Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/455 E. 2023/196 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/455 Esas – 2023/196
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/455
KARAR NO : 2023/196

HAKİM : ….
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
Av. ….
: 2- …
Av. …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2023
DAVA:
Davacı vekili 09/11/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı ve “…”, “… …”, “… … …”, “… …”, “…..”, “…”, “…”, “…’nin …’…”, “…..”, “… …”, “… …”, “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, …kod numarasını alan başvurunun,… ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak …tarafından reddedildiğini, oysa … ibareli marka başvurusunun müvekkili adına tescilli başta ….. ve … olmak üzere …+… kalıbı ile oluşturulmuş marka ailesi ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, başvurudaki … ibaresinin … ibaresinden çok daha küçük puntolarla ve açık renk … düz yazı ile … ibaresinin üst kısmında konumlandırıldığını, Müvekkili şirketin markalarının da … ve küçük puntolar ile oluşturulduğunu, müvekkilinin “…” esas unsuru ile seri markalar oluşturduğunu, sözkonusu markaların müvekkili ile özdeşleştiğini, müvekkili şirketin … markalarının yanında “…+…” kalıbı ile meydana getirip tescil ettirdiği seri markalar ile oluşturduğu bir marka ailesi de mevcut olduğunu, … ibaresinin herhangi bir ürün ya da hizmetin adı olmadığını, … kelimesinin günlük hayatta bir anlamının/karşılığının olması, onun kullanıldığı markaları/işaretleri “zayıf” hâle getirmeyeceğini, herhangi bir emtiaya işaret etmediğini veyahut bir emtiayı tanımlamadığını, müvekkilinin tanınmış … markalarının sahibidir ve dahi ….. markası … sayı ile … nezdinde tanınmış marka statüsü ile korunduğunu, … arama motoruna … ibaresi yazıldığında ilk başta müvekkiline ait sitenin çıktığını, online alışveriş sektöründe tanınmış bir marka haline geldiğini, birbirinden ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların tercih edilmesinin karışıklığa yol açacağını belirterek, … …’nun …sayılı kararın iptali ile dava konusu …başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Markaların düşük ayırt ediciliği olan “…” … unsurunu paylaştığını, davacının mesnet markalarının düz bir fontla yazılan “…” ve “…” ibarelerinin birleşik yazılmasıyla oluşturulan … markaları olduğunu, markanın zayıf ayırt ediciliğe sahip, herkesçe bilinen basit iki sözcüğün bir araya getirilmesiyle oluşturulduğunu, davacıya ait markaların esas unsurunun bölünerek herkesin kullanımına açık “…” ve “…” sözcükleri üzerinde ayrı ayrı tekel hakkı tesis etmek marka hukuku ilkelerine aykırılık taşıdığını, davalı markasının ….” şeklinde … kombinasyonundan oluşturulduğunu, markada ilk okunan unsur “…” ibaresiyken mesnet markalarda okunan ilk unsur “…” ibaresi olduğunu, SMK 6/5 kapsamında sunduğu bilgi ve belgelerin yetersiz olduğu görülmektedir. Tüketici derhal ve hiç düşünmeden markaların ticari kaynağının farklı olduğunu anlayacağını, SMK m. 6/9 hükmü bağlamında kötü niyete ilişkin iddiaları da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; çekişme konusu olan “…’ kelimesinin davacıya bırakılmış bir kelime ve alan olmadığını, Müvekkili tarafından ‘…’ kelimesi markanın ana unsuru ve belirleyici kelimesi olarak kullanılmadığını, Bu kullanım yönü ile de davacının iddia ettiği gibi markalar arasında bir benzerlik ve iltibas bulunmadığını, Logoların görünüşünün, yazı karakterlerinin, biçiminin ve şeklinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, esnafı temsil eden bir kuruluş olduğunu, küçük ölçekli işletmeleri Konya ilinde ve ulusal ve uluslararası düzeyde temsil eden, üyelerinin gelişmeleri için gerekli girişimlerde bulunan ayrıca il genelinde en fazla üyeye sahip meslek kuruluşu olduğunu, markanın görselinde iki adet insan silüeti de bulunduğunu, …ayrıntılı olarak dosyayı incelemiş ve ayrıntılı bir gerekçeli karar ile usul ve esasa uygun bir karar verdiğini, davacının yapmış olduğu iddialar ile ilgili olarak ortaya somut deliller koyamadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan …sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan …sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen …kararının davacıya 12/09/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 09/11/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 04/04/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “….