında; Asıl davada davacı … dava konusu markayı …’a devrettiğinden asıl dava …’ın davacı yerine geçmesine, davacı olarak UYAP kaydının yapılmasına, davanın kaldığı yerden devamına, Karşı davada dava konusu yapılan ve hükümsüzlüğü istenen marka … tarafından …’a devredildiğinden … pasif dava ehliyetini kaybettiğinden, karşı dava davacı vekiline HMK 125/1 maddesinde yazılı seçimlik hakkını kullanması için iki hafta süre verilmesine, kesin süreye uyumadığı takdirde pasif husumet nedeni ile dava şartı yokluğu nedeni ile karşı davanın usulden reddine karar verileceği hususunun ihtarına yönelik karar verilmiştir.
Davalı- Karşı davacı vekili 21/04/2022 tarihli beyan dilekçesinde: Seçimlik hakkını kullanarak davayı markayı devralan …’a yönlendirdiklerini, karşı davada davalı taraf olarak …’ın davada hasım olarak gösterilmesini talep etmiş, Mahkememizce 26/05/2022 tarihli duruşmanın ara kararında, karşı davacının seçimlik hakkı uyarınca karşı davada davalı olarak …’ın UYAP’a kaydedilmesine karar verilmiştir.
Davacı- karşı davalı … adına tescilli markalar:
98/019489 tescil numaralı “… …+şekil” ibareli markanın 19.01.1998 başvuru tarihi (18.03.1999 tescil tarihli – 19.01.2008 yenileme tarihli) ve 41. sınıf “Ana okulları ve çocuk kulübü, öğretim amaçlı kurslar eğitim ve öğretim hizmetleri” hizmetlerinde tescilli olup, sicil kayıtlarına göre; ilk defa Nuriye Mine Alpaslan adına 191523 tescil numarası ile “Ana okulları ve çocuk kulübü, öğretim amaçlı kurslar eğitim ve öğretim hizmetleri, çocuk bakım hizmetleri” için tescil edildiği; 18.12.2006 tarihli kısmi devir sözleşmesi ile tescil kapsamındaki hizmetlerden “çocuk bakım hizmetleri” haricindeki hizmetler (Ana okulları ve çocuk kulübü, öğretim amaçlı kurslar eğitim ve öğretim hizmetleri) için … Dergi Dersane Yayıncılık Reklam Eğitim Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye devredilmiş, keyfiyet 07.06.2007 tarihinde sicile şerh edilmiş, kısmi devir işlemini takiben 98/ 019489 sayı ile yeni bir marka dosyası açılmıştır. Yine 18.12.2006 tarihli inhisari lisans sözleşmesi ile kısmi devre konu hizmetlerden “Ana okulları ve çocuk kulübü” hizmetleri için ….’a 3. kişilere alt lisans verme yetkisi de dahil olmak üzere inhisari lisans hakkı verilmiştir. Marka sahibi şirket adına şirket müdürü … ile Nuriye Mine Alpaslan tarafından imzalanan sözleşmede “Ana okulları ve çocuk klubü” hizmetleri içerisinde olmak üzere, hafta içi ve hafta sonu kursları olarak bale, jimnastik, İngilizce, müzik ve satranç gibi kursların da iş bu sözleşme kapsamında olduğu belirtilmiş, inhisari lisans bedeli 5.000 TL olarak, sözleşme süresi 50 yıl ve süre sonunda aynı koşullarda uzatılmak üzere ve lisans alanın ölümü halinde mirasçılarına geçmek üzere belirlenmiş, lisans sözleşmesi 03.09.2007 tarihinde sicile şerh edilmiş; daha sonra 20.06.2011 tarihli talep üzerine markanın …’ye devir işlemi 11.07.2011 tarihinde sicile şerh edilmiştir. Son olarak 28.01.2014 tarihli devir sözleşmesi ile marka …’ya devir edilmiş, keyfiyet 05.03.2014 tarihinde sicile şerh edilmiştir.
… tescil numaralı “…” ibareli markasının 11.08.2011 başvuru tarihli (17,03.2014 tescil tarihli) ve 2011 65926 tescil numaralı 41. sınıf “Eğitim ve öğretim hizmetleri” için tescilli marka (karşı davada hükümsüzlüğü talep edilmektedir) sicil kayıtlarına göre; … tarafından yapılan başvuru, Markalar Dairesi Başkanlığınca dava dışı üçüncü kişilere ait markalar mesnet gösterilmek suretiyle 556 sayılı KHK m. 7/b uyarınca reddedilmiş, başvuru sahibinin itirazı üzerine TPE YİDK’nm 22.05.2013 tarih ve 2013- M-2214 sayılı karan ile; red gerekçesi olan markalann tescil kapsamında bulunan hizmetlerin işbu itirazın incelendiği tarihte farklılaşmış olduğundan bahisle itirazın kabulüne ve başvurunun yayımlanmasına karar verilmiştir. 28.01.2014 tarihli devir sözleşmesi ile marka başvurusu …’ya devir edilmiş, keyfiyet 05.03.2014 tarihinde sicile şerh edilmiştir. Marka 17.03.2014 tarihinde Resmi Marka siciline tescil edilmiştir.
