Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/451 E. 2023/247 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/451
KARAR NO : 2023/247

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – (MERSİS:…)
: Av. … – ….
DAVALILAR : 1- … (MERSİS:…)….
Av. … – …
Av. … – …
: 2- … – …
Av. …
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023
DAVA:
Davacı vekili 07/11/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin … nezdinde … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun … yayınlandığını; davalı şirketin … sayılı ve “…” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kabulüne karar verilerek başvurunun reddedildiğini, bu ret kararına karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez … … sayılı … kararı ile nihai olarak reddine karar verilerek başvurunun reddine karar verildiği, oysa davacı, 2006 yılında kurulan işletme, kurulduğu günden günümüze, … markası ve ticaret unvanı ile farklı özelleştirilebilir kurumsal çözümler sunan küresel bir teknoloji sağlayıcısı olarak çalışmaya devam ettiğini, kurulduğu 2006 yılından beri … ve … e-ticaret altyapı çözümleri, e-ticaret uygulamaları ile dijital iş geliştirme ve yönetim danışmanlığı hizmetlerini verdiğini, ticari faaliyetlerinde … markasını kullandığını, sunduğu ürün ve çözümleri …’ nin en büyük 200 dijital perakende operasyonunun 50’den fazlasında tercih edildiğini, parakende sektörünün dijitalleşmesinde öncü rol oynayan … çözüm önerileri ve ürünleri, parakende, finans, gayrimenkul, ulaşım ve hızlı tüketim ürünleri sektörlerini de kapsayan geniş bir yelpazede müşteri bulduğunu, web ve mobil odaklı girişimcilere yazılım ve teknik destek sağlamanın yanı sıra, faal oldukları sektörün dinamiklerini de dikkatle irdeleyerek kurulmasından, büyümesine kadar pek çok süreçte aktif rol üstlendiklerini, pek çok işletmenin büyümesine katkı sağladığını 15 ülkede 70 milyondan fazla müşteri tarafından kullanıdığını, … markası ve ticari işletme adı ile faaliyet gösterdiğini, 2017 ve 2021 yılları arasında 5 yıl üst üste … raporlarında yer almıştır, 2020 yılında … ödülüne hak kazandığını, 2019-2020 yılında müşterileri ile birlikte … ödülüne layık görüldüğünü, 2011 yılında …’le beraber Para Durumu isimli finansal okuryazarlık platformunu hayata geçirmiş, tüm teknolojik altyapısını oluşturduğunu, 2008-2012 yıllarında ilaç sektörüne yönelik, ilaç fiyatlarının hesaplamasını yapan bir finansal analiz aracını hayata geçirdiklerini, birçok tanınmış bilinen markaya hizmet verdiğini, e-ticaret alanında gerçekleştirilen birçok toplantıya ve etkinliklere de sponsorluk yaptığını, Müvekkil bünyesinde başta İstanbul olmak üzere, …, …, … merkezli de ofislerinin yer aldığını, … markası bilinen bir marka haline geldiğini, müvekkilinin “…” ibareli marka için 36. Sınıf hizmetlerde başvuru yaptığını, ilgili marka başvurusuna davalı tarafından … markasına benzerliğinden dolayı itiraz ettiğini ve itirazlarının … tarafından kabul edildiğini, müvekkili markasının red edildiğini, söz konusu karara müvekkili tarafından yeniden itiraz edildiğini ancak … …’ nın … sayılı kararı ile kısmi kabul edildiğini, ancak 18.08.2022 tarihinde verilen … kararından önce müvekkili markasının kısmi reddine mesnet markanın 09.07.2022 tarihinde iptal edildiğini, … tarafından hukuki süreçte bu durumun görmezden gelindiğini, …’in hükümde olmayan bir marka üzerinden karar verdiğini, Davalı işletmenin huzurdaki davada mesnedi markasının, … sayılı … markası olduğunu ve ilgili marka başvurusuna müvekkilin önceki tarihli … markalarına dayalı olarak yapılan itiraz üzerine 18.08.2022 tarihli ve … sayılı … kararı ile iptal edildiğini, davalı tarafın, anılan kararın iptali talebi ile … … E sayılı davası ile iptal davası açtığını, ve söz konusu davada ise taraf markalarının iltibas yaratmadığını … kararının iptalini iddia eder iken, huzurdaki davada ise taraf markalarının karıştığını, iltibas yarattığını belirttiğini, davalının çelişkili davranma yasağına aykırı hareket