Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/436 E. 2023/80 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/436
KARAR NO : 2023/80

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – (T.C.:…)
VEKİLİ : Av. … -…

DAVALI : … -(Mersis:…) …
VEKİLLERİ : Av. … -…
Av. … -…

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2022
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2023
DAVA:
Davacı vekili 24/10/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … markasının … numarası ile tescilli olduğunu, davalının … … İSMİYLE 28/10/2022 tarihinde eğlence mekanı açma hazırlığında olduğunu, “…” markasının davalı tarafça …/… adresinde bulunan işyerine ait tabelada “… …“ şeklinde kullanımının, gerek yazılı gerek görsel basında reklamlarda (…) kullanımının, “…” isimli instagram ve “…” isimli internet hesabında ve ticaret unvanında kullanımının müvekkil adına tescilli “…” markasına tecavüz niteliğinde olduğunu, bu kapsamda davalıya ait “… …”isimli işletmenin tabelasından tecavüzü vaki markanın kaldırılmasına, gerek yazılı gerek görsel basında reklamlarda kullanımının engellenmesine, basılı afiş, reklam, broşür ve evrakların toplatılmasına, internet erişim sağlayıcıları ve sosyal medya hesaplarından kaldırılmasına, “…” isimli instagram hesabının kapatılması yahut işbu hesaba erişimin engellenmesine, “…” isimli internet adresinin kapatılması yahut erişimin engellenmesi yönünde öncelikle ihtiyati tedbir verilmesi ve davalı tarafın “…” markasına tecavüz niteliğindeki her türlü kullanımının tespiti ile işbu kullanımların men-i’ni talep ve dava etmiştir
CEVAP:
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinde faaliyet gösterdiğini, markanın sadece “…” ibaresinden oluştuğunu, davacı adına tescilli markanın “… … …” ibareli olduğunu, davacı adına tescilli “…” ibareli bir markanın olmadığı gibi anılan ibarenin davacıyla ilişkilendirilebilen tanınmışlığı da bulunmadığını, müvekkilinin kullanımları ile iddialara mesnet markanın aynı ya da benzer olması ve halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunması koşulunun somut olayda oluşmadığının, davacının markasının ayırt ediciliği düşük “…” ibaresi, özgün yazı karakteri ve farklı renkte “…” ibaresi, yine özgün yazı karakterine sahip “…” ibarelerinden oluşan ve bütünlük arz eden bir yapıda olduğunu, müvekkiline ait kullanımlar incelendiğinde düz ve anonim yazı karakteriyle “… … …”, “… …” şeklinde ya da çiçek görseli ve bir kısım harf ile birlikte “…” ibaresinden oluştuğunu, ayırt edicilikten yoksun birçok unsurun bir araya gelmesi ile oluşturulmuş kompozisyon, bir şekilde tescil edilmiş olsa da sahibine sağladığı koruma oldukça sınırlı olacak, aynı veya hemen bütün unsurlarıyla benzerlik gösterecek kullanımlar dışında sahibine bir marka koruması sağlamayacağını, ayırt edici niteliği yüksek markalara nazaran düşük düzeyli bir korumadan yararlanacağını, müzikli restoran işletmelerinin tüketicilerinin dikkat seviyesinin son derece yüksek olması nedeniyle ortalama tüketicinin işletmeleri birbiri ile karıştırmasının da mümkün olmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlık ve Uygulanacak Hükümler, Kanıtların Değerlendirilmesi ve Kabul:
Dava, davalı eyleminin davacı adına tescilli … sayılı markaya tecavüzün tespitini, tecavüzün kaldırılması ve önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup buna göre;
Dava dosyasının ve … marka sicil kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacı adına tescilli … sayılı markasının bulunduğu, kapsamında 41, 43. sınıftaki “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” mal ve hizmetlerin yer aldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce internet üzerinden ve davalının adresinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda özetle “… … … Restoran İşletmeciliği isimli firmanın tabela, paspas, totem, iş yerinin iç dekorasyonu, Instagram kullanıcı hesabında gerçekleşen kullanımların davacı adına … sayılı markası ile tüketici nezdinde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin bulunduğu” bildirilmiş olduğundan, davalıya ait …/… adresinde bulunan, “… … “ isimli işletmenin tabelasının ve işletmede kullanıldığı her bir alandan bu ibareyi içeren tabelaların kaldırılmasına, gerek yazılı gerek görsel basında reklamlarda kullanımının tedbiren engellenmesine, basılı afiş, reklam, broşür ve evrakların toplatılmasına, yediemin olarak davalıya teslimine, internet erişim sağlayıcıları ve sosyal medya hesaplarından kaldırılmasına, “…” isimli instagram hesabına ve …” isimli internet adresine tedbiren erişimin engellenmesine karar verilmiştir.
