Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/424 E. 2023/246 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/424
KARAR NO : 2023/246

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023
DAVA:
Davacı vekili 17/10/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin …. sayılı “…”, “…ve …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, … ilanı üzerine müvekkili tarafından …. itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin …ve … isimli karakterleri içerir çizgi filmin yapımcısı olduğu gibi işbu karaktere ve çizgi filmine ilişkin tasarım ve marka tescillerinin de maliki olduğunu, davalıya ait markanın “…” ibaresinden oluştuğunu, müvekkilinin “…” markası ile dava konusu markadaki “…” ibareleri arasında asli unsurlarının aynı olması sebebiyle karıştırılma ihtimalinin oluşacağını, aralarındaki tek harf farkının yeterli olmadığını, markalar arasında sınıfsal benzerlik bulunduğunu, başvurıunun 35. Sınıf hizmetleri kapsadığını, müvekkili markası kapsamında da aynı sınıfın yer aldığını, dava konusu markanın anılan sınıflardaki tescilinin müvekkiline ait ticari faaliyet ile ilişkilendirileceği ve iltibasa sebebiyet vereceğini, müvekkili tarafından yaratılan çizgi filmi iki ana karakterin “…” ve “…” isimlerine sahip olduğunu ve tüketicilerin de bu karakterleri bildiğini, bu durumun tüketiciler nezdinde dava konusu marka ile müvekkili markası arasında iltibasa neden olacağını belirterek, … …’nun … sayılı kararın iptali ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum kararlarının yerinde olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkili markasının davacı markalarından ayrıştığını, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığını, müvekkili adına tescil edilen markadaki … kelimesinin tosbağa olarak bilinen kaplumbağanın kısaltılmış hali olduğunu, müvekkili markasının bir bütün olduğunu ve o şekilde algılanacak olduğunu, müvekkilinin faaliyet alanı gereği hitap ettiği tüketiciler ile davacı yanın markaları kapsamındaki hitap edilen tüketici grubunun ayrı olduğunu, müvekkili markasında “…” ibaresinin kullanılmadığını, davacı yan markasında aslen bilinen ibarenin bu kelime olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizin 08/06/2023 tarihli duruşmasında hüküm sonucu tefhim edilmiş olup, gerekçeli karar yazılmadan hüküm sonucunu tefhim eden Hâkim … vefat etmiştir. ‘nın 23/06/2023 tarih …. sayılı görevlendirme yazısı ile; gerekçeli kararı yazılamayan iş bu dosyanın …. Hakimi … tarafından yazılması uygun görülmüştür. Bu nedenle iş bu gerekçeli karar; 6100 sayılı HMK m.299 hükmü uyarınca, tefhim edilen hükme uygun olarak Hâkim … tarafından yazılarak imzalanmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan … sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük isteminden ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 17/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 17/10/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 24/03/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Dava konusu başvuru kapsamındaki 35. Sınıf hizmetlerin tamamının, davacı yanın … sayılı markası kapsamında aynı sınıfta yer alan hizmetler ile birebir aynı olduğu, davacı yanın … sayılı markası kapsamındaki mal ve hizmetlerin ise dava konusu markadan farklı olduğu, Davacı yana ait …. sayılı marka ile dava konusu marka arasında, rapor kapsamında açıklanan nedenlerle emtialar arasındaki yüksek düzeyli ilişki ile birlikte işaretler arasındaki benzerlik düzeyi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, karıştırılma ihtimalini doğuracak bir benzerliğin mevcut olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … sayılı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 35. sınıftaki “35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “…”, “…ve …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 35. sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 35. Sınıftaki hizmetler ile davacı yanın önceki tarihli markalarından yalnızca …. sayılı marka kapsamında yer alan 35. Sınıftaki sınıf hizmetler birebir aynıdır. Bununla birlikte davacı yanın diğer dayanak markası kapsamındaki mal ve hizmetler ile dava konusu başvuruda yer alan 35. Sınıf hizmetler arasında ise doğrudan bir bağlantı mevcut olmayıp markaların kapsamları ve hitap ettikleri tüketici gruplarının birbirinden farklı oldukları, farklı ihtiyaçlara dönük hizmetler oldukları, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde olmadıkları görüş ve kanaatlerine varılmıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “…”, “…ve …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Marka incelendiğinde şeklindeki markanın herhangi bir görsel unsure haiz olmayan “…” sıfatı ve “…” kelimesinden oluştuğu, “…” ibaresinin bilinen bir anlamı bulunmadığı “…” kelimesinin sıfat özelliği nedeniyle kendisinden sonra gelen kelime üzerindeki vurguyu güçlendiriceği, bu halde dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” kelimesi olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı yanın dava konusu marka ile aynı türdeki hizmetleri içerir markasının şeklinde olduğu, anılan markanın herhangi bir figüratif unsurun mevcut olmadığı, “…VE …” markasının tümleşik algı yaratır bir tamlama değil hem “…” … “…” ibarelerinden oluşan bir marka olduğu, başka bir ifadeyle markadaki her iki ibarenin de ayrı ayrı ayırt edici ve asli unsur