Davalı-karşı davacı üniversite adına tescilli markalar:
2008/53908 tescil numaralı “… … … Meslek Yüksek Okulu” ibareli markanın, 13.09.2008 başvuru tarihli (06.05.2010 tescil tarihli) ve 2008/53908 tescil numaralı 41. sınıf “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b. yayımlama hizmetleri. Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinde tescilli olduğu, … Dergi Dersane Yayıncılık Reklam Eğitim Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 98/019489 sayılı marka dayanak gösterilerek başvurunun yayınına itiraz edildiği, Markalar Dairesinin markalan benzer görmeyerek itirazı reddettiği, bu karara karşı yayına itirazın yeniden incelenmesi talebiyle yapılan itirazın ise yasal süresi geçirildikten sonra yapıldığı, bu sebeple itirazın yapılmamış sayıldığı ve bu hususun muteriz vekiline 12.02.2010 tarihli TÜRKPATENT’in yazısı ile bildirildiği, başvurunun tesciline ilişkin Markalar Dairesi kararı idari anlamda kesinleştiğinden 06.05.2010 tarihinde Resmi Marka siciline tescil edildiği anlaşılmıştır.
2008/53908 tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin … 2. FSHHM’nin 2018/97 E. 2018/214 K. sayılı dosyası:
Davacısı …, davalısı … … ÜNİVERSİTESİ olan davada davacının 19.01.1998 tarih ve 98/019489 şayılı markasına dayanılarak davalının 2008/53908 sayılı “… … … Meslek Yüksek Okulu” ibareli markasının “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından kısmen hükümsüzlüğünün talep edildiği, mahkemece özetle: her iki marka karşılaştırılıp incelendiğinde her iki markanın asli ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu, her iki markanın diğer tüm unsurlarının tali unsurlar olduğu, her kademede eğitim hizmeti alacak tüketici kitlesi r ezdinde, davalı tarafa ait eğitim hizmetlerinin davacıdan geldiği yönünde bir izlenimin ortaya çıkabileceği, bu kitlenin her iki işletme arasında organik bir bağ bulunduğu hissine kapılabileceği, böylece kaynakta yanılma durumunun söz konusu olacağı, davalı tarafın daha sonraki tarihli markası ile davacıya ait marka arasında eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırma ihtimalinin ortaya çıkacağı, davalının kullanımının üniversite hizmetlerine ilişkin olduğu ve davacının anaokulu işlettiği yönündeki savunmanın sonuca etkisinin bulunmadığı, karıştırma ihtimalinin sabit görülebilmesi için davacının bugün itibariyle üniversite eğitimi vermesinin gerekli olmadığı, böylece davalıya ait markanın eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, 19.07.2018 tarihli gerekçeli karar ile de; “Davanın kabulüne, davalı adına tescilli 2008/53908 no’lu … … … Meslek Yüksek Okulu ibareli markanın eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne ” karar verildiği, bu kararın18.12.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Tarafların fiili marka kullanımları:
Davalı-karşı davacı üniversitesi’nin fiili marka kullanımına ilişkin deliller;
Davacı-karşı davalı Vekili dava dilekçesi ekinde; davaya dayanak gösterilen marka tescil bilgilerini, markanın davacı tarafından devir alındığına dair TPE bildirim yazısını, markanın önceki sahibi tarafından davalı üniversiteye keşide edilen 19.02.2010 ve 12.12.2013 tarihli ihtarnamelerin yanı sıra davalı üniversitenin “…” ibaresini markasal olarak kullandığım gösterir fotoğrafları sunmuştur.
Davalı-karşı davacı tarafından 18.06.2015 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulan, 2012 ve 2013 yıllarına ait olduğu belirtilen broşür-afışlerin basılı örneklerinden (toplam 18 sayfa) ve 2 adet DVD oluşan delillerde de aynı mahiyetteki markasal kullanım örnekleri yer almaktadır.
Davalı-karşı davacı vekili, üniversite bünyesindeki bilgi işlem ve afiş merkezinin 2-2,5 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu, 2012 ve 2013 yıllarından önceye ait çalışmaların ajans tarafından yapıldığını, bu sebeple dosyaya sunulamadığını belirtmiştir. Her iki taraf vekillerince sunulan delillere göre davalı üniversite www.gelisim.edu.tr alan adlı internet sitesine sahip olup, markasal kullanım örnekleri bu sitede de aynen yer almaktadır.
Davacı-Karşı Davalı …’ın fiili marka kullanımına ilişkin deliller:
Davacı-karşı davalı vekili 18.06.2015 tarihli dilekçesinde; … ibareli markanın dersanecilik alanında ve üniversite sınavlarına hazırlık kitaplarında, yani eğitim ve öğretim hizmetlerinde kullanılmakta olduğunu beyan etmiş, kitap ve tanıtım broşürlerine ait fotokopiler, dersane reklam ve ilan örnekleri sunmuştur. “10. Sınıf FİZİK Konu Anlatımlı Soru Bankası” kapak fotokopisinin ardından sunulan iç kapak fotokopisinde sol üst köşede “… DERGİ DERSANE YAYINCILIK REK. EĞT. GID. SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. adına Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü ….” ibaresi yer almaktadır.
Görseline yer verilen bu kitap dışında TÜRKÇE ve Sayısal ÖDEV ve YGS Soru Bankası gibi başka kitap/dergi kapak fotokopileri de sunulmuştur.) Bu belgeler arasında “cevİzlİdere … DERSANESİ +şekil” ibareli bir sayfa reklam broşürü ve Ankara -Cevizlidere-Öveçler semtinde faaliyet gösteren bir dersaneye ait görsel bulunmaktadır.
