Emsal Mahkeme Kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/371 E. 2022/432 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/371 Esas – 2022/432
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/371
KARAR NO : 2022/432

DAVA : Haksız rekabetin tespiti, meni ve tazminat istemi
DAVA TARİHİ : 21/07/2005
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/12/2022
DAVA:
Davacı vekili 21.07.2005 harç tarihli dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkillerinden …’in “Öğrenci Yönetme, Rehberlik ve Okul Yönetim Otomasyon Sistemi” içerikli kendi buluşu olan işletim sistemini, sistem GSM operatörlerince, SMS yoluyla denetlenmesi gereken bir sistem olması nedeni ile ortak pazarlama amacı ile davalı …’ya işbirliği teklifinde bulunduğunu, bu amaçla söz konusu sistemin tanıtım ve pazarlaması amacı ile davalı şirkete programın içeriğini anlatan bir tanıtım paketi hazırladığını, söz konusu sistemin kullanımı ve işbirliği ile ilgili bilgilerin korunması için davalı şirket ile “Gizlilik Anlaşması” imzalandığını, müvekkilinin buluşu ile ilgili TPMK’na başvuruda bulunduğunu, başvurunun halen inceleme safhasında olduğunu, davalı …’nın, sistemin kullanımı amacı ile müşterilerine SMS gönderme ve alma şifreleri verdiğini ve deneme kullanımına başladığını, aradan kısa bir süre geçtikten sonra müvekkilleri ile … arasında sisteminin ilgili kurumlara ortak pazarlanması konusunda bir anlaşmaya varılacakken davalının nedensiz bir şekilde anlaşmadan vazgeçtiğini, ancak davalı şirketin aynı sistemle ilgili Milli Eğitim Bakanlığı ile anlaşmaya vardığının yazılı ve görsel basından öğrenildiğini, davalının müvekkili ile anlaşma yapmaktan vazgeçerek, müvekkilinin kurduğu sistemi kendi sistemiymiş gibi tanıtarak Milli Eğitim Bakanlığı’na pazarladığını ve sözleşme yaptığını belirterek, sistemin kullanılmasının tedbiren durdurulmasını, 20.000,00 TL maddi tazminat ile 40.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme kararının ülke çapında yayınlanan beş büyük gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27/10/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını belirsiz alacak davası olarak ıslah etmiş, 08/12/2022 tarihli bedel artırım dilekçesi ile 6.066.000,00 TL maddi tazminatın, haksız fiil tarihi olan 04/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın üzerinde hak iddia ettiği sistem ve projenin yenilik niteliğini taşımayan, anonim, harcı alem bir sistem ve proje olduğunu, kimsenin tekelinde olmadığını, tüm dünyanın yıllar öncesinde uyguladığı bir proje ve sistem niteliği taşıdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ 1. BOZMASI:
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 12.12.2019 tarih ve …. karar sayılı ilamıyla özetle;
“…Kararı davacı … ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen ilk kararın Dairemizce bozulması üzerine yapılan yargılama sırasında davacı, 06.04.2015 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek belirsiz alacak davasına dönüştürmüş, mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Islah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Yine, mülga 1086 sayılı HUMK’nın 84. maddesi de aynı mahiyettedir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06/05/2016 tarih ve … K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, bozma sonrası ıslahın söz konusu olmayacağı nazara alınarak hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün resen bozulması gerekmiştir.
Bozma sebep ve şekline göre davacı … ve davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile bozulmuş, usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına uyularak mahkememizin 09/07/2020 tarih 2020/93 E. 2020/201 K. Sayılı kararında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, mahkememiz kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ 2.BOZMASI:
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 12/05/2022 tarih ve …. karar sayılı ilamıyla özetle;
“…1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı … vekilinin sair, davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve tazminat istemine ilişkindir.
