Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/422 E. 2023/119 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/422 Esas – 2023/119
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/422
KARAR NO : 2023/119

DAVA : Marka (Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023
DAVA:
Davacı vekili 17/10/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarıyla, müvekkilinin … nezdinde … sayılı “… koleji” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun … resmi markalar bülteninde yayınlandığını; davalı şirketin …. sayılı ve “… üniversitesi filarmoni orkestrası”, “… üniversitesi … orkestrası”, “… üniversitesi oda orkestrası”, “… üniversitesi yaşamboyu eğitim merkezi şekil”, “… üniversitesi şekil”, “… …”, “… üniversitesi …”, “… üniversitesi … 150. yıl/year”, “… … üniversitesi teknoloji transfer ofisi”, “… üniversitesi hayalet”, “… üniversitesi işte bu!” ibareleri markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen kabulüne karar verilerek başvurunun kısmen reddedildiğini, bu karara karşı müvekkilin yeniden inceleme taleplerinin bu kez … …sayılı … kararı ile nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa … kararının haksız olduğunu, 2016 yılından beri markaya yatırım yapıldığını, karıştırılma ihtimali bulunmadığını belirterek …sayılı … kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru ile ret gerekçesi markaların asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin bağımsız ayırt edici niteliği dikkate alındığında markalar arasında ortak unsur durumunda bulunan söz konusu ibareden kaynaklanan benzerliğin ret kapsamında bulunan ve ret gerekçesi markaların tescil kapsamında bulunanlarla aynı/aynı tür olan hizmetler bakımından ilgili tüketici nezdinde başvuru ile ret gerekçesi marka/marka sahipleri arasında idari veya iktisadi anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir izlenim oluşturabileceğini, bu nedenle ret kapsamında bulunan hizmetler bakımından başvuru ile ret gerekçesi markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı üniversite vekili cevap dilekçesinde özetle; … Üniversitesi adına tecilli markaların “seri marka” niteliğinde olduğunu, davalı markasının tescili halinde tescilli “…” markasını çağrıştıracağını, “…” markası ile seri marka izlenimi uyandıracağını ve tüketicinin söz konusu markanın müvekkilin seri markası olduğunu algılayacağını, … Üniversitesi adına tescilli “…” markalarının 41. Sınıf kapsamında tanınmış olduğunu ayrıca 45 sınıfın tamamında tescilli olduğunu, “… KOLEJİ” ibareli başvurunun da 16. ve 41 Sınıftaki mal ve hizmetlerde yani … Üniversitesinin sektörel olarak tanınmışlığı olan hizmetler bakımından tescil edilmek istendiğini, benzerlik ve karıştırılma ihtimali söz konusu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu … …’nun …sayılı kararı ile davacıya ait kod nolu marka başvuru dosyası ve davalı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler, Delillerin Tartışılması ve Kabul
Davanın davacı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan …sayılı kararın iptali isteminden ilişkindir. … kararının davacı başvuru sahibine 13/09/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 17/10/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 20/02/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; “…Davacı marka başvuru kapsamında yer alan 41. sınıf hizmetlerin tamamının, redde mesnet davalı markası kapsamındaki hizmetlerle aynı olduğu, Dava konusu marka işaretleri arasında benzerlik olduğu, Somut olayda 6769 sayılı SMK m. 6/1 koşullarının bulunduğu, Somut olayda 6769 sayılı SMK m. 6/3 koşullarının bulunmadığı, Davacının önceki tarihli markalarına dayalı müktesep hakkının bulunmadığı, Buna göre dava konusu … kararının iptali talebinin takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; Karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun “… koleji” ibaresinden oluştuğu, kapsamında dava konusu 41. sınıftaki “41 Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri.” mal ve hizmetlerden oluştuğu, itiraza mesnet markaların “… üniversitesi filarmoni orkestrası”, “… üniversitesi … orkestrası”, “… üniversitesi oda orkestrası”, “… üniversitesi yaşamboyu eğitim merkezi şekil”, “… üniversitesi şekil”, “… …”, “… üniversitesi …”, “… üniversitesi … 150. yıl/year”, “… … üniversitesi teknoloji transfer ofisi”, “… üniversitesi hayalet”, “… üniversitesi işte bu!” ibaresinden meydana geldiği ve koruma kapsamlarında 01-45 sınıflardaki bir kısım mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, Davacı marka başvurusu kapsamından çıkarılan 41. sınıf “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil).Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri”, itiraza mesnet davalı markası kapsamındaki 41. Sınıf hizmetler ile aynı olduğu tespit edilmiştir.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “… koleji” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… üniversitesi filarmoni orkestrası”, “… üniversitesi … orkestrası”, “… üniversitesi oda orkestrası”, “… üniversitesi yaşamboyu eğitim merkezi şekil”, “… üniversitesi şekil”, “… …”, “… üniversitesi …”, “… üniversitesi … 150. yıl/year”, “… … üniversitesi teknoloji transfer ofisi”, “… üniversitesi hayalet”, “… üniversitesi işte bu!” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Davalı markaları “…” kelimesinin devamına getirilen Üniversitesi, …, … Orkestrası, … Orkestrası, Oda Orkestrası şeklindeki eklerle ve şekil unsurları ile oluşturulmuş seri markalardır. Davacı markası da … kelimesinin devamına eklenen Koleji sözcüğüne ek olarak ŞEKİL ögesi ile oluşturulmuş karma nitelikte bir markadır. Buna göre dava konusu markalarda “…” sözcüğünün ortak olduğu sonucuna varılmıştır.