İPTALİ TALEBİ YÖNÜNDEN Davacının sunmuş olduğu deliller incelendiğinde tanınmışlık düzeyine ilişkin iddiaları bakımından …İptaline konu marka ile ilgili bir tescil engelinden söz edilemeyeceği, HÜKÜMSÜZLÜK TALEBİ YÖNÜNDEN Davacı markalarının belli bir bilinirlik sahibi olduğu yorumunda bulunulsa dahi taraf markaları taraf marka işaretleri arasında karıştırılma/benzerlik ihtimalinin bulunmadığı ve davacı markasını sulandırılması için gerekli şartların oluşmadığı sağlanmadığı ancak bu hususun nihai anlamda hukuki bir tespitin varlığını gerektirdiğinden tanınmışlık iddiasının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun …başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35, 43.sınıftaki hizmetlerin bulunduğu, itiraza ve hükümsüzlüğe dayanak markaların ise … sayılı ve “…”, “… …”, “… … …”, “… …”, “…”, “…”, “…”, “…’nin …’…”, “…..”, “…”, “….”, “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 35, 38, 42 sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu marka ile davacının itiraza mesnet marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı/ aynı tür/ benzer olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…”, “… …”, “… … …”, “… …”, “…..”, “…”, “…”, “…’nin …’…”, “…..”, “… …”, “… …”, “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Görsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Davalı başvurusuna konu “… esnaf …” ibaresi sol tarafta iki tane … tonlarında insan gövdesi figürü ile figürün hemen sağ tarafında koyu puntolarla yazılı “…” ibaresi ve …ibaresinin hemen üstüne konumlandırılmış daha küçük puntolarla yazılı “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markada “…” ibaresi ve şekil unsuru ön plandadır. Davacının redde mesnet markaları ise … numaralı “… …” markası …zemin üzerine “…” ibaresi … “… ibaresi … olacak şekilde birleşik yazılmıştır. … ibaresinin hemen altında çok küçük, … renk ve silik harflerle “…” ibaresinin bulunduğu anlaşılmıştır. … numaralı “… …” …zemin üzerine “…” ibaresi …, “…” ibaresi …renkli olacak şekilde konumlandırılmıştır. “…” ibaresinin hemen altında çok küçük, … renk ve silik harflerle “…” ibaresinin bulunduğu anlaşılmıştır. … numaralı “…- …” markası ise … ibaresi daha ince ve … renkle yer alırken hemen ardında gelen “…” ibaresi ise … renk ve kalın punto ile markada yer almaktadır. … numaralı “…’nin …’…” ibareli markası ise … renkle …zemin üzerine oluşturulmuş slogan markası niteliğindedir. … numaralı “…” ibareli , … sayılı “…” ibaresi de …zemin üzerine … renk ve kalın punto ile oluşturulmuştur. … tescil numaralı “…..” ibareli markası da kalın punto ve … renkle yazılı “…” ibaresi ile devamında gelen “nokta” işareti ve akabinde … ve ince şekilde yazılı “…” ibaresinden oluşmaktadır. … numaralı markası da … renk ve en üste konumlandırılmış “…” ibaresi heman alt ya tarafına doğru daha büyük punto ve … renkle “…” ibaresi ibarenin yanında cep telefonu figürü yerleştirilmiştir. … ibaresinin altında ise çok küçük ve silik şekilde “… ibaresi bulunmaktadır. … tescil numaralı “… …” markası … renkle “…” ibaresi ile hemen altına konumlandırılmış … renkle “… …” ibaresinden oluşmaktadır., … tescil numaralı markası … renke “…” devamıyla … renkle “….” uzantısı ile hemen altına çok küçük ve silik şekilde yazılı “…” ibaresi yine bu ibarenin altına ise iki daire içerisinde …işaretinin bulunduğu görülmüştür. … numaralı markası da … kareli bir zemin üzerine “…” filminin yazı karakteri ile oluşturulmuş “…” ibaresinin hemen yanında sağa …işareti ile ibarenin hemen altında “ …” ibaresinden oluşmaktadır. Davacı markaları incelendiğinde çoğunluk markalarında “…” ibaresi ile başlayan markalarının olduğu, bu markalarda “…” ibaresinin … renkle yer aldığı görülmüştür.