TTK’nın 58’nci maddesinde haksız rekabet nedeniyle zarar gören kimsenin maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiştir. Kural olarak böyle bir istemin kabul edilebilmesi için davacının uğradığı zararı kanıtlaması gereklidir. Bu şekildeki tazminat davasında asıl olan, haksız rekabet nedeniyle davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, bu tür zararın ispat edilmesindeki güçlüğü dikkate alan kanun koyucu, TTK’nın 58/e maddesinde eylemin mali bakımından karşılıksız kalmaması bakımından haksız rekabette bulunanın davranışı sonucu elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığını da maddi tazminat olarak hükmetme yetkisini hakime vermiştir. Davacı taraf da işbu davada tazminat talebini TTK’nın 58/e bendine dayandırmıştır. Bu kapsamda “davalı şirketin elde ettiği gelir üzerinden %3” şeklinde bir hesaplama yöntemi benimseyen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Yine dava, haksız rekabet nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, temerrüt halinde uygulanması gereken faiz türü avans faiz olup, reeskont faize hükmedilmesi de isabetli görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile bozulmuş; usul ve yasaya uygun görülen özetlenen bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı Sisteminin Davacı Sistemi İle Haksız Rekabet Yapıp Yapmadığı:
Mahkememizin 2020/93 esas 2020/201 karar sayılı kararıyla verilen davacıya ait “okul otomasyon sistemi” içerisinde yer alan “veli bilgilendirme sistemi” ve “sürekli gelir getiren iş modeli”nin TTK’nun 54. maddesi gereğince ticari sır olarak kabulü ile davalının bu sistemi MEB sistemi içerisinde izinsiz kullanmasının haksız rakebet olduğunun tespiti ve men’ine ilişkin kısım ile manevi tazminata ilişkin kısım yargıtay tarafından temyiz isteminin reddi nedeniyle kesinleşmiştir.
Mahkememize uzman bilirkişi heyetinden alınan 21.12.2016 tarihli ek raporda konu ayrıntılı irdelenmiş olup özetle; ” Davacıya ait “Okul Otomasyon Sistemi”, bu sistem içerisinde yer alan “Veli Bilgilendirme Sistemi” ve bu sistemin uygulanması ile ortaya çıkan “sürekli gelir getiren iş modelinin” TTK 54 Md. çerçevesinde korunabilir nitelikte ticari sır olduğu; MEB’in “E-Okul Sistemi”, bu sistem içerisinde yer alan “Veli Bilgilendirme Sisteminin ve MEB’in davalı … ile birlikte uyguladığı sürekli gelir getiren iş modelinin davacıya ait “Okul Otomasyon Sistemi”den, bu sistem içinde yer alan VeliBilgilendirme Sistemi” nden ve bu sistemin uygulanması ile ortaya çıkan sürekli gelir getiren iş modelinden davacıdan izinsiz olarak alıntılanarak kullanıldığı, Davalının, davacının öğrendiği ticaret sırlarını MEB sisteminde izinsiz kullanmasının dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı eski TTK madde 56 ve 57/8 kapsamında haksız rekabet oluşturduğu, Davacının maddi maddi tazminat talebinin anılan Kanunun 58. maddesinin, 1. fıkrasının e bendinde yer alan “Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.” hükmü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, Dava tarihi itibariyle dava konusu sistemden elde edilen bir gelir bulunmadığı gibi, davacının eserinin maddi değeri konusunda emsal bir değerin de olmadığı,bu nedenle 2012 – 2016 yılları arasında elde edilen gelirin ortalamasının alınarak, bu tutarın dava tarihindeki değerinin davacıya maddi tazminat olarak verilmesinin hukuki takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere hakkaniyete uygun olacağı, Belirtilen açıklamalarımız ile yukarıda yer verilen hesaplamalarımız uyarınca hesaplanan maddi tazminatın dava tarihi itibariyle 182.000,00 TL olabileceği, Buna karşın davacının maddi tazminat talebinin 20.000,00 TL olduğu, Belirtilen tutara, dava tarihinden itibaren talep uyarınca TCMB reeskont faizi uygulanması gerektiği, ” ifade edilmiştir.
Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve tazminat istemine ilişkindir.
Ancak haksız rekabetin tespiti, men’i ve manevi tazminat istemine ilişkin istemler kesinleştiği için inceleme sadece maddi tazminat için yapılmıştır.