“Ülkemizdeki şehir, bölge veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişi lehine marka olarak tesciline olanak tanımak, bu isimlerin artık başkaları tarafından markalarında kullanılamayacağı sonucunu ortaya çıkaracaktır. Örnek verilmek gerekirse …, … veya … veya dava konusu olayda olduğu gibi …’un maruf bir ilçesinin adı olan sadece “…”; sözcüğünün bir kişi adına marka olarak tescil edilmesi halinde, bu sözcük artık bir kişinin tekelinde kalacak ve bu şekilde bir kamu adı başkaları tarafından markalarında kullanılamayacaktır. Zira yerleşen uygulamaya göre, bu isim, markanın “kök”; sözcüğü olacak ve iltibas iddiası ile diğer marka başvurularının önlenmesine neden teşkil edecektir. 556 sayılı KHK.nin genel amacı dikkate alındığında böyle bir imtiyazın kimseye tanınmaması gerekir. Bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yerlerinin isimlerini teşkil eden sözcükler hangi ürünün markası olarak kullanılacak ise, onunla birlikte tesciline imkân verilmesinin anılan yasal düzenlemenin amacına daha uygun olduğu görüşünün benimsenmesi de bu şekilde böyle bir markayı kullanmak isteyenlerin menfaat dengelerinin korunması bakımından da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilkeye göre, örneğin “…” ve “….” adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, “… Şarabı”; “Restaurant …”; “….” gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir”. (….)
Bu karara göre … sözcüğünün mamul veya hizmetin nevi ile birlikte farklı gerçek/tüzel kişiler adına tescili mümkündür. Öte yandan herkes tarafından kullanılabilecek veya tanımlayıcı bir işaretin ayırt edici hale gelmesi ile bağımsızlaşması mümkündür. Söz konusu işaret ayırt edici nitelik kazandığı zaman, bir işletmeye ait mal veya hizmetleri işaret etmeye başlar ve yeni bir kavrama dönüşür. Yani herkes tarafından bilinen, kullanılan bir ibare olmaktan öteye geçer, yeni bir anlam kazanır. Bağımsız bir kavram olarak ilgili çevrenin ortak belleğinde yer edinir ve söz konusu mal veya hizmete bağlanır. …’ın “…” kararında da soyutlanmanın dikkate alındığı görülmektedir. Buna göre “…” …’un … semtinde bir yer ve aynı zamanda … kalma bir sarayın adıdır. … kalıntısı üzerinde irtifak hakkı tesisinden sonra, irtifak hakkı sahibinin sarayı restore ettirip sarayın yanında otel işletmesi, “…” adının sözcük anlamından çıkıp otelle özdeşleşmesi sonucunu doğurmuştur. Bu da soyutlanmanın gerçekleştiğini göstermektedir. Yine bu tür markalara; maden suyuna ilişkin …, işkembe-paça ürününe ilişkin …, piliç ürününe ilişkin … markaları örnek olarak gösterilmektedir. Coğrafî bir markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmasından söz edilebilmesi, markanın belirli bir teşebbüse ait olacak şekilde algılanması, söz konusu mal/hizmet ile teşebbüsün bağlantılı hâle gelmesi gerekmektedir. Markanın ayırt edicilik kazanmış sayılması için, ilgili çevrenin tamamının coğrafî marka ile belirli bir teşebbüs arasında bağlantı kuruyor olması zorunlu değildir. Bu çevrenin önemli orandaki bir kesiminin kanaati, ayırt edicilik için yeterlidir.