ettiğini, Müvekkilinin davalı adına marka başvurularına konu edilen birçok markasına itirazlarda bulunduğunu ve söz konusu itirazları neticesinde idari süreçlerini müvekkili lehine sonuçlandığını, müvekkilinin ihtilaf konusu … markasi üzerinde öncelikli ve üstün hak sahibi olduğunu, huzurdaki davada tartışılan 36. Sınıf hizmetlerin müvekkilinin verdiği hizmetler ile birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini, müvekkili şirketin iştigal konusu içerisinde “…’in” bulunduğunu, davaya konu hizmetlerin faaliyetleri içerisnde yer aldığını, Müvekkilinin, dijital ticaret ortaği olarak hizmet verdiği, e-ticaret ve yazilim platformu sunduğunu, bu hizmetlerin ‘…’ ile iç içe geçen hizmetler olduğunu, finansal yatırım hizmetlerine ilişkin pek çok eski tarihli haberinin bulunduğunu, müvekkilin … markasına öteden beri yapmış olduğu yatırımları ve bu marka altında verdiği hizmetleri ile müvekkil e- ticaret alanında ilk resmi … merkezi olduğunu, müvekkilinin … adını, 2006 yılından bu yana ticari işletme adı ve tüm ticari faaliyetlerinde ve tanıtımlarında bu ismi kullandığını, müvekkilinin kuruluş gazetesinden de görüleceği üzere dava konusu hizmet sınıfının, müvekkilinin faaliyetleri arasında açıkça yer aldığını, müvekkilin finansal hizmetlerde gerçek hak sahipliğinin bulunduğunu, müvekkilinin maruf … markasına oldukça benzer biçimde … marka yatırımları yapmasının ve bu ibare ile kendisine markasal alan yaratma çabasının kötü niyetli olmasının göstergesi olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davalının bu ibare ile tescil girişimlerinde bulunmasının da önüne geçmek için, taraflar arasında hem idari süreçleri devam eden hem de yargıya taşınmış çokça ihtilaf bulunduğunu, … ilgili kararı ile asıl marka sahibinin marka hakkına aykırı davaranıldığını, gerçek hak sahipliği ilkesi göz edilmemiş, ayrıca karar tarihi itibariyle, idari süreç dahilinde o an için hükümde olmayan davalı markasına dayalı olarak karar tesis edildiğini, bu açılardan müvekkilin öncelik hakkının zarar gördüğü, aslında olmayan bir markaya dayalı olarak da iptal kararının verildiğini, … kararının yerinde olmadığını belirterek, …’nun … sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ve davalı markalarının görsel, işitsel ve sesçil anlamda oldukça benzer olduğunu, markaların gerek … ibaresinin birebir aynı olmasının gerekse markaların yazım tarzlarının çok benzerlik taşımasının markalar arasında karıştırılma ihtimalini doğuracağını, markaların işaret anlamında benzerliğinin yanı sıra kapsamlarında yer alan hizmetlerin de aynı/aynı tür olduğunu, bu nedenle iş bu markalar arasında iltibas tehlikesi doğacağı sebebiyle … tarafından verilmiş olan bu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın, ticari faaliyetleri 36. Sınıf kapsamına girmediğini, davacının bilgisayar danışmanlık hizmeti verdiğini, müvekkilinin marka başvurularından sonra müvekkilinin ticari faaliyetinin bulunduğu 36. Sınıf için marka başvurularında bulunduğunu, Müvekkil ticari hayatına 12/03/1998 tarihinde … Şirketi olarak başlamış sonrasında unvan değişikliği ile … Şirketi olarak ticari hayatına devam etmiş ve son olarak da 15/09/2020 tarihi itibariyle ismini … olarak değiştiğini, müvekkilin … ibaresinin seçimi yatırım anlamına gelen investment kelimesinden geldiğini, müvekkilinin yıllardır finans kuruluşu olarak var olup, yatırım kelimesinin … ismi ile ticaret ünvanınında değişikliğe gidildiğini, Müvekkil aynı zamanda “… … AŞ” unvanlı bir … kurulması çalışmaları içinde olduğunu, davacı şirketin… kaydına bakıldığında; şirketin faaliyet konusunun bilgisayar danışmanlık faaliyetleri olduğu ve faaliyet konusunun “Ticari ve mesleki faaliyetlerin sanal ortamda gerçekleşmesini sağlayacak her türlü haberleşme eğitim ve toplantı amaçlı bilgisayar programları yazmak geliştirmek yurt içi ve yurt dışında yaymak pazarlamak ve bu konuda bilgisayar programları ithal ve ihraç etmek ve 23.12.2013 tarihinde tescil edilen tadil metninde yazılı olan