Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/421 E. 2023/253 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.

3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/421
KARAR NO : 2023/253

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – (Mersis: …)
VEKİLİ : Av. … – ….

DAVALILAR : 1- … …
Av. … – …
Av. … -…
Av. … -…
: 2- … – …
Av. …- …
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023
DAVA:
Davacı vekili 17/10/2022 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin … sayılı “… …”, “…”, “…”, “…”, “… …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’e başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, …. ilanı üzerine müvekkili tarafından … itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın kısmen reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından kısmen reddedilerek 36. Sınıftaki bir kısım mal ve hizmetler yönünden reddedildiğini, oysa Müvekkilinin 2006 yılında kurulduğunu ve kurulduğu günden bu yana kurumsal çözümler üreten bir firma olduğunu, müvekkilinin 2017 ve 2021 yılları arasında 5 yıl üst üste, … listesinde, …’ nin en hızlı büyüyen teknoloji şirketlerinden olduğunu, birçok ödül kazandığını, her biri çok bilinen birçok markaya hizmet sunduğunu, müvekkilinin ticaret hayatında kısa sürede tanınır hale geldiğini, davalı yanın … sayılı “…” şeklindeki marka başvurusuna müvekkili tarafından yapılan itirazların Kurum tarafından kısmen kabul edildiğini ve 06, 35, 38, 41. Sınıflardaki mal ve hizmetlerin başvurudan çıkartıldığını, bu karara karşı her iki tarafça da itiraz edildiğini, başvuru sahibi davalının itirazlarının reddedildiğini ancak müvekkilinin itirazlarının 36. Sınıfta sigorta hizmetleri, gayrimenkul komisyonculuğu ve gayrimenkul alım satım yatırım ve idaresi ile danışmanlık hizmetleri, gayrimenkul müşavirliği ve idaresi hizmetleri. … müşavirliği hizmetleri dışında kalan hizmetleri bakımından da kabul edildiğini, dava konusu başvuruda 42. Sınıf hizmetlerin değerlendirme dışı bırakılmış olunmasının hatalı olduğunu, halbuki bizzat Kurum tarafından taraf markaları arasında yüksek düzeyli benzerlik ilişkisinin kabul edildiğini, müvekkilinin markaları kapsamında da 42. Sınıf hizmetlerin birebir yer aldığını, taraf markalarının asli unsurlarının son harfleri dışında birebir aynı olduğunu, müvekkili markasının farazi bir kelime olduğu durumda, dava konusu markanın tercihinin müvekkili markası ile iltibas yaratacağını, kelimelerin görsel ve fonetik olarak benzer olduklarını, davalının müvekkili markalarından yararlanmaya çalıştığını, … Arama motoru sonuçlarında “…” markasına yönelik arama yapıldığında, davalı markasının çıktığını, müvekkilinin kendi sektörü açısından markasal değeri yüksek bir marka olduğunu, dava konusu markanın tescilinin, müvekkilinin kendi sektöründeki tanınırlığını da ihlal edeceğini, kaldı ki “…” markasının müvekkilinin 2006 yılından bu yana kullandığı işletme adı olduğunu belirterek, … …’nun …sayılı kararı ile dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın 42. Sınıf mal ve hizmetler yönünden iptali ve hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum kararının yerinde olduğunu beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 12/03/1998 tarihinde … Şirketi olarak kaydedilmiş, 15/09/2020 tarihinde unvan değişikliğine giderek ticaret unvanı … olarak tadil edildiğini, müvekkili şirketin bir finans kuruluşu olduğunu, 30 Eylül 2020 tarihine kadar … kısa koduyla … ’da işlem gören …, bu tarihten itibaren … koduyla işlem gördüğünü, … sayılı davacı markasının işlem dosyasında dayanak tutulmadığını, anılan markanın değerlendirmede dikkate alınamayacağını, bu marka bakımından hükümsüzlük talebi açısından kullanmama def’i ileri sürdüklerini, … sayılı davacı markaları kapsamında ise 42. Sınıf hizmetlerin yer almadığını, davacıya ait … sayılı “… “ ibareli markanın itirazları üzerine