TTK’nın 58’nci maddesinde haksız rekabet nedeniyle zarar gören kimsenin maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiştir. Kural olarak böyle bir istemin kabul edilebilmesi için davacının uğradığı zararı kanıtlaması gereklidir. Bu şekildeki tazminat davasında asıl olan, haksız rekabet nedeniyle davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, bu tür zararın ispat edilmesindeki güçlüğü dikkate alan kanun koyucu, TTK’nın 58/e maddesinde eylemin mali bakımından karşılıksız kalmaması bakımından haksız rekabette bulunanın davranışı sonucu elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığını da maddi tazminat olarak hükmetme yetkisini hakime vermiştir. Davacı taraf da işbu davada tazminat talebini TTK’nın 58/e bendine dayandırmıştır. Bu kapsamda “davalı şirketin elde etmesi muhtemel gelir davacının talep edebileceği maddi tazminat olacaktır.Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve tazminat istemine ilişkindir.
Ancak haksız rekabetin tespiti, men’i ve manevi tazminat istemine ilişkin istemler kesinleştiği için inceleme sadece maddi tazminat için yapılmıştır.
TTK’nın 58’nci maddesinde haksız rekabet nedeniyle zarar gören kimsenin maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiştir. Kural olarak böyle bir istemin kabul edilebilmesi için davacının uğradığı zararı kanıtlaması gereklidir. Bu şekildeki tazminat davasında asıl olan, haksız rekabet nedeniyle davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, bu tür zararın ispat edilmesindeki güçlüğü dikkate alan kanun koyucu, TTK’nın 58/e maddesinde eylemin mali bakımından karşılıksız kalmaması bakımından haksız rekabette bulunanın davranışı sonucu elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığını da maddi tazminat olarak hükmetme yetkisini hakime vermiştir. Davacı taraf da işbu davada tazminat talebini TTK’nın 58/e bendine dayandırmıştır. Bu kapsamda “davalı şirketin elde etmesi muhtemel gelir davacının talep edebileceği maddi tazminat olacaktır. Dava tarihi itibariyle dava konusu sistemden elde edilen bir gelir bulunmadığı gibi, davacının eserinin maddi değeri konusunda emsal bir değerin de olmadığı anlaşılmıştır. Ancak davalı şirketin 2012 yılı ile 2016 yılı kasım ayı arasında elde ettiği gelir bilirkişi heyeti tarafından tespit edilmiştir. Bu gelirde 14.955.976,72 TL dir. Davalı şirket ile MEB arasında yapılan protokol uyarınca bu gelirin 3.966.173,48 Tl si Milli Eğitim Bakanlığına aktarılmıştır. Dolayısıyla davalı şirketin 2012- 2016 yılı kasım ayı aralığında MEB e devredilen miktar düşüldükten sonra elde ettiği gelir 10.989.803,24 TL dir. Bilirkişi heyetinin yaptığı gibi TCMB enflasyon hesaplaması üzerinden davcının faiz talep ettiği 2005 yılı Nisan ayı itibariyle uyarlama yapıldığında bu meblağ 4.415.242,42 TL ye tekabül etmektedir. Nihayetinde davalının 04.04.2005 tarihi itibariyle davalı şirketin elde etmesi muhtemel gelir dolayısıyla davacının haksız rekabet nedeniyle TTK 58/1-e maddesi uyarınca talep edebileceği tazminat tutarı 4.415.242,42 TL dir. Davacı vekilleri dava dilekçesinde 20.000,00TL maddi tazminat talep etmiş 08.12.2022 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile de bu miktarı 6.066.000,00 TL ye yükseltmişlerdir.
