Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/441 E. 2023/172 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/441
KARAR NO : 2023/172

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 26/10/2022
KARAR TARİHİ : 02/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/05/2023
DAVA:
Davacı vekili harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. sayılı ve “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’… başvuruda bulunduğunu, …kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, itirazın reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösterdiğini, dünya çapında tanınan çok uluslu bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının tescilli hak sahibi olduğunu, … de dahil olmak üzere 110’dan fazla ülkede “…” markalarının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, markanın müvekkili şirket tarafından yapılan emeklerle tanınmışlık ve ayırt edicilik kazandığını ve … nezdinde …. numarası ile tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, …’de “…” markasının …. senesinde tescil ettirildiğini, müvekkili şirket adına … nezdinde bu ibareleri içeren onlarca marka başvurusu/tescili bulunduğunu, başvurunun yayımına müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın SMK 6/1 hükmü uyarınca karıştırılma ihtimali bulunmadığı ve 6/4, 6/5 ve 6/9 maddelerinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, ret kararına karşı müvekkili şirket tarafından yapılan yeniden inceleme talebinin …’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, … kararının hukuken isabetsiz olduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirket adına tescilli “…” markaları ile karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kağıt bardak şeklinde tasarlandığını, bardak üzerine … renkler kullanılarak büyük harflerle “…” ibaresi, hemen altında okunması mümkün olamayacak derecede küçük yazılan “…” ibaresi, sarı eğimli şerit içerisinde yer ala bu logonun altında … bir ibare, altında kolayca görünür biçimde yazılan “…” anlamına gelen “…” ibaresi, bu ibarenin altında … çay yapan bir kişi çizimi ve markanın altında sağ altta yine oldukça küçük harflerle yazılan davalının internet sitesinin adresi olan … linkinden oluştuğunu, markanın en üst noktasında dikkat çekici renkler ve kalın harfler ile “…” ibaresinin yer aldığını, ibarenin “…” markasını tamamen içerdiğini, aynı harf ve renk tasarımı ile yazılarak ilgi çekici kılındığını, kavisli olarak ve müvekkili markalarında kullanılan özgün ve ayırt edici yazı tipi kullanılarak ibarenin yazıldığını, “…” ibaresinin markanın esas unsuru olarak tasarlandığının açık olduğunu, dava konusu marka başvurusunun Mart 2020’de gerçekleştirildiğini, gerçekleşme anında marka adının “… …” şeklinde yazıldığını, markanın bu ibare ile bültende yayınlandığını, müvekkili şirketin yayına itirazında markanın adı ile görselinin uyumsuz olduğunun ifade dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin küçük boyutta yazıldığını, “…’nin Gururu” anlamına geldiğini ve jenerik bir slogan olduğunu, çıplak gözle okunmasının doğrudan olarak imkansız olduğunu, “…” ibaresinin “…” anlamına geldiğini, marka görselinin bardak şeklinde oluşturulduğu gözetildiğinde markanın üzerinde kullanılacağı ürünü nitelendiren bir unsur olduğunu, markasal kullanım teşkil etmediğini ve markaya ayırt edicilik katmadığını, dava konusu markada yer alan… ibaresinin markaya ayırt edicilik katmadığını, “…” ibaresinin marka içerisinde tekrar vurgulanmasından ibaret olduğunu, markada yer alan şekil unsurunun özgün veya ayırt edici olmadığını, görselin ne olduğunun olağan şartlar altında ve özellikle ilk etapta anlaşılamadığını, doğrudan olarak satılan ürünün kullanıldığı bir kareden ibaret olduğunu, dava konusu markada “…” harflerinin tasarımının aynen taklit edildiğini, bilinçli olarak aynı renklerin tercih edildiğini, davalı şahsın başvuruda kötü niyetli olduğunu, başvuru sahibinin geçmişte … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunu … görseli eşliğinde gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketi itirazı üzerine marka başvurusunun reddedildiğini, bunun üzerine davalı tarafından müvekkili şirket markasının sonuna “…” ve “…” harfleri eklenerek dava konusu marka başvurusunun yapıldığını, davalı şahsın müvekkili şirket markalarına yakınlaşmayı hedeflediğini, dava konusu markayı gören tüketicinin aklına “…” markasının geleceğini, “…” markasının ülkemizde sahip olduğu tanınmışlığın tescilli olduğu sektörü aşar hale geldiğini, aynı ibarenin farklı emtiada kullanılması halinde dahi ilk akla gelenin müvekkili markaları olacağını, dava konusu markanın tescili halinde davalının müvekkili markası itibarından haksız yarar sağlayacağını, ortalama tüketicinin dava konusu markayı müvekkilinin seri markası olarak algılayabileceğini, dava konusu markanın aslen çay tüketiminde kullanılacak bir kağıt bardak bakımından kullanılacağını, bu bağlamda çay tüketimi ile tütün ürünlerinin tüketimi arasındaki ilişkinin somut incelemede dikkate alınması gerektiğini, dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 16. sınıf ile 34. sınıf arasında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek bir benzerliğin gündeme gelebileceğini, davalı tarafından “…” markasının müvekkili şirkete ait maruf … figürünün birebir kopyalanması suretiyle paketler üzerinde kullanıldığını, bu vesileyle karıştırılma ihtimalinin kaçınılmaz hale geldiğini, davalı şahsın marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu, geçmişte … başvuru numaralı “…” marka başvurusunu bir … görseli eşliğinde gerçekleştirdiğini, müvekkili itirazı sonucu başvurunun reddedildiğini, davalı şahsın bu kez “…” ibaresini birebir içeren “…” markasını tescil ettirmek istediğini, dava konusu markanın müvekkili markalarının doğrudan taklidi mahiyetinde olduğunu, davalı şahsın davanın süresi içerisinde açılmadığı itirazının mesnetsiz olduğunu, davanın yasal süresi içerisinde açıldığını, her ne kadar ülkemizde sigaralarda düz paketleme yöntemine geçilmiş olsa da müvekkili markalarının yıllardır dünya çapında kullanımları sayesinde tasarım unsurlarının müvekkili ile özdeşleştiğini, tüketicilerin müvekkili markalarını “…, …” olarak, davalı markasını ise “…” şeklinde telaffuz edebileceğini, davalı markası ile karşılaşan ortalama tüketicinin “…” ibaresinin anlamını bilemeyeceğini, davalı markasının anlamının “…” anlamına geldiğine dair bir delil bulunmadığını belirterek, … …’nun … sayılı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının itiraza mesnet markaları ile dava konusu marka başvurusunun benzer olmadıklarını, markaları gören ilgili tüketicilerin farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olduklarını algılayabileceklerini, taraf markalarının seri markalar olarak algılanmayacaklarını, başvuru markası ile davacı şirkete ait markaların tertip tarzları itibarıyla birbirinden farklı unsurlar içerdiklerini, taraf markalarının bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadıklarını, davacının markalarının tanınmışlığıyla ilgili iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, markalar benzer olmadığından tanınmışlık nedeniyle karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağını, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönündeki iddianın somut delillerle ispatlanmadığını, … kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin …başvuru numaralı “… … …” ibareli markanın … nezdinde 16. sınıf emtia yönünden tescili için başvuruda bulunduğunu, davacı şirket tarafından başvurunun yayınına itiraz edildiğini, dava konusu marka başvurusuna davacı şirket itirazlarının davalı kurum tarafından reddedildiğini, dava süresinde açılmadığından usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin “…” markasının … nezdinde 05, 29 ve 30. sınıf emtia yönünden … tescil numarası ile “… ” markasının 03. sınıf yönünden … tescil numarası ile tescilli olduğunu, müvekkilinin 2005 yılından bu yana tescilli şekilde kullandığı “…” markasını sektörde maruf hale getirdiğini, hatta seri üretimine başladığını, davacının dava dilekçesinde sunduğu müvekkiline ait çay paketlerinin hepsinin … nezdinde … numaraları ile tasarım tesciline sahip olduğunu, dava dilekçesinde daha önceden … pazarında satışa sürülen sigara paketlerinin görsellerinin sunulduğunu, ülkemizde sigara paketlerinin düz ve standart paket uygulamasına geçilerek tek tipleştirildiğini, müvekkilinin uzun yıllardan beri “…” markası altında çeşitli sektörlerde faaliyet gösterdiğini, davacı şirketin tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin Diyarbakır’da gıda ürünleri, çay, kahve ve ambalaj (karton) üretimi yaptığını, tarafların faaliyet alanlarının birbirinden tamamen farklı olduğunu, davacının itiraza mesnet markalarının 34. sınıfta tescilli