müvekkiline ait … sayılı marka ile benzer görülerek tümden reddedildiğini, taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzerlik taşımadıklarını, markalarda ortak ibare olan … ibaresi, …’de … kelimesi olan ve … karşılığı YATIRIM YAPMAK anlamına gelen ibareden türetildiğini, markaların görsel anlamda birbirlerinden yeterince farklı olduklarını, müvekkili markasında bütün olarak davacı markalarının yer almadığını, “…” ibaresinin zayıf ayırt edici bir kelime olduğunu, salt bu nedenle markaların benzer görülemeyeceklerini, 42. Sınıf hizmetlerin ilgili tüketicilerinin bilinçli kimseler olduklarını, değerlendirmede bu tüketici grubunun dikkate alınması gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE DELİLLER :
Mahkememizce tarafların sav ve savunmaları dinlenmiş, davaya konu … …’nun …sayılı kararı ile davalıya ait … kod nolu marka başvuru dosyası ve davacı şirkete ait marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği düşünülen konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor dosyadaki kanıtlarla tutarlı, delillerin değerlendirilmesi aracı olarak denetim ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Mahkememizin 08/06/2023 tarihli duruşmasında hüküm sonucu tefhim edilmiş olup, gerekçeli karar yazılmadan hüküm sonucunu tefhim eden Hâkim …vefat etmiştir. … ‘nın 23/06/2023 tarih … sayılı görevlendirme yazısı ile; gerekçeli kararı yazılamayan iş bu dosyanın … … Mahkemesi Hakimi … tarafından yazılması uygun görülmüştür. Bu nedenle iş bu gerekçeli karar; 6100 sayılı HMK m.299 hükmü uyarınca, tefhim edilen hükme uygun olarak Hâkim … tarafından yazılarak imzalanmıştır.
GEREKÇE:
Uyuşmazlıgın Tespiti ve Uygulanacak Hükümler,Delillerin Tartışılması ve Kabul
Dava davalı başvurusu olan … sayılı marka başvurusu ile ilgili olarak … tarafından alınan …sayılı kararın iptali ve hükümsüzlük istemlerine ilişkindir. İptali istenen … kararının davacıya 17/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 17/10/2022 tarihinde açılan davanın, 5000 sayılı kanunun 15/c maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 17/03/2023 havale tarihli raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ” …Dava konusu başvuru kapsamında yer alan ve davaya konu edilen 42. Sınıf hizmetlerin, davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında da yer aldığı, Rapor kapsamında açıklanan nedenlerle 42. Sınıf hizmetlerin tamamı bakımından taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerliğin mevcut olduğu, SMK m. 6/1 kapsamında taraf markaları zaten tüm hizmetler yönünden benzer görüldüğünden, davacı yanın tescilli markaları ile aynı kök unsuru taşıyan ticaret unvanından kaynaklı, SMK m. 6/6 kapsamında davacı lehine ek bir korumanın ortaya çıkmayacağı…” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü kısaca, bir marka başvurusunun daha önce yapılmış başvuru veya tescilli bir marka ile “karıştırılma ihtimali” bulunması ve önceki marka ya da başvuru sahibinin itiraz etmesi koşuluyla başvurunun reddini öngörmektedir. Şu halde, iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin ve aynı zamanda başvuru ve markanın (işaretlerin) karıştırma ihtimali bulunacak derecede aynı yada benzer olması gerekir; karıştırma ihtimalinin değerlendirilmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. İlke olarak mal ve hizmet benzerliği ile değerlendirmeye başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de çekişme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
Buna göre dava konusu başvurunun … başvuru numaralı “…” ibaresinden oluştuğu, kapsamında 42.sınıftaki “42.sınıf: Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” mal ve hizmetlerin bulunduğu, itiraza dayanak markanın ise … sayılı “… …”, “…”, “…”, “…”, “… …” ibarelerinden meydana geldiği ve koruma kapsamında 35, 38, 41, 42.sınıftaki mal ve hizmetlerin yer aldığı, gözlenmektedir.