Buna göre … kelimesinin; … Boğazı ile iki kıyısını içine alan kent parçasının adı olup manzarasıyla, restoranlarıyla, köprüsüyle ve siluetiyle …’nin maruf yer adlarından birini temsil ettiği, bu itibarla herkesin kullanıma açık bir ibare olduğu ancak redde mesnet … Üniversitesi markalarının eğitim öğretim hizmetleri ve bu eğitim kalitesi ile özdeşleştiği, … Üniversitesi’nin …’nin olduğu kadar dünyanın en iyi eğitim veren kurumlarından biri olarak yüksek tanınmışlığı bulunduğu, … Üniversitesi adının gerçek bir marka değerini ifade ettiği dikkate alındığında, davacının … Koleji markası altında sunacağı eğitim öğretim hizmetlerinin de … Üniversitesi tarafından sunulduğu yönünde bir algı yaratabileceği, tüketicilerin idari ekonomik bir bağlantı bulunduğu zannı ile davacı markalarından hizmet almaya yönelebileceği zira hayatın olağan akışı içinde de ülkemizin pek çok köklü üniversitesinin ilk-orta-lise düzeyinde kendi adıyla kurduğu eğitim kurumları ile hizmet verdiği bilinmektedir.
Sonuç olarak dava konusu markalarda ortak … markası sebebiyle markalar arasında oluşan benzerliğin 6769 sayılı SMK m. 6/1 kapsamında benzerlik ve karıştırılma ihtimaline neden olacağı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK m. 6/3 Kapsamında Değerlendirme
“Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir” şeklinde olup davacının, öncelikli hak sahipliği iddiası bakımından tescilsiz bir işarete dayanmadığı anlaşılmakla başka bir inceleme yapılmamıştır.
Müktesep Hak İddiası Kapsamında Değerlendirme
Somut olayda davacı taraf 2016 yılından beri markaya yatırım yaptığını, tescilli markalarına dayanarak başka marka başvurularına itiraz ettiğini ve kurum nezdinde bu itirazlarının kabul edildiğini, başvuru sahibinin öncelikli hak sahibi olduğunu ifade ederek önceki tarihli tescillerini sunmuş olduğundan bu iddianın “müktesep hak” kapsamında ele alınabileceği değerlendirilmiş olup nihai takdiri Sayın Mahkemenindir.
Bilindiği gibi …’ın …. kararlarında, bazı istisnai durum ve koşullarda önceki tarihli marka tescilinin sonraki tarihli marka ya da marka başvurusu açısından kazanılmış bir hak teşkil edileceği içtihat edilmiştir. Buna göre;
Öncelikle kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması, bir başka deyişle kullanım ve tescilinin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi,
Önceden tescilli markanın asli unsurunun muhafaza edilmesi, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenimin yeni başvuruda da korunmuş olması,
Son olarak sonraki başvurunun, önceki markanın kapsadığı mal/hizmet ile aynı veya aynı tür emtiaları içermesi, yani önceki tescilin koruma kapsamının genişletilmemesi gerekir.
Buna göre; Davacının önceki tarihli markalarından … sayılı markanın 12.10.2017 tarihinde, … sayılı markanın 13.08.2018 tarihinde, … sayılı markanın 26.01.2018 tarihinde tescil edildiği anlaşılmakla, dava konusu … karar tarihinde (09.09.2022) taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmadığı, Davacının önceki tarihli markalarından … sayılı markanın 21.12.2022 tarihinde ve 16. sınıfta, … sayılı markanın 17.06.2022 tarihinde, 16 ve 35. sınıflarda tescilli olduğu anlaşılmakla, dava konusu … karar tarihinde (09.09.2022) taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmadığı ve tescil kapsamlarının da dava konusu marka ile aynı olmadığı, Davacının önceki tarihli markalarından … sayılı markasının başvuru tarihinin 01.10.2021 olduğu dava konusu … karar tarihinde (09.09.2022) ve henüz tescil edilmediği, Davacının önceki tarihli markalarından … sayılı markasının ise “…” olduğu ve “… koleji” ibaresi içerdiği anlaşılmakla söz konusu markalar bakımından kazanılmış hak doğmamaktadır. Davacının önceki tarihli markalarından aşağıda bilgileri sunulan … sayılı markasının dava konusu … karar tarihinde taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığı, tescil kapsamının da dava konusu marka başvuru kapsamındaki hizmetler ile aynı/aynı tür olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan işbu marka işaretinde esas unsur olarak dikkate alabileceğimiz “ …” ibaresinin dava konusu marka başvurusunda korunmadığı, “…” şeklinde dava konusu marka işaretinin yeni bir marka olduğu değerlendirilmiş olup … sayılı davacı markasının da davacı lehine kazanılmış hak teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile 99,20 TL bakiye harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdikleri için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/03/2023

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.