diğer işler,” olduğunun görüldüğünü, davacı şirketin, faaliyet alanını kapsamayan ve markalarının tescilli olduğu hizmetler ile benzer dahi olmayan … markasını sırf müvekkili şirketin marka tescilini engelleme kastı ile kötü niyetli olarak müvekkili marka başvurularından sonra başvuruda bulunduğunu, Müvekkiline ait … sayılı markanın iptal kararının huzurdaki davaya konu markanın itraz karar tarihinden sonra olduğunu, ve 36. Sınıf ta yer alan bir takım hizmetlerde koruma altında olduğunu, davaya konu davacıya ait markaya taraflarınca 29.03.2021 tarihinde itiraz edildiğini, …tarafından yayına itirazlarının 30.12.2021 tarihinde kabul edildiğini ve markanın reddine karar verildiğini, müvekkiline ait … sayılı markanın 36. Sınıfta yer alan birtakım hizmetlerin çıkarılması kararının ise 18.08.2022 olduğunu, davacı markasının karar tarihinin müvekkili markasının kısmi reddi kararından önce olduğunu, müvekkilinin … markasının 36. Sınıfı içeren özellikle “finansal ve parasal hizmetler” hizmetlerinin gerçek hak sahibi olduğunu, davacı markası ile müvekkili markasının tamamen aynı sınıfları içerdiğini, müvekkili markasının kısmi olarak red edildiğini, sadece bir takım hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiğini, davacının … ibareli markada 36. sınıfta hiçbir kullanımının bulunmadığını, şirketlere e-ticaret sitesinin kurulumu için yazılım hizmeti vermek ile “finansal ve parasal hizmet” sunmanın tamamen farklı iki konu olduğunu, davacının e-ticaret de yapmadığını, e-ticaret işini yapacak şirketlere yazılım desteği sunduğunu, e-ticaret ve yazılım faaliyeti “Finansal ve parasal hizmetler.” Hizmetlerin birbirinden farklı hizmetler olduklarını, davacının gerçek hak sahipliğine ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, müvekkilin marka başvurusunun davacıdan önce olup, müvekkilin gerçek hak sahipliğinin bulunduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu … …’nun … sayılı kararı ile davacıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Mahkememizin 08/06/2023 tarihli duruşmasında hüküm sonucu tefhim edilmiş olup, gerekçeli karar yazılmadan hüküm sonucunu tefhim eden Hâkim … vefat etmiştir. … sayılı görevlendirme yazısı ile; gerekçeli kararı yazılamayan iş bu dosyanın … … Mahkemesi Hakimi … tarafından yazılması uygun görülmüştür. Bu nedenle iş bu gerekçeli karar; 6100 sayılı HMK m.299 hükmü uyarınca, tefhim edilen hükme uygun olarak Hâkim … tarafından yazılarak imzalanmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava, davanın davacı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali isteminden ilişkindir. … kararının davacı başvuru sahibine 08/09/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 07/11/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 05/04/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Yukarıda yer alan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; … sayılı “…” ibareli davacı marka başvurusu ile “…” ibareli davalı markasının benzer olduğu; davacı başvurusu kapsamında reddedilen çekişme konusu tüm mallar (36. Sınıflar) bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür mallardan oluştuğu ve markalar arasında bu mallar itibariyle iltibas ihtimali bulunduğu, Dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edildiği iddiasının ispatlanamadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 36. sınıftaki “Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “…” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 36. sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu marka ile redde gerekçe davalı markasının kapsadığı hizmetler karşılaştırıldığında, dava konusu marka kapsamında aynı/aynı tür ve benzer mallar ile birlikte, kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, davaya konu markanın dava konusu edilen 36. sınıfta yer alan tüm hizmetlerin, davalı yanın markası ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu “…” ibareli markanın beyaz zemin üzerine, gri renk kullanılarak düz