Buna göre, açıklanan kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmede, dava konusu başvuru kapsamında 42.sınıfta yer alan hizmetlerin, davacı yanın … sayılı işlem ve dava dosyasına dayanak markaları kapsamında birebir yer aldığı, ayrıca yine … sayılı ve yalnızca hükümsüzlük talebine mesnet marka kapsamında da yer aldığı, davalı yanın … sayılı bu marka bakımından SMK m. 25/7 düzenlemesi kapsamında kullanmama def’i ileri sürdüğü görülmüş ise de … sayılı markalar açısından kullanmama def’i kapsamında bir inceleme yapılması zaten mümkün olmayacağından ve bu markaların da aynı sınıf ve esas unsuru içerdiği görüldüğünden, …sayılı marka açısından ileri sürülen bu itirazın, nihai kanaat açısından doğrudan bir etkisi olmayacağı değerlendirilmiş ve SMK m. 25/7 kapsamında ek bir inceleme yapılmamıştır.
İşaretlerin benzerliğine gelince, bu değerlendirmede, önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır.
Somut olayda çekişmeli başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken; itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı”… …”, “…”, “…”, “…”, “… …” ibarelerinden oluştuğu görülmektedir.
Taraf markaları incelendiklerinde, dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluşan ve mavi renkte yazılmış bir kelime markası olduğu, markanın figüratif bir unsur taşımadığı ancak sözcüğü meydana getiren harflerin stilize bir yazım biçimi ile kullanıldığı, markanın bütün olarak “…” kelimesinden oluştuğu görülmekle birlikte ortalama zeka ve algı düzeyindeki bir tüketici tarafından homojen yapıda algılanması mümkün olmayan bu ibarenin “…” ve “…” şeklinde iki kelimenin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunun derhal fark edilebileceği, “…” kelimesinin … “…” anlamına geldiği, ülkemizde de “…, …, …, …” gibi kullanım örneklerinden de görülebileceği üzere yerleşik ve toplumun geneli tarafından bilinen bir kelime olduğu, bu ibarenin 42. Sınıftaki hizmetler açısından doğrudan tanımlayıcı bir anlama sahip olduğu değerlendirilebilir olmasa da bu kullanım biçiminin bütünsel ayırt ediciliğe son derece düşük bir etki sağlayacağı, dava konusu markanın gerek ön sesi olması gerekse de … ya da yaygın bilinen yabancı dillerde bir anlama doğrudan sahip olmayan, yaratım/özgün bir ibare olmasından ötürü asli unsurunun “…” kelimesi olarak algılanacağı sonucuna varılmıştır.
Davacı yanın önceki tarihli markaları ise “…”, “…”, “…” gibi yazım biçimlerine sahip olan ve fakat tamamı “…” esas unsurunu içeren markalar olup anılan ibarenin de dilimizde ya da yaygın bilinen yabancı dillerde bir anlamı olmadığı, yaratım/özgün bir kelime olduğu, dolayısıyla ayırt ediciliği ve akılda kalıcılığı yüksek bir ibare olarak davacı markalarının asli unsurunu oluşturduğu görülmektedir.
Bu çerçevede tespiti gereken husus “…” ve “…” esas unsurlarına haiz taraf markalarının, uyuşmazlık konusu hizmetlerde, ilgili tüketici grubu nezdinde iltibas ihtimaline yol açacak düzeyde benzer olup olmadıklarıdır.