olduğunu, her iki markanın yazı karakteri ve renklerinin çok farklı olduğunu, müvekkili markasının okunuşunun “…” ve devamında internet alan adından ibaret olduğunu, davacı markasının okunuşunun ise “…” şeklinde olduğunu, sadece her iki markanın içinde geçen “…” harflerinin birbirine benziyor olmasından hareketle markaların karıştırılma ihtimali bulunduğunu iddiasının kabul edilemeyeceğini, markaların görsel, duysal, kavramsal ve sınıfsal olarak farklılıklar arz ettiğini, müvekkil markasının davacı markası baz alınarak oluşturulmadığını, bütün olarak bakıldığında müvekkile ait marka başvurusunun davacının dayanak markalarından uzaklaştığını, taraf markalarının ilişkilendirilebilir olmadığını, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığını, “…” ibaresinin …. manasının “iki kervansaray arasındaki çay yapma otağı” olduğunu, müvekkilinin tescilli tasarımlarının görsellerinde bu durumun resmedildiğini, müvekkilinin davacıdan farklı bir alanda ticari faaliyet yürüttüğünü, müvekkiline ait “…” esas unsurlu markaların davacıya ait “…” ibareli tanınmış markanın ayırt edici karakterine ve itibarına zarar vermediğini, davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanmadığını, davacının kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan …sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali istemine ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 26/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 26/10/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 14/03/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu kapsamında yer alan emtiaların, davacıya ait markada yer alan emtialar ile aynı/aynı tür/benzer olmadığı, davacıya ait markalar ile dava konusu markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığı ve taraf markaları arasında karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığı, Davacı markasının tanınmış olduğu yönünde bir kanaat oluşmakla birlikte, davacının tanınmış markası ile dava konusu marka başvurusunun benzer olmadığı, davacının markasını kullandığı “…” sektörü ile davalının markası kapsamında yer alan emtiaların birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, bu nedenle davalıya ait markanın davacı markasının tanınmışlığı gerekçesi ile haksız yarar sağlayacağı, davacı markasının itibarına zarar verilmesi veya davacı markasının ayırt edici karakterinin zedelenmesine sebebiyet vereceğine dair bir kanaat oluşmadığı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “…” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun …başvuru numaralı “… … ” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 16.sınıftaki “16. sınıf: Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. ” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza ve hükümsüzlüğe dayanak markaların ise …. sayılı ve “…” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 34. sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, somut olayda dava konusu marka ile itiraza mesnet markalar arasında mal ve hizmetler yönünden benzerlik veya ayniyet bulunmamaktadır. Dolayısıyla, dava konusu davalıya ait marka kapsamında yer alan emtialar ile davacı markalarında yer alan emtialar, birbiri ile ilişkilendirilebilir emtialar olarak değerlendirilmemiş ve sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar yönünden “emtiaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlanamadığı tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak ve dava dilekçesinde bahsi geçen markaların standart karekterle yazılı “…” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Dava konusu marka başvurusu, renk, şekil ve kelime unsurlarını içeren karma nitelikte bir markadır. Sarı/beyaz bir kağıt bardak şekli üzerinde, “… …” ve “…” ibareleri bulunmaktadır. Ayrıca “…” ibaresi ile “…” ibareleri arasında farklı bir alfabe ile yazılmış bir ibare yer almaktadır. Ayrıca marka kapsamında bir insan çizimi ve bir kısım emtiaların yer aldığı şekil unsuru bulunmaktadır. “…” ibaresinin bir anlamı tespit edilememiştir. Dava konusu markada yer alan “…” ibaresi ise, … “…” anlamına gelen bir kelimedir. Markada yer alan “…”, “…” ve “…” ibareleri marka vasfı taşımayan unsurlardır. Dava konusu marka başvurusunda, marka algısı yaratan kısım “…” ibaresidir. Dava konusu marka başvurusunun esas unsurunun, tüketiciler tarafından “…” şeklinde telaffuz edileceği kuvvetle muhtemeldir.
