Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/482 E. 2023/8 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/340 Esas – 2023/9
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/340
KARAR NO : 2023/9

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2022
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/01/2023
DAVA:
Davacı vekili 23/08/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla özetle; müvekkili şirketin T/02568, 2020/86725 sayılı “…”, “….com … …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı vakıf, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa davacının 2010’da başladığı e-ticaret faaliyetlerinin hızla gelişerek halihazırda 30 milyon kullanıcı rakamına ulaştığını, 2018’de dünyanın en büyük online ve mobil aışveriş sitesi olan … Group ile güçlerini birleştirdiğini, “…” markasının tanınmışlığının TÜRKPATENT tarafından da kabul edilerek T/02568 say ile sicile şerh olunduğunu, ayrıca davacının TÜRKPATENT nezdinde tescilli 100’e yakın markasının bulunduğunu, bunlardan 2020 86725 sayılı markasına dayalı olarak, dava konusu edilen markanın tesciline karşı dosyaladığı itirazların TÜRKPATENT tarafından nihai olarak reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira davacının ticari hayattaki başarısını ve tüketiciler nezdindeki bilinirliğini toplumun refahı için çalışan sivil toplum kuruluşlarına destek amaçlı kullanmak için yoksulluk, eşitsizlik, hastalık vb. toplumsal sorunlarla mücadele eden bu kuruluşlara yardım toplamak için başlattığı “… …” projesi kapsamında kullanmak üzere 2020 86725 sayılı “….com … …” markasını tescil ettirmiş olduğunu, taraf markalarındaki “…” ve “…” ibarelerinin tarafların çatı markası olması nedeniyle benzerlik incelemesine dahil edilemyeceğini, taraf markalarında geriye kalan “… …” ve “… …” kelime öbeklerinin görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduğunu, zira bu kelime öbeklerinde sadece kelimelerin yerinin değiştirilmiş olduğunu, bu yüzden de ortalama tüketicilerin, davalının markasının davacının seri markalarının bir devamı olarak algılamasının ve markaları karıştırmasının yüksek ihtimal olduğunu, davacının “… …” markası ile tekstil ürünleri, çanta, bardak, defter, oyuncak, telefon kılıfı gibi pek çok ürünün satım faaliyeti kapsamında alınacak ürünlerin bedelinin ilgili sivil toplum kuruluşuna aktarılacağı mesajının verildiğini, bu yüzden de markanın hitap ettiği tüketici kesiminin herhangi bir özel uzmanlık ya da deneyimi olmayan geniş anlamda halktan oluştuğunun ve gösterilecek dikkat düzeyinin çok yüksek olmadığının kabulünün gerektiğini belirterek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı “… … …” ibareli markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, markalar benzemediği için de davacının tanınmışlık iddialarının somut olaya bir etkisi olmadığını, zaten de davacının markalarının tanınmışlığını ve davalının kötü niyetini ispat edemediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı vakfın bölge, din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapmaksızın dünyanın herhangi bir yerinde sıkıntıya düşmüş, felakete uğramış, zulüm görmüş, aç ve açıkta kalmış, savaş, tabii afet gibi sebeplerle mağdur olmuş, yaralanmış, sakat kalmış, evsiz, yurtsuz, tüm insanlara insani yardım ulaştırmak ve bu insanların temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemek üzere 1992 yılından bu yana faaliyetlerde bulunduğunu, yürüttüğü projeler sayesinde 135 ülke ve bölge ile Türkiye’de 63 şehirde 90.000 yetime düzenli olarak destek sağladığını, davalının bu faaliyetleri sayesinde ulusal ve uluslararası pek çok ödüle layık görülmüş olduğunu, BM Ekonomik ve Sosyal Konsey nezdinde danışma statüsü de bulunan davalının alanında dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri olduğunu, kuruluşundan itibaren fikri ve sınai mülkiyet hukuku çerçevesinde hak ve yükümlülüklerini gözeterek “markalaşma” faaliyetleri kapsamında hukuken gerekli başvuru mekanizmalarına dahil olduğunu, dava konusu edilen marka başvurusunun da bu kapsamda dosyalandığını, davacının iltibas tehlikesi iddialarının haksız olduğunu, zira taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, taraf markalarında geçen “…” ve “sepet” ibarelerinin jenerik ibareler olduğunu, bu yüzden taraf markalarında esas ayırt edici unsurların “…” kısaltması ve “…” ibaresi olduğunun kabulünün gerektiğini, tüketici nezdinde ticari amaçlarla hareket eden “…” ile kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan “…” markalarının karıştırılmasının mümkün olmadığını, davalının delilleri meyanında dava dosyasına sunduğu “Türkiye’ de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik “ başlıklı raporda davalı vakfın ülkemizde ulaştığı tanınırlığın tespit ve ifade edildiğini, davacının davasına mesnet aldığı markasını kullandığı belirtilen ürünlerin ve yardım faaliyetinin gerçekleştiriliş şeklinin davalı vakıf ile benzerlik yaratacak hiçbir yönünün bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, TÜRKPATENT’den davalı vakfa ait 2019/43081 sayılı marka başvurusu işlem dosyası ile itiraza dayanak marka tescil belgesi getirtilmiş, sunulan deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak TÜRKPATENT tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen YİDK kararının davacıya 01/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 23/08/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 09/12/2022 havale tarihli konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…1)Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel ve işitsel açılardan benzer olmadığı, 2) Karşılaştırılan işaretlerde ortak olan “…” ve “sepet” ibarelerinin markasal hüviyette ayırt ediciliğinin çok düşük/zayıf olduğu, davacının bu ibarelerden oluşmuş “… …” kelime öbeğine markasal anlamda korunması gereken ilave bir ekonomik değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği, 3) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 05, 09, 10, 25 ve 35. Sınıflara giren tüm mal ve hizmetler yönünden emtia ayniyeti/ benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 41. Sınıfa giren hizmetler yönünden gerçekleşmediği, 4) Dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen emtiaların hitap ettiği ortalama alıcı/tüketici kitlesinin seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin, bunları satın alırken düşük olmadığı, 5) Yukarıda (1), (2) ve (4) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı, 6) Davacının “gerçek hak sahipliği” ve “tanınmışlık” iddialarının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı, 7) Davacının “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, 8) Dava konusu edilen 29.07.2022 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, bu değerlendirmeler ile çelişmediği/uyumlu olduğu, 9) Davacının hükümsüzlük talebinin41 bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı… ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “… … …” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 05, 09, 10, 25, 35 ve 41.sınıftaki “05 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları. 09 Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 10 Cerrahi, tıbbi, diş hekimliği ve veterinerlik için alet, cihaz ve mobilyalar. Yapay organlar ve protezler. Tıbbi ortopedik malzemeler: tıbbi korseler, ortopedik ayakkabılar, elastiki ve destekleyici bandajlar. Ameliyathane giysileri ve steril örtüler. Cinsel amaçlı aletler ve malzemeler. Prezervatifler (kondom/kaput). Biberonlar, biberon emzikleri, emzikler, bebekler için diş kaşıyıcılar. Tıbbi amaçlı bilezikler ve yüzükler, romatizma önleyici bileklikler ve yüzükler. 25 Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (05, 09, 10, 25. Sınıflara giren emtiaların) bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin bulunduğu, itiraza dayanak markaların ise T/02568, 2020/86725 sayılı “…”, “….com … …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 35.sınıflardaki mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, sonuç olarak, somut uyuşmazlıkta; davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 05, 09, 10, 25 ve 35. Sınıflara giren tüm mal ve hizmetler yönünden emtia ayniyeti/ benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 41. Sınıfa giren hizmetler yönünden gerçekleşmediği tespit ve kabul edilmiştir
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… … …” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…”, “….com … …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel olarak yapılan karşılaştırmada, davacının markası şekil unsurundan yoksun, kelime markası hüviyeti ağır basan bir işarettir; işaretin üst kısmında davacının “…” çatı markası, “.com” ibaresi üzerine turuncu bir etiket şeklinde iliştirilerek konuşlandırılmış, işaretin altında da “… …” kelime öbeği, turuncu renkli özel yazım karakterindeki harflerle alt alta olacak şekilde sadece baş harfleri büyük olarak yazılmıştır. Dava konusu edilen marka da, renk ve şekil unsurlarından yoksun bir kelime markasıdır; işarette “… … …” kelime öbeği, düz yazım karakterindeki siyah renkli büyük harflerle aynı puntolarda ayrı olarak yan yana yazılmıştır. Taraf markalarında geçen “…” ibaresi ile “…” kısaltmasının tarafların çatı markaları olduğu