yazı karakteri ve tümü küçük harflerden oluşan bir karma bir marka olduğu, anılan ibarenin “o” harfinin özgün bir tasarım olarak kırmızı renkte tasarlandığını, kelimenin ingilizcede “icat/buluş” anlamına geldiği, diğer taraftan kelimenin …’de (finansal/parasal) yatarım yapmak anlamına gelen “ …” veya “…” kelimleri ile doğrudan bir bağlantısı bulunmasada ilgili kelimelerden de esinlenerek oluşturulduğu, “…” olarak telaffuz edileceği, bununla birlikte markanın bir bütün olarak algılanacağı, başka bir ifadeyle tüketicinin anılan markayı parçalara bölerek algılamasına neden hiçbir durumun mevcut olmadığı, markanın esas unsurunun bu ibarenin bütününden oluştuğu davacı markasında münhasıran ve esas unsurun … ibaresi olduğu görülmektedir.
Davalı yanın redde mesnet markasına bakıldığında ise, “…” markasının beyaz zemin üzerine mavi renk kullanılarak tümü büyük harflerden oluşan bir sözcük markası olduğu, kelimenin dilimizde yada başkaca bir dilde bilinen bir anlamının bulunmadığı, davalının beyanlarında da belirttiği gibi yatırım anlamına gelen investment kelimesinden de esinlenerek oluşturulduğu, “…” şeklinde tellafuz edildiği, markanın münhasıran ve esas unsurunun … ibaresi olduğu görülmektedir. Bu çerçevede tespiti gereken husus taraf markaları arasında, benzerliği tespit olunan emtialarda, ilgili tüketiciler nezdinde, iktisadi anlamda ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin kurulup kurulamayacağıdır. Taraf markaları anlamsal olarak incelendiğinde, her iki markanını da yatırım anlamına gelen investment kelimesinden esinlenilmiş olduğu bu nedenle, markalar arasında bir anlamsal benzerlik yakınlaşması bulunduğu, ayrıca, … ve … ibareleri arasında sesçil olarak yüksek düzeyde benzerlik olduğu kanaatine varılmıştır.
Markalar arasında görsel bakımdan ayniyet ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerlik olmamakla birlikte; işitsel bakımdan ve bütün olarak bıraktıkları intiba bakımından iltibasa sebep olacak kadar belirgin bir benzerlik olduğu düşünülmektedir. Şöyle ki; davacı markası 6, davalı markası ise 5 harften oluşmakta olup, taraf markalarında ilk 5 harfin dizilişi tamamen aynı olup, sadece davacı markasındaki son (n) harfi fazladan yer almakta olup, bu harfin dışında davaya konu markada kalan tüm harfler davalı markasında yer alan harflerle tamamen aynıdır. Davacının “…” ve davalının … ibarelerinde sadece bir harf değişik olup, geri kalan harfler ile markaların okunuşlarındaki hece sayıları ve vurguları aynıdır. Taraf markalarındaki tek harf farklı olsa da bu durum markanın bütünsel algısı ve kompozisyonu itibariyle benzerlik ve iltibas ihtimali ortadan kaldırmamaktadır. Markaların harf dizilişi incelendiğinde; taraf markalarının dizilişlerinin aynı olduğu, tüketici dikkatinin daha çok markanın başlangıç ve sonuç kısmına yoğunlaştığı da dikkate alındığında ortalama tüketici tarafından ilk bakışta ve kolaylıkla ayırt edilebilecek bir görsel ve fonetik farklılık yaratmadığı ortadadır. Her ne kadar davacı markası ile davaya konu marka birebir aynı kelimeyi içermese de bunları oluşturan harflerin çoğunluğunun ve harf dizilişlerinin aynı olması, her iki markanın genel görünüm itibariyle aynı marka olarak algılanmasına neden olmaktadır. Ayrıca, Markalar telaffuz olarak da “…” ve “…” olarak telaffuz edilmekte olup, aynı zamanda yazıldıkları gibi okunmaları durumunda dahi … ve … şeklinde telaffuz edilecektir. Markalar, görüldüğü üzere telaffuz olarak da birbirlerine çok yakındır. Davacının davaya konu markasında son harf “…” kullanılarak her ne kadar yeni bir marka yaratılmaya çalışmışsa da bu farklılıklar davaya konu markaya ayırt edicilik sağlamada yeterli olmamıştır. … ve … markaları arasındaki farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda, iki marka arasında karıştırılma ihtimalini bütünüyle bertaraf edecek düzeyde farklılıklar olmadığı, taraf markaları arasında ilişki kurma/çağrışım yaratma şeklinde bir benzerlik oluşturduğu sonucuna varılmıştır.