İşitsel Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
İşitsel benzerlik, markaların telaffuzlarına göre kulakta bıraktıkları sese göre söz konusu olan benzerliktir. Karıştırılma mevcudiyeti için, kimi zaman işitsel benzerlik yeterli olabilir. Bunun yanında görsel benzerlik ve/veya kavramsal benzerliğin de bulunması gerekli değildir. İşitsel benzerlik incelemesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi sözcüklerin ilk heceleri, ilk sesleridir. Zira ortalama tüketiciler, sözcüklerin başlangıcına daha fazla dikkat ederler. Bu nedenle sözcüklerin ilk hecelerinde, ilk bölümlerindeki ayniyet, karıştırma ihtimaline yol açabilmektedir. Kelime markalarında, tüketici dikkatinin özellikle kelimenin başlangıç kısmı üzerinde yoğunlaştığı düşünülmektedir. Bu çerçevede, kelime markalarının başlangıç kısmındaki (ilk harflerindeki) benzerliğin tüketicilerin markalarını benzer bulmasında önemli bir etken olduğu, kelime markalarının başlangıcındaki farklılıkların ise markaların tüketicilerce benzer bulunması ihtimalini azalttığı kabul edilmektedir. Bununla birlikte diğer marka türlerinde olduğu gibi işitsel benzerlik nedeniyle karıştırılma ihtimali değerlendirilmesinde de markayı taşıyan malların, hizmetlerin muhatap alıcı veya kullanıcı kitlesinin de dikkate alınması gereklidir. Buna göre; davalı markası “…” şeklinde telaffuz edilirken davacı markaları da “ … … …, … ” ve benzeri şekilde telaffuz edilecektir.
Anlamsal Benzerlik Alanında Yapılan Değerlendirme
Anlamsal benzerlik, iki markanın ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları iz ve imaj bakımından söz konusu olabilmektedir. Bir markanın tüketicisinin zihninde bırakacağı iz anlam karşılığı ile olabilmektedir. Davacının redde mesnet bir kısım markasında yer alan “…” ibaresi ile davalı markasında yer alan “…” ibaresinden kaynaklı çekişme bulunmaktadır. … kelimesi esasen zarf olup arkasında bulunduğu kelimeyi yer olarak niteleyerek “bu yerde” anlamına gelmektedir. Dolayısıyla özellikle çekişme konusu perakendecilik sınıfı yönünden tescil kapsamında yer alan mal gruplarına satışa sunulan “yerde” ulaşılabileceğine işaret etmektedir. Yahut yine çekişme konusu hizmetlerin belli bir alanda, bir yerde tüketiciye sunulduğuna işaret etmektedir. Bu sebeple her iki taraf markasında da “…” ibaresi yer olarak niteleyerek tüketicinin zihninde ihtiyaç duyulan mal ve hizmetin o yerde olduğu izlenimi uyandırdığından yüksek bir ayırt ediciliğe haiz değildir. Belirtilen nedenlerle karşılaştırma konusu markalar bakımından karıştırılma ihtimaline ilişkin değerlendirmenin, ayırt ediciliği zayıf işaretlerin karşılaştırılmasına ilişkin esaslar (…) da dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Bu doğrultudaki değerlendirmelere geçmeden önce dikkate alınması gereken tüketici kitlesi bakımından da bazı açıklamalar yapmak faydalı olacaktır. Ortalama tüketici, karma markadaki tasviri, kısmi ayırt edici baskın bir unsur olarak değerlendirmez. Markanın özgün kısımları müşterinin daha fazla dikkatini çekecektir. Dava konusu hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, yeterli ölçüde bilgili, dikkatli, özenli ve gözlemci olarak kabul edilen alıcılar olmakla birlikte başvuru kapsamında bulunan ürün ve hizmetlerin bu ürün ve hizmetten yararlanacak olan kişilerin; satın alma kararlarında sıradan özen, bilgi ve dikkatten daha fazlasını gerektiren ve hizmetleri satın almadan önce makul ölçüde araştırma ve inceleme aşamasından