olarak algılanacağı, buna bağlı olarak dolayısıyla dava konusu marka incelendiğinde “…” şeklindeki markanın herhangi bir görsel unsure haiz olmayan “…” sıfatı ve “…” kelimesinden oluştuğu, “…” ibaresinin bilinen bir anlamı bulunmadığı “…” kelimesinin sıfat özelliği nedeniyle kendisinden sonra gelen kelime üzerindeki vurguyu güçlendiriceği, bu halde dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” kelimesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın dava konusu marka ile aynı türdeki hizmetleri içerir markasının “…ve …” şeklinde olduğu, anılan markanın herhangi bir figüratif unsurun mevcut olmadığı, “…VE …” markasının tümleşik algı yaratır bir tamlama değil hem “…” … “…” ibarelerinden oluşan bir marka olduğu, başka bir ifadeyle markadaki her iki ibarenin de ayrı ayrı ayırt edici ve asli unsur olarak algılanacağı, buna bağlı olarak dolayısıyla tüketicinin anılan markayı anımsarken her iki ibare üzerinden de ayrı ayrı algılarını yönlendireceği değerlendirilmektedir. “…” kelimesinin de yine bilinen bir anlamı bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlık kapsamında değerlendirilmesi gereken husus davacı yanın “…” ibaresini esas unsurlardan biri olarak içerir markası ile dava konusu “…” ibaresini esaslı unsur olarak içerir marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin mevcut olup olmadığıdır.
Davacı markasındaki “…” ibaresi ile dava konusu markadaki “…” ibaresi arasındaki tek fark “…” harflerinden kaynaklı olmakla birlikte gerek iki harfin de telaffuz ve görsel olarak birbirine benzerliği gerekse de tüketicinin her hal ve koşulda markaları yanyana karşılaştırma ihtimalinin bulunmadığı bir durumda işaretler arasındaki bu farkı algılaması mümkün olamayabilecektir. Dava konusu markadaki “…” kelimesi yukarıda da belirtildiği üzere markanın bütünsel algısını değiştirmediği gibi “…” kelimesi üzerindeki vurguyu da arttırmaktadır. Davacı yanın markasındaki “…” ek sözcük unsuru ise işaretlerin bütünsel algılarını birebir aynı olmaktan çıkarsa dahi yine yukarıda değinildiği üzere davacı markasındaki iki bağımsız ayırt edici ve ana unsurdan biridir. Dolayısıyla bu ibarenin sonraki bir markada kullanılmaması, davacı markasındaki diğer unsur olan “…” ibaresinin 3. Bir kişi tarafından kullanımını meşrulaştırmamaktadır.
Bu çerçevede ilgili tüketici, söz konusu markalar arasındaki belirli farkları algılamaya muktedir olsa bile, yukarıda anılanlar ışığında ve markaların kapsamındaki malların ayniyeti/benzerliği karşısında, markalar arasında ciddi bir bağlantı kurma olasılığı bulunmaktadır. Taraf markaları arasında özellikle benzeşen sözcük unsuru ve bu sözcüklerin ortaya çıkardığı sözel iletişimde doğrudan bir bağ bulunmaktadır. Zira tüketicinin, dava konusu markayı “… …” şeklinde ifade edeceği, aynı şekilde davacı markasını ise “….(…)” şeklinde ifade edeceği bu durumda tüketicinin dava konusu markayı, davacı yanın markasının yalnızca “…” kısmı ile ilgili oluşturduğu yeni bir markasının adı olarak algılaması ihtimali olduğu kanaatine varılmıştır.
Nitekim davacı yanın “…VE …” markasının kapsamında yer alan 35.sınıftaki hizmetler ile birebir aynı hizmetleri kapsayan ve “…” ibaresini ihtiva eden dava konusu marka ile farklı zamanlarda karşı karşıya kalan tüketicinin, önceden bildiği ve deneyimlemiş olduğu davacı markası mevcutken, dava konusu markayı da bu marka ile ilişkilendirebilir şekilde algılama ihtimalinin bulunacağı kanaati oluşmuştur. Zira “…/…” ibarelerinin yüksek düzeyli benzerliğinin yarattığı algı ve bu ibarenin uyuşmazlık konusu mallar açısından ayırt edici vasfının yüksekliği karşısında, tüketicinin görsel ve işitsel olarak birbiri ile ayırt edilemeyecek kadar benzer mahiyetteki bu sözcük unsurunu ortak olarak içerir taraf markalarını da birbirleri ile karıştırabileceği, tüketicinin iki ayrı marka karşısında olduğunu algılasa dahi bu markaları birbirlerinin serisi/devamı, yeni bir ürünün (söz gelimi bir kitap ya da oyuncağın) yeni versiyonunun adı gibi yorumlayabileceği sonucuna varılmıştır.
Nihayetinde taraf markalarının kapsamlarının ayniyet düzeyindeki benzerliği ile işaretler arasındaki benzerlik bir arada ve bütün olarak ele alınmak suretiyle değerlendirildiğinde, taraf markalarının aynı iktisadi – idari kaynağa ait birbirlerinin devamı/serisi niteliğinde markalar olarak yorumlanabilecekleri, tüketicilerin aynı türdeki bu hizmetlerde karşılaşacağı bu markaların aynı ibare üzerinden (…) kurgulanmış markalar olduklarını düşünebilecekleri, dolayısıyla tüketici nezdinde iki ayrı marka ile karşı karşıya olduğu izlenimi oluşsa da tüketicinin önceden tanıdığı davacı markası ile dava konusu sonraki markayı doğrudan ilişkilendirme eğiliminin kuvvetli olacağı, karıştırılma ihtimalinin temelinde makul miktarda tüketicilerin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu, taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-… …’nun … sayılı kararının iptaline,
3-… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AÜTT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Aşağıda dökümü gösterilen ve davacı tarafından yapılan 3.158,90-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/06/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸

¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.

Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 186,00-TL
Bilirkişi Ücreti 2.800,00.-TL
Toplam 3.158,90-TL