Davacıya ait markaları incelendiğinde ise markaların genel olarak “…” ibaresini ya da “…” şeklini ihtiva eden markalar olduğu tespit edilmiştir. Davacı markalarında “…” ibaresi ile “…” gibi ikincil kelime unsurları bulunmaktadır. Bu ibareler, özellikle davacı markalarının emtia kapsamını oluşturan tütün ürünleri bakımından, herkesin kullanımına açık, sektörde sıklıkla kullanılan ibareler olup, marka vasıfları bulunmamaktadır. Bu markalarda ortak unsur olan “…” ibaresinin, markalardaki ön plandaki ayırt edici unsur, yani esas unsur olduğunu söylemek mümkündür. “…” ibaresi, … “…” anlamı taşımakta olup, “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” ibaresi, aynı zamanda davacı adına kayıtlı tanınmış bir markadır. “…” ibaresinin, davacı markaları kapsamında yer alan emtialar ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığından, aynı zamanda tanınmış bir marka olması nedeniyle ayırt edici niteliği yüksek bir ibaredir.
Davacıya ait markaların bir kısmında ise “…” ibaresi ile birlikte kullanılan “…” şekli bulunmaktadır. “…” şekli, markaların sınıflarını oluşturan 34. Sınıf bakımından, herhangi bir tanımlayıcı vasfı bulunmadığı gibi, “…” şeklinin marka kompozisyonu içerisindeki konumu ve boyutu itibariyle “…” ibaresi kadar dikkat çekici olduğunu, bu markalarda hem ”…” ibaresinin hem de ”…” şeklinin esaslı unsurlar olduğunu söylemek mümkündür. Karşılaştırılan markalarda esas unsur konumunda olan “…” ile “…” kelimeleri incelendiğinde, davacıya ait markaların esaslı unsuru olan “…” ibaresinin, dava konusu marka başvurusunda aynen yer aldığı tespit edilmiştir. Yedi harften oluşan bir markada toplamda beş harfin benzerliği, markaları düşük seviyede de olsa görsel olarak yakınlaştırmakta ise de bir bütün olarak bakıldığında “…” ibaresinin “…” ibaresinden farklılaştığı, yeni bir ibare izlenimi yarattığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu, “…” ibaresinden sonra “…” ve “…” harflerini içermektedir. “…” ibaresi, “…” ibaresini aynen içermekte ise de “…” ibaresi, bir bütün olarak “…” ibaresinden farklılaşmıştır. “…” ve “…” harflerinin eklenmesi ile kelimenin hem telaffuzu hem de hece sayısı değişmiştir. Davacı taraf, “…” ibaresinin kavisli yazılması ile bir kısım harflerin yazı karakterlerinin dava konusu marka başvurusunda aynen kullanıldığını ifade etmişse de taraf markalarının görsel olarak farklılığı, benzerliğinden daha çoktur. Zira markalarda benzer harfler bulunduğu gibi, örneğin davacı markasında yer alan “…” ile dava konusu markadaki “…” harfi oldukça farklıdır. Dava konusu marka başvurusunda … renkler kullanılmış olup, davacı markalarında renk unsuru bulunmamaktadır. Davacı markalarının kavisli olarak yazılmış markalarında “…” şekli kullanılmıştır. Dava konusu markada bir … figürü bulunmamaktadır. Dava konusu marka başvurusunun kelime unsuru sarı bir arka plan üzerine yazılmış olup, davacı markalarında kelimenin bir arka planı bulunmamaktadır. Dava konusu marka başvurusunun “…” ibaresinden bütünsel anlamda görsel olarak farklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markalarında yer alan “…” ve “…” ibareleri, işitsel olarak karşılaştırıldığında ise davacı markası “…” şeklinde telaffuz edilmekte iken, dava konusu marka “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. Dolayısıyla görsel olarak markalar arasındaki beş harf benzerliği, işitsel olarak üç harfe düşmektedir. Taraf markaları arasında “…” harfleri işitsel olarak benzerlik taşımaktadır. Fakat davacı markası iki heceden oluşmakta iken, dava konusu marka üç heceden oluşmaktadır. Taraf markaları arasında işitsel benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları anlamsal olarak karşılaştırıldığında, davacı markası … bir kelime olup “…” anlamına gelmekte iken, dava konusu markanın esaslı unsuru olan “…” ibaresinin herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Dolayısıyla taraf markaları arasında kavramsal olarak benzerlik bulunmamaktadır. Sonuç olarak; taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, bu nedenle somut olayda “markaların benzer olması” şartının sağlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Markalar arasındaki