Aynı dilekçe ekinde; markanın o zamanki sahibi olarak belirttikleri -ancak TÜRKPATENT kayıtlarında ismine rastlanmayan – “… Grup Yayın Eğitim Öğretim Turizm Sanayii ve Ticaret Ltd. Şti. (adına …)” ile “Özel Cevizlidere … Eğitim Öğretim Yayın Turizm San. Tic. Ltd. Şti.” arasındaki Franchising Sözleşmesi (imzasızdır) ile markanın kullanılmasına izin verildiği ifade edilmiştir.
İmzasız sözleşme metinin 1. ve 2. Maddesi: “Taraflar
Eğitim – öğretim , basım – yayın ve dersanecilik alanında hizmet veren 98 019489, … numaralı marka tescil belgeli marka sahibi …..Iskitler/ANKARA adresinde faaliyet gösteren … GRUP YAYIN EĞİTİM ÖĞRETİM TURİZM SANAYİİ VE TİCARET LİMÎTED ŞİRKETİ bu sözleşmede Franchisor (Franchise veren) sıfatıyla, …. adresinde faaliyet gösteren Özel Cevizlidere … Eğitim Öğretim Yayın Turizm San. Tic. Ltd. Şti. bu sözleşmede Franchisee (Franchise alan) sıfatıyla… geçeceklerdir.
Sözleşmenin Kapsamı
Franchisor’e ait ‘‘… DERSANESİ” markası altında İlköğretim 1. ve 2. kademe öğrencilerine yönelik okula hazırlık ile SBS’ye hazırlık programları, Lise öğrencilerine ve Lise mezunlarına yönelik Lise ara sınıflara takviye ile YGS ve LYS’ye hazırlık programları içeren dersanecilik faaliyetlerinin yürütülmesi…”şekildedir.
Yukarıdaki sözleşme basit bilgisayar çıktısı niteliğinde olmakla birlikte; sözleşmede geçen adres bilgileri ile “cevizlidere … dersanesi” reklam broşürü ile hizmet binası görsellerindeki adres bilgilerinin birbirini teyid ettiği gözlemlenmektedir. Davalı-karşı davacı Vekili sunulan bu belgelerin dışında başka dersanelerle yapılan franchising sözleşmelerine ilişkin belgelerin teminin zaman gerektirdiğini ifade ederek daha sonra sunma haklarını saklı tuttuklarını belirtmiş, ancak başkaca sözleşme örneği sunulmamıstır. 98 019489 sayılı marka ile ilgili sözleşme metninde lisans veren olarak görünen şirketin marka hakkı bulunduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır. Ancak sözleşme metninde anılan şirketin temsilcisi olarak görünen … TPE kayıtlarına göre 2011 – 2014 döneminde 98 019489 sayılı marka tescilinin sahibi olup, huzurdaki davanın davacısına markayı 28.01.2014 tarihli devir sözleşmesi ile devir etmiştir. Yine 2011 65926 tescil numaralı marka ilk defa … adına tescil edilmiş ve 28.01.2014 tarihli devir sözleşmesi ile huzurdaki davanın davacısına devir edilmiştir.
Davalı-karşı davacı üniversitenin vekili bu delilere 12.08.2015 tarihli dilekçesi ile itiraz etmekte: davada taraf olmayan ve marka hakkına hiçbir zaman sahip olmayan “… Grup Yayın Eğitim Öğretim Turizm Sanayii ve Ticaret Ltd. Şti.”nin 3. bir kişi ile arasındaki sözleşmenin dosya ile ilgisi olmadığını, sözleşmede “… Dersanesi” markasından bahsedildiğini, oysa davaya konu markanın “… … şekil” markası olduğunu, sözleşmenin tarihsiz ve imzasız olduğunu, bedel konulmadığını, oysa sözleşme nedeniyle ödenen bedellerin marka hakkı sahibinin defter ve kayıtlarında olup olmamasının sözleşmenin gerçekliği konusunda fikir vereceğini, davacının “… … şekil” ibareli markayı nerede kullandığına dair hiçbir delil sunamadığım, 3 el değiştiren markanın yeni sahiplerinin marka ile hizmet vermedikleri halde sadece müvekkiline ihtarlar çekerek para istediklerini, karşı tarafın kötüniyetli olduğunu, kendisi dışında başkaca birçok şirketin … adı altında kullandığı dokümanı dosyaya sunduğunu, davayla ilgisi olmayan ve delil listesinde bulunmayan bu delilleri kabul etmediklerini belirtmektedir.
Davacı-karşı davalı Vekili 17.09.2015 günlü duruşmada da … markasının 2008 yılı öncesinde de davacı-karşı davalı tarafından kullanıldığını ispata yönelik 11 adet fatura ve bir adet reklam görseli sunmuştur. Faturaların dava dışı … Bilişim Öğretim Eğitim Yay. Turz. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 08.12.2007-2.2.2008 tarihleri arasında muhtelif şahıslar adına kurs ücreti için düzenlendiği, faturaların sol üst köşesinde “Gölbaşı … dersanesi + şekil” ibaresinin markasal kullanıma konu olduğu, reklam görselinde de “…” ibaresinin aynı şekil unsuru ile birlikte yer aldığı gözlemlenmiştir.