anlaşılmaktadır. Halk tarafından bilinen ve belirli bir firmanın ürünlerinin çoğunluğunda yer alan bir çatı markası veya bir firmanın ticaret unvanının kılavuz unsuruyla birlikte kullanılan ikincil kelime unsurlarından oluşan markalara uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. Bu tip markalarda yer alan ikincil kelime unsurlarının aynısının veya benzerlerinin başka bir markada yer alması halinde, markaların benzerliği değerlendirmesinde çatı markası (veya ticaret unvanı kılavuz unsuru) arka planda bırakılarak inceleme yapılması gerekir. Dolayısıyla, somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markalar kapsamında esas koruma altına alınmak istenilen unsurların “… …” ve “… …” kelime öbekleri olduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markalarında esas unsur hüviyetinde kullanılmış olan “… …” ve “… …” kelime öbeklerinin, aynı kelimelerden oluşturulmuş isim ve sıfat tamlamaları olduğu ve bu tamlamaları oluşturan kelimelerin Türkçe’de yerleşik/bilinen birer anlamı olduğu görülmektedir. Zira; “sepet” kelimesi “saz, kamış, ince dal veya tellerden hasır biçiminde örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap”, “…” kelimesi de “iyi olma durumu, karşılık beklenilmeden yapılan yardım” yerleşik anlamlarını haizdir. Ayrıca günümüzde “sepet” ibaresinin, e-ticaret platformlarında ve marketlerde/mağazalarda “satın alınan ürünlerin yerleştirildiği (sanal) kap/taşıma aracı”nı tanımlamak için de kullanıldığı bilinmektedir. Bu kelimelerden oluşturulan tamlamaların da sırayla; “sepetle ilişkilendirilmiş …” ve “iyilikle doldulmuş/hazırlanmış sepet” anlamlarına geldiği söylenebilecektir. Bu anlamları itibariyle markalarda kullanılmış olan kelime öbeklerinin anlamsal açıdan birbirleriyle yakınlaştığı kanaatine varılmıştır.
İşitsel benzerlik, markaların telaffuzları nedeniyle kulakta bıraktıkları sesle ifade olunmaktadır. Bu anlamda yapılacak inceleme özellikle ses ve sözcük markaları bakımından önem arz etmektedir. Zira kimi durumlarda bir marka görsel olarak bir diğerinden farklı olsa dahi tüketicinin kulağında kalan imaj yine de aynı/benzer olabilmektedir. Bu açıklamalar doğrultusunda somut uyuşmazlığa bakıldığında; davalıya ait markanın “… …” şeklinde telaffuz edildiği, davacıya ait markaların ise “… …” şeklinde telaffuz edildiği, markaların telaffuzunda benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi heyeti “taraf markaları arasında görsel, ve işitsel açılardan benzerlik bulunmadığından, somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının kısmen gerçekleşmiş olmasına rağmen, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını” belirtmiş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.216 tarih ESAS NO: 2014/11-696 KARAR NO: 2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgi ile çözümlenmesi gerekli olduğundan, raporun aksi yönde benzer olan 05, 09, 10, 25 ve 35. Sınıf mal hizmetler bakımından karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin meydana geldiği kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/3 Maddesi Uyarınca Yapılan Değerlendirme
6769 sayılı SMK’nın “marka tescilinde nispi ret nedenleri”nin düzenlendiği 6. maddesinin 3. fıkrasında; “Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.” denilmektedir.
Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını sağlamaktadır. Bu madde hükmünde yer alan itirazın kabul edilebilmesi için itiraz sahibinin o işaret üzerinde başvuru tarihinden önce hak sahibi olması veya rüçhan hakkını elde etmesi ve bunları ispat etmesi gerekmektedir.
Tescil, bir markanın daha özel hükümlerle korunmasını sağlar. SMK, istisnai olarak, marka hakkının tescile dayanmadan ilk kullanım yoluyla da elde edilebileceğini ve korunabileceğini de kabul etmiştir. Ancak, bu hakkın ne zaman ve nasıl oluşabileceğinin kriterlerini düzenlememiştir. 6769 sayılı SMK’nın “Marka Tescilinde Nispi Ret Nedenleri” başlıklı 6. maddesinde, marka olarak tescil ettirilmek istenen işaret üzerinde tescil başvurusundan önce hak kazanmış kişilerin hukukunu korumaya yönelik hükümler bulunmaktadır. Söz konusu maddenin 3. fıkrasına göre bir işaret üzerinde, bu işaretin –üçüncü bir kişi tarafından-marka olarak tescili amacıyla başvurusu yapılan tarihten veya başvuru tarihinde belirtilen rüçhan tarihinden önce, bir hak elde edilmiş ise, bu hakka sahip kişi, söz konusu işaretin tesciline itirazda bulunabilir. Bu hüküm, işaret üzerinde ilk kullanma yoluyla haksız rekabet hükümlerine göre kazanılan hakkı üstün tutmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda hak sahibinin işaretin sonradan bir başkası tarafından