Markaya Tecavüz İddiası Yönünden Yapılan Değerlendirme
6769 sayılı SMK m.4 hükmünde “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir ” şeklinde tanımlanmıştır. Belli bir işletmeye ait mal ve hizmetlerin tanıtılmasını ve ayırt edilmesini sağlayan markanın üzerinde sahip olunan hakka ise “marka hakkı” denilmektedir.
Marka hakkına tecavüz ise 6769 sayılı SMK m.29’da düzenlenmiştir. Hüküm “ (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır: a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak. ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.” şeklindedir.
Bu anlamda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.29’un yollama yaptığı, m.7’ye göre marka sahibi; “ (2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.”fiillerinin önlenmesini talep edebilecektir.
Marka hakkına tecavüz olgusu açısından belirtilmesi gereken temel husus, marka hukuku açısından tecavüzün söz konusu olabilmesi için yukarıdaki hükümlerde de belirtildiği gibi tescilli marka ile kullanılan işaret arasında aynılık, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik veya ilişkilendirme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzerliğin bulunmasının gerekli olduğudur. Bu bağlamda tescilli marka ile kullanılan işaret arasında benzerliğin bulunmadığı durumlarda taraflarca üretilen ürünlerin veya sunulan hizmetlerin benzerliği veya tescilli markanın tanınmış olması marka hukuku açısından tecavüz oluşturmaz.
SMK uyarınca karıştırılma ihtimali veya iltibas tehlikesi, eski ve yeni markaların aynı veya benzer olup olmadıkları ve aynı ya da benzer mal/hizmetleri kapsayıp kapsamadıkları dikkate alınarak saptanır. Dolayısıyla markaların kapsadığı mal/hizmetler ne kadar yakın (benzer) olursa, iltibas ihtimalinin önlenebilmesi için yeni markanın eskisinden o kadar farklı olması gerekir (…).
Markanın fonksiyonlarından hareketle iltibas tehlikesi geniş yorumlanmakta, dolayısıyla markalar arasındaki benzerliğin, alıcıları, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, alıcıların iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları üreten işletmeler arasında idarîekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas tehlikesi içinde ele alınmaktadır (…).
Bilindiği üzere markalar arasında iltibasın bulunup bulunmadığı incelemesi yapılırken başvurulan yöntemlerden biri de, “toplu intiba (=…)” yöntemidir. Buna göre, markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. Bu yöntem uyarınca, bir markanın farklı unsurlardan oluşmasına rağmen bütünü itibariyle bıraktığı etki, eski markayı çağrıştırabileceği gibi, tam tersine, unsurlardaki benzerliğe rağmen markalar tamamen farklı etki de bırakabilirler. Markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki esas olduğundan, parçalara bölünerek inceleme yapılması ve özellikle markaların (tasvirî işaretler gibi) tek başına ayırım gücü bulunmayan veya ayırım gücü zayıf işaretlerden oluşan kısımlarının aynı veya benzer olup olmadıkları üzerinde durulmasına da gerek yoktur. Buna karşılık, markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen, iltibas yol açabilir.
İltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının tespitinde, mal ve hizmetlerin aynı veya benzer alıcı çevresine hitap edip etmediklerine ve aynı veya benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıp kullanılmadıklarına; markaların kullanıldığı mal veya hizmetin ekonomik değerine; bunların hitap ettiği alıcı grubunun sosyal ve ekonomik düzeyine ve orta yetenekteki alıcıların markanın kullanılacağı mal veya hizmetleri aldıkları sırada sarf edecekleri dikkat ve özene de bakılır (….).
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, davalının işyerinin tabela, totem, paspas vs mecralar ile iç dekorasyonundaki kullanımların, “… …”, “… … …”, “…”, “… …”, “… …”, “… …”, “…”, “… …” şeklinde olduğu, ayrıca iş yerinin “…” şeklindeki Instagram hesabında da “… … …”, “…”, “… … …” şeklinde olduğu görülmektedir.