Taraf markaları benzerlik taşıdığı gibi taraf markaları kapsamındaki emtiaların da birbiri ile ilişkili, aynı sektörde, aynı faaliyetlerin icrası sırasında kullanılabilen mahiyetteki emtialar oldukları göz önüne alındığında işaretler arasında karıştırılma ihtimalini arttırdığı şüphesizdir. Kaldı ki; yukarıda da belirtildiği üzere söz konusu emtiaların ilgili tüketici kitlelerinin sektör konusunda bilgi veya deneyim sahibi olan bilinçli tüketiciler olması, dikkat ve bilinç düzeylerini yükselttiği gibi daha önceden bildiği ve tanıdığı bir markayı, aynı sektördeki benzer emtialarda gören bu tüketicilerin, önceki marka ile sonraki markayı ilişkilendirme süreci de çok daha hızlı olacaktır.
Bu açıklamalar doğrultusunda davaya konu … sayılı … ibareli marka başvurusu ile … esas unsurlu davalı markasının benzer olduğu; başvuru kapsamında yer alan 36. Sınıf hizmetler bakımından aynı olduğu ve markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı Yanın Gerçek Hak Sahipliği Yönünden Yapılan Değerlendirme
Davacı yan her ne kadar … markasının, başta İstanbul olmak üzere, …, …, … merkezli de ofislerinin olduğunu, … markası bilinen bir marka haline getirdiğini, ihtilaf konusu … markası üzerinde öncelikli ve üstün hak sahibi olduğunu, huzurdaki davada tartışılan 36. Sınıf hizmetlerin müvekkilinin verdiği hizmetler ile birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini, bu markayı 36. Sınıf hizmetlerde kullanarak bilinir hale getirdiğini ve ibare üzerinde üstün ve öncelikli hakkı bulunduğunu ileri sürmüşse de; SMK’da tescilsiz marka sahibine, tescilli markanın varlığına rağmen tescil hakkı tanıyan bir hüküm bulunmamaktadır. Davacının dayandığı SMK 6/3, 6/5 ve /6/6 maddeleri kapsamında düzenlenen “gerçek hak sahipliği, tanınmışlık ve sınai hakka dayalı üstün hak sahipliği” müessesleri ise, tescil engeli ve/veya SMK 25. Madde atfıyla hükümsüz nedeni oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu iddiaların huzurdaki davada dinlenme imkanı olmadığı gibi; … karar iptali bakımından varılacak sonuca da bir etkisi bulunmamaktadır. Zira redde mesnet alınan davalı markaları hükümsüz kılınmadığı sürece, davacı marka başvurusu yönünden tescil engeli yaratacaktır
Açıklanan nedenlerle davacının önceye dayalı kullanım iddiasının huzurdaki davaya ve varılacak sonuca herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Davacı yan, faaliyet alanını kapsamayan ve markalarının tescilli olduğu hizmetler ile benzer dahi olmayan … markasını sırf müvekkili şirketin marka tescilini engelleme kastı ile kötü niyetli olarak müvekkili marka başvurularından sonra başvuruda bulunduğunu ileri sürmekle birlikte, bunu ispata yönelik herhangi bir delil sunmadığı, somut olayda davacının yedekleme, şantaj, marka ticareti gibi bir niyetle hareket ettiğine dair delil bulunmadığı görülmektedir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/06/2023

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.