geçirerek seçici davranan orta seviyeye nazaran daha bilinçli bir kitle olduğu ifade edilebilir. Kısacası, zayıf marka seçen veya markasında bulunan ibarelerin yaygın kullanılması sonucu markası zayıflayan kimse, kendi markasının farklı unsurlarla kullanımına katlanmak zorundadır. Ortak Uygulama Kılavuzunda da bahsedildiği üzere ayırt edici niteliği düşük bir unsurun markalarda ortak olarak yer alması, olağan şartlarda karıştırılma ihtimaline yol açmayacak bununla birlikte, markanın diğer bileşenleri de düşük ya da daha düşük derecede ayırt edici niteliğe sahipse veya diğer bileşenler görsel izlenimde önemsizse yahut markaların bütün olarak ortaya çıkardıkları izlenim benzerse veyahut markaların bütün olarak oluşturdukları izlenim aynı veya yüksek derecede benzer ise karıştırılma ihtimalinin varlığından söz edilebilecektir.
Bu açıklamalar doğrultusunda yapılan değerlendirme neticesinde dikkate alındığında aralarında benzerlik bulunduğu tespit edilen hizmetlerin alıcı ve yararlanıcıları tarafından derhâl algılanabilecek durumda olduğundan başvuru kapsamında yer alan 35. ve 43. sınıftaki hizmetler yönünden çekişmenin dayanağı yapılan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olması nedeniyle karşılaştırılan markalardaki ortak olmayan bileşenlerin dikkate alınarak bütünsel değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Kaldı ki 43.sınıf yönünden her ne kadar sınıf benzerliği bulunsa da davacının 43. Sınıfta tescilli markası “… …” ibaresi olup davalı markası ile yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere işaret benzerliği şartını da sağlamamaktadır. Dolayısıyla çekişme konusu hizmet grubu 35. Sınıf hizmetler yönünden; dava konusu yapılan markadaki iki tane karakteristik insan figürünün ve “…” ibaresi ile “esnaf” ibaresinin davacının bir kısım markasının sonunda bulunan “…” ibareli markalarından ayırt edilmesini sağlamaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme:
Tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir denilmektedir. Bu anlamda tanınmışlık için; yukarıda sayılan koşullara ek olarak ulusal tescil şartı, niteliksel tanınmışlık ve markanın ününden haksız yararlanma olguları da aranır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında SMK madde 6/5 yönünden yapılan incelemede; davacı tarafından marka işlem dosyasına sunulan deliller incelendiğinde davacının tanınmışlığını ispata elverişli olmadığı, yalnızca itiraz dilekçesi içerisinde 6 adet haber görseline yer verildiği anlaşılmıştır. Davacının dava dosyasına sunduğu deliller incelendiğinde; marka sağlığı araştırması ve çeşitli reklam giderlerine ait faturalar, … nezdinde … numarası ile tanınmış marka olarak korunduğu dair belgeler sunduğu görülmüştür. Davacının “…” ibareli markasının “perakendecilik hizmetleri yönünden” belli bir bilinirlik sahibi olduğu yorumunda bulunulsa dahi taraf markaları arasında, işaret benzerliği olmadığı değerlendirildiğinden davacı markalarını sulandırma için gerekli şartların oluşmadığı kanaatine varılmakla birlikte; bir markanın tanınmışlıktan yararlanması için yukarıda sayılan şartların gerçekleşmiş olması gerektiği, somut olay açısından ise davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığından, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı kanaatine varılmıştır.
Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde ….aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde… Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.