Faturalann düzenlenme tarihi, 18.12.2006 tarihli kısmi devir sözleşmesi ile “… …” ibareli markanın … Dergi Dersane Yayıncılık Reklam Eğitim Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. (şirket müdürü: …) adına 98 019489 sayı ile kayıt edildiği tarihten sonraya ve markanın …’ye devir edildiği 20.06.2011 tarihinden önceye tekabül etmektedir. Faturaları düzenleyen şirkete verilen lisansa dair bir kayıt dosyaya sunulmamıştır.
Yukarıda incelenen kullanıma ilişkin deliller dışında, TÜRKPATENT kayıtlarına göre … Dergi Dersane Yayıncılık Reklam Eğitim Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 98 019489 sayılı markanın tescil kapsamındaki hizmetlerden “Ana okulları ve çocuk kulübü” hizmetleri için dava dışı Nuriye Mine Alpaslan’a 18.12.2006 tarihinde inhisari lisans hakkı verilmiş, keyfiyet sicile işlenmiştir.
Davalı üniversitenin kuruluş kanunu:
3.3.2011 tarih ve 27863 sayılı resmi gazetede yayımlanan 17.2.2011 tarih ve 6114 sayılı Kanunim 12. maddesi hükmü aşağıdaki şekildedir;
“MADDE 12 – 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumlan Teşkilatı Kanununa aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.
“… … Üniversitesi
EK MADDE 135 – …’da … Eğitim Kültür Sağlık ve Sosyal Hizmet Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip … … Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Güzel Sanatlar Fakültesinden,
e) 14/7/2008 tarihli ve 2008/13951 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulmuş bulunan ve bu Kanun ile tüzel kişiliği sona erdirilerek Rektörlüğe bağlanan … … Meslek Yüksekokulundan, oluşur. ” şeklindedir.
Asıl dava yönünden değerlendirme:
Somut davada davacı taraf 98/0194489 ve … sayı ile “eğitim ve öğretim hizmetleri” için tescilli “…” ibaresini içeren markalarına dayalı olarak açtığı davada, davalının yine eğitim hizmetleri ile ilgili olarak ve tescilli marka hakkına dayanmayan “şekil + … … üniversitesi” ibareli markasal kullanımının ve www.gelisim.edu.tr ibareli alan adının 556 sayılı KHK’nın 9 ve 61. maddeleri uyarınca müvekkilinin marka haklarına tecavüz oluşturduğu, her ne kadar davdı adına 2008/53908 sayı ile tescilli “… … … Meslek Yüksekokulu” ibareli marka bulunmakta ise de; davalının söz konusu markayı tescil edildiği şekli ile kullanmadığı, tescilli marka bir sözcük markası iken bu sözcüklerden … dışındaki kelimelerin çıkarıldığı ve bir şekil eklendiği, yapılan bu değişikliklerin tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirdiği, davalının fiili marka kullanım şeklinin 98/0194489 ve … sayılı marka tescillerinden kaynaklanan haklarını ihlal ettiği iddiasındadır.
556 sayılı KHK’nın 61. maddesine göre, tescilli bir markanın sahibinin izni olmaksızın 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanılması, marka hakkına tecavüz teşkil etmektedir. 556 sayılı KHK’nın 9/1-b maddesi kapsamında “Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması ” halinde, marka hakkı ihlal edilen marka sahibi 62. madde kapsamında tecavüz fiilinin durdurulmasını, tecavüzün giderilmesini ve maddi zararının tazminini, hükmün İhınım talep edebilir. Yani marka hakkının ihlal edildiğinin kabulü için markanın aynısının ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kullanılması halinin yanı sıra 61. madde delaletiyle 9/1-b bendinde tanımlanan kullanım şeklinin gerçekleşmesi de yeterli kabul edilmektedir.
Tescilli markanın tescil edildiği şekli ile ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler için korunması ve kullanılması asildir. Bununla birlikte; markanın ayırt edici unsurları değiştirilmeksizin farklı unsurlarla birlikte kullanılması da KHK m.141 anlamında markanın yasal kullanımdır. Bu sebeple, tarafların tescilli markalarının ayırt edici unsurları değişmeksizin şekil, slogan vs. farklı unsurlarla kullanılması tescilli markalarının yasal kullanımı olarak nitelendirilebilecektir. Marka hakkının ihlali iddiası yönünden yapılacak değerlendirmede asıl olan davacı markalarının tescil edilen şekli ile tescil kapsamındaki mal/hizmet listeleridir. Bu noktada davacıların tescil kapsamında olup da fiilen kullanmadığı mallar/hizmetler bulunsa dahi bu husus marka hakkının ihlali iddiası yönünden yapılacak değerlendirmede dikkate alınamayacaktır. Zira KHK’nın 6. maddesi uyarınca marka hakkı tescil yolu edilir ve tescil şeklen de olsa hüküm ifade ettiği sürece korunur. Yapılacak değerlendirmede de bu ilkeden hareketle davacının davaya dayanak markalarının tescilli olmaları ve koruma kapsamları dikkate alınmış, gerçek kişi davacının üniversite kuramayacağına ve davacı tarafın çocuk yuvası hizmeti ile davaya konu üniversite hizmetleri arasında karıştırma ihtimalinin söz konusu olmadığı yolundaki davalı savunmasına itibar edilmemiştir.
Marka hakkının ihlal edildiğinin kabulü için 61. madde delaletiyle 9/1-b bendinde tanımlanan kullanım şeklinin gerçekleşmesi yeterli kabul edilmektedir. Yani, tecavüzün varlığına hükmedebilmek için; davacı markaları ile davalının “tescilsiz” kullandığı işaretin ve bunların emtia veya hizmetlerinin aynı veya “benzer” olması ve bu durumun iltibasa yol açması zorunludur.