kullanılmasını yasaklaması TTK 57/5 ve 58/I, b’den kaynaklanmaktadır. İtiraz hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasını (SMK 6/3) gerekli kılar. “Ticaret sırasında kullanma” ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Markasal kullanım, öğretide işareti taşıyan mal ve/veya hizmetlerin köken itibariyle diğer mal ve/veya hizmetlerden ayırt edilmesini sağlamaya yönelik olduğunun alıcılar tarafından anlaşılmasını mümkün kılacak şekilde kullanılması biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak markaların kaynak gösterme fonksiyonu dışında reklam, iletişim, kalite, yatırım ve garanti fonksiyonlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Madde metninde bahsedilen tescil edilmeden kullanılan bir marka veya ticarette kullanılan ticaret unvanı, işletme adı, alan adı gibi işaretlerdir. İtiraz veya dava hakkının varlığı tescilsiz işaretin ticaret sırasında kullanılmış olmasıdır. Ticaret sırasında kullanma ile marka hukukuna özgü kullanma kastedilmektedir. Ancak SMK’da “piyasada maruf hale getirme” şartından söz edilmese de bu şartın “zımnen” 6/3 maddesi hükmünde yer aldığını kabul etmek gerekir. Buna göre tescilsiz bir işaret üzerinde bir hakkın doğması ve korunması için, o işarete kullanım yoluyla hukuken korunması gereken bir ekonomik değer kazandırmak gerekir. Bu ise işaretin “asgari bilinirlik düzeyi”ne ulaşması ile mümkündür. Asgari bilinirlikten anlaşılması gereken, işaretin kullanım sonucunda belirli bir yer, bölge veya piyasada bilinir hale gelmesidir. Aksinin kabulü, piyasada işareti “ilk” kullanan kişiye korunma sağlanacağı anlamına gelir ki, bu “SMK hükümleri uyarınca sağlanan korunmanın tescil ile elde edileceği” ilkesini anlamsız hale getireceği gibi hakkaniyet ile de bağdaşmaz.
Davacı taraf; itirazlarına/davasına mesnet aldığı markasının, davalının markasının tescili kapsamına alınmak istenilen mal ve hizmetlerde, kendisi tarafından uzun yıllardır ciddi ve yoğun bir biçimde, Türkiye genelinde kullanıldığını ve bu şekilde gerçek hak sahipliğinin doğduğunu tevsik eden herhangi bir delili, dava/marka işlem dosyasına sunmuş değildir. Bu nedenle de; somut olayda, davacının önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği iddiasının dava konusu markanın tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı “… …”li markasının tanınmışlığına dair davacı tarafından dava/TÜRKPATENT marka işlem dosyasına yeterli nitelikte, nicelikte ve içerikte belge/delil sunulmadığından, bu markanın piyasada bilinirliği, bu markaya yapılan yatırımlar, bu markanın piyasa payı/değeri, dava/itiraz dosyası içeriğindeki belge ve delillerden anlaşılamadığından, bu markanın “tanınmış” olduğunun söylenmesi de mümkün görülmemektedir. Davacının somut uyuşmazlıkta “…” çatı markasının tanınmışlığından faydalanması da mümkün değildir; markaların, birlikte kullanıldıkları çatı markanın “itmesiyle” tanınmış hale geleceği şeklinde bir görüşe itibar edilemeyeceği, doktrin ve emsal yargı kararlarıyla sabittir.
Bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olayda, davacının markasının “tanınmışlık” iddialarının, davalının … sayılı markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Kötü niyetin her somut olayda net olarak ortaya konması gerekir. Davalının “… … …” işaretini kendisine marka olarak seçerken spekülasyon, yedekleme, şantaj vs. gibi amaçlarla veya davacının markaları ve faaliyetleriyle haksız rekabet doğuracak eylemlere giriştiği hususlarında dava/itiraz dosyalarına herhangi bir delil sunulmamış olduğundan , dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının ispat olunamadığından, davalı vakfın kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne, TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının davalı markasının tescilli olduğu 05, 09, 10, 25 ve 35. Sınıf emtialar yönünden kısmen iptaline, … sayılı markanın tescilli olduğu 05, 09, 10, 25 ve 35. sınıf emtialar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden tekinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-TÜRKPATENT YİDK nın … sayılı kararının davalı markasının tescilli olduğu 05, 09, 10, 25 ve 35. Sınıf emtialar yönünden kısmen İPTALİNE,
3-… sayılı markanın tescilli olduğu 05, 09, 10, 25 ve 35. Sınıf emtialar yönünden kısmen HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
7-Reddedilen kısım itibariyle davalılar kendilerini vekille temsil ettirdikleri için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 3.152,90 TL yargılama giderinden payına düşen 1.576,45 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
9-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/01/2023