Haksız rekabet, haksız fiilin özel bir türü olarak dava tarihi itibariyle gerek somut olaya uygulanacak mülga 6762 Sayılı TTK da gerekse yürürlükteki 6102 Sayılı Kanunda açıkça düzenlenmiştir. Haksız rekabet fiili, aynı zamanda suç teşkil eden fiillerdendir. Haksız rekabet teşkil eden fiilin devamlılığı halinde zaman aşımı başlangıcı, tekrar eden her fiil sonrası esas alınarak belirlenecektir. Nihai olarak dava tarihi itibariyle gerçekleşmiş fiile dayanarak haksız rekabete dayalı maddi tazminat talep edilebilir. Davanın açıldığı 21.07.2005 tarihinde yürürlükte bulunan HUMK da belirsiz alacak davası olmayıp açılan dava kısmi davadır. Islah dilekçesinin verildiği 08.11.2022 tarihi ve bedel arttırım dilekçesinin verildiği tarih 08.12.2022 tarihi itibariyle davalı vekilinin kısmi davada dava konusu yapılmayan ve ıslah ve bedel arttırım dilekçeleri ile arttırılan kısım için zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre zamanaşımı 1 ve 10 yıllık sürelere tabidir. Haksız rekabet 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 62. Maddesinde suç olarak düzenlenmiştir. Ceza zaman aşımı daha uzun bir süre öngörüyorsa bu süre de dikkate alınmak durumundadır. 5237 sayılı Tür Ceza Kanunun 66/1-e ve 67/4 maddesi uyarınca haksız rekabet suçu için öngörülen zamanaşımı süresi kesinti ile birlikte azami 12 yıldır. Davacı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak maddi tazminat istemine ilişkin kısmi davasını 21/07/2005 tarihinde açmıştır. Fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava açılması halinde, saklı tutulan kısımla ilgili olarak zaman aşımı süresi devam edecektir. Başka bir ifade ile, kısmi dava açılması, saklı tutulan hakla ilgili olarak zaman aşımının kesilmesi sonucunu doğurmayacak, zaman aşımı işlemeye devam edecektir.. Bu sürede dava tarihinden esas alındığında 21.04.2017 tarihi itibariyle dolmuştur. Islah dilekçesinin verildiği tarih olan 08.11.2022 tarihi itibariyle kısmi davada dava konusu yapılmayan kısım ile ilgili zamanaşımı gerçekleşmiştir. Davalı vekilinin zamanaşımı itirazı yerindedir. Bu nedenle dava dilekçesinde yazılı olan 20.000,00TL maddi tazminata hükmedilmiş, fazlaya ilişkin talep zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir.( Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22/11/2004 tarih 2004/1891 E. 2004/11330 K.)
Taraflarca sunulan belgeler ile tüm deliller incelenmiş, davacı … Yayıncılık Dağıtım Pazarlama ve San.Tic.Ltd.Şti yönünden verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davalı yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Davacı …’in maddi tazminat istemine ilişkin davasının Kısmen Kabulü ile 20.000,00 TL maddi tazminatın 04.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin zaman aşımı nedeni ile reddine, Davacı …’in diğer taleplerinin hüküm altına alınarak kesinleştiği görülerek diğer talepleri ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, kesinleşen kısımlara ilişkin kesinleşme şerhi verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-A-Davacı … Yayıncılık Dağıtım Pazarlama ve San.Tic.Ltd.Şti yönünden verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davalı yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B-Davacı …’in maddi tazminat istemine ilişkin davasının Kısmen Kabulü ile 20.000,00 TL maddi tazminatın 04.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin zaman aşımı nedeni ile reddine,
2-Davacı …’in diğer taleplerinin hüküm altına alınarak kesinleştiği görülerek diğer talepleri ile ilgili yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, kesinleşen kısımlara ilişkin kesinleşme şerhi verilmesine,
3- Alınması gereken harç yönünden önceki kararda kısmi kesinleşme doğrultusunda alınması gerekli harç bulunmadığından ıslah harcı olarak yatırılan 103.331,00 TL ‘nin davacıya iadesine,
4-Davacı … için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarıca kabul edilen maddi tazminat yönünden hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine,
5-Reddedilen maddi tazminat yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiği için AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
6- Kabul ret oranının takdiren davalı lehine 1/100 olarak belirlenmesine, davacı tarafından yapılan 378,80 TL yargılama giderinden payına düşen 375,02 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan 3,78 Tl nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırdıkları gider avanslarından kalan tutarın HMK 333/1 uyarınca karar kesinleştiğinde iade işlemi yapılmak üzere tebliğden itibaren 15 gün içinde, banka hesap numarası bildirildiğinde hesaba aktarılmasına, aksi halde PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
Dair verilen karar, davacı … vekilleri ile davalı vekilinin yüzüne karşı, … Yayıncılık Dağıtım Pazarlama ve San.Tic.Ltd.Şti’nin yokluğunda 6100 sayılı HMK’nun 361. Maddesi uyarınca tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/12/2022