556 sayılı KHK, “benzerlik” kavramını tanımlamamıştır. Ancak; marka hakkının kapsamını düzenleyen 9/1-b maddesinden; işaret ile tescil edilen marka arasında karıştırılma ihtimali varsa; o işaret ile tescilli marka arasında benzerlik olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmaktadır.
Davalının dava konusu iştigali 41. sınıf “eğitim ve öğretim hizmetleri” kapsamında olup, üniversite seviyesinde olmakla birlikte; davacının tescilli markaları kapsamında koruma altında olan hizmetlerdendir. Ortalama tüketicilerin eğitim hizmetlerine verdiği önem ve hizmetin ekonomik değeri nazara alındığında; iltibas tehlikesinin, farklı işletmelerin kullandığı tanıtıcı işaretlerin benzerlikleri nedeniyle birçok sektöre nazaran düşük seviyede olduğunun kabulü gerektiği düşünülmektedir. Bununla birlikte; somut olayda karşılaştırmaya konu hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu ve bu sebeple karıştırılma ihtimalinin bertaraf edilebilmesi için marka ve işaretlerin yüksek seviyede farklı olması gerektiği de gözetilmelidir. Zira, karşılaştırılan mal veya hizmetler arasındaki benzerlik düzeyi yükseldikçe, marka işaretleri arasındaki düşük düzeyli benzerlikler dahi iltibasa neden olabilmektedir.
Davalının gerek yazılı tanıtım evrakında-reklamlarında gerekse internet sitesi içeriğinde fiilen kullandığı işaret “… … üniversitesi” kelimelerinden ve “…” ile “…” kelimelerinin ilk harflerinden oluşturulduğu algılanan bir şekil unsurundan ibarettir. Ancak davacı tarafından da iddia edildiği gibi “…” ibaresi hizmetin sunulduğu coğrafi yeri belirtmekte, “üniversitesi” ibaresi ise sunulan hizmeti tanımlamaktadır. Dolayısıyla, bu iki ibare ilgili sektörde herkes tarafından kullanılacak ibarelerdendir ve davalının kullandığı markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğuna, markadaki diğer unsurların tali unsurlar konumunda olduğuna şüphe bulunmamaktadır. Davalı kullanımındaki şekil unsurunun da markanın ayırt edici karakterini değiştiren bir özelliği bulunmamaktadır. Çünkü bu şeklin/logonun “…” ile “…” kelimelerinin ilk harflerinden oluşturulduğu ilk bakışta algılanabilmekte, fiili kullanım şeklinde işaretin bütününe belirgin bir ayırt edicilik kazandırmamaktadır. Yine davalının internet sitesinin alan adında da “…” kelimesi münhasır ayırt edici unsur konumundadır. Özetle; davalının davaya konu fiili kullanımlarında … kelimesi görsel, işitsel, kavramsal yönlerden ve işaretin bütününün bıraktığı genel intiba bakımdan öne çıkan ayırt edici nitelikteki esaslı unsurdur.
Benzer şekilde, davacının markalarında da “…” kelimesi münhasır veya esaslı unsur konumundadır. 2011 65926 sayılı davacı markası münhasıran … kelimesinden oluşmaktadr ve esaslı unsurun … kelimesi olduğu tartışmasızdır. 98 019489 sayılı davacı markasında da … kelimesi esaslı unsur konumundadır. Zira şekil ve kelimelerden oluşan karma nitelikli markalarda, tüketici açısından telaffuz edilebilir olan ve markayı ifade etmekte kullanılan kelime unsurlarının ayırt edici gücü şekil unsurlarına nazaran ön plandadır. Yine bu markada … kelimesine nazaran son derece küçük puntolarla yazılmış olan “…” kelimesi hem görsel bakımdan hem de kavramsal bakımdan tali unsur konumundadır. Tescil kapsamında anaokulu ve çocuk kulübü hizmetleri bulunan bir markada “…” kelimesinin esaslı unsur olması 556 sayılı KHK md. 7/c

ve d hükümleri karşısında mümkün görülmemektedir. Dolayısıyla; markada görsel, işitsel ve kavramsal yönlerden ve işaretin bütününün bıraktığı genel intiba bakımdan öne çıkan ayırt edici nitelikteki esaslı unsur … kelimesidir. Davacımn fiili kullanıma ilişkin sunduğu belgelerde markanın bir tür çiçek şekli/logosu ile kullanıldığı gözlemlenmekte ise de; bu şekil unsurunun da markayı farklılaştırması ve … ibaresinden kaynaklanan ayırt edici karakterini değiştirmesi söz konusu olmayıp, fiili kullanım örneklerinde de esaslı unsur … kelimesidir. Davalı taraf kullanıma ilişkin bu dellillere itiraz etmekte ise de; markanın tescilli olması sebebiyle ve tescil kapsamındaki hizmetler için korunması asıl olduğundan, davacının sunduğu kullanıma ilişkin belgelere itiraz bu açıdan da sonuca etkili bulunmamıştır.