Taraf markaları görsel unsurlar itibariyle doğrudan bir benzerlik taşımamaktadır. Bununla birlikte görsel unsurlar markaların kurumsal kimliklerini etkilemekte ise de tüketici algısında sözcük unsurları doğal olarak daha ön plandadır. Zira tüketicinin, mal veya hizmet ile işaret arasındaki ilişkiyi tanımlarken ve önceki markaya yönelik tecrübelerini 3. Kişilere aktarırken figüratif unsurları açıklamak yerine doğrudan sözcük unsuru ile markayı ifade edeceği tartışmasızdır. Nitekim bu durum doktrinde söz görünümden yüksek sesle konuşur ilkesi olarak kabul edilmiş bir ilkedir. Bu bağlamda taraf markalarının esas unsurunu oluşturan sözcük unsurlarının harf dizilimsel benzerliği incelenmelidir. Bu benzerlikte ise “…“ şeklindeki dava konusu marka ile “…” şeklindeki davacı markalarının ilk beş harflerinin birebir aynı dizilime sahip olduğu, yalnızca sondaki “…” harfi itibariyle markaların farklılaştığı, ancak gerek “-…” sesinin son harf şeklindeki kullanımının çekinik bir ses oluşu gerekse de “-…” harfinin eklenmesinin markalar arasında kavramsal bir farka, ek bir hece oluşumuna ya da bütünsel telaffuzlarını etkileyen bir sonuca yol açmaması nedeniyle kelimelerin harf dizilimsel görsellik ve işitsel açıdan birbirlerinden somut bir biçimde uzaklaşmadıkları değerlendirilmiştir. Her iki marka da “…” ve “…” şeklinde üç heceli telaffuz edilecekken bu telaffuzlarında son derece güçlü bir benzerlik ilişkisi ortaya çıkacaktır. Markaların somut bir kavramsal köken işaret etmediği, yaratım ibareler oldukları böylesi bir durumda kelimelerin kavramsal olarak karşılaştırılmaları ise zaten mümkün olmayacaktır.
Netice itibariyle dava konusu edilen 42. Sınıf hizmetlerin, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında da yer almakta olduğu, taraf markalarını oluşturan işaretler arasındaki benzerlik düzeyi ile birlikte emtialar arasındaki ayniyet düzeyindeki ilişki bir arada gözetildiğinde, 42. Sınıfın ilgili tüketici kitlesi nezdinde dahi taraf markalarının karıştırılabilecek düzeyde benzer olarak algılanabilecekleri kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı SMK’nın 6/6 Maddesi Uyarınca Yapılan Değerlendirme
Davacı yanın SMK m. 6/6 kapsamında ticaret unvanına dayalı üstün hak sahipliği uyarınca itirazlarda bulunduğu, davacı yanın “… DAN VE TİC A.Ş” şeklindeki ticaret unvanının kılavuz unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin zaten davacı adına tescilli markaların asli unsuru olduğu gibi yine davacı ticaret unvanındaki amaç konu ve faaliyet alanlarının da bu markalar kapsamında kalan 42. Sınıf hizmetler ile örtüştüğü görüldüğünden, SMK m. 6/6 kapsamında davacı yan lehine ek bir korumanın ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır.
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, alınan rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş olup yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜNE,
2-… …’nun …sayılı kararının talep ile bağlı kalınarak 42.sınıf yönünden iptaline,
3-… sayılı markanın talep ile bağlı kalınarak 42.sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın düşümü ile 99,20 TL bakiye karar harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen 3.175,90 TL yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, … hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde … aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nun 341. ile 345. Maddelerine göre tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde … Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun Yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/06/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸
¸Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu gereğince
DYS üzerinden E-İmza ile imzalanmış olup,
Ayrıca fiziki olarak imzalanmayacaktır.
Davacı Masraf Dökümü:
İlk Masraf 172,90.-TL
Posta Masrafı 203,00.-TL
Bilirkişi Ücreti 2.800,00.-TL
Toplam 3.175,90-TL