Davalının bu kullanımlarına karşın, davacının uyuşmazlığa mesnet gösterilen markası ise “… …” şeklindedir.
Davalı taraf her ne kadar marka örneğinde bazı kullanımlarda … ibaresini, bazı kullanımlarda ise –ilaveten- … ibaresini kullanmakla birlikte, yukarıda detayları verilen kullanımların tamamına yakınında (işyeri iç dekorasyonunda üst kat merdivenindeki kullanımı dışında) … ve … ibareleri daha küçük puntolarla ve tali (yardımcı) unsur niteliğinde olup, davalının marka kullanımında –genel itibariyle- … ibaresinin esas unsur olduğu sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan gerek davacı, gerekse davalının markasal kullanımlarında bulunan … ve … ibareleri, kamu tarafından çok iyi bilinen yer adları olup, söz konusu kullanımlarda, bu ibareler işletmesel kaynak gösterme (markasal ayırt edicilik) fonksiyonundan ziyade, işletmenin ilgili semt ya da ildeki şubesi imajı yaratmaktadır. Hal böyle iken gerek davacı markasında, gerekse davalı kullanımlarında markasal ayırt ediciliği sağlayan ve esas unsur konumunda bulunan işaret … ibaresidir. Bu itibarla yarışan ibarelerin esas unsurlarının (…) ayniyeti, ortalama tüketicilerin davacı markası ile karşı taraf arasında bağlantı kurmasına ya da bu işletmeleri birbiri ile ilişkilendirmesine neden olabilecektir.
Zira davalının iş yerindeki kullanımları gören ortalama tüketiciler karşı tarafın iş yerinin de davacıya ait olduğunu veya karşı tarafın, tespit isteyen tarafın …’daki şubesi veya bayisi olduğunu veya karşı taraf ile tespit isteyen taraf arasında idari, mali bir irtibat bulunduğunu düşünebileceği kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan davalı tarafın sunduğu hizmetler davacının … sayılı markasının hizmetleri arasında bulunduğu gibi, eğlence hizmetleri ile yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri toplumun her katmanından, her eğitim seviyesinden, her dikkat seviyesinden farklı farklı kesimlere de hitap etmektedir. Davacı markaları ile aleyhine tespit istenen tarafın kullanımlarının esas unsur (…) itibariyle aynı olması, tespit isteyen taraf markasında aleyhine tespit istenen tarafın kullanımına konu hizmetlerin yer alması, eğlence ile yiyecek ve içecek sunulması hizmetlerinin muhatabının toplumun çok geniş bir kesiminde yer alan ortalama tüketiciler olması hususları birlikte dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde davalının iş yerindeki kullanımların, davacı adına tescilli … sayılı markası ile karıştırılma ihtimali yarattığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere somut olayda; davacının tescilli markası ile dava konusu edilen markasal kullanımların iltibas tehlikesinin/karıştırılma ihtimalinin bulunduğu ve bu nedenle de dava konusu edilen markasal kullanımların, davacının davasına mesnet aldığı markasından doğan haklarının ihlali fiili ile örtüştüğü sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan nedenlerde, davanın kabulüne, davalının, davacı adına tescilli “…” markasını “…/…” adresinde bulunan iş yerine ait tabelada, yazılı ve görsel basında, reklamlarda, ticaret ünvanında kullanımının markaya tecavüz olduğunun tespitine, bu kullanımların men’ine, davalı tarafından bu kullanımlar dava açıldıktan sonra kaldırılmış olduğundan kullanımların kaldırılması yönündeki talep konusuz kaldığından bu talep ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalının, davacı adına tescilli “…” markasını “…/…” adresinde bulunan iş yerine ait tabelada, yazılı ve görsel basında, reklamlarda, ticaret ünvanında kullanımının markaya tecavüz olduğunun tespitine, bu kullanımların men’ine, davalı tarafından bu kullanımlar dava açıldıktan sonra kaldırılmış olduğundan kullanımların kaldırılması yönündeki talep konusuz kaldığından bu talep ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.593,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde …aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 221,00.-TL
Bilirkişi Masrafı 1.200,00.-TL
Toplam 1.593,90.-TL