Karşılaştırma konusu işaretlerde ortak asli unsur olan “…” kelimesi nedeniyle ortalama tüketici olan bir anne-baba ya da lise mezunu olan bir genç her iki marka karşısında, anaokulu ya da dersanesi olan … markasının üniversite de kurduğunu düşünebilir. Çünkü; Gazi Üniversitesi’nin, ODTÜ’nün, Hacettepe’nin …, anaokulu, lise ve üniversiteleri bulunmaktadır. … Koleji’nin de ana okulu ve üniversitesi vardır ve bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bunu bilen ortalama tüketici doğal olarak “…” markaları arasında da ekonomik veya idari bir bağ olduğunu düşünebilir, hizmetin kaynağı olan işletme bakımından yanılabilir. Dolayısıyla, davalı savunmasının aksine; tescilli markası kapsamında “eğitim ve öğretim hizmetleri” bulunan ve bugün anaokulu kuran/markasını anaokulunda veya dersanede lisansla kullandıran bir marka sahibi mevzuatın gereklerini yerine getirmek kaydıyla yarın üniversite kurabilir ya da bunun tersi olabilir ve bu durum marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturabilir.
Bu kriterler de nazara alındığında; normal koşullarda davalı üniverstenin fiili kullanımlarının davacımn her iki marka tescilinden kaynaklanan haklarına tecavüz oluşturduğu sonucuna ulaşılabilecektir. Ancak; somut olayda aynı esas unsuru içeren davacı markaları ile davalı kullanımları iltibas yaratabilecek kadar benzer olmakla birlikte; davalının bu kullanımları dava tarihine kadar 2008/53908 sayı ile adına tescilli markanın hukuka uygun kullanımı olarak değerlendirilmekte, bu sebeple davacının marka haklarına tecavüz oluşmadığı kanaatine ulaşılmaktadır.
Yukarıda davalının fiili kullanımları ve davacının tescilli markası incelenirken dikkate alınan kriterler çerçevesinde davalının 2008/53908 sayı ile tescilli markasında da diğer tüm unsurlar tali unsur, “…” kelimesi ise ayırt edici nitelikteki esaslı unsurdur. Söz konusu marka “… … … Meslek Yüksek Okulu” ibarelerinden oluşmakta ise de; “… …” kelimeleri hizmetin sunulduğu coğrafi yeri işaret eden, “Meslek yüksek Okulu” kelimeleri ise sunulan hizmeti tanımlayan, ilgili sektörde herkes tarafından serbestçe kullanılabilecek tasviri unsurlardır. Zaten markanın esaslı unsuru … ibaresi olduğundan ve ayırt edici karakteri bu unsurdan kaynaklandığından davacı tarafça marka sahibi davalı aleyhine … 4. FSHHM’nin 2015/62 E. Sayılı (Bozma sonrası … 2. FSHHM 2018/97 esas) dosyasında bu markanın hükümsüzlüğü talep edilmiş bulunmaktadır. Davalının huzurdaki davaya konu tüm kullanım şekillerinde de tescilli markaya ayırt edici karakterini kazandıran … kelimesi ayırt edici unsur olarak aynen yer almakta, sadece tanımlayıcı unsurlar bakımından farklılaşma söz konusu olmaktadır. Bu kullanım şekli, 556 sayılı KHK’nın 14/II-a bendindeki “Tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden markanın farklı unsurlarla kullanılması” hükmü kapsamında yasal bir kullanım olarak değerlendirilmektedir.
Her ne kadar davalının 2008/53908 sayılı markasının hükümsüzlüğüne ilişkin … 2. FSHHM’nin 2018/97 E. 2018/214 K. sayılı dosyasında huzurdaki davada çekişmeli olan “eğitim ve öğretim hizmetleri” bakımından markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş ve 18.12.2019 tarihinde kesinleşmiş ise de; marka tescili hüküm ifade ettiği sürece markanın kullanılmasının hukuka aykırılığından ve dolayısıyla davacının marka hakkının ihlalinden söz edilemeyecektir.
Karşı dava yönünden değerlendirme:
Karşı davacı vekili, müvekkili üniversitenin 13.09.2008 tarihli marka tescil talebinden sonra, aynı hizmet alanında … ibaresi için karşı davalının 11.08.2011 tarihli marka tescil talebinde bulunduğunu, müvekkili markası ile davalı markası arasında açıkça benzerlik olduğunu, davacı-karşı davalı bir yandan kendi şekil markası ile müvekkili markası arasında iltibas olduğunu beyan ederken bir yandan da müvekkili markası ile iltibas yaratacak şekilde …. ibaresini tescil ettirmekle kötü niyetini gösterdiğini, söz konusu markanın hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürmekte, karşı davalı Vekili ise; 98 019489 nolu … esas unsurlu markanın sahibi olduğu dikkate alındığında, aynı sınıflar için … ibaresini seri marka olarak ve kazanılmış hak ilkesine dayanarak tescil ettirmesi kadar doğal bir durum olamayacağını, Yargıtay’ın bu hususta birçok kararının bulunduğunu, hükümsüzlük talebinin haksız olduğunu ileri sürmektedir.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa” önceki marka sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir. Yargıtay içtihatlarında, markaların arasındaki benzerliğin halk tarafından karıştırılma ihtimali veya en azından iki markanın ilişkili olduğu yolunda ihtimal doğurmasının muhakkak olduğu durumlarda 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinin işletilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Yine 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi ise; “Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir baş istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibim daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.” hükmünü içermektedir.