görsel, işitsel veya anlamsal benzerlikler bütün olarak karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma, genel izlenim esas alınarak, özellikle markaların ayırt edici ve baskın unsurları ve davanın koşullarıyla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak global olarak yapılmalıdır. Bunun yanı sıra değinilmesi gereken bir diğer husus da hedef tüketici kitlesidir. Tüketici kitlesi, her bir mal ve hizmet türü için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespitinde kural olarak ortalama tüketiciler dikkate alınacak olup; doktrinde kabul edilen kritere göre malın hitap ettiği makul düzeyde bilgi ve dikkate sahip tüketicilerin tamamının ya da büyük bir bölümünün karışıklık yaşaması değil, bu tüketicilerin bir kısmının karışıklık yaşama ihtimali bulunması, benzerlik ve iltibas bulunduğunun kabulü için yeterli bulunmaktadır. Açıklanan bu hususlar dâhilinde somut uyuşmazlığa bakıldığında, dava konusu marka kapsamında yer alan 16. Sınıf emtialar, hemen her yaştan ve kesimden tüketiciye hitap eden, nispeten uygun fiyatlı, kısa sürede tercih yapılarak satın alınan, tüketicilerin satın alma sürecinde çok fazla zaman harcamadığı ve araştırma yapmadığı ürünler olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, ilgili tüketicinin makul düzeyde bilgiye ve düşük seviyede dikkate sahip olduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak; taraf markalarında yer alan “…” ve “…” ibaresinin, ilk beş harfi benzer olsa da, taraf markaları arasında bütünsel değerlendirmede görsel olarak benzerlik bulunmadığı, dava konusu markada “…” ibaresine eklenen “…” ve “…” harflerinin kelimenin yapısını, hece yapısını ve telaffuzunu değiştirdiği, bütün olarak bakıldığında dava konusu markanın davacının dayanak markalarından uzaklaştığı, markaların bütünsel olarak ilişkilendirilebilir olmadığı, “…” ibaresinin “…” ibaresinden farklılaştığı, taraf markalarının tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığı, somut uyuşmazlık bakımından tüketicinin farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olduğu, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı, dava konusu markanın kompozisyonun davacı markaları ile ilişkilendirilebilir olmadığı, esasen taraf markalarında yer alan emtiaların da birbiri ile benzer olmaması nedeniyle, somut olayda markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Tanınmışlık Hususunda Yapılan Değerlendirme
6769 sayılı SMK 6/5 maddesi; “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış
bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmünü amirdir. Bu madde kapsamında koruma elde edilebilmesi için önceki tarihli markanın tanınmış olması, önceki tarihli marka ile sonraki tarihli başvurunun aynı veya benzer olması ve maddede öngörülen üç şarttan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Davacı şirket, … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında ve dava dosyasında yer alan beyanlarında “…” iddiasını ifade etmiş olup, bu kapsamda yapılan araştırmada, “…” ibaresinin … sayı ile tanınmış marka olarak kabul edildiği tespit edilmiştir. Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacının tanınmış marka tescili“…” bakımından tanınmış marka olduğu yönünde bir kanaat oluşmakla birlikte, davacının tanınmış markası olan “…” ibaresi ile dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, benzer olmadığı, davacının markasını kullandığı “…” sektörü ile davalının markası kapsamında yer alan emtiaların birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, bu nedenle, davalıya ait markanın, davacıya ait “…” ibareli markanın ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin gözetildiğinde, davalıya ait markanın, davacıya ait “…” ibareli tanınmış markanın ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Kötü Niyet Hususunda Yapılan Değerlendirme
Somut olayda, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır. Hükümsüzlük talebi açısından; taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1-5-9 bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02.05.2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden …-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.