556 sayılı KHK esas olarak “tescil” ilkesini (md.6) benimsemiş olmakla beraber bu ilkeye getirdiği istisnalar da bulunmaktadır. KHK’nın 8/3 maddesi de “tescilde öncelik” ilkesinin istisnalarından biridir. Bu düzenleme ile sağlanan hakkın kaynağı TTK’nın haksız rekabete ilişkin düzenlemeleri olup; itiraz/dava hakkının varlığı, tescilsiz işaretin ticaret sırasında “kullanılmış” olmasına bağlıdır. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Bu düzenlemeye göre, tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin bu marka veya işaret üzerinde kullanım yoluyla elde edilmiş ve bir başkasının bunu tescil ettirmesine engel olacak bir hakkının olması halinde bu hakkına dayanarak, tescilsiz markanın başkası tarafından tescil edilmesine TPE nezdinde itiraz edebilecek ve/veya hükümsüzlüğünü talep edebilecektir. Bu hususta emsal teşkil eden Yargıtay 11. HD’nin, 27.02.2006 tar. 2005/2014 E. 2006/1948 K. sayılı Bozma kararı KHK’nın 8/3 maddesinin uygulanmasına açıklık getirmekte olup, aşağıdaki şekildedir:
“…Markasını tescil ettirmeden piyasada ilk defa kullanan kişi “gerçek hak sahipliği karinesine” dayalı olarak; bu markayı haksız rekabet hükümlerine göre koruyabileceği gibi KHK. ’nin 8/3. maddesi hükmünden yararlanarak aynı markanın ‘aynı tür mal veya hizmet için ’ bir başka kişi tarafından kendi adına tesciline itiraz edebilir ve gerektiğinde 42/1-b bendine göre hükümsüzlük davası açabilir (Sami Karahan, Tescilsiz Markanın korunmasında Marufıyet (Bilinirlik) Şartı, Ankara Barosu FMR Dergisi, Yıl 4, C.4, Sayı 2, s. 17)
Davacının 8/3 maddesindeki öncelikli ‘tescilsiz marka kullanımına ’ dayalı itiraz ve TPE YÎDK kararının iptali davasının dinlenebilmesi için, aynı veya benzer işaretin davalı… A.Ş. ’nin marka başvurusundan önceki bir tarihte ve yine aynı ya da benzer mal veya hizmetler üzerinde tescilsiz marka olarak kullanıldığının kanıtlanması gereklidir… ”
Bu madde kapsamında öncelikli hak sahipliğinden söz edilebilmesi için markaya marufıyet kazandırılma koşulu bulunmamakla birlikte, çekişmeli mallar/hizmetlerle ilgili markasal bir kullanımın ciddi bir ticari faaliyet seviyesinde yürütülmüş olması ve bu faaliyetlerin itiraz edilen markanın tescil başvuru tarihinden önce gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir.
Öncelikle tarafların fiili kullanımlarından hareketle KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır.
Somut davada hükümsüzlüğü istenen 2011 65926 sayılı markanın tescil başvuru tarihi 11.08.2011 olup, karşı davacının dosyaya sunduğu kullanıma ilişkin deliller 2012-2013 yıllarına ait olduğundan karşı davacı 8/3 maddesinden kaynaklanan üstün ve öncelikli hak sahipliğini dosyaya sunduğu kendi delilleri ile kanıtlayamamıştır. Ne var ki; davacı-karşı davalının delil olarak sunduğu ihtarnamelerden ilki markanın ilk sahibi (marka başvurusunu yapan ve markayı davacı-karşı davalıya devir eden) … tarafından 19.02.2010 tarihinde keşide edilmiştir. Dolayısıyla, davalı-karşı davacı üniversitenin çekişmeli markayı en geç 19.02.2010 tarihinden itibaren fiilen kullandığı davacı-karşı davalının kabulündedir.
Öte yandan; davacı-karşı davalının fiili kullanıma ilişkin delillerine yönelik davalı-karşı davacı itirazlarının, sunulan lisans sözleşmesinde imza bulunmamakta, üçüncü kişilerin dersane sektöründe … ibaresini fiili kullanımlarını gösterir reklam ve faturalar, dersane hizmetinin bir uzantısı olan kitap/dergi örnekleri deliller arasında bulunmaktadır. 98 019489 sayılı markanın sicil kaydında (…’den önceki marka sahibi olarak) 18. sn marka sahibi olarak kayıtlı bulunan … DERGİ DERS/ EĞT. GID. SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.’nin üniversiteye hazırlık amaçlı dergi ve kitaplarda … ibareli markayı kullandığı görülmüştür. Daha sonra 2011 yılında markayı … devralmıştır. Dava konusu markanın da 98/019489 sayılı markanın da davacıdan önceki sahibi olan …’nin adı bulunan bu yayın örneği ve diğer tüm kullanım görsellerinde marka işareti tutarlı bir biçimde ortak logo ile aynı biçimde kullanılmakta olup, buradan hareketle dava dışı üçüncü kişilerin dersane hizmetlerinde fiili kullanımına ilişkin delillerin davacı-karşı davalı ile itibatlı olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Bu bağlamda, dava dışı … Bilişim Öğretim Eğitim Yay. Turz. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 08.12.2007-2.2.2008 tarihleri arasında muhtelif şahıslar adına kurs ücreti için düzenlenen faturalara istinaden … ibaresinin fiili kullanım önceliğinin davacı-karşı davalıya ait olduğu, bu tarihin karşı davacı üniversiteden önce kurulan … Meslek Yüksek Okulunun kuruluş tarihi olan 14/7/2008 tarihinden ve yukarıdaki paragrafta ilk kullanım tarihi olarak kabul edilen 19.02.2010 tarihinden önceye tekabül ettiği, karşı davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesinden kaynaklanan üstün hakkı bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Dolayısıyla, karşı davada sonuca ulaşılabilmesi için 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesine göre inceleme yapılması, bu madde: anlamında bir iltibas tehlikesinin tespiti halinde Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre davacı-karşı davalı lehine önceki tescilden kaynaklanan bir müktesep hakkın söz konusu olup olmadığının irdelenmesi gerektiği düşünülmektedir. Zira; yerleşik içtihatlara göre bazı koşullarda zaten mevcut eski bir tescilin mevcudiyeti halinde bu tescilden kaynaklanan müktesep haklar korunmaktadır.
Müktesep hakların korunmasında amaç, eski tarihli bir markanın sahibinin markasında esaslı değişiklik yaratmayan kimi eklemeler yaparak seri markalar yaratmasına ve markasını güncel ihtiyaçlara uyarlamasına imkân tanımaktır. Eski tescilin müktesep hak teşkil edebilmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Yargıtay 11.HD. 19.09.2008 gün ve 7547/10251 sayılı “….’ kararlarında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir. Buna göre;
• Öncelikle kazanılmış hale teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, yani kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması gerekir.
• Kazanılmış hak teşkil ettiği ileri sürülen markaya dayalı olarak yapılan başvurunun, ilk markanın asli unsuru muhafaza etmesi ve bu markadan uzaklaşmadan oluşturulması gerekir, (önceki markanın asli unsuru değişmiş ise, bu artık yeni bir marka başvurusu olacaktır)
• Son olarak da; sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları/hizmetleri içermesi, emtia listesinin genişletilmemesi gerekir.
Bu çerçevede karşı davacının 13.09.2008 Tarihli 2008/53908 sayılı 41. Sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b. yayımlama hizmetleri. Film, televizyon ve radyo programlan yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinde tescilli “… … … Meslek Yüksek Okulu” ibareli marka ile karşı davalının müktesep hakka dayanak gösterilen 19.01.1998 tarihli 98/019489 sayılı 41.sınıftaki “Ana okulları ve çocuk kulübü, öğretim amaçlı kurslar eğitim ve öğretim hizmetleri” hizmetlerinde tescilli “… …+şekil” ve karşı davada hükümsüzlüğü istenen 11.08.2011 tarih ve … sayılı 41.sınıftaki “Eğitim ve Öğretim hizmetleri” hizmetleride tescilli “…” ibareli markalar karşılaştırıldığında;
Karşı davacı üniversitenin tescilli markası ile dava konusu marka 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas yaratacak kadar benzerdir. Tarafların markalarında esaslı unsurun “…” kelimesi olduğu hususu asıl davaya ilişkin değerlendirmelerde izah edilmiş olup, benzer şekilde karşı dava açısından da; 2008 53908 ve 2011 65926 sayılı markaların esaslı unsurları “…” kelimesinden ibarettir. Ortalama tüketiciler aynı esas unsuru içeren bu iki markayı çekişmeli “eğitim ve öğretim hizmetleri” ile ilgili olarak kolaylıkla ilişkilendirebileceğinden KHK’ııın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olduğu kanaatine ulaşılmıştır. O halde; gelinen noktada önceki tescilden kaynaklanan müktesep hak bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir.
… sayılı dava konusu markanın kapsamındaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri.” 98/ 019489 sayılı eski markanın tescil kapsamında aynen yer almaktadır. Dolayısıyla emtia listesinde genişlemeden söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Markalar incelendiğinde her ikisinde de “…” kelimesinin esas unsur olduğu anlaşılmaktadır. Önceki markada şekil unsuru ve “…” ibaresi bulunmakta ise de; diğer unsurların tali unsurlar konumunda kaldığı, ayırt edicilik açısından “…” ibaresinin önüne geçecek özgünlük ve ayırt edicilikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Emtia listesinin genişletilmemesi ve önceki markanın asli unsurunun muhafaza edilmesi koşullarının karşılanmış olmasının yanı sıra, karşı davacı üniversitenin davaya dayanak gösterilen markasından da önce tescil başvurusu yapılan ve uzun yıllar tescilli olarak korunan 98 019489 sayılı eski markanın tescil ve kullanımı ile ilgili olarak taraflar arasında herhangi bir çekişme yaşanmadığı da dosya kapsamındaki taraf beyanlarından anlaşılmaktadır.
Açıklanan gerekçelerle; her ne kadar taraf markaları arasında KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik var ise de karşı davalının 98/019489 sayılı eski markası nedeniyle dava konusu marka açısından da müktesep hakkının bulunduğunun, dolayısıyla hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler neticesinde, asıl dava yönünden; davalı kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, karşı dava yönünden; hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, asıl davanın reddine, karşı davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
A-1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Asıl davada alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 25,20 TL harcın düşümü ile bakiye 55,50 TL’nin davacı- karşı davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Asıl davada davalı- karşı davacı için reddedilen maddi tazminat yönünden 1.000,00 TL, marka hakkına tecavüz yönünden 7.375,00 TL olmak üzere toplam 8.375,00 TL vekalet ücretinin davacı- karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine,
4-Davacı- karşı davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
B-1-Karşı davanın REDDİNE,
2-Karşı davada alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 25,20 TL harcın düşümü ile bakiye 55,50 TL’nin davalı- karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Karşı davada davacı- karşı davalı için 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı- karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalı verilmesine,
